Mayıs 10, 2019 15:37 Europe/Istanbul

Bu bölümde de geçen bölümlerde olduğu gibi Kuran-ı Kerim'de hayat hikayesine değinilen Züleyha'nın hikayesini ele alacağız.

İffet her insanın ahlaki faziletlerinin en değerlilerinden olup özellikle kadınlar için ahlaki ve kişisel azamet ifade etmektedir. Buna rağmen günümüz insanının çözülmemiş sorunlarından biri de ahlaki sapkınlıklar ve çarpıklıkların toplumların sağlığını tehlike ile karşı karşıya bırakması ve aynı zamanda da bu kadar önemli bir meselenin ihmal edilmesidir.

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed saa bu konu ile ilgili şöyle buyurmaktadırlar:" En iyi kadınlarınız, iffetli olanlardır."

Peygamber Efendimizin -saa- Mekke kadınları ile biatı sırasında da koşulan şartlardan biri bu kadınların afif ve iffetli olmaları idi. Peygamber Efendimizin bu konuya vurgu yapmasının nedeni kadınların duygularının çok kabarık ve şefkat dolu olmalarının yanı sıra onların fiziksel olarak nazik olmalarıdır. Allahu Teala kadınların vücudunu duygu ve sevgi ile doldurmuştur. Böylece ailenin istikrarı ve dayanıklılığı için kadın gibi sağlam ve güçlü bir temel oluşturulmuştur. Bu yüzden bu asil ve ter temiz kaynaktan yararlanmak için akıl gücü kontrolünde doğru yolda adım atılmalıdır.

Kuran-ı Kerim iffeti toplumun sağlık ve güvenliğinin sınırı olarak tanımlayıp bu konunun önemini Hz. Yusuf as'ın hikayesinde anlatmıştır. Bu hikayede nefsine düşkün, nefsinin tutsağı olan bir kadın batıl bir yola saparak Hz. Yusuf'u günaha saptırmak istiyor. Ancak Hz. Yusuf as'ın doğru ve hesaplanmış tepkisi onun hedefine varmasını engelliyor.

Kurani Kadınlar adlı seri programımızda Kuran-ı Kerim'de geçen kadınların hikayesi ile ilgili tüm detaylara yer vermeye fırsatımız yok. Kuran-ı Kerim'de iyi kadınların konumu iyi erkekler kadar yüce ve aladır. Ancak Kuran-ı Kerim'de ister erkek ister kadın olsun günahkar  kulların maceraları da ibret olsun diye anlatılmaktadır.

Bu kadınlardan biri de Züleyha'dır. Züleyha'nın ibret verici hikayesi döneminin peygamberi Hz. Yusuf as'ın güzel davranışları ile birlikte, Allah tarafından en iyi ve en yararlı hikaye anlamına gelen " Ahsan-ul Kısas" adı ile anılan Yusuf sureyi kerimesinde  anlatılmıştır.

Yusuf as Hz. Yakup as'ın çocuklarından olup güzel ahlaki özellikler, kibarlık, iman, edep ve güzelliğe sahip olan bir çocuktur. Babası tarafından çok sevilen Yusuf, ancak kardeşlerinin kıskanmalarına maruz kalıp sonunda oyun oynamak bahanesi ile bir kuyuya atılır. Yusuf'un kardeşleri böylece onu babaları Hz. Yakup as'a unutturmak istediler.

Yusuf'un atıldığı kuyunun yanından bir kervan geçtiğinde kervanın suya ihtiyaç duyduğu sırada kervandan biri kovayı kuyuya sallayıp Yusuf'u kovanın içinde yukarı çekti. Kervanla beraber uzun bir yolculuğa çıkan Yusuf, köle olarak halka satılmak için köleler pazarına götürülüyor.

Çocuk sahibi olmayan Mısır Azizi onu satın aldıktan sonra Yusuf'u eşi Züleyha'ya teslim ediyor. Yusuf büyüyünce Allahu Teala tarafından ona ilim ve hikmet veriliyor.

Mısır Azizi'nin kraliçesi Züleyha, Yusuf'a kendi çocuğu gibi bakıp büyütüyor. Ancak Yusuf'un ergenlik çağına ayak basması ile beraber Züleyha'nın çocuk sevgisi asi bir aşka dönüşüyor. Hz. Yusuf'un geniş pazıları, boylu poslu olması, güzel ve açık yüzlü olması, iffetli ve hayalı, nefsinin temiz olması ve diğer özellikleri onu her kadın için ideal bir erkek haline getirmişti. Züleyha ise bu değerli inciyi elinde tutuyordu. Züleyha ilk başlarda Yusuf'u kendine çekmek istiyordu. Ancak Hz. Yusuf as o kadar hak ve ilahi muhabbetin sevgisine kapılmıştı ki Allah'tan başka kimseye yürek kaptırmaya mecali yoktu. Züleyha Yusuf'un yüreğini ele geçiremediğini görünce sonunda yorulup Yusuf'u tenha bir köşeye çekip kapıları kapatarak kendi şeytani istekleri ve heveslerini herkesin gözünden uzak bir yerde karşılamak istedi. Ancak Yusuf'un bu şeytani isteğe karşı sert ve kararlı tepkisi onun hevesleri ve arzularını suya düşürdü.  

Mısır Azizi'nin eşi Züleyha'nın Yusuf as'ı günaha sürüklemek için tüm koşulların hazır olduğu bir sırada Yusuf as için hiçbir kaçış yolu kalmadığı bir durumda Yusuf as Züleyha'nın isteğine şöyle bir yanıt verdi:" Maadallah" Allah'a Sığınıyorum!

Böylece Allah'ın yardımı ve kendi imanı ile Züleyha'nın gayrı meşru isteğine sert bir yanıt verip onun karşısında hiçbir zaman teslim olmayacağını gösterdi. Bu olay, krizin yaşandığı zor anlarda ve durumlarda bile şeytani heveslerden kurtulmanın tek yolunun, bilineni bilinmeyeni, tenhadakileri ve gözler önündeki her şeyi gören iradesi ve gücü karşısında hiçbir şeyin direnemediği Allahu Teala'ya sığınmak olduğunu açıkça gözler önüne sermiş oldu.

Yusuf as ilahi Peygamberlerdendi. Yusuf gençliğinin doruğunu yaşadığı bir dönemde bile Allahu Teala'ya olan imanı ve ilahi aşk ile dolu yüreği ile bir desten yazdı. Ancak Züleyha isteğini gerçekleştirmek için ayak diremeye devam etti. Yusuf suresinin 25'inci ila 29'uncu ayetleri Yusuf'un kaçması ve Züleyha'nın onun peşinden koşması şu şekilde anlatmaktadır:" İkisi de kapıya koştular. Kadın, Yûsuf’un gömleğini arkadan yırttı. Kapının yanında hanımın efendisine rastladılar. Kadın dedi ki: “Senin ailene kötülük yapmak isteyenin cezası, ancak zindana atılmak veya can yakıcı bir azaptır.”

Yûsuf, “O, benden arzusunu elde etmek istedi” dedi. Kadının ailesinden bir şahit de şöyle şahitlik etti: “Eğer onun gömleği önden yırtılmışsa, kadın doğru söylemiştir, o (Yûsuf) yalancılardandır.”

“Eğer gömleği arkadan yırtılmışsa, kadın yalan söylemiştir. O (Yûsuf) ise, doğru söyleyenlerdendir.”

Kanıtların ve tanıkların sözlerini inceleyen Mısır Azizi nihayet karısının iddialarının yalan olduğuna ve onun aldatmak peşinde olduğuna kanaat getirdi. Ancak bu olayın şehir ahalisi tarafından duyulması ve adının lekelenmesi korkusundan bu olayı örtbas etmeye karar verdi. Yusuf suresinin 28'inci ve 29'uzuncu ayetlerinde şöyle anlatılmıştır: "Kadının kocası Yûsuf’un gömleğinin arkadan yırtıldığını görünce, dedi ki: “Şüphesiz bu, siz kadınların tuzağıdır. Şüphesiz sizin tuzağınız çok büyüktür.”

“Ey Yûsuf! Sen bundan sakın kimseye bahsetme. (Ey Kadın,) sen de günahının bağışlanmasını dile. Çünkü sen günah işleyenlerdensin.”

Bu olayın ardından sonunda bu sır padişahlık sarayının dışına sızdı. Kuran'ı Kerim'in Yusuf suresinin 30'uncu ayetinde bu olay şöyle anlatılmıştır: Şehirde birtakım kadınlar, “Aziz’in karısı, (hizmetçisi olan) delikanlısından murad almak istemiş. Ona olan aşkı yüreğine işlemiş. Şüphesiz biz onu açık bir sapıklık içinde görüyoruz” dediler.

Mısırlı kadınların dedikodularından haberdar olan Mısır Aziz'inin karısı Züleyha, çare bulmaya çalışıp kadınları bir ziyafete çağırdı. Bu ziyafette kadınları en iyi şekilde ağırlayan Züleyha meyveleri kesmeleri için ellerine bıçaklar verdi. Daha sonra Yusuf'a içeri girmesini böylece onun güzelliğini asilzade üst tabaka kadınlara gösterip kendisinin de bu güzelliğe vurulmasını izah etmeye çalıştı. Ancak Mısırlı kadınlar da Yusuf'un güzel yüzünü görünce hayretlere düşüp tek tek ona bayılıp ellerini kestiler.

Kadın, bunların dedikodularını işitince haber gönderip onları çağırdı. (Ziyafet düzenleyip) onlar için oturup yaslanacakları yer hazırladı. Her birine birer de bıçak verdi ve Yûsuf’a, “Çık karşılarına” dedi. Kadınlar Yûsuf’u görünce, onu pek büyüttüler ve şaşkınlıkla ellerini kestiler. “Hâşâ! Allah için, bu bir insan değil, ancak şerefli bir melektir” dediler.

Bunun üzerine kadın onlara dedi ki: “İşte bu, beni hakkında kınadığınız kimsedir. Andolsun, ben ondan murad almak istedim. Fakat o, iffetinden dolayı bundan kaçındı. Andolsun, eğer emrettiğimi yapmazsa, mutlaka zindana atılacak ve zillete uğrayanlardan olacak.”

Yusuf as her taraftan büyük baskılar ve sorunların yükü altında kaldığı bir sırada cesareti ile kararlı bir duruş sergileyerek heveslerinin peşine düşen kadınlar ile oturmayıp Allah'a doğru ellerini açıp şöyle bir yakarışta bulundu:" Yûsuf, “Ey Rabbim! Zindan bana, bunların beni dâvet ettiği şeyden daha sevimlidir. Onların tuzaklarını benden uzaklaştırmazsan, onlara meyleder ve cahillerden olurum” dedi."

Allahu Teala Yusuf as'ın duasını kabul edip kadınların ona karşı kurdukları tezgahı suya düşürüp sonunda Yusuf'un iffetini ve Mısır Aziz'inin iffetsizliğini ortaya çıkarmış oldu.

Bu hikayede ibret alınacak çok ince noktalara değinilmiştir. Ancak dikkate alınması gereken nokta insanın iman ve takva yolunda adım atarak nefsani içgüdülerini kontrolü altına alıp Hz. Yusuf gibi bu yolda sağlıklı bir yaşam sürdürmesidir. Nefsani emeller ve içgüdüler, sınırlar içerisinde dizginlenmediği takdirde insanın hayvancıl boyutunu güçlendirip insancıl görevlerin unutulmasına yol açabilir.

Züleyha ise güçlü bir kadın olmasına rağmen kendi insani değerlerini düşünmek yerine nefsine uyup sapkınlığa ve çarpıklığa sürüklendi. Ancak Allahu Teala'nın Züleyha akıbetindeki meşiyeti farklı oldu. Kimi tarihi belgelere göre Züleyha, eşi Potifar'ın ölmesi ve Yusuf'un Mısır Azizi olmasının ardından fakir ve çaresiz bir duruma düşüp gençliği ve güzelliğini de kaybetmiş oldu. Züleyha, Yusuf'un özleminde büyük çilelere katlanıp hatalarını telafi etmeye koyulup eşsiz Allah'a tapmaya başlar.