Şubat 01, 2019 12:48 Europe/Istanbul

Radikalizm toplumun ve sosyal kurumların illegal yöntemlerle köklü değişimin taraftarlığını yapmaktır ve siyasi, iktisadi ve sosyal işlerde sert ve illegal uygulamaları ile toplumu değiştirmek isteyenler radikal olarak tanımlanır.

Geçen bölümde Avrupa’da Müslüman göçmenlerin nasıl radikal örgütlerine çekildiklerinden söz ettik. Bugünkü sohbetimizde ise Müslüman göçmenlerin terör örgütlerine katılma sürecini ele almak istiyoruz.

Yapılan sosyal araştırmalara göre Avrupa’da radikalizm sürecinde genellikle seküler görüşü olan gençler ön radikalizm aşamasına giriyorlar. Daha sonra İslam dininden yanlış, eksik ve şiddet içerikli algıları bu gençlerin terör örgütlerine katılmalarına yol açıyor ve en son da onları terör eylemlerini planlama yöneltiyor.

Avrupa’da bazı göçmen gençlerin radikalizme yönelmelerinin ilk etkeni, Batılı devletlerin Irak, Afganistan, Suriye, Lübnan ve Yemen gibi ülkelerine karşı agresif dış politikalarıdır. Avrupalı politikacılar, aydınlar ve gazetecilerin İslamî mukaddesata hakaret etmeleri veya hakaret içeren makale veya karikatür yayımlamaları, Avrupa’da bazı göçmen Müslüman gençlerin dini eğilimlerinin sapmasına yol açan bir başka önemli etkendir. Yine özel bir kimlik grubuna ait olma duygusu da bu gençlerin tekfirci terör örgütlerine eğilimli olmalarında etkili olan bir başka etkendir.

Batılı uzmanlara göre potansiyel radikaller ön radikal merhalesinde eski yaşamlarından uzaklaşmaya başlıyor ve her şeyden ziyade kendilerini İslamî köktenci olarak tanıtıyorlar. Bu merhalede grup yakınlaşması ve dostluklar, eğitim kampları ve S. Arabistan gibi terörün beşiği olan ülkelere seyahatler düzenlemek bu süreci kolaylaştırıyor. Verilere göre 2014 ila 2015 yılları arasında Avrupa’da düzenlenen terör saldırılarında teröristlerin en azından biri S. Arabistan, Pakistan, Afganistan veya Irak ve Suriye’de tekfirci teröristlerin kontrolü altında bulunan bölgelere seyahat ettiğini gösteriyor. Özellikle Kasım 2015’te Fransa’nın başkenti kana bulayan Fas asıllı Belçikalı terörist Abdulhamid Abud Suriye’de tekfirci teröristlerin yanında eğitim almıştı.

Vahabilik ve tekfircilik propagandası yapan cemaat imamları, sosyal paylaşım siteleri ve arkadaş grupları bazı Müslüman göçmen gençlerin radikal örgütlere katılmalarında önemli rol ifa eden etkenlerdir. Batılı uzmanlara göre insanları radikalizme çeken en önemli etkenlerden biri, sadece camilerde değil, hatta okullarda, üniversitlerde ve hapishanelerde ikna edici konuşmalar yapabilen maharetli bir kişinin varlığıdır. Bu doğrultuda S. Arabistan’a bağlı vahabi hatipler bilgisiz gençlerin ve ergenlerin dini duygularını tahrik etmekte çok etkili rol ifa etmektedir. Geldikleri ülkenin tarihini bilmeyen ve Avrupa’ya aileleri ile göç etmiş olan ve İslam’ı ve Kur'an'ı Kerim’i de doğru tanımayan ve dinin barış yanlısı ve şiddet karşıtı olduğunu bilmeyen duygusal gençler hemen vahabi hatiplerin hutbelerinin etkisi altında kalıyor.

Fas asıllı Hollandalı terörist ve Hollandalı İslam karşıtı yönetmen Theo Van Gogh’un katili Muhammed Buyeri’yi esas kışkırtan kişi, S. Arabistan’a bağlı olan Ebu Halid kod adlı Rızdan El İsyar adındaki vahabi bir hatipti. Ayakkabı bombacısı lakabı ile ün yapan Britanyalı ünlü terörist Richard Read de Londra’nın Finsburi parkı camii hatibi Ebu Kadada ve caminin diğer hatiplerinin etkisi altında olan bir teröristti. Kendisini Usame bin Ladin taraftarı ilan eden Richard Read, Kasım 2002’de ayakkabılarına yerleştirdiği bir bombayı Amerika’ya yapacağı bir uçak yolculuğu sırasında patlatmak istemişti.

Radikalizme hizmet eden bir başka önemli etken, sosyal paylaşım siteleridir. Batılı uzman Sageman, sosyal paylaşım siteleri terör örgütlerinin aktifleşmelerinin anahtarı olduğunu belirtiyor.

Avrupa’da yerli terörist olarak anılan teröristler artan bir şekilde köktencilik düşüncesini telkin etmek, örgüte üye toplamak, terör eylemi eğitim vermek ve benzeri durumlar için internette sosyal paylaşım sitelerine ihtiyaç duyuyor. Öte yandan İBT alanında yaşanan gelişmeler bu insanlara çeşitli kaynaklara ulaşmak için eşsiz fırsat sunuyor ve onları yurtdışı seyahatlerden ve El-Kaide ve IŞİD gibi tekfirci terör örgütleri ile doğrudan temasa geçmekten bağımsız hale getiriyor. Facebook, twitter, instagram, telegram ve youtube gibi sosyal paylaşım siteleri El-Kaide ve IŞİD gibi terör örgütlerine propaganda yapmak ve eğitmek için eşsiz bir fırsat sağlamıştır. Söz konusu sosyal paylaşım siteleri asil İslam’ın propagandasını yapanların karşısında çeşitli engelleri çıkarırken, İslam’ı karalamak ve İslam korkusunu körüklemek için teröristlerin propagandasına her türlü kolaylığı sağlıyorlar.

El-Kaide terör örgütü tekfirci ideolojisinin propagandası için interneti kullanmanın öncü örgütlerinden biri olmuştur. Son yıllarda ise tekfirci IŞİD terör örgütü de başta youtube ve telegram olmak üzere sosyal paylaşım sitelerinden geniş çapta yararlanmıştır. Günümüzde Suriye, Irak ve Afganistan gibi ülkelerde her türlü cinayeti işleyen ve Batı tarafından kurularak beslenen terör örgütlerinin her biri güçlü bir medya ekibine ve sosyal paylaşım sitelerinde de özel sayfalara sahiptir ve hepsi merkezi kullanıcıların hesabından beslenmektedir. Bu arada facebook, twitter ve youtube gibi sosyal paylaşım sitelerinde şiddet propagandası ve başkalarını tehdit etmek yasak olduğu halde bu sitelerde terör örgütlerinin özel sayfalarında toplu infaz, kafa kesmek, kurbanların organlarını yemek gibi görüntüler çok rahat bir şekilde yayımlanması, üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur.

Siyonist çevreler ve lobilerce desteklenen internet ve cep telefonlarındaki sosyal paylaşım siteleri önemli bir hedefi daha izliyor, ki o da İslam’dan şiddet yanlısı bir imaj sunmaktır. Zira terör örgütleri gösterdikleri cinayet sahnelerinde İslam simgelerini kullanıyor ve tekbir çekerek muhatapları arasında İslam karşıtı duyguları körüklüyor.

Tekfirci IŞİD terör örgütü gibi örgütlerin siber takımının bir başka önemli görevi dünya genelinden gençleri bu örgüte üye yapmaktır.

Gerçekte teröristlerin haştegleri ve youtube sitesinde yayımlanan ve Hollywood filmlerini aratmayacak kalitede hazırlanan video klipler  Avrupa’da göçmen Müslüman gençleri ve hatta Avrupalı insanları en etkili biçimde etkiliyor. Teröristler hatta Batı’da tasarlanan bilgisayar oyunlarından gençleri kendilerine cezbetmek için yararlanıyor. Örneğin İngiltere’de yapılan bir araştırma Homegrown adında bir oyunun İngiliz gençleri IŞİD’e cezbetmekte önemli rol ifa ettiğini ortaya koydu.

Radikalizm sürecinde terör örgütlerinin baş vurdukları bir başka teknik, bu örgütlerin kendilerine bağlı olan örgütlere bir takim imtiyazlar vermektir. IŞİD ve El-Kaide üzerinde araştırma yapan Amerikalı araştırmacı Colan Clarke şöyle diyor: Afganistan Amerika tarafından işgale uğradıktan sonra S. Arabistan’da El-Kaide’ye bağlı ilk örgüt 2003 yılında kuruldu, ardından bu örgütün şubeleri 2004’te Irak’ta, 2006 yılında Cezayir’de 2007 yılında Yemen’de, 2010 yılında Somali’de ve 2012 yılında Suriye’de açıldı ve bu ülkelerin hepsinde yerli güçlerden yararlandılar. Terör örgütleri ağırlıklarını ve etki alanlarını genişletmek ve meşruiyet kazanmak için sürekli yerli yeni güçlerden yararlanıyor.

Batılı uzmanlara göre radikalizm sürecinin bir başka merhalesi hedef belirlemek, plan yapmak, patlayıcı madde hazırlamak, denemek ve en son terör eylemini düzenlemektir. Bu merhalede terör örgütünün her bir üyesi bir şiddet içerikle saldırıyı düzenleme sorumluluğunu üstlenir.  Bu merhale daha önceki merhalelere nazaran kısmen hızlı ve bir kaç ayda, haftada ve hatta günde gerçekleşebilir. Bu merhalede gruba olan bağlılık takviye olur ve üyeler bu merhalede çok gizli davranmay başlar. Buluşmalar genellikle araçlarda, özel evlerde veya ortaya çıkarılması Avrupa polisi için zor olacak yerlerde yapılır.