Ocak 01, 2019 11:53 Europe/Istanbul

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei beyanatının bir bölümünde özellikle iktisadi meselelere ve ülkenin karşı karşıya bulunduğu sorunları çözme ve engelleri aşma bağlamında önemli noktalara temas etti.

Ayetullah Hamanei kutsal Rezevi külliyenin ziyaretçileri ve çevre halkından oluşan muazzam kalabalığa hitaben konuşmasında, ülkenin en önemli sorunlarından birini, kamuoyu ve özellikle bazı yetkililerin İran’ın zengin insan gücü ve zengin doğal kaynakları ile ilgili bilgisizliği olduğunu belirterek şöyle buyurdu: düşman bu bilgisizlikten yararlanıyor ve İranlı yapamaz yaftasını telkin etmeye çalışıyor, İran’ın yeterli kaynakları olmadığını ileri sürüyor. Ama ben ısrarla biz yapabiliriz, diyorum, bizim büyük imkanlarımız olduğunu söylüyorum.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei İran İslam Cumhuriyeti dünyada petrol ve doğalgaz kaynakları toplamında dünyada birinci sırada yer aldığını belirterek şöyle devam etti: Eğer bunca kaynak ve bunca kapasite gençlerimiz ve aktif ve çalışkan yöneticilerimizin çabaları ile birleşirse, İran ekonomisi dünyanın ilk 12 ekonomisi arasında yer alır.

Peki ama iktisadi büyüme açısından İran’ın hangi iktisadi fırsatları vardır? Geçen bölümde bu konuda bazı fırsatlardan söz ettik, şimdi bugünkü

sohbetimizde de diğer bazı fırsatları gözden geçirmek istiyoruz.

Bilindiği üzere her ülkede iktisadi başarı oranını ölçmek için en temel bileşenlerden biri iktisadi büyüme endeksidir. İktisadi büyüme, gayri safi milli hasıla veya üretimin arttığının işaretidir. Bir başka ifade ile eğer ürünlerin ve hizmetlerin her ne şekilde olursa olsun, milli düzeyde artış kaydedecek olursa bu durum ekonomik büyümeye vesile olur.

Bazı raporlara göre İran’ın ekonomik büyüme endeksi son yıllarda sürekli artışla beraber olmuştur, ancak buna rağmen ekonomik büyüme olması gerektiği gibi halkın önemli bir kesiminin günlük yaşamına yansımadığı ve halk tarafından hissedilmediği anlaşılıyor.  Öte yandan iktisadi kurumların verileri ve raporları İran ekonomisinin büyüme kaydettiğini gösteriyor. Örneğin İran’ın 2016 yılında ekonomik büyüme endeksi yüzde 12.5 olarak açıkladı. Bu oran dünyanın bir çok ülkesinin bilinen ve açıklanan ekonomik büyüme endeksine göre çok yüksek duruyor. Nitekim bu rakamı ve oranı temel alacak olursa, İran ekonomik büyüme bakımından dünyanın bir çok ülkesini geride bıraktığı söylenebilir.

İran İslam Cumhuriyeti’nin bu alandaki başarısı uluslararası ekonomi kurumları ve özellikle dünyanın en önemli ve en muteber iktisadi ve sosyal kalkınma raporu olan insani kalkınma raporuna da yansıdığı gözleniyor. Bu rapor her yıl BM kalkınma programı tarafından yayımlanıyor. Bu raporda ülkelerin insani kalkınma endeksi HDI her ülkede yaşama umudu, eğitim sistemi kalitesi, gerçek kişi başına milli geliri gibi kriterler gözetilerek sıfırla bir arasında bir sayı ile ifade ediliyor. Bu sayı her ne kadar bire yakın olursa, daha fazla kalkınmışlığı yansıtıyor. Bu endeksin hesaplanmasında tüm iktisadi ve sosyal kalkınma endeksleri hesaba katılıyor. Bu yüzden bu endeks ülkelerin kalkınmışlığını karşılaştırmakta en geniş kapsamlı kriter sayılıyor ve uluslararası bilimsel araştırma kurumları bu kriterden ülkeleri karşılaştırırken esas kriter olarak yararlanıyor.

2016 ve 2017 yıllarının insani kalkınma raporlarına göre, 1980 yılından bu yana insani kalkınma endeksleri hesaplanan 105 ülke arasında İran İslam Cumhuriyeti geçen kırk yılda insani kalkınma endeksinde en yüksek büyüme oranına sahiptir.  BM raporuna göre İran İslam Cumhuriyeti’nin dünya sıralamasında bu kırk yılda 41 basamak yükseldiği ve 1979 yılında 110. sıradan 69. sıraya yükseldiği anlaşılıyor.

Buna karşın ekonomik büyüme konusunda en önemli endekslerden biri de gelirlerin nasıl dağıldığı ile ilgilidir. Dinamik ve gelişmekte olan bir ekonomide halkın alım gücünü arttırmanın ön şartlarından biri, uygun gelire sahip olmalarıdır. Aksi takdirde az gelirli insanlar bir çok iktisadi sorun ve sıkıntı ile karşılaşır. Buna göre son yıllarda İran camiasının zaten zengin olan bir bölümü daha da zengin olduğu, fakat toplumun az gelirli kesiminin durumu ve gelir artışı tatmin edici olmadığı söylenebilir. Bu durum doğal olarak sınıflararası uçurumu daha da derinleştirir ve doğal olarak bu şartlarda iktisadi büyüme endeksi hatta çift haneli olma durumunda bile toplumun bir çok kesiminin sofrasında hissedilmeyecektir.

İslami Şura Meclisi eski milletvekili Ahmet Tevekküli ülkenin ekonomik büyümesi hakkında şöyle diyor: bir ülke için sırf iktisadi büyüme yapıcı olmaz ve buna paralel olarak iktisadi adaletin büyümesi de gerçekleşmelidir. İktisadi büyümeden söz edildiğinde gelirlerin de adil bir şekilde dağılması gibi başka kriterlerin de gözetilmesi gerekir.

Tevekküli, son yıllarda ülkenin ekonomik büyümesi petrol satışının sonucu olduğunu vurguluyor.

Ekonomi uzman ve Tahran ticaret odası üyesi Mehdi Masumi İsfahani ise İran’da sürdürülebilir ekonomik büyümenin elzemleri hakkında şöyle diyor: ülkenin petrol dışı sektörlerini gözetlemek ülkede sürdürülebilir ekonomik büyümenin elzemlerinden biridir. Zira petrol ve petro kimya sektörlerinde genellikle uygun istihdam gerçekleşmez. Bu yüzden hükümet petrol dışı ekonomik büyümeye öncelik vermeli ve gündemine almalıdır.

Genel bir değerlendirmede sürdürülebilir ekonomik büyümeyi yakalamak için ülkenin tüm ekonomik sektörleri aktif olması ve hepsi için uzun vadeli bir program hazırlanmış olması gerekir. İran ekonomisi üzerinde yapılan araştırmalar ise iktisadi büyümede etkili olan etkenlerin arasında dört grup etken anahtar rol ifa ettiğini gösteriyor. Bunlar iktisadi istikrar, kaynakların doğru tahsis edilmesi, sermaye artışı ve rekabete açık olmaktır. Bu etkenler yan yana gelince üretimin artışı için yeni kapasitelerin şekillenmesi ve ayrıca verimliliğin artmasına zemin oluşturur ve sürdürülebilir ekonomik büyümeye yol açar.