İsrail’in İran’a Yıldırım Saldırısı Planı Nasıl İflas Etti?
Parstoday – 23 Khordad 1404 sabaha karşı (takvime göre belirtilen tarih), İsrail rejimi İran’ın komuta merkezleri ve askeri altyapılarına eşgüdümlü ve sürpriz bir saldırı düzenleyerek Naziler’in “yıldırım savaşı” (Blitzkrieg) taktiğini örnek alıp İran İslam Cumhuriyeti’nin savunma yapısını çökertmeyi amaçladı. Ancak 48 saatten kısa bir süre içinde saha gelişmeleri işgalciye bambaşka bir gerçeği gösterdi.
Blitzkrieg taktiği, II. Dünya Savaşı’nın başlarında Nazi Almanyası tarafından Polonya ve ardından Fransa’da uygulanan yöntemin üç temel unsuruna dayanıyordu: komuta merkezlerinin ve üslerin hassas istihbaratı, iletişim hatları ve karar merkezlerine yoğun bombardıman/atak ve zırhlı birliklerin hızlı hücumu ile oluşturulan şoktan yararlanma. Parstoday’in aktardığına göre, B. H. Liddell Hart ve John Keegan gibi askeri teorisyenler bu yöntemi hız, şubeler arası koordinasyon ve düşmanın karar alma mekanizmasının felç edilmesi üzerine tanımlamış; işte saldırı planlayıcıları da İran’a yönelik operasyonu bu kalıba oturtmaya çalıştı.
Planlanan, 23 Khordad sabahı İran’a karşı komuta merkezlerine hızlı, yoğun ve felç edici darbe (Blitzkrieg benzeri) uygulanmasıydı — fakat senaryo tasarlayanların beklentilerinin aksine sonuç tam tersine işledi: anında teslimiyet yerine saldırganın stratejik bir yenilgisi ve İran’ın stratejik zaferi ortaya çıktı.
Hedef: Komuta zincirini çökertmek
İsrail, üst düzey komutanları hedefleyip iletişim istasyonlarını bombalayarak ve komutanlara yönelik terör operasyonları ile İran’ın komuta zincirini işlemez hale getirip stratejik şok yaratmayı hedefledi.
İlk saatlerde İran hava savunması, kapsamlı elektronik harp saldırıları ve eşgüdümlü saldırı dalgası ile karşılaştı; iç destek unsurları tarafından yürütüldüğü iddia edilen beşinci kol saldırıları, geniş çaplı İHA/şebeke sabotajları savunma karar alma sürecini zorlaştırdı. Görünen ouydu ki tarihsel senaryoya benzer şekilde iletişim kesilecek, liderler saf dışı kalacak ve yoğunlaşmış bir savunma imkansızlaşacaktı.
Kırılma noktası: Yapısal esneklik ve anında komutan ikamesi
Liderleri etkisiz hale getirme çabası, karşı tarafın komuta mekanizmasını hızla ikame edebilme kapasitesine takılırsa boşa düşer. İran, önceden hazırlanmış planları derhal uygulamaya koydu; yeni komutan atamaları yapıldı ve önceden ayrılmış komuta-kontrol kanalları devreye sokularak ilk şok etkisi nötralize edildi.
Genel Komutan Ayetullah Hameneî’nin hızlı komutan atamaları, ülkenin askeri yapısının stratejik derinliğe ve esnekliğe sahip olduğunu, böylece çabuk bir çöküşten korunabildiğini gösterdi.
Asimetrik taktiklere geçiş: Saldırgan için maliyetli bir yıpratma savaşı
İran, doğrudan konvansiyonel çatışma hattını terk edip asimetrik stratejiyi benimseyerek — ucuz İHA’lar, dağınık saldırılar ve hedefe yönelik roket atışları — savaşı saldırgan için maliyetli bir yıpratma sürecine çevirdi. Her bir müdahale ve önleme, saldırganın destek ağı için milyonlarca dolarlık masraf anlamına geldi; bu ekonomik-askeri baskı hızla dış destek kapasitesini aşındırdı. Böylece, planlananın aksine birkaç gün içinde sonuçlanması beklenen süreç, savunmacı için uzun vadeli ve maliyet-cebirli bir çatışmaya dönüştü.
“Demir Kubbe” efsanesi sarsıldı; inisiyatifin geri alınması
Gelen raporlar İran füzeleri ve insansız hava araçlarının kilit hedeflere nüfuz etmesini ve saldırganın çok katmanlı hava savunma etkinliğinin azalmasını kaydetti; bu durum, mutlak etkinlik iddialarının yeniden değerlendirilmeye ihtiyaç duyduğunu gösterdi. Sahada İran, inisiyatifi yeniden ele geçirdi ve karşı saldırıları operasyonel yeteneğinin karmaşık koşullarda sürdüğünü ortaya koydu.
Ulusal birlik: İç sabotaj girişimlerinin boşa çıkarılması
İran halkının birlik içinde hareket etmesi, iç krizi kışkırtma amaçlı girişimlerin ve beşinci kol operasyonlarının başarılı olmasını engelledi. Aynı zamanda dış desteğin ağır maliyetleri ve lojistik baskılar, saldırgana verilen desteğin sürekliliğini sorgulattı. Bu faktörler bir araya gelince, yalnızca askeri hedefler başarısız olmadı; saldırganın siyasi ve operasyonel konumu da zayıfladı.
Neden plan başarısız oldu?
Hitler’in Blitzkrieg deneyimini tekrarlamaya yönelik bu plan aşağıdaki iki temel nedenle çöktü: Birincisi, savunmanın derin yapısı ve komuta ikame yeteneği — yani liderlerin hızla yerlerinin doldurulabilmesi ve karar mekanizmasının korunması; ikincisi ise savunmacının çatışmayı asimetrik ve maliyetli bir yıpratma savaşına taşıma tercihi, böylece saldırgan ile dış destekçilerinin lojistik ve ekonomik yükünü hızla artırması.
Sonuç olarak İran yenilgiyi tadmazken, söz konusu “yıldırım saldırısı” taktiği en azından bu çatışmada stratejik bir yenilgiye uğradı ve İslam Cumhuriyeti sahada galip çıktı.
Bu siyasi-askeri çatışma bölgesel ve ötesindeki aktörlere açık bir mesaj veriyor: Tarihsel taktikleri, savunmanın yapısal derinliğini, dayanıklılığını ve asimetrik karşı-kabiliyetlerini dikkate almadan tekrar etmek sadece askeri başarısızlığa yol açmakla kalmaz; saldırganı ve onun destekçilerini ağır stratejik maliyetlere ve kayıplara maruz bırakır.