Ocak 18, 2019 12:08 Europe/Istanbul

Geçen bölümde Bakü Riyad ilişkilerinde bir nevi resmi olmayan askeri işbirliği ve ittifakı anlattık. Bugünkü sohbetimizde ise Bakü Riyad arasındaki iktisadi ilişkilerin boyutlarını ve amaçlarını gözden geçirmek istiyoruz.

Bakü Riyad ilişkileri eski sovyetler birliği dağılarak Azerbaycan Cumhuriyeti bağımsızlığını ilan etmesinden sonra Bakü’nün mali ihtiyaçları temelinde gelişti ve daha sonraları Riyad rejimi mali ilişkilerden yararlanarak bu ilişkilere siyasi ve güvenlik boyutlarını da ekledi.

Bakü Riyad arasında imzalanan ilk belge, ekonomi, ticaret, yatırım, teknik hizmet, kültür, spor ve gençlik alanlarında işbirliği anlaşması belgesiydi. Bu belge 10 Temmuz 1994 tarihinde taraflar arasında imzalandı.

Atılan bu ilk temelin ardından ve yedi yıllık bir aradan sonra Azerbaycan Cumhuriyeti ve Arabistan rejiminin ilk ortak karma ekonomik komisyonu oturumu Haydar Aliyev’in cumhurbaşkanlığı döneminde Şubat 2001’de Bakü’de düzenlendi ve oturumun protokolü de 21 Şubat 2001’de imzalandı. İkinci karma ekonomik komisyonu oturum ise 15 Şubat 2004’te ve İlham Aliyev’in cumhurbaşkanlığı döneminde Riyad kentinde düzenlendi. Daha sonra 9 Mart 2005’de iki ülke arasında yatırımı teşvik etmeyi ve korumayı öngören bir anlaşma Riyad’da imzalandı.

9 Mart 2005 tarihinde Suud kalkınma fonu ile imzalanan bu anlaşma Bakü’de su ve kanalizasyon sistemini yenileme projesine kredi açmayı ve yine bir su kanalının inşaat projesinin mali sponsorluğunu öngörüyordu. Bu projeler bir nevi Suud rejiminin Azerbaycan Cumhuriyeti’nde yatırım yapmasıydı.

Azerbaycan Cumhuriyeti ve Arabistan’ın ortak karma ekonomik komisyonunun ikinci oturumundan uzun bir süre sonra komisyonun üçüncü oturumu Aralık 2013’te Bakü’de düzenlendi. Oturumda iki ülke arasında ekonomi, ticaret, yatırım, teknik hizmet, kültür, spor ve gençlik alanlarında işbirliği anlaşması imzalandı.

İki ülke arasında iktisadi ve ticari ilişkilerin gelişmesi ile birlikte 13 Mayıs 2014’te çifte vergi uygulanmasının kaldırılmasını öngören anlaşma da Riyad’da taraflarca imzalandı.

30 Aralık 2014 tarihinde Azerbaycan Cumhuriyeti meclisi, Bakü yönetiminin Suud kalkınma fonu ile Hayır Dalan kentinin su ve kanalizasyon şebekesini yenileme projesi hakkında imzaladığı anlaşmayı onayladı. Oysa gerçekte Suud rejimi esasen bu alanda gelişmiş teknolojilerden yoksul bir ülkedir.

Yine iki ülke arasında gelişen ticari ilişkilerin çerçevesinde 7 Temmuz 2015 tarihinde Azerbaycan Cumhuriyeti ve Arabistan arasında havayolları ilişkileri anlaşması Cidde kentinde imzalandı.

15 Aralık 2015’te Azerbaycan Cumhuriyeti ve Arabistan’ın ortak karma ekonomik komisyonu dördüncü oturumunu Riyad’da gerçekleştirdi. Bu oturumun sonunda da iki ülke arasında iktisad, ticaret, yatırım, teknik hizmet, kültür, spor ve gençlik alanlarında işbirliği protokolü imzalandı.

İki ülkenin karma ekonomik komisyonunun beşinci oturumu Aralık 2017’de Bakü’de yapılması kararlaştırılmıştı, fakat bu oturum halâ belli olmayan sebeplerden ötürü düzenlenmedi.

Aslında bundan önce Arabistan’ın Azerbaycan Cumhuriyeti’nde dönem büyükelçisi Müsait İbrahim Abdullah Selim, 5. Karma ekonomik komisyonu oturumunun Ekim 2017’de Bakü’de düzenleneceğini belirtmiş ve bağlamda Arabistan’dan büyük bir ticari heyetin Bakü’ye geleceğini ve Azal havayolları firması da Bakü’den Arabistan’a uçak seferlerini başlatacağını açıklamıştı.

Gözlemciler iki ülkenin 5. Karma ekonomik komisyonu oturumu belirlenen tarihte düzenlenmemesini, iki taraf arasında açıklanmayan siyasi ve diplomatik anlaşmazlık veya tarafların iktisadi sorunlarından kaynaklanmış olabileceğini belirtiyor. Ancak bazı uzmanlar da Azerbaycan Cumhuriyeti ile Arabistan arasındaki iktisadi işbirliğinin en önemli sebebini, iki petrol ihraç eden ülkenin ciddi iktisadi temellerden yoksun olmasına ve ikili ilişkilerini doğru düzgün ve birbirini tamamlayamayan ilişkiler olmasına bağlıyor.

Öte yandan Azerbaycan Cumhuriyeti meseleleri uzmanları özellikle Nisan 2015’de Cumhurbaşkanı İlham Aliyev Suud rejiminin Yemen tecavüzünün doruk noktasında ve bu kriz iyice tırmandığı sırada Riyad’ı ziyaret ettiğinde, bu ziyareti Bakü yönetiminin şiddetli mali ve iktisadi ihtiyacına bağladılar, zira o sıralarda ham petrol fiyatları iyice düşmüş ve Bakü yönetiminin gelirlerini büyük oranda olumsuz yönde etkilemişti.

Söz konusu uzmanlar, Azerbaycan Cumhuriyeti yönetimi mali sıkıntılarını telafi etmek için Türkiye yönetiminin Arabistan, BAE ve Katar’ın sermayelerinden yararlanma taktiğini izlediğine inanıyordu, ancak ne var ki Bakü yönetimi bu taktiğe paralel olarak sapkın vahabi ideolojisinin Azerbaycan Cumhuriyeti’ne nüfuz ettiğinden gafil kaldı.

Azerbaycan Cumhuriyeti Turan haber ajansı Başkanı Mihman Aliyev bu konuda şöyle diyor: Nurcu ideolojisinin Türkiyeli işadamlarının yatırımları ile birlikte Türkiye’den Azerbaycan Cumhuriyeti’ne nüfuz ettiği gibi vahabi ideolojisi de Arap sermayesi ile birlikte Azerbaycan Cumhuriyeti’ne girmeye başladı. Azerbaycan Cumhuriyeti hakimiyeti Arap ülkeleri ile ilişkilerinde daha çok kendisine benzer rejimlerden yardım almaya çalışıyor, zira onlar da demokrasi istemiyorlar.

Mihman Aliyev şöyle devam ediyor:

İlham Aliyev’in Suudi Arabistan’a ziyareti sırf iktisadi hedeflerin doğrultusunda olduğu meselesi, bu ziyaret esnasında yapılan açıklamalardan anlaşılıyor. Azerbaycan Cumhuriyeti lideri açık bir şekilde Arap yatırımcıları Azerbaycan Cumhuriyeti’nde yatırım yapmaya davet ediyor, fakat şunu da hatırlatmak gerekir ki Arap sermayesi ile birlikte bu ülkelerin şom vahabi ideolojisi de daha ciddi bir şekilde Azerbaycan Cumhuriyeti’ne ihraç ediliyor. Zira Azerbaycan Cumhuriyeti’nde faaliyet yürüten bu ideolojinin temsilcileri mali açıdan güçlü konumları vardır. Bugün Azerbaycan Cumhuriyeti’nin bazı ticari alanları vahabilerin kontrolündedir.

Ancak Bakü Riyad arasındaki iktisadi ilişkilerin sonuçları sadece vahabilerin Azerbaycan Cumhuriyeti’nde varlığını genişletmekle kalmıyor. Gerçek şu ki Azerbaycan Cumhuriyeti ve Suudi Arabistan, her ikisi ham petrol ihracatına bağımlı ülkelerdir. Azerbaycan Cumhuriyeti’nin bütçesinin en az yüzde 75 kadarı ham petrol satışından karşılanıyor. Arabistan ise dünyanın petrol gelirlerine en bağımlı ülkesidir. Öte yandan her iki ülke petrol politikalarında Batı’ya bağımlıdır. Arabistan kendini petrol ve doğalgaz tedarik edilmesi alanında Batı’nın çıkarlarını temin etmekle yükümlü biliyor.

Bakü de dünyanın petrol ve doğalgaz kaynaklarından küçük bir bölümüne sahip olmasına karşın kendini korsan İsrail ve Avrupa’nın enerji güvenliğini temin etmekle yükümlü biliyor. Nitekim Azerbaycan Cumhuriyeti lideri Aliyev bizzat Bakü’nün bu yükümlülüğüne vurgu yapıyor. Buna göre Bakü ve Riyad arasındaki iktisadi işbirliği esas itibarı ile petrol alanında siyaset üretme temelinde şekillendiği söylenebilir. Öte yandan dünya petrol piyasalarında Arabistan daha çok rol ifa ettiğinden, Bakü yönetimi petrol politikalarında daha çok Riyad’ı izlediği gözleniyor. Örneğin Riyad ABD’nin siyasi istekleri doğrultusunda petrol üretim hacmini arttırmak istediğinde, Bakü yönetimi OPEC üyesi olmadığı halde Suud rejiminin bu politikasını izleyerek petrol üretimini arttırdı.

Suud rejimi ABD Başkanı Donald Trump’ın politikaları doğrultusunda ham petrol üretimini ve arzını arttırmakla İran’ı bu piyasadan dışlama yönünde gerginlik yaratma politikasını gerçekleştirmeye başladığı bir sırada Bakü yönetimi de Riyad’ı izleyerek aynı siyaseti izledi ve yine OPEC ile işbirliği maskesi altında Arabistan’la birlikte ham petrol üretimini ve ihracatını arttırdı, ki bunun doğal sonucu petrol fiyatlarının düşmesiydi. Oysa doğal olarak Bakü yönetimi petrol fiyatlarının artmasını istemesi gerekiyordu ve iktisadi mantık gereği Suud rejimi gibi petrol fiyatlarını bu şekilde etkileyecek biçimde hareket etmemesi gerekirdi. Zira Suud rejiminin ham petrol üretimi, ihracatı ve fiyatını belirleme kapasitesi çok yüksektir ve fiyatların bu şekilde geçici olarak düşmesi Riyad’ı pek etkilemez. Oysa dünya petrol piyasasının binde birini elinde bulunduran Azerbaycan Cumhuriyeti için böyle bir durum söz konusu değildir ve petrol fiyatlarının dalgalanmasına karşı oldukça kırılgan konumdadır ve bu yüzden Riyad gibi davranmaya çalışması çok zarar verici bir durum olur.

Aslında Bakü yönetimi sırf siyasi sebepler ve tamamen Batı’yı izleme anlayışı yüzünden Azerbaycan Cumhuriyeti’nin milli çıkarlarını hiçe sayarak Suud rejiminin petrol politikalarına eşlik etmiştir. Gerçi bu arada Bakü yönetiminin bu alanda Riyad’la işbirliği yapması, Azerbaycan Cumhuriyeti petrol sektörünün büyük bölümünün imtiyazına sahip olan İngiliz BP firmasından izin almasına bağlı olduğunu da belirtmek gerekir.

Anlaşılan Bakü yönetimi Riyad ile petrol işbirliğinde Amerika’nın siyasi isteklerini, geçim konusunda ciddi sıkıntılarla karşı karşıya bulunan kendi halkının çıkarlarına tercih ediyor.