Libya’da güç dengeleri - 5
Geçen bölümlerde Libya krizinde etkili olan bazı örgütlerden söz ettik ve bu örgütlerin siyasi ve askeri olmak üzere ikiye ayrıldığını anlattık.
İhvan-ul Müslimin ya da diğer adı ile ihvaniler, Libya İslamî savaşçılar cemaati, Libya’da Ensarul şeria, Mısrate üçüncü gücü, Bingazi’yi savunma tugayı ve Ömer Muhtar tugayı, Libya’da faaliyet yürüten bazı önemli örgütlerdir. Bu örgütler siyasi mücadele ve silahlı mücadele alanları olmak üzere bazen birbirine karşı ve bazen de Libya devleti ve yönetimine karşı savaşan örgütlerdir.
Libya’da tekfirci IŞİD terör örgütü Kasım 2014’te resmen varlığını ilan etti. Libya’da hükümete bağlı güçlerin özellikle 2017 yılında örgüte karşı düzenlediği operasyonlarda ağır darbeler indirmeyi başardı, öyle ki bu ülkenin doğusu ve özellikle IŞİD’in faaliyet merkezleri olan Derne ve Sirte kentleri Libya ordusu tarafından tamamen temizlendi.
Şimdi Libya ordusunun sürekle düzenlediği operasyonların ardından IŞİD’in Libya’da yapılanması iyice dağıldığı ve örgütün kalıntıları çeşitli kentlerde dağınık bir şekilde terör eylemleri düzenledikleri anlaşılıyor. Ancak Libya’da siyasi kriz ve iktidar boşluğu IŞİD’in yeniden yapılanmasına müsaade edebilecek durumda olduğu da unutulmaması gerekiyor.
Tekfirci IŞİD terör örgütü Libya’da ilk kez 2014 yılında ve Derne kentinde faaliyet yürüten radikal örgütler IŞİD’e bağlılık yemini etmelerinin ardından varlığını ilan etti.
Aslında 2012 yılından itibaren çok sayıda Libyalı, IŞİD’in rakip örgütleri olan El-Kaide ve El Nusra cephesi gibi örgütlerle savaşmak için Suriye’ye akın ettikler. IŞİD Suriye’de konumunu kısmen pekiştirdikten sonra bu savaşçılar Libya’ya geri döndüler ve kendilerini Şia karşıtı bir ideolojiye bağlı olan Libya Gençler konseyi adı ile tanıttılar. Bu konsey Ebu Bekir Bağdadi’ya bağlıydı ve Libya’nın doğusunda Sirnaik eyaletinde sözde IŞİD’in hilafetini ilan etti.
Carnegey düşünce kurumunun Mart 2015’te yayımladığı rapora göre, tekfirci IŞİD terör örgütünün Libya’daki ana çekirdeği, 2014 yılında Suriye’den Derne kentine geri dönen teröristlerdi. IŞİD zamanla Libya’nın batısına doğru nüfuz alanını genişletmeye çalıştı. Bu strateji Sirte kentinin 2015 yılında IŞİD’in işgaline uğraması ile sonuçlandı. Sirte kenti limanı ve sahili itibarı ile IŞİD’e Avrupa’nın Güney sahilleri ve Akdeniz’e ulaşma imkanı tanıyordu. IŞİD teröristleri 2015’in ortalarında Derne mücahitler konseyine bağlı güçlerce bu kentten atıldı.mayıs 2016’da ise Libya’da milli vahdet hükümetine bağlı güçler bu kez Mısrate kentinde IŞİD’e karşı operasyon başlattı.
Sonunda ve yedi ay süren savaşın ardından Sirte milli vahdet hükümetine bağlı güçlerce Aralık 2016 tarihinde kurtarıldı.
Şimdi ise IŞİD’in Libya’daki faaliyet alanı bu ülkenin güneyindeki çöllük alanlar ve Libya’nın çevresindeki çöllerdir. Bazı raporlar ise IŞİD üyeleri Sirte kentinde Libya’nın Güneybatı bölgelerine, yani diğer radikal milislerin aktif bir şekilde faaliyet yürüttükleri bölgelere kaçtıklarını belirtiyor.
Amerikan kongresi araştırma merkezinin Ortadoğu uzmanı Christopher Blanchard şöyle diyor: Aslında IŞİD taraftarları ile Ensarul şeria ve El-Kaide’ye bağlı diğer radikal örgütlerin arasındaki ilişkiler pek şeffaf değildir. IŞİD üyeleri belki de diğer radikal silahlı milis örgütlerin gelecek siyasi süreçte desteklerini arıyor olabilir, gerçi bu rakipleri karşısında yenilgiye de uğramış olabilir. Ensarul şaria örgütü Bingazi’de IŞİD’i yenen ittifakta yer almıştı.
Tekfirci IŞİD terör örgütü Libya’da hükümete bağlı güçlerden başka El-Kaide bağlantılı örgütlerle de çok kez çatışmaya girdi. Ebu Selim şehitleri tugayı Libya’da El-Kaide’nin müttefikidir ve İslamî mukatele cemaati adlı örgütün kalıntılarından kurulmuştur.
Kaddafi döneminde Ebu Selim şehitleri tugayı adı ile bilinen bu örgüt muhalif eğilimi yüzünden çok ağır baskı altındaydı. Örgütün bir çok üyesi ya kaçtı, ya da Kaddafi zindanlarında infaz edildi.
2014 yılına gelindiğinde, Derne kentinin kontrolünü ele geçirmek üzere El-Kaide bağlantılı Ebu Selim şehitleri tugayı ile Libya Ensarul şeria örgütü ve İslamî gençler konseyi arasında çatışmalar başladı. Ekim 2014’te Bingazi gençleri konseyi ve Ensarul şeria örgütünün bazı üyeleri bir çok çatışmanın ardından sonunda IŞİD’e bağlı olduklarını ilan etmeye ve Sirnaik velayeti adlı örgütü kurmaya karar verdiler. Ebu Bekir Bağdadi de Kasım 2014’te Derne velayetini tanıdığını ilan etti ve Irak ve Suriye’deki IŞİD teröristlerinin ana çekirdeği ile Libya’daki örgüte bağlı örgütlerin arasında yakın ilişki kurdu.
2015 yılında Derni mücahitleri konseyi başkanına yönelik suikast olayının ardından El-Kaide bağlantılı Derne mücahitleri konseyi güçleri ile IŞİD teröristleri arasında şiddetli çatışmalar yaşandı. Bu çatışmalarda iki taraftan yüzlerce terörist öldü.
Aralık 2014’te kurulan Derne mücahitleri konseyi 2015’in ortalarında Libya milli ordusu tarafından kuşatılan IŞİD teröristlerini altı ay içinde Derne kentinden ihraç etmeyi başardı.
Öte yandan Mısır’da Hristiyanlara yönelik bir dizi terör saldırılarının ardından Mısır hava kuvvetleri Derne kenti ve çevresinde IŞİD mevzilerine karşı bir kaç kez operasyon düzenledi. Bu kent, Libya milli ordusu bir türlü kurtaramadığı ülkenin en doğusunda son kentti.
Libya’da IŞİD ile mücadele sürecinde 2012 yılında kurulan ve resmen Libya savunma bakanlığı gözetimi altında faaliyet yürüten Libya ittifak kalkanı güçleri önemli rol ifa etti.
Son yıllarda Libya’da çeşitli siyasi ve silahlı örgütün karşı karşıya gelmesine bakıldığında akıllara bu örgütlerin neden Libya’ya musallat olmak istedikleri sorusu geliyor? Neden en çok petrol kaynakları bulunan bölgeler bu örgütlerin saldırısına uğruyor?
Gerçek şu ki Libya enerji kaynakları bakımından zengin bir ülkedir ve ekonomisi de tamamen petrol gelirlerine bağlı sayılır. Gerçi tarım sektörü de bu ülkede önemli bir yeri vardır.
El Şark El Osat gazetesi yazarı Halit Mahmut bu konuda şöyle diyor:
Genel isyandan önce Libya günde yaklaşık 1.6 milyon varil ham petrol üretiyordu. İsyanlar başladıktan sonra Libya’nın petrol üretimi sıfır seviyesine indi. Ancak ilk seçimler düzenlendikten sonra petrol üretimine yeniden başlandı. Fakat ne var ki iç krizin devam etmesi yüzünden Libya’nın petrol üretimi günde 700 bin varili geçemiyor.
Evet, Libya zengin enerji ve petrol kaynakları yüzünden her zaman Batılı sömürücü devletlerin ilgi odağında olan bir ülke olmuştur. Buna göre de şimdi Libya’da siyasi istikrarsızlık Batılı ülkelere libya'nın zenginliklerini yağmalamak için iyi bir fırsat sunuyor.
Gerçekte Amerika ve NATO’nun 2011 yılında Libya topraklarına saldırmaları ve Kaddafi rejiminin devrilmesi, son yedi yılda Batılı güçlerin müdahalesi ve tekfirci IŞİD terör örgütü gibi örgütlerin Libya’da faaliyetleri için iyi bir ortam oluşturdu ve Batılı ülkeler ortaya çıkan kaos ortamından yararlanarak Libya’nın zenginliklerini yağmalamaya başladı.
Şimdi gerçi hükümete bağlı askeri güçler ülkenin dört bir yanında faaliyet yürüten terör örgütlerini yok etmeye çalışıyor, fakat perde arkasında bazı malum gizli eller bu ülkeyi parçalamak için uğraşıyor. Nitekim bu bağlamda bir çok bağımsız medya organlarında yayımlanan raporlar da Amerika yönetiminin Irak ve Suriye’de bozguna uğrayan tekfirci IŞİD terör örgütünün kalıntılarını Libya’ya getirerek yeniden yapılandırmak istediğini ortaya koyuyor.