Kasım 11, 2019 12:19 Europe/Istanbul
  • Üretimin Gelişmesi, Kalkınmanın Ekseni-5

Bu bölümde ekonomik literatürde önemli bir yere sahip olan mali piyasaları ve direniş ekonomisinin bu yöndeki stratejilerini ele alacağız.

Ekonomik literatürde mali piyasalar, mali kaynaklarını üretici olmayan sektörlerinden üretici ve üretken olan sektörlerine  yönlendirmektedir. 

İran'ın gelişim stratejisi ise direniş ekonomisidir. Bu tür ekonomide üretim, eksen rol oynamaktadır. Üretimin gelişmesindeki etkilerin kontrol edilmesi ile ekonomik gelişme sağlanabilir. Bu etkenlerden biri de üretim kaynakları ve maddeleridir. Geçen bölümde özet bir şekilde İran'ın üretim kaynakları ve zengin rezervlerine özellikle de enerji, sanayi, maden ve tarımcılık alanındakilere değindik. Bu programda ise üretimin gelişmesindeki önemli etkenlerden sayılan yatırımcılığa değineceğiz. 

Ekonomik literatürde mali piyasalar üretken olmayan sektörlerden mali kaynakları üretken ve üretici sektörlere yönlendirmektedir. Bu piyasalar ekonomik büyüme, istihdam yaratma, yatırımcılık, parasal ve mali değişkenlerin sabitlenmesi ve toplamda toplumun refah düzeyin arttırılmasına büyük role sahiptir. 

Bu piyasalar o kadar önemlidir ki ekonominin atar damarları olarak biliniyorlar. Mali piyasalar her ülkenin ekonomisinde para ve sermaye piyasaları olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. 

Gerçekte bankalar ve kredi müesseselerinin faaliyet gösterdiği para piyasası ve menkul kıymetler ve finansman şirketlerin olduğu sermaye piyasası, iki kadim rakip olarak ekonomik acenteliklerin ihtiyacı olduğu asıl finansörleridir.. Her ülkenin ekonomisine göre ekonomik acenteliklerin mali olarak tedarik edilmesi bu iki piyasa aracılığı ile yapılmaktadır. 

İran'da ise bankacılık sistemi, sermaye tedarikinin asıl kaynağıdır. İran ekonomisinde bankalar her daim üretim sektörlerindeki finansmanlıkta önemli rol oynamaktadır. Bu çerçevede İran'daki projelerin yüzde 90'lık oranının finansmanlığı de bankacılık sistemi aracılığı ile yapılmaktadır. Ancak son yıllarda İran sermaye piyasası, para piyasasına göre yavaş yavaş kaynakların ayrılması ve sermayelerin kontrolü ve değerlendirilmesindeki profesyonel bir piyasa olarak konumunu ve rolünü pekiştirmiştir. Öyle ki sermaye piyasası, acentelikler ve finansal aracı kurumlarının finansmanı konusunda iyi bir performans çizmiş ve ülkenin ekonomik gelişmesine de olumlu yönde etki yapmıştır. 

Günümüzde sermaye piyasası farklı şekillerde özellikle de aracı kurumların finansmanlığı aracılığı ile ülkelerin ekonomik üretim ve gelişmesini doğrudan etkilemiştir. İran sermaye piyasası da mali piyasasının etkili bir bölümü olarak milli ekonominin finansmanlığı için gereken kaynakların sağlanmasındaki rolünü ispatlamaya çalışmıştır. İstatistikler de bu yöndeki çabaların İran'ın sermaye piyasasının gelişmesine yol açtığını göstermektedir. 

Uluslararası kurumlar ve kuruluşların kimi raporlarına göre İran'daki sermaye piyasası daha fazla gelişerek ekonomik kalkınma ve büyümenin hızını arttırma kapasitesine sahiptir. Örneğin Uluslararası McKenzie Enstitüsü yayımladığı raporunda İran sermaye piyasasının bu ülkenin ekonomik serveti ve büyüklüğü yüzünden daha fazla gelişmeye meyilli olduğuna vurgu yapmıştır. Bu enstitünün İran'ın 2035 yılında kadarki ekonomik geleceği ile ilgili raporu " İran: Bir Trilyon Dolarlık Gelişme Fırsatı" adı altında yayımlandı. 

Bu raporda İran'ın halihazırda farklı alanlarda ekonomik bir rönesans yaşamaya hazır olduğu söylenmiştir. Öyle bir gelişme ki gelecek 20 yıl içerisinde İran'ın Gayrı Safi Yurtiçi Hasılasını bir trilyon dolar arttırıp 9 milyon istihdam fırsatı yaratabilir. 

Bu ekonomik rönesansın meydana gelmesindeki etkenlerden biri de yatırımcılıktır. Halihazırda çoğu ülkelerde menkul kıymetler borsası sermaye piyasasının çekirdeği sayılır. Borsa ise yıllık olarak belirsiz sermayeleri üretken birimlere ve toplumun aktif bölümlerine yönlendirir. Borsa kuruluşu, kamuyu şirketlerin mülkiyetinde pay sahibi yaparak likiditenin azalmasına ve halkın alım gücünün artmasına yol açarak sonuçta enflasyonu da düşürür. Bir diğer yandan ise borsa toplumdaki likiditeyi yani kaynakları üretmek birimlere aşılayarak üretimin ve yönetimlerin verimliliğinin de armasına yol açar. 

Borsanın farklı türleri vardır. Emtia Borsası, Metal Borsası, Tarım Borsası, Menkul Kıymetler Borsası vb. 

Tahran Menkul Kıymet Borsası İran'ın en kadim menkul kıymetler borsası olarak 1967 yılında kurulmuştur. Aslında borsanın kurulmasından güdülen asıl hedef farklı araçların adil ve eşit bir şekilde sunulması ve insanların bu hizmetlerden doğan katma değerden yararlanmasıdır. 

Toplamda günümüzde Tahran menkul kıymetler borsasının piyasa değeri, işlemler değeri, mali araçlar çeşitliliği, şirketler ve piyasaların çeşitliliği, önemli ve etkin şirketlerin kabulü, altyapısının sürekli gözden geçirilmesi ve revize edilmesi ve de şeffaflık ve bilgilendirme hususunda hep gelişmekte olduğu söylenmelidir. 

Tahran Menkul Kıymetler Borsasında İran'ın en büyük ve önemli şirketlerinden olan 300'ü aşkın şirket bu borsaya alınmış ve hisseleri işlem görmektedir. Bu şirketler doğalgaz, petrol, madencilik, temel metaller, otomotiv, çimento, bankacılık ve sigortacılık alanında faaliyet gösteren şirketlerdir. İran ekonomisinin dev ve tanınmış şirketlerinin Tahran Menkul Kıymetler Borsasındaki varlığından dolayı, bu şirketlerin üretim ve satış miktarlarının incelenmesi borsanın milli üretime olan etkisini daha dakik bir şekilde gözler önüne serecektir. Tahran Menkul Kıymetler Borsasının son yıllardaki değeri, Gayrı Safi Yurtiçi Milli Hasıla'nın yüzde 20 ila 40'ı kadardır. 

Financial Times'ın raporuna göre İran borsası, ülke ekonomisinin Batı'nın dayattığı yaptırımlardan doğan krizi geride bırakmak için çözüm aradığı bir sırada dünyadaki tüm borsalardan daha iyi bir performans çizmiştir. Öyle ki İran borsası son 12 ayda en performans sergileyen borsalardan birine dönüşmüştür. Bunun asıl nedenlerinden biri de bu piyasaya katılan yatırımcıların artmasıdır. Yatırımcıların sermaye piyasasındaki varlığı bu piyasasının değerini ve verimliliğini arttırarak bu piyasasının dünyadaki diğer piyasalara göre konumunu da geliştirmiş ve bu piyasayı en verimli menkul kıymetler piyasasına dönüştürmüştür. 

Son yarım yüzyılda mali piyasalardaki önemli gelişmelerden biri de milli sermaye ve servet fonlarının özellikle de petrol üreten ülkelerdeki kurulmasıdır. Bu fonların kurulmasının önemli nedenlerinden biri de toplumsal ve ekonomik kalkınma ve gelişme doğrultusunda doğalgaz ve petrol kaynaklarından yararlanmasıdır. İran'da da " Milli Gelişme Fonu" adlı bir kurum milli servet ve sermaye fonlarına paralel olarak 2011 yılında faaliyete başlamıştır. İran milli gelişme fonu, diğer ülkelerin milli servetleri geliştirme fonlarına kıyasen, yapısal ve örgütsel,  yönetim, teknik meseleler ve teknik süreçler açısından farklıdır. Gerçekte İran milli gelişme fonu daha çok ülke içerisindeki gözlemci bir kurum olarak fdış ilişkilerde ve alanlarda minimum şekilde faaliyet göstermektedir. 

İran milli gelişme fonunun oluşturulma nedeni ve önemini anlamak için İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei'nin konuşmalarının birine göz atmak gerekiyor. İslam İnkılabı Lideri bu  hususta şöyle buyurmuşlardır: "Önemli bir husus da petrole bağımlılıktır. Bizim ekonomimizin büyük kusuru, petrole bağımlılığımızdır. Biz bu sıvıyı yerin altından çıkarıp katkı değersiz bir şekilde verip dolar alıyoruz. Bu paralar ile de geçimimizi sağlıyoruz. İşte bu yanlıştır. Kurduğumuz bu gelişme fonu de kademeli olarak kendimizi petrole bağlılıktan kurtarmamız içindir. Şimdi de iyi bir fırsatımız vardır. Ekonomik yetkililerimizin makro ekonomik planlamalarında da aynı hususa büyük önem verilmelidir: Günden güne petrole olan bağımlılığımızı azaltmalıyız. "

İran Milli Gelişme Fonu'nun hedefi petrol, doğalgaz, doğalgaz kondensatları ve petro- ürünlerin kalıcı servetler, üretken ve ekonominin artan sermayelerine dönüşmesi ve  petrol ve doğalgaz kaynaklarının gelecek nesiller için korunmasıdır. 

Bu yüzdendir ki halihazırda petrol ve doğalgazın satılmasından elde edilen gelirlerin yüzde 30'u kadarı bu fona ayrılmaktadır. Genelde yıllık olarak bu rakam yüzde 3 kadar arttırılmaktadır. Bunun yanı sıra Milli Gelişme Fonu'ndan özel sektöre, kooperatiflere, kamu ve özel kurumlara bağlı ekonomik aracılara yardımlar yapıldığı söylenmelidir.