Temmuz 29, 2020 13:02 Europe/Istanbul

Bu bölümde geçen bölümün devamında göz hastalıkları ile ilgili konuşacağız.

İnsanların göz hastalıkları kliniklerine baş vurmasının yaygın nedenleri arasında, kırma kusurları ve sorunları yer almaktadır.  Bu doğrultuda yakını görememe olarak da bilinen hipermetropi, uzağı görememe ya da miyopi, astigmatizm ve presbiyopi hastalıklarına değinmek mümkün. 

Çocuklarda 9 yaş altındaki dönemlerde göz hastalıkların teşhisi ve tedaviye başlaması zaruridir. Bu doğrultuda Dünya Sağlık Örgütü de gözdeki kırma sorunlarının  teşhisinin  de bu dönemde yapılmasına vurgu yapmıştır.  Bu sorunların  geç olarak teşhisi  göz tembelliğine yol açabilir. Bu da çocuğu ergenlik ve daha sonraki dönemde geri dönmeyecek göz sorunları ile karşı karşıya bırakabilir.  Gözün şekli , retina üzerindeki doğru yansımaları önlediği zaman kırma sorunları ortaya çıkar.  Göz küresinin arkadan ve önden uzunluğunun değişmesi, kornea boyutlarının değişmesi veya yaşın ilerlemesi ile kornea ve göz lensinin  değişikliklere uğraması  kırma sorunlarının kaynağı olabilir. 

Uzağı görememe veye miyopi sorunu kırma sorunlarının en yaygın türlerindendir.  Bu sorunu yaşayan kişi  yakındaki cisimleri açık ve net görmesine rağmen   uzaktaki eşyaları ve görüntüleri bulanık görür. Bu çerçevede görüntülenen şekiller ve cisimlerin yansıması  ağtabaka yani retina yerine   gözün önünde şekillenir.  Aşırı uzağı görememe sorunu ise  retina ağı kırıkları,  katarakt ve glukoma  yol açabilir.   Baş ağrısı, göz yorgunluğu, göz şaşılığı, televizyon izlemekte zorluk çekmek, kara tahtayı net görememe, trafik tabelalarını görememe gibi sorunlar da uzağı görememe hastalığının belirtilerinden olabilir.  

Yakını görememe sorunu da yaygın kırma kusurları hastalıklarındandır. Hipermetropi yaşayan kişiler ise yakındaki  eşyaları net göremezler.  Kimileri özellikle de gençler görme alanında onları alıkoyacak sorunlar yaşamazlar.  Aşırı yakını görememe sorunu yaşayanlar ise   hem yakın hem uzaktaki eşyalar ve görüntüleri görmekte sorun yaşayabilirler.  Yakını görememe sorunu    yansımaların retina arkasında şekillendiği sırada yaşanır.  Ebeveynleri bu sorunu yaşayan çocuklarda ise bu sorunun baş göstermesi ihtimali daha fazladır.  Bağ ağrı, göz yorgunluğu, şaşılık ve özellikle de yakına bakarken bulanık görme bu hastalığın yaygın belirtilerindendir. 

Astigmatizm hastalığında ise   gözün retina üzerinde, arkasında ve önünde  hiçbir şekilde  ışık ışınlarını  bir noktaya toparlayamadığı görülmektedir.  Baş ağrı, şaşılık, göz yorgunluğu, görmede bulanıklık ve özellikle de akşamları ve karanlıkta araba kullanmakta yaşanan sorunlar  astigmatizm belirtilerinden olabilir. 

Göz sorunlarının başlıca hastalıklarından biri de yaşın ilerlemesi ile beliren presbiyopidir.  Gençken göz lensiniz  yumuşak ve esnektir. Bu yüzden göz lensiniz rahat bir şekilde hemen uzak ve yakın eşyalar ve görüntülere odaklanabilir.  40 yaşı geride bırakanlarda ise göz lensi sertleşir.  Bu lens eskisine göre hemen şekil değiştirmediğinden dolayı  ışık ışınları da retina arkasında bir araya gelemez.    Bu da yakını görmede sorunların ortaya çıkmasına neden olur.    Dergiler ve kitapların ufak yazılarının okunmasında yaşanan sorunlar,  gazetenin okunması için uzakta tutulması, yakın eşyayı görmekte yaşanan sorunlar, baş ağrı, göz yorgunluğu presbiyopi belirtilerinden sayılır. 

Göz doktorları ise göz muayenesi yaparak kırma sorunlarına hemen teşhis koyabilir.   Bu sorunları yaşayan hastalar ise genellikle  de  göz bulanıklığı veya görme memnuniyetsizliğinden dolayı  doktora baş vururlar.  Kırma sorunlarının tedavisi için  gözlük, lens takma  ve cerrahi yapmak yöntemlerinden yararlanılır. Kırma sorunlarının çözülmesi için en iyi yöntemin de sizin hayat tarzınız ve gözlerinizin türüne bakmak gerekir. 

Göz alanındaki yaygın hastalıklardan biri de gece körlüğü olarak da bilinen niktalopidir.   Bu sorunu yaşayan birisi  ışığı az olan, özellikle de akşam havasındaki alanlarda görmede bulanıklık yaşar. Tabii gece körlüğü tek başına bir hastalık sayılmıyor.  Bu durum başka bir fiziksel göz sorunundan kaynaklanır.  Gece körlüğü yaşayan kişiler   trafik tabelalarını okumakta ve görmekte de sorun yaşayabilirler. Ayrıca bu sorunu yaşayan kişiler loş ve az ışıklı alanlara da daha geç uyum sağlarlar.   Gece körlüğü   bir kaç hastalık ve sorun sonucu  oluşur.  Glukom, katarakt, A vitamini eksikliği, miyop bu hastalıklarından sayılır. 

CVS olarak da bilinen bilgisayar ile çalışmadan kaynaklı göz sorunları   da uzun süreli bilgisayar ile çalışan kişilerde görülür.  Tabii insan gözü basılan harfleri dijital harflere göre daha iyi bir şekilde görür.  Göz yorgunluğu, göz kuruluğu, göz sızlaması, iradesiz göz yaşı akması, göz bulanıklığı, boyun ağrısı ve omuz ağrısı CVS belirtilerindendir. 

Bilgisayar ile çalışırken gözlerin sızlaması ve kurumasının önemli nedenlerinden biri de  göz kırma sayısının azalmasıdır.  Bu sorunu önlemek için bilinçli bir şekilde kontrollü biçimde göz kırpmak gerekir.  CVS hastalıklarının önlenmesinin bir başka yöntemlerinden biri  monitör merkezinin  gözlerinizin hizasından 20 santim kadar daha aşağıda olması ve gözünüzden  50 ila 60 santim kadar uzakta olmasıdır.  Bunun yanı sıra her 5 ila 10 dakikadan bir 5 ila 10 saniye  uzak bir noktaya bakın.  Monitörünüzü öyle ayarlayın ki  pencere ve oda ışıkları doğrudan monitöre çarpmasın.  

Uzun süreli devamlı monitöre aynı zamanda bir yazıya bakmak zorunda iseniz öbür sayfayı da monitöre yakın  aynı düzeyde bırakın. Monitörün kontrolü ve ışığını da iyice ayarlayın. Bilgisayar ile çalışırken  boynunuzu  dik tutun ve omuzlarınızı geriye çekin. Yapılan tavsiyelere uyarak yine de anılan sorunları yaşıyorsanız o zaman  özel gözlükler takın çünkü  kimi zaman görme sorunları  orta derece olunca bu yöntemle giderilebilir. 

Göz alanında yaşanan yaygın sorunlardan biri de  arpacık hastalığıdır.  Bu hastalıkta  kirpiğin üstünde veya başka bir köşesinde mor veya kırmızı acı veren bir çıkıntı ortaya çıkar.  Bakteriler  kirpiklerin  köklerine saldırınca bu sorun belirir.   Bu da kirpik köklerindeki  yağ salınımı yapan bezlerin  kirlenmesine ve kapanmasına yol açar.   Arpacık  insanları rahatsız etse de  genellikle ciddi bir sorun değil ve kolay bir şekilde tedavi edilir. Arpacık özellikle de  çocuklarda çok yaygındır. Arpacığınız  10 ila 14 gün kadar sürerse o zaman muhakkak doktora baş vurmanız gerek. 

Ptozis olarak da bilinen  göz kapağı düşüklüğü ve sarkıklığı da  göz hastalıklarından biri sayılır.  Bu sarkıklık hafif olabilir. Ya da tamamen gözü kapatabilir.  Kimi durumlarda bu hastalık doğal görmeyi de etkiler ve tamamen görmeyi engeller. Bir göz veya her iki göz de bu durumu yaşayabilir. Bu hastalık kalıtımsal, anadan doğma veya yaşlılıktan dolayı da olabilir. Bu hastalığın çocuklarda ve yetişkinlerde tedavisi için cerrahiye baş vurulur.  Bu cerrahiler görüntüyü düzeltmenin yanı sıra görmeyi de iyileştirir. 

Trahoma hastalığı ise  körlüğe bile yol açabilen bakteriyel bir enfeksiyon göz hastalığıdır.  Bu hastalık Klamidia Trahomatis isimli bakteri tarafından  oluşturulur.  Trahoma hastalığı önlenebilir bir hastalıktır ve çoğu durumlarda  sağlık ve hijyen  kurallarına uymamaktan kaynaklanır.    Yüzün temiz tutulması bu enfeksiyon ihtimalini iyice arttırır. Granüler konjonktivit, Mısır oftalmisi olarak da bilinen bu hastalıkta kirpikler her yöne çevrilir ve korneanın parlak noktasına yönelir ve bu noktaya zarar verip bu alanı çizer.  Bu durum ise sonunda korneanın kararmasına ve gözlerin rahatsız olmasına neden olur.   Bu bulaşıcı  hastalık   hala birçok yerli toplumda görülmektedir.  Trahoma hastalığı tedavi edilmezse   tekrarlanan enfeksiyonlar ve iltihaplar kornea yarası ve kirpik anormalliklerine yol açar.  

Renk körlüğü hastalığında ise bu durumu yaşayan kişi renkleri özel durumlarda teşhis etmekte sorun yaşar. Aşırı durumlarda ise  tamamen renkleri görme yetisini kaybeder.   Çok az sayıda insanın renk körlüğüne yakalandığı söylenmelidir.   Renk körlüğü yaşayanların birçoğu ise kırmızı ve yeşil renklerini algılamakta sorunlar yaşarlar.    Daha az rastlanan durumlarda ise mavi ve sarı renklerine daha az duyarlı olurlar.  Tamamen renk körlüğü yaşayan kişiler ise  her şeyi siyah-beyaz ve gri olarak görürler. Bilindiği üzere renkli görmemiz için  gözün retinasındaki  pigmentlerin ışığa duyarlı olmasına ihtiyaç vardır. 

Renk körlüğü hastalığı genellikle  anneden erkek çocuğa bulaşan  kalıtımsal bir hastalık da olabilir.  Ancak  göz sinir sistemi ve retinasına verilen zararlar da bu hastalığa yol açabilir.  Diyabet, glukom, retina zayıflaması, alzheimer, parkinson, alkol düşkünlüğü, lösemi ve  kimi  anemi türleri de renk körlüğüne yol açabilir.   Renk körlüğünün belli bir tedavisi yoktur. Ancak  bu hastalığın nedeni göze verilen hasarlardan dolayı olursa   durum farklı olabilir.  Göz uzmanları ise   bu sorunun teşhisi için farklı yöntemleri bulunmaktadır.  En yaygın test ve teşhis yöntemi  ise  renkli diyagramlar ve cetvellerden yararlanılmasıdır. 

 

Kuru göz sendromu ise  gözün yeteri kadar yaş olmamasından kaynaklanır.  Bu sorun yaşlı kişilerde daha sık görülür.  Göz yaşı aslında su, yağlı sıvı, protein ve elektrolitten meydana geliyor.  Bu sıvı ise  gözün yüzeyini temizleyip aynı zamanda da bu yüzeyi kayganlaştırır ve güzü dış eşyalara karşı korur.  Bilgisayara uzun süreli gözlerimizi diktiğimiz zaman  veya uçak veya hava sirkülasyonu olmayan odada kaldığımız zaman  bu sorunu yaşarız.  Bu sorunun tedavisi için göz damlalarının kullanılmasının yanı sıra hayat tarzının değişmesi ve daha ciddi durumlarda cerrahiye baş vurulur. 

Göz alerji sorunları göz hastalıklarından sayılırlar.  Kimi kişiler özellikle de ilkbahar mevsiminde göz alerjisi sorunları yaşarlar.  Göz yaşı akması, öksürük, hapşırık ve burun akıntısı bu hastalığın göstergelerindendir.  Alerjik  itlhaplanmış ödem olarak da adlandırılan göz alerjisi   iç ve dış etkenlerden kaynaklanır.  Bitkilerin polenleri, hayvanların  üstündeki böcekler de alerjiye yol açabilir.  Göze dokunmamak, ellerin su ve sabun ile yıkanması, takılan lenslerin  yıkanması ve dezenfekte edilmesi,  ortak makyaj malzemelerinin kullanılmaması ve diğerlerin takma lenslerinin takılmaması önleyici girişimler olarak görülmektedir. 

Göz hastalıklarını önlemek için  6 yaş altı çocukların  2 yıldan bir ve 60 yaş üzerindeki kişilerinde  yılda bir kez göz doktoruna baş vurmaları gerekir.   O zaman siz de göz sağlığınızı hiçbir zaman ihmal etmeyin ve dönemsel olarak göz doktoruna baş vurun.