Nisan 07, 2020 06:22 Europe/Istanbul

Bu programda Kuran-ı Kerim'deki kimi ayetlerin sebeb-i nüzullerini yani iniş sebeplerini ele almaya çalışacağız.

Kuran-ı Kerim insanların hidayeti için Allah tarafından Peygamber Efendimiz'e tedrici ve uzun bir süre içerisinde indirilen hayat kitabıdır. Bu ayetlerin bir parçası farklı olaylardan hadiselerden ve olgulardan dolayı Peygamber Efendimiz'in bi'seti boyunca indirilmiştir. Böyle ayetlerin sebeb-i nüzullerini bilmeden ele alınıp yorumlanması zor ve bazı durumlarda imkansız olmasından dolayı biz de bu ayetleri sizlere daha güzel yorumlamak için bir program hazırladık. 

İlk programımıza insan suresini ele alarak başlamak istiyoruz. Bu sure insan olarak adlandırılmış çünkü içeriğinin ekseni, insan, amel, ihlas, özveri ve kıyamette iflah olmaktır. Tabii bu sure " hel eta" ve "dehr" adları ile de bilinmektedir. Bu iki isim surenin ilk ayetinden alınmışlardır. Ayette şunları okuyoruz:

هَل اَتى عَلَى الاِنسانِ حینٌ مِنَ الدَّهرِ لَم یَکُن شَیا مَذکورا   

" Gerçek şu ki, insanın yaratılış tarihinde onun henüz anılan bir şey olmadığı bir dönem gelip geçmiştir." 

Bu surede iyi insanların da konu edilmesinden dolayı bu sure "Ebrar" adı ile de bilinmektedir. 

Peygamber Efendimiz'in saa değerli torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin as çocukluk çağında oynarken babaları Hz. Muhammed saa Hz. Ali as'ın evinin önünden geçerken onu küçük adımları ile karşılarlardı. Peygamber Efendimiz onları kucaklayıp öperdi. Ancak birgün her ikisi de ateşe yakalandı ve hastalandı. Anneleri onlara bakıyordu. Peygamber Efendimiz değerli kızı Fatıma as'ın evine çocukları ziyaret için gittiğinde onların ateşli hallerinden etkilenmiş ve İmam Ali as'a hitaben şöyle buyurmuşlardı: "Çocuklarının şifa bulması için adak adaman iyi olur." Bu tavsiye ile İmam Ali as hemen şöyle buyurdu: "Allahım! Çocuklarım şifa bulursa üç gün oruç tutacağım. "

Hz. Fatıma sa da aynı şekilde adak adadı.  Hasan ve Hüseyin bile az yaşta olmalarına rağmen anne ve babalarına uyarak aynı adakta bulundular. Hizmetkarları Fizze de orada bunları duyunca aynı adakta bulundu. 

Bir süre sonra Hz.Hasan as ve Hüseyin as yaşadıkları bu sağlık sorunundan kurtuldu ve herkes adağını hayata geçirmek için hazırlandı. Hz. Ali as bu üç günün iftarı için bir miktar arpayı öğüterek un elde edip onu üçe böldü. Bir bölümünü ilk günün iftarı için hamur edip oruç tutanların sayısına göre arpa ekmeği pişirdi. İftar vaktinde evin arka bahçesinden bir ses duyuldu. Birisi şöyle haykırıyordu: "Peygamber'in Ehlibeyti'ne selam olsun. Çok aç bir yoksulum. Bana yemek verin, Allah size cennetten yemekler versin."

Evdeki herkes açtı. İftarları da zaten hurma ve biraz da arpa ekmeği idi. Ancak bağışlama ve infak etmede büyük üne kavuşan yoksulların ve miskinlerin kabesi olan bu aile yemeklerini bu yoksula sundular ve o akşam hepsi aç kaldılar.  Bir sonraki gün de iftar saatlerinde kapı çalındı. Biri kapının arkasından selam verip şöyle dedi: "Ben yetim, aç biriyim. Bana yardım edin."  Bu esnada yetimlerin ve çaresizlerin babası olarak bilinen İmam Ali as kendi iftar payını o yetime verdi. Ailenin diğer fertleri de baba gibi tam bir hoşgörülükle paylarını yetime verdiler. Üçüncü günün akşamı gün batarken tam da iftar vaktinde ev ahalisine selam veren bir ses duyuldu: " Esir düşmüş miskin birisiyim! Bu şehirde gariban ve kimseyi tanımayan biriyim. Şimdi de çok açım, bana yardım edin. "

Bunu duyan Peygamber Ehlibeyti as yemeklerini yemeyi kesip tam bir özveri ve keramet duygusu içerisinde ellerindekileri esire bağışlayıp bu şekilde adaklarını hayata geçirdiler. 

 

Peygamber Efendimiz bu üç günün ardından kızı Hz. Fatıma sa'nın evine geldiğinde onların aç ve halsiz olduğu durumu görünce üzüldü. Bu esnada Cebrail as indi ve Allah tarafından Peygamber Efendimiz'i ehlibeytinin imanı dolayısı ile tebrik iletti ve İnsan suresinin birkaç ayetini yani 8'inci ve 9'uncu ayetlerini ona okudu: " İyiler, verdikleri sözü yerine getirirler ve dehşeti her yerde hissedilen bir günden korkarlar. Onlar, kendileri sevip istedikleri halde yoksula, yetime ve esire de yemek verirler."

 

Bu olay Hicri Kameri takviminin 6'ıncı ya da 7'inci yılının 25 Zilkade gününde yaşanmıştır. Bu günlerde İmam Hasan ve İmam Hüseyin as çocukluk yaşlarında idiler. Bu olay aslında bu iki imamın çocukluk çağından beri ismet makamında olduklarını ve ibadi yetişkinliğe ulaştıklarını gösteriyor. Bu yüzdendi ki ebeveynleri onları oruç tutma adağından sakındırmadı. Yani İmam Hasan as ve İmam Hüseyin as aklî, marifetsel, fiziksel ve ruhsal olarak ilahi ahkamları kabul etmeye hazırlardı. 

Şia ve Sünni kaynaklarında mevcut olan birçok rivayete göre İnsan suresinin sebeb-i nüzulü Ehlibeyt as'dır. Allame Emini El Gadir kitabında bu adak hikayesini anlatan 34 büyük Ehli Sünnet bilginin adını saymıştır. Böylece bu olay ile ilgili anlatılanların çoğu İslami mezheplerde kabul gördüğünü söylemek mümkün. 

Şafilik imamı Şafii bu olay ile ilgili şöyle bir şiir söylemiştir: "

Ne zamana, ne vakte nereye kadar

Bu mert(Ali) ile dostluğumuz yüzünden azarlanmalıyız

Ondan başka Fatıma'ya eş olacak biri seçilebilir miydi?

Hel Eta Suresi kime indirildi o zaman!

Hicri Kameri 13'üncü yüzyılın ünlü şairlerinden ve Irak'ın Osmanlı dönemi edebiyatçılarından Abdülbaki Faruki şöyle bir şiir söylemiştir: "

Birisi şöyle sordu: Ali hakkında bir ayet indi mi

Hel Eta metni Allah'ın onun faziletine yöneliktir diye cevapladım

Cevabını duyunca

Dağlara çarpıp yankılanan bir ses sandı benim cevabımı

Asıl benim şaka yapmadığımı anlamadı

Ancak ben ona temel bir gerçeği cevabımla anlattım

Şafii şairlerden Sa'di de bu konuda şöyle diyor: "

Ali'yi anlatmak  kimin haddine 

Cebrail bile onun hakkında Hel Eta demiş

Hayber kalesinin kapılarını kıran biri 

La Feta gücü ile bu kapıları kıran biri

.....

Yarın öbür gün Şafii olanlar da 

Biziz, Masum Murtaza'nın eteklerine kapanan bizler 

Hel Eta suresi veya bir kaç ayetinin Peygamber Ehlibeyti'nin fedakarlıklarından dolayı indirilmesi bu ailenin en büyük onur verici ve fazilet dolu başarılarındandır. Tabii bu ayetler tüm iyileri, ebrârı kapsamaktadır. Nitekim İmam Sadık as da  Hel Eta suresinin sebeb-i nüzulünü ve bu nüzulün İmam Ali as, Fatıma sa, hizmetkarları Fazze, İmam Hasan ve İmam Hüseyin as'ın özverilerinden dolayı gerçekleştiğini anlattıktan sonra şöyle buyurmuşlardır: " ve bu ayetler Allah yolunda böyle bir iş yapanlar için de geçerlidir. "

Başka bir ifade ile ilahi adaklar ve ahitlere bağlı kalan herkes  Allah için sevdiklerinden vazgeçenler, iyiler saflarına katılabilir. Nitekim Allahu Teala Al İmran Suresinin 92'inci ayetinde şöyle buyurmuşlardır: "Allah yolunda sevdiğiniz şeylerden harcamadıkça iyiliğe asla eremezsiniz. Ne harcarsanız Allah onu hakkıyla bilir."

Bu yüzden Allah nezdinde önemli olan amelin niteliği ve çokluğu değil niteliğidir. 

Bildiğiniz üzere kimi insanlar acımalarından dolayı infakta bulunurlar. Kimileri ise kendi vazifeleri bilerek, azaptan korkarak ve kimileri de cennete gitmek yüzünden infakta bulunurlar. Kimileri infak yaptıklarında karşı taraftan teşekkür ve minnettarlık bildirmesini bekliyorlar. Kimi zamanlar zengin olduğumuzda infak ve bağış yaparız. Bu durumda infak yapan için bir sorun ve zorluk oluşmaz. Ancak kimi durumlarda infak yapan, yoksul ve zor durumda olan biridir. Hem de sadece arkadaşları ve yoldaşlarına değil kimi zaman da düşmanlarına infak yapanlar vardır. 

İmam Ali as ve değerli ailesinin yaptığı infak ise fazla miktarda değildi. Ancak onlar sadece Allah için infakta bulunduklarından dolayı ve kimseden de teşekkür beklemediklerinden dolayı, bir yandan da kendileri aç olmalarına rağmen Müslüman olmayanları bile destekledikleri için haklarında Hel Eta suresi indirildi. Böylece onlar tüm çağlar ve kuşaklar için örnek olarak tanıtıldılar.