Neden Putin Suriye’den çekilme kararı aldı?
(last modified Tue, 29 Mar 2016 08:19:58 GMT )
Mart 29, 2016 11:19 Europe/Istanbul

Rusya devlet Başkanı Putin’in Suriye’deki askeri birliklerini geri çekme kararı bir çok çevre tarafından sürpriz olarak değerlendirildi.

Buna karşın son haftalarda Suriye’de yaşanan gelişmeler ve sahadaki durum ve özellikle Amerika ile Rusya arasında gerçekleşen teamüller bu karara bir nebze olsun ışık tutabileceği anlaşılıyor.

Rusya lideri Putin geçen gün Rusya’nın Suriye’de gerçekleştirdiği altı aylık askeri operasyonu belirlenen hedeflerine ulaştığını belirterek Suriye operasyonuna katılan Rus askerlerinin önemli bir bölümünün bu ülkeden çekileceğini açıkladı. Bu karar İsviçre’nin Cenevre kentinde Suriye barış müzakerelerinin yeni turu başladığı bir sırada açıklandı.

Haber kaynaklarında belirtildiği üzere Rus lider Putin bizzat Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ı telefonla aradı ve Rus askerlerin Suriye’den çekileceği hakkında konuştu. Putin’in aldığı karar Rusya savunma Bakanı ve Dışişleri Bakanı ile görüşmesinin ardından yürürlüğe kondu.

Batılı diplomatların ve yetkililerin Putin’in bu kararına ilk tepkileri kuşku ve umut karışımı bir tepkiydi. İngiliz The Guardian gazetesi konu ile ilgili yayımladığı raporunda, Cenevre’de bulunan Batılı diplomatlara göre kararın pratikte nasıl uygulanacağını ve nasıl ilerleyeceğini bekleyip görmek gerektiğini kaydetti. Çünkü Rus lider Putin bundan önce de benzer kararları açıkladı, fakat pratikte gerçek bir değişikliğe yol açmadı.

Yine aynı doğrultuda Rusya devlet Başkanı basın bürosu da yaptığı açıklamada Putin’in Amerika Başkanı Obama ile telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini duyurdu. Bildiride, iki liderin Suriye münakaşasının bir an önce siyasi yollardan çözümlenmesine vurgu yaptığı ve Cenevre barış müzakerelerini değerlendirdikleri ifade edildi. Görüşmede Putin Obama’ya Rus askerlerin uluslararası terörle mücadelede temel hedeflerine ulaştıktan sonra Suriye’den çekilmeye başladıklarını bildirdi.

Aynı konu, yani Rusya ordusunun terörle mücadele yönünde belirlediği hedeflerine ulaştığı ve barış müzakereleri için gereken zemini hazırladığı meselesi Rusya medyasının izlediği temel çizgiye dönüştü ve Rus medyası Suriye’de terörle mücadelede başarılı olan Rus askerlerin şimdi Suriye topraklarından çekilmeye başladığını vurgulamaya başladı.

Peki ama, acaba Rus askerlerin Suriye’den geri çekilmesi ve Rusya hava kuvvetlerinin Suriyeli muhaliflere karşı operasyonlarını sonlandırmasının sebebi bu mu, yoksa bu karar için başka sebepler aramak mı gerekir?

Görünen o ki bu kararı daha titiz bir şekilde irdelemek için en başta Rus askerlerin neden Suriye’ye geldiklerine bakmak gerekir. Belki bu durumda Rusya’nın izlediği hedefler ne oranda gerçekleştiğini ve böylece Suriye’den çekilmesine imkan sağladığını anlayabiliriz.

En başta şu noktayı unutmamak gerekir ki Suriye’de beş yıl devam eden savaşın ardından Rusya yönetimi ancak bu ülkedeki stratejik çıkarları doğrudan tehdit edilmeye başlayınca Suriye’de askeri müdahaleye karar verdi. Bir başka ifade ile çatışmalar ciddi olarak Suriye’nin batısına ve özellikle Akdeniz kıyılarına ciddi bir şekilde bulaşmadığı ana kadar Rusya yönetimi Suriye’ye silah desteği vermek ve diplomatik girişimlerde bulunmakla yetiniyordu ve çatışmalara doğrudan müdahale etmeyi gerek görmüyordu, fakat muhalifler Akdeniz kıyılarına yaklaştıkça bu süreç de değişmeye başladı.

Bilindiği üzere Suriye’nin Akdeniz kıyıları Rusya’nın deniz üssüne ev sahipliği yapan Tartus limanı yüzünden Rusya için stratejik önem arz ediyor. Buna göre Suriye yönetimi çoğunluğunu hükümet taraftarı Alevilerin oluşturduğu Batı bölgelerini kontrol altında tutabildiği sürece Moskova yönetimi hiç bir kaygı hissetmiyordu. Buna karşın Suriye’nin batısında bulunan kentler art arda düşmeye başlayınca Rusya’nın çıkarları tehdit altına girdi ve böylece Moskova doğrudan askeri müdahalede bulunmak zorunda kaldı.

Bu gelişmenin devamında Rusya ordusu operasyonlarına Suriye’nin batısında başladı, yani tam da Batı’nın IŞİD’ın dışında ılımlı tabir ettiği diğer isyancı terör örgütlerinin faaliyet yürüttüğü bölgeleri hedef aldı.

Bu durum Batılı yetkililerin sürekli Rusya yönetimini eleştirmelerine ve Moskova teröristlerin yerine ılımlıların mevzilerini vurduğu söylemelerine yol açtı.

Buna karşın şimdi Rusya ordusunun Suriye’de bir kaç ay ciddi ve sürekli varlığının ardından Suriye ordusu ülkenin Batı bölgelerinde önemli bölgelerin kontrolünü ele geçirmeyi ve bu bölgelerde konumunu pekiştirmeyi başardı.

Bu durum aynı zamanda Şam yönetiminin muhalif gruplarla yürüttüğü barış müzakerelerinde elini güçlendirdi. Böylece Rusya Suriye’deki stratejik çıkarlarından gönlü rahatladı ve şimdi eski rolünü yani diplomatik müzakereleri destekleme rolünü sürdürmek istiyor.

Rusya’nın Suriye’deki askerlerini geri çekme sebeplerini irdelerken, bunun bir başka önemli yönünü Rusya Dışişleri Bakanı Sergei lavrov’un sözlerinde bulmak mümkün. Lavrov, Rusya Suriye’de ABD ile işbirliği yapmaya hazır olduğunu belirterek, Amerikalılarla koordineli olarak IŞİD’in sözde başkenti Rakka’yı kurtarmaya hazır olduklarını belirtti. Ancak lavrov’un sözlerinde dikkat çeken önemli bir nokta, Rus diplomatın beklenmedik bir şekilde Ukrayna konusuna değinmesiydi. Lavrov açıklamasında ayrıca Amerika yönetimi Ukrayna ile ilgili Minsk anlaşmasını tam olarak uygulamaya hazır olmasını temenni etti.

Bazı gözlemcilere göre Rus diplomat Lavrov’un bu sözleri Amerika ile Rusya arasında büyük bir pazarlığın işaretiydi. Buna göre Moskova Suriye’deki uygulamalarını Amerika ile koordineli bir şekilde yürütecek ve bilmukabil Amerika da Ukrayna krizinin Rusya’nın istekleri çerçevesinde çözüme kavuşmasına zemin hazırlayacaktı. Bu tahminin boşuna olmadığını anlamak için 24 saat geçmesi yetiyordu.

Bir başka ifade ile Amerika ile Rusya arasında gerçekleşen bu pazarlığı şöyle tabir etmek mümkün: Rusya Suriye’de barış müzakerelerinin sonuca ulaşması ve bu ülkede geçiş hükümetinin kurulması için tüm çabasını sarf edecek ve bu yolda uluslararası anlaşmaları kabul etmesi için Beşar Esad yönetimine baskı uygulayacak. Rusya ayrıca bundan böyle Batılı ülkelerin desteklediği muhaliflere ve teröristlere karşı operasyonlarını Amerika ve başını çektiği ittifak güçleri ile koordineli yapacak ve büyük ihtimalle ilk adımda IŞİD’in sözde başkenti Rakka’yı hedef alacak.

Bazı kaynaklar ise Rusya ile Amerika arasında iş paylaşımı yapıldığını ve buna göre her biri IŞİD’in işgal ettiği bölgelerin bir kısmını kurtarmaktan sorumlu olacağını belirtiyor.

Ancak konu ile ilgili tüm haber ve raporların ortak paydası, bundan böyle Şam yönetimi ile Cenevre müzakerelerine katılan muhaliflerin arasındaki meselelerin diplomatik yollardan çözümlenememesidir ve Rusya en azından bu gruplara karşı doğrudan askeri müdahalede bulunmayacak. Bilmukabil ve sağlanan ateşkes anlaşmasına göre de söz konusu muhalif gruplar bundan sonra Şam yönetiminin mevzilerine karşı operasyonlarını genişletmeyecek.

Rusya’nın verdiği bu tavizlere karşı Amerika’dan Ukrayna yönetimine çok yönlü desteğinden el çekmesi ve Ukrayna’da istikrarı amaçlayan Minsk anlaşmasının uygulanması için zemin hazırlaması bekleniyor. Böylece Rusya Suriye’de durumu düzeltmekte başarılı olduktan sonra hayati çıkarlarını temin etmek üzere şimdi çevresindeki en yakın noktada yaşanan en önemli krizi yani Ukrayna krizini kendi lehine kapatmak istiyor.

Bu arada sadece zaman etkeni belirleyeceği önemli bir mesele, Amerika ve Rusya arasındaki büyük pazarlığın, Suriye’de siyasi nizamın biçimi üzerinde bir nevi uzlaşma olup olmadığı meselesidir. Bazı Rus yetkililerin son açıklamaları, Moskova yönetiminin Suriye’de federal yapıyı benimsediğini ve Batılı diplomatların da Cenevre’de başlayan yeni tur müzakerelerin arifesinde bu projenin iki büyük güç arasında ortak bir konu olduğunu ve müzakerelerin sırasında tartışılacağını gösteriyor.

Gerçi Rus yetkililer daha sonraları ve Şam yönetimi ve esas muhalif grupların muhalefetini ilan etmesinin ardından bu konuda ancak Suriye milleti karar vereceğini açıkladı, fakat eğer Rusların Suriye’de tutumuna pratik mantıkla bakacak olursak, bu planın Rusya’nın çıkarını daha da güvence altına aldığı anlaşılır. Çünkü bu plan Suriye’nin batısında Alevi ve Suriye’nin kuzeyinde bir sünni ve bir de Kürt bölgeden oluşuyor. Böylece Suriye’nin batısında durum istikrara kavuştukça Rusya’nın gönlü Akdeniz kıyılarındaki jeo politik ve jeo stratejik çıkarları hakkında rahat olacaktır.

Rusya’nın Suriye’ye yönelik izlediği ve özellikle son aylarda düzenlediği askeri operasyonları bağlamında analizlerde gözden kaçan politikasının bir boyutu, bu sürecin Ruslar için prestij boyutudur. Moskova yönetimi Suriye’de çatışmalar başladığı ilk günden itibaren Beşar Esad yönetimini desteklediğini açıkladı ve Beşar Esad yönetimini devirmeye yönelik her türlü dış müdahaleye karşı çıkarak bu konuda ancak Suriye milleti karar verebileceğini savundu. Bu tutumun aynı şekilde devam etmesi Rusya’dan Beşar Esad yönetiminin en önemli müttefiklerinden biri şeklinde söz edilmesine vesile oldu.

Bu şartlarda öyle bir zaman geldi ki Beşar Esad açıkça Suriye ordusu yıpratıcı savaş yüzünden zayıf düştüğünü ve bu durum aynı şekilde devam edecek olursa, Suriye’nin bazı bölgelerini korumak için bazı bölgelerden vazgeçmek zorunda kalacağını ve bir başka ifade ile Suriye için daha fazla önem arz eden bölgeleri korumak zorunda kalacağını belirtti. Bu açıklama Suriye’de durumun daha vahim hale geldiği yönünde bir uyarı niteliğindeydi.

Bu şartlarda Moskova’nın arenanın dışında kalması ve silahlı muhalif güçlere Beşar Esad’ın kaderini belirlemelerine izin vermesi Rusya için prestij kaybı olacaktı, çünkü uluslararası camia Rusya yönetimi tehlike anında müttefiklerini yalnız bıraktığını ve onları savunmak için hiç bir adım atmadığını düşünecekti. Bu yüzden Rusya’nın Suriye çatışmalarına doğrudan müdahale etmesinin önemli sebeplerinden biri, büyük güç olarak prestijini korumaktı.

Şimdi ise Suriye ordusu Rusya hava kuvvetlerinin destekleri ile sahada muhaliflere karşı büyük ilerleme kaydetti ve gücünü yeniden toparladı ve bu yüzden şimdi Putin gönül rahatlığı ile Suriye’den çekilmeye başladıklarını tüm dünyaya ilan etti ve gerçekte dünyaya Rus ordusu düşmeye yüz tutan bir devleti yeniden ihya ettiğini ilan etmiş oldu.

Prestij tartışmasında söz konusu olan bir başka nokta şu ki Ruslar eski sovyetler birliği dağıldıktan sonra ve özellikle Putin’in başkanlık günlerinde sürekli batının Rusya için Batı ile eşit rol tanıması gerektiğini vurguladı. Bir başka ifade ile büyük güç olma düşüncesi bu yıllarda sürekli Rusya’nın stratejik düşüncesinde yerini korudu.

Şimdi Suriye’nin durumuna bakıldığında, Rusya bu konumunu ihya etmekte başarılı olduğu anlaşılıyor. Gerçekte Ruslar Suriye’ye müdahale ile ilgili ani kararları ile kendilerini Suriye’de batıya dayattı ve Batılı uzmanların Rusya Suriye’de sovyetler birliği Afganistan’da bataklığa saplandığı gibi saplanacağına dair tahminleri doğru çıkmadı. Böylece Ruslar hem Amerika’yı Suriye ve Ukrayna konusunda müzakere masasına oturtmayı başardı, hem de IŞİD ile mücadelede işbirliği yapılmasını Amerikalılara dayattı ki bu da Rus yetkililerin açısından büyük kazanım sayılıyor.   


Rusya’nın Suriye’den çekildiği haberinin açıklanması gerçekte Suriye’ye dayatılan beş yıllık savaşta önemli bir gelişmenin başlangıcı olabileceği gibi, bölgesel ve küresel bazda da önemli bir dönüm noktası olabilir. Rusya’nın Amerika ile vardığı anlaşmayı uygulama üzerinde odaklanması ve Suriye barış müzakerelerinin bir an önce sonuca ulaşmasını vurgulaması, İran gibi bölge içi ve yine bazı bölge dışı aktörlerin çıkarları ile elzem olarak örtüşmeyen mesajları olabilir. Suriye’de federalizm projesinin muhtemelen takip edilmesi bu konunun sadece bir boyutudur. Kuşkusuz yeni oyun arenası yeni strateji gerektirir ve bu konuda İran da müstesna değildir. 015