Mayıs 05, 2018 21:48 Europe/Istanbul

Bültenimizi geçen hafta İran’la ilgili önemli iktisadi gelişmelerin ana başlıkları ile açıyoruz.

IMF’nin İran’ın ekonomik büyüme endeksi ile ilgili en yeni raporu,

Petrol fiyatlarında son bir ayda yaşanan artış ve Trump’ın tepkisi,

Türkiye Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi’nin Tahran ziyareti,

Geçen hafta İran’ın bazı önemli iktisadi gelişmeleriydi.

 

Bugünkü bültenimizi IMF’nin yayımladığı bir raporla açmak istiyoruz.

IMF en yeni raporunda İran’ın ekonomik büyümesi 2018 yılında bir önceki yıla oranla artış kaydedeceğini ve %3.8 seviyesine ulaşacağını açıkladı.

IMF’nin tahminlerine göre İran’da enflasyon oranının da düşmesi ve %10.1 seviyesine gerilemesi bekleniyor. İran’da enflasyon oranı 2017 yılında %10.5 olarak tahmin ediliyor.

 

 

Öte yandan dünya bankası da geçen Aralık ayında yayımladığı raporunda İran’ın ekonomik büyüme endeksi %4 seviyesine ulaşacağını açıklamıştı. Dünya bankasının tahminlerine göre İran ekonomisi 2017 yılında %3.6 büyüdü. Dünya bankası bu oranın 2018 yılında %4 seviyesine ulaşacağını tahmin ettiğini belirtiyor.

 

 

IMF İran yönetiminin döviz kurlarını tek fiyat üzerinden belirleme çabası ve ayrıca sıkı para politikası uygulaması bu ülkeyi istikrarlı para politikası yapısına doğru yönlendirebileceğini belirtiyor.

 

 

Hali hazırda İran iktisadi büyüme için gerekli olan altyapılara sahip olan bir ülkedir ki bu da bölgede istisna bir fırsat sayılır. İran petrol ve doğalgaz zengini bir ülkedir ve buna göre ülkenin mevcut iktisadi kapasitelerini çok iyi değerlendirmesi gerekir.

Bu bağlamda en önemli ve anahtar konulardan biri nakit miktarını dengeli tutmak ve milli para biriminin değerini yabancı dövizlere karşı korumaktır. Kuşkusuz bu hareket iç ekonomiyi geliştirme ve yerli ürünleri ihracat piyasalarındaki ürünlerle rekabet edebilecek seviyeye kavuşturma yönünde ilerlediği takdirde IMF’nin İran için 2018 yılında belirlediği hedeflere ulaşmak ve hatta bölge piyasalarına istikrar hakim olduğu takdirde daha yüksek ekonomik büyüme endeksini yakalamak mümkündür.

 

 

Son günlerde kara altın olarak ün yapan petrol fiyatları biraz artış kaydetti. Amerika Başkanı Donald Trump attığı twitte petrol fiyatlarının artışını eleştirerek OPEC kurumunu fiyatlara müdahale etmekle suçladı. Ancak burada akla gelen soru, petrol fiyatlarını ABD mi, yoksa OPEC mi etkilediği sorusudur.

 

 

Amerika Başkanı Donald Trump geçen Cuma günü OPEC kurumunu ham petrol fiyatlarını yükseltmekle suçlayarak attığı twitinde şöyle yazdı:

Görünen o ki OPEC yine devrede, oysa hali hazırda dünyanın her yerinde eşi görülmemiş düzeyde petrol bulunuyor ve denizlerde petrol tankerleri petrol doludur. Petrol fiyatları suni bir şekilde artmıştır. Bu iyi bir durum değildir ve kabul edilmeyecektir.

 

 

Ancak petrol piyasaları uzmanları farklı düşünüyor. Bu kesime göre son günlerde petrol fiyatlarında artışa yol açan etken Amerika’nın izlediği son politikalarıdır. Gerçekte Amerika yönetiminin Ortadoğu bölgesine müdahalesi, Bercam nükleer anlaşmasına yönelik sinsi hareketleri ve Venezüella’ya yaptırım uygulaması, dünyada petrol fiyatlarının artmasına yol açan ABD politikalarıdır.

 

 

Uzmanlar ABD Başkanı Trump’ın eksine petrol fiyatlarının artışı ABD ekonomisinin zararına olmadığı kanaatindedir. Gerçekte son haftalarda petrol fiyatlarını arttıran etkenlere bakıldığında, jeo politik risklerin her zaman petrol fiyatlarını arttırma yönünde etki yaptığı anlaşılıyor. Amerika’nın Suriye topraklarına tecavüzü, ABD Başkanı Trump’ın Bercam nükleer anlaşmasından çekilme tehdidi, Rusya ile sürtüşme ve Venezüella petrol sektörüne yaptırım kararı, dünyada petrol fiyatlarını arttıran bazı etkenlerdir.

 

 

ABD Başkanı Trump’ın twitine tepki gösteren OPEC genel sekreteri Muhammed Barkindo ise şöyle diyor: petrol üreten 24 ülkenin Aralık 2016 tarihinde aldıkları ve 2017 yılında yürürlüğe giren işbirliği kararı dünyada petrol fiyatlarını düşmesini engellemekle kalmadı, aynı zamanda bu sektörün muhtemel çöküşünü engelledi.

Barkindo şöyle devam ediyor: bizim ne OPEC’te ve ne de OPEC dışı üretici ülkelerle ortak işbirliğimizde petrol fiyatlarını belirlemek gibi bir hedefimiz yoktur.

 

 

Öte yandan Rusya enerji Bakanı Aleksandır Noak da geçen Cuma günü OPEC üyesi olan ve olmayan ülkelerdeki mevkidaşları ile görüşmesinde yaptığı açıklamada ülkesi 2018 yılının sonuna kadar üretimi azaltmaya yönelik yükümlülüğüne bağlı kalacağını belirtti.

Bu arada bazı açıklamalar ve gelişmeler, OPEC’in üretim tavanını düşük tutma kararını 2019 yılının sonuna kadar uygulamak istediğini gösteriyor.

 

 

 

Uzmanlara göre, Amerika Başkanı Trump’ın petrol fiyatlarının artışından en çok kazanç sağlayan bir ülkenin lideri olarak fiyatların artışına karşı çıkması tuhaf bir durumdur.

Bloomberg sitesinin raporuna göre petrol fiyatlarının artışı ile birlikte Amerika’da tam da karayolları üzerinden başlayan seyahat mevsiminin arifesinde yakıt fiyatlarını yükseltecektir. Bu yüzden görünen o ki Trump fiyatların artışı yüzünden birilerini serzeniş etmek istiyor. Ancak bu durum maceranın sadece bir boyutudur. Maceranın öbür boyutunda, Amerika’nın petrol sektörünün geliştirilmesi üzerine yapılan yatırımlar ve çok sayıda yeni istihdam alanı yer alıyor.

 

 

Geçen hafta Türkiye ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi üst düzey ticari ve iktisadi bir heyet başkanlığında İran’ı ziyaret etti. Bakan Zeybekçi Tahran’da İranlı yetkililerle görüşmelerinde Ankara yönetiminin İran ile iktisadi ilişkilerini geliştirmekte kararlı olduğunu belirterek ülkesi İran ve Türkiye arasındaki iktisadi ilişkilerin takviye edilmesi yolundaki engellerin tümünü kaldırmak ve ikili ilişkileri takviye etmekte kararlı olduğunu belirtti. Bakan Zeybekçi ayrıca Ankara yönetimi Tahran ile tüm alanlarda işbirliğini geliştirmeye büyük önem verdiğini ve bu bağlamda gerekli yol haritasını çizerek Tahran ile işbirliği seviyesini yükseltmek istediklerini vurguladı.

 

 

İran ve Türkiye bir çok bölgesel mesele hakkında farklı görüşleri benimsemelerine karşın ikili siyasi, iktisadi ve kültürel alanlarda ilişkilerini geliştirmek üzere büyük kapasitelere sahip olan iki ülkedir. İki ülke ayrıca bir çok tarihi ve kültürel ortaklıkları bulunan iki devlet sayılır. Bu yüzden ikili ilişkilerin geliştirilmesi hem İran ve hem Türkiye milletleri açısından faydalıdır.

 

 

Son yıllarda İran ve Türkiye arasında ikili ilişkileri çok yönlü geliştirmek için uygun zeminler oluşmuştur. İki ülke ticari ve iktisadi işbirliğini geliştirmeye ve özellikle özel sektörlerin faaliyetlerini kolaylaştırmaya ve bu bağlamda bankacılık hizmetlerini attırmaya çalışıyor. İki ülke arasında son işbirliği anlaşması döviz alanında gerçekleşti.

 

 

Her halükarda İran ve Türkiye’nin iktisadi yetkilileri ikili iktisadi ilişkilerin yolundaki engelleri bir an önce kaldırmak istiyor. Nitekim Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani Türkiye ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi’yi kabulünde Tahran ve Ankara arasındaki ikili ve bölgesel bağlamda ilişkilerin pekiştirilmesi her iki milletin ve bölgede ve dünyada barış ve istikrarın yararına olduğunu belirterek bu yolu var güçleri ile sürdürmeleri gerektiğini belirtti.