Kasım 11, 2019 12:17 Europe/Istanbul

Bu bölümde direniş ekonomisinin ekseni sayılan milli üretim meselesini konu edineceğiz.

Geçen iki bölümde İran'ın ekonomik bağımsızlık yerli modelinin direniş ekonomisine dayalı olduğunu söyledik. Bu tür ekonomik modelin dinamosu diğer ekonomi modellerinde olduğu gibi üretimdir. 

Her ülkede ekonomik alanda faaliyet gösteren üst düzey makamların nihai hedefi ekonomik gelişmenin sağlanmasıdır. Ekonomik gelişmenin sağlanması halinde milletler zenginleşir, daha üst düzey refah düzeyinde yaşar. Buna ilaveten daha fazla istihdam fırsatlarından da yararlanır. 

Burada bahsedilen üretim, tarım ve hayvancılık, endüstriyel ürünleri, mühendislik hizmetleri, ilaç ve tıbbi donanımlar üretimi,  bilim, bilgi üretimidir. Bu üretimlerin toplamı ise milli güç ve servetin ortaya çıkmasında büyük rol oynamaktadır. 

Milli üretim sayesinde bir ülkede büyük istihdam fırsatları yaratılır ve işsizlik sorunu da azalmış olur. Mili üretim bir ülkenin altyapısının güçlenmesi ve sağlamlaşmasına neden olup mevcut zenginlikler ver sermayelerin uygun ve ekonomik bir şekilde kullanılmasına yol açar. 

Milli üretimin arttırılması ile yoksulluk azaltılıp çalışma ruhunun güçlenmesi ile toplumun kalkınma yolundaki refahı ve bayındırlık düzeyi de artmış olur. Sonunda da milli üretime verilen önem sayesinde bir ülke dışa bağlılıktan kurtulur ve böylece ülke bağımsızlığını korur. 

Müslümanlar ve Müslüman ülkeler için ise bağımsız olmak inançlarında kök salan bir meseledir. İslami öğretilerde ilahi talimatlardan biri de Müslümanların hiçbir şekilde düşmanların sultasına girmemesidir. Bu çerçevede Kuran-ı Kerim'in Nisa suresinin 141'inci ayetinde müminlere hitaben şöyle buyurulmuştur: "...Artık kıyamet gününde Allah aranızda hükmedecek ve kâfirlere, müminler aleyhinde asla yol vermeyecektir."

Kuran-ı Kerim ve İslami öğretilerden alıntılanan stratejilere esasen İran İslam Cumhuriyeti'nin rahmetli kurucusu İmam Humeyni ekonomik bağlılığı yabancılara ve dış sultacılara olan tüm bağlılıkların kaynağı olarak belirlediler. İmam Humeyni bu hususta şöyle buyurmuşlardır: "Biz ekonomik olarak bağlı olursak o zaman siyaseten de bağlı duruma düşeceğiz, askeri olarak olarak da bağlanacağız. Ülkemiz yine eskisinde olduğu gibi bağlı bir ülke haline gelir. "

İslam İnkılabının son 40 yıldaki serüveni de düşmanların bu İslami devrimi engellemek için baş vurduğu en önemli ve en büyük komplolarından birinin farklı yaptırımlar aracılığı ile ekonomik baskı uygulamalarıdır. Bu yaptırımlara karşı koymak için ise milli üretim etkeni çok büyük rol oynamaktadır. Milli üretim, ekonomiyi güçlendirerek düşmanların yaptırımları ve komplolarını etkisizleştirecektir. 

Milli üretimden güdülen hedef, toplumun ihtiyacı olduğu temel mamuller ve ürünlerinin karşılanması, üretimin nicelik ve nitelik bakımından iyileştirilmesi, ihracat yolunun açılması ve üretimin gelişmesidir. İşte ülkenin bağımsızlığının korunması şartı ile üretimin gelişmesi ülkenin güvenlik alanındaki potansiyellerini de arttıracaktır. 

Üretimin millileşmesi için gereken üretimin gelişmesi hedefi doğrultusunda ham madde ve temel maddeler ihtiyacı olmazsa olmazlardandır. İran ise enerji, sanayi ve maden, tarımcılık ve türlü hizmet alanlarında ham madde imkanlarından bolca yararlanan bir ülkedir. 

Petrol, sanayi ve maden, tarımcılık ve hizmetler sektörü zaten İran ekonomisinin belli başlı sektörleri sayılırlar. Enerji alanında ise İran dünyada en büyük doğalgaz rezervlerine sahiptir. Petrol rezervleri açısından ise İran dördüncü en büyük ülke konumundadır. Doğalgaz ve petrol rezervleri bir arada düşünüldüğünde ise İran dünyada fosil yakıtları ve enerjileri alanında ilk sıraya yerleşmektedir. 

İran'ın petrol ve doğalgaz yatakları ve sahaları ülkenin büyük bir bölümünde, Fars Körfezi'nin sığ sularından Hazar Denizi'nin derin sularına kadar bölgelerde yer almaktadır. Bu kaynakların büyük bir bölümü hala araştırılmamış ve rezervleri hala belirlenmemiştir. Yine bazı bilgilere göre ülkenin farklı noktalarında gaz hidratları rezervleri de bulunmaktadır. Yapılan tahminlere göre İran'daki gaz hidratları rezervleri diğer ülkelere göre daha fazladır. 

İran ekonomisinin yüzde 70'inden aşkını sektöründe petrokimya endüstrisi altıncı sırada yer almaktadır. İran 33 trilyon metre küp standart doğalgaz rezervi ve de 157 milyar varil çıkarılmaya hazır ham petrol rezervi ile, kendi petrokimya endüstrisini geliştirmek için uygun ve avantajlı potansiyele ve konuma sahipti. İran petrokimya endüstrisini geliştirerek petrol ve doğalgazı işleyerek yeni ürünler üretip bu alandan daha fazla gelir elde edecektir. Bu çerçevede ülke ekonomisinin petrol ve doğalgaz gelirlerine bağlılıktan korunmasının önemli yollarından biri de petrolkimya ürünlerinin ihracatının arttırılmasıdır. 

Diğer yandan ise bu endüstri sektöründe üretilen mamuller ve ürünler, diğer sektörlerin ham maddesi ve temel maddesi olarak kullanılmaktadır. Bu yüzden bu alandaki faaliyetler büyük bir önem taşımasından dolayı her ülke siyasetçileri tarafından da önemsenmektedir. 

Halihazırda İran'da uluslararası standartlara uygun 100'e yakın petrokimyasal ürün üretilmektedir. Tabii bu petrokimyasal ürünlerin üretim sürecinin zorluk derecesinin farklılığı yüzünden bu ürünlerin sağladıkları katkı değerleri oranı da farklıdır. 

İran İslam Cumhuriyeti ise yeni ürünlerin üretimi amacı ile yaratıcılık ve değer katmanın son halkalarına doğru adım atarak  petrokimya sanayisinde rekabet ortamı yaratmaya çalışıp renklendirme ve reçinelendirme, lastik, plastik ve diğer polimer mamulleri alanında kolaylıklar sağlamaya çalışmaktadır. 

Maden sektöründe ise mevcut istatistiklere göre İran maden rezervleri açısından dünyanın ilk 10 ülkesi arasında yer alıyor. Uzmanların belirttiğine göre ülke çapında 68 maden ve mineral türü bulunmaktadır. Bunlardan ise sadece 20 türü keşfedilmiş, çıkarılmış ve işlenmiştir. İran 68 tür minerali ile 37 milyar ton keşfedilmiş ve 57 milyar ton potansiyel rezervleri ile dünyanın ilk 15 ülkesi arasında yer almaktadır. 

Ülke çapında 138 bin kişi için istihdam ve çalışma imkanı yaratan 5 bin 800 maden ocağı ve işletmesi faaliyet göstermektedir. 

İran genelinde belirlenen maden rezervlerinin 60 milyar ton olduğu söylenmektedir. Bundan 40 milyar tonu kesinleşmiş ve gerisi de tahmin edilen orandır. Dünyanın yüzde 3'lük maden rezervlerini oluşturan İran'daki maden rezervlerinin değerli  770 milyar doları aştığı belirlenmektedir. 

Bilindiği üzere endüstri sektörü, dünyada ekonomik gelişmenin başlaması ve devamının sağlanmasında büyük bir rol oynamıştır. Birçok ülke sanayileşme sayesinde sürdürülebilir gelişme, büyüme ve kalkınmayı yaşamıştır. İran'ın modern endüstriye erişme yolundaki çabalarının başlatılmasından bir kaç onyıl geçmiştir. Bu alanda yatırımlar yapılmıştır. Bu yatırımların çoğu ise petrol gelirlerinden elde edilen sermayelerden ve de iç ve dış özel sektörün sermayesi ile yapılan yatırımlardır. 

İran'daki sanayi üretiminin, aracı sanayiden başlayıp, sermayeye ve devamlılığa dayalı tüketilen sanayi ve en sonda da ileri teknoloji aracı sanayi sürecinde geliştiği söylenebilir. İran'daki endüstriyel faaliyetlerin çoğunun, kimyasal maddeler ve mamuller, temel metaller, gıda ve içecek, ametal madenler, kok kömürü üretimi, petrol rafinerileri ve nükleer yakıt alanında yapıldığı söylenmelidir. 

Bunların yanı sıra tarımcılık da insan hayatının temel ihtiyaçlarını karşılayan en önemli ve temel ekonomik sektörlerden saymak gerekir. Tarımsal faaliyetler, çiftçilik, bağcılık, bostancılık, hayvancılık, besicilik, ormancılık ve de balıkçılık ve deniz ürünleri alanındaki faaliyetleri kapsamaktadır. 

İşte İran, geniş çaplı toprakları ve doğal kaynakları ile türlü tarımsal ürünlerin üretimi için çok ama çok el verişli bir ülkedir. İran, 9 farklı iklimi ile dünyada eşsiz bir ülke sayılıp 25 tarımsal ürün üretiminde dünya çapında ilk ve 10'uncu sırada yer almaktadır. İran iklimsel özellikleri ile bölgenin ihtiyacı olduğu yüzde 85'lik meyve ve sebze ihtiyacını giderme potansiyeline sahip bir ülkedir. Ayrıca İran coğrafi konumundan dolayı Batı Asya ve komşu ülkelere kolaylıkla bu tarımsal ürünü gönderebilir. 

İran'ın stratejik coğrafi konumu tek başına bile büyük bir ekonomik avantaj sayılmaktadır. Batı Asya'da yer alan İran, uluslararası transit ve taşımacılık hatlarının kesiştiği bir noktada yer almaktadır. Bu bölgede 5 ana transit koridoru kesişmektedir. İran'ın açık sulara erişimi, geniş çaplı kara ve sahil alanları, birçok limanı ve demiryolu ile karayolu ağları bölgede ve dünyada İran'ın büyük bir ticari potansiyele sahip olmasına neden olmuştur. 

Saydıklarımız avantajlar İran'ın ekonomik kapasitesinin sadece bir parçasıdır. Bu alanlardaki her birinde gereken yatırımın yapılması muhakkak üretimin gelişmesinde de yardımcı olup ülkenin ekonomisini büyük oranda ileriye taşıyacaktır.