Koronavirüs ve Yeni Devir-4
Bu bölümde heykelciliğin koronavirüs döneminden nasıl etkilendiğini ele alacağı.
Heykelcilik eşyalara şekil vermek sanatıdır. Bu çerçevede her boyutta, her malzeme ve teknik heykeltıraşlıkta kullanılabilir. Bu sanat dalının ürünleri arasında büst, yontu, heykele değinmek mümkün. Kovid 19 pandemisi sırasında birçok sanat dalının da durgunluk dönemi yaşadığına rağmen heykelcilik sanatının revaç bulduğunu söylemezsek de heykellerin ilgi odağına yerleştiğini ve haberlerin heykeller etrafında olduğunu söyleyebiliriz.
Dünya genelinde milyonlarca koronavirüs vakasının tespit edilmesinin ardından insanlar farklı ülkelerde kamu alanlarında yer alan heykellerin yüzlerine maske takarak insanları maske takmaya teşvik ettiler. Bir diğer taraftan da heykeller şehirlerde ve kamu alanlarında birçok insan tarafından çokça görülen yapıtlar olarak iyi bir mesaj gönderme aracı sayılırlar.
Şimdi de koronavirüs pandemisinin dünyaya yayılması ile farklı ülkeler tanınmış ve ün salmış heykelleri ve anıt binaları ve yapıtları yardımı ile sağlık çalışanları ve kadrolarına teşekkürde bulundurlar. Bu çerçevede New York'taki Wall Street caddesindeki Korkusuz Kız ve Brezilya'nın Rio De Janeiro bölgesindeki Kurtarıcı İsa heykeli koronavirüs pandemisi ile ilgili mesajları taşıyan simgeler ve heykellerdi.
Ancak heykellere maske takılmasına ilaveten koronavirüs etrafında haberleri araştırdığımızda bir çok durumda ve haberde de heykel kelimesi ile karşılaşırız. İlk bakışta şaşırtıcı olabilir ancak Amerika ve Avrupa'da ırkçılık ve ayrımcılık karşıtı gösterilerin koronavirüs pandemisi ile aynı dönemde yaşanması ile sanat eserlerine yönelik de bakışımızı etkilemiştir. Bu çerçevede koronavirüsten dolayı hayat tarzımızda revizyona gittiğimiz gibi belli ki sanat eserlerine de bakışlar azıcık değişmiştir.
Bu doğrultudaki haberlerden birinde Philadelphia şehir makamlarının Christoph Colomb heykelini şehirden kaldırmak istedikleri yazıldı. CNN'in verdiği habere göre Philadelphia belediye başkanı Jim Kenny bir bildiri yayımlayarak şehirdeki Christoph Colomb heykelinin kaldırılacağını söyledi. Bu bildirinin bir bölümünde şu ifadelere yer verildi:" Uzmanlar ve tarihçiler Colomb'un Amerika kıtasına varır varmaz Kızılderililerin göçe zorlanması ve katliam edilmelerine yol açtığına dair yeni belgeler tanıtmışlardır. "
Bu heykelin kaldırılıp kaldırılmaması etrafında tartışmalar o kadar ilerledi ki şehir sorumluları heykel etrafında ahşaptan barikatlar yapmak zorunda kaldılar. Böylece protestocuların bu heykele saldırması engellenmeye çalışıldı.
Buna ilaveten bir süre önce de ırkçılık karşıtı kimi protestocular Boston şehrindeki parklarında bulunan Christoph Colomb heykelinin başını kopardılar. Virginia eyaletinde bulunan Richmond şehrinde de yaklaşık bin kadar gösterici halat ile 2 metrelik Christoph Colomb heykelini indirdiler ve bu heykeli ateşe verip yakındaki göle fırlattılar.
Belki siz de Amerika'daki protesto gösterileri sırasında Roosevelt'in heykeline de saldırıldığını ve indirildiğini görmüşsünüz. Bu Amerika eski başkanının heykeli at üzerinde idi. Bir tarafında yerli Amerikalı öbür tarafında da siyahi biri vardı. Amerika genelinde ırkçılık ve ayrımcılığa karşı geniş çaplı gösterilerin George Floyd'un gaddarca öldürülmesinin ardından başlaması ile çoğu Amerikan vatandaşı, kolonyalizm, ırkçılık ve ayrımcılık sembollerinin kaldırılması ve silinmesini istediler. Bu çerçevede halihazırda da Ulysses Grant ve Francis Scott gibi benzer kölecilik yapan şahsiyetlere ait semboller de Amerika genelinden toplanmaktadır.
Dünyada gündemin koronavirüs salgını olduğu sırada kimi haber ajansları da Avrupa'da bile heykellerin devrildiği haberlerini servis ediyorlardı. Bu haberlerin birinde Amerika başkanı Trump'ın eşinin Slovenya'da doğum yerindeki ahşap heykelinin ateşe verildiği yazılıyordu. Hale sitesinin yazdığına göre bu heykelin yapılmasında rolü olan Berlin'deki Amerikalı bir sanatçı bu olayın Amerika bağımsızlık gününe denk gelen 4 Temmuz'da yaşandığını söylemiştir. Amerika başkanı Trump, Amerika bağımsızlık günü dolayısı ile yaptığı konuşmasında Amerika'da heykellere saldıran ve onları yakanlara sert tepki gösterdiği sırada bu heykel de Slovenya'da ateşe verildi.
Trump'ın eşinin ahşaptan heykeli geçen yıl yapılmıştı. Bu heykel Trump'ın eşinin 2017 yılındaki kraliçe kıyafetini giydiği sahneyi canlandırıyordu. Aslında bu heykel tanıtıldığı andan itibaren alay konusu da olmuştu.
Bugünlerde etkilenen heykellerden biri de İngilizlerin İkinci Dünya Savaşının ardındaki başbakanının heykeli idi. Bu çerçevede kölecilik ve ırkçılığı protesto edenler bu heykel üzerine ırkçılık karşıtı sloganlar yazıp onu yıkmaya çalıştılar. İngiltere hükümeti ise Winston Churchil'in heykeline zarar verilmesini önlemek için Parlamento meydanında bulunan bu heykelin etrafını metal kutular ile doldurdu.
Aslında Winston Churchil " İngilizce konuşan insanların tarihi " isimli kitabında Britanyalıların üstünlüğünün toplumsal Darwinizm'in sonun olduğunu ileri sürmüştür. Winston Churchil, etnik hiyerarşiye inanan, beyaz ırk üstünlüğünü savunan ve siyahilere en az saygı duyan insanlardandı.
İngiltere'nin Bristol kentinde de göstericiler " siyahilerin hayatı önemlidir " sloganı ile 17'inci yüzyılın ünlü köle tüccarı Edward Colston'un hekeylini de devirdiler ve nehre attılar. Edward Colston'un kölecilik şirketinin 84 bin kadar çocuk ve kadını Afrika'nın Batısından Karaiblere ve Amerika'ya taşıdığı tahmin edilmektedir.
Bunlara ilaveten Richtmond şehrinde de göstericiler Amerika iç savaşı sırasında Amerika'nın Güney Eyaletlerinin komutanlarından biri olan Robert Lee heykeli etrafında toplanıp bu heykeli devirmeye çalıştılar. Bu askeri komutan Amerika iç savaşından 5 yıl sonra öldü ve doğduğu bölgede heykelleri yapıldı. Bu 150 yıllık heykel aslında köleciliğin kaldırılmasına karşı olan bir isme aitti.
Siz de sorabilirsiniz. Acaba bu heykellerin devrilmesi veya saldırıya maruz kalmalarının korona pandemisi ile alakası nedir diye. Cevabınızda şöyle diyebiliriz. İster istemez koronavirüs sonrası dönemde yeni istikametlerde adım atmak zorunda kalmışız. Kovid 19 sözcüğü dağarcıklarımıza eklendiğinden beri fiziksel ve psikolojik sağlığımız yeni koşullar altına girmiştir. İnsanların hayatı, değişikliğe uğramıştır. Öyle ki insanlar hayatlarını sürdürmek için yeni sorunlar ve sıkıntılar ile karşı karşıya kalmışlar ve hayatlarının tüm boyutları etkilenmiştir.
Araştırmalar ise bulaşıcı hastalıkların baş göstermesi ile kısa bir süre sonra da tıp ve biyoloji alanında değişikliklerin gerçekleştiğini insanların hayat kalitesi ve insani medeniyetin düzeyinin arttığını gösteriyor. Koronavirüs sonrası dönemde kuşkusuz tıp, kültür, iletişim, ekonomi ve sanat alanlarında değişiklikleri de beraberinde getirecektir.
Tabii ki kültür genel anlamı ile hızlı bir şekilde değişmeyecek. Kültürel değişiklikler hep zaman içerisine dağılarak gerçekleşmiş. Ancak koronavirüs salgınının farklı açılardan sanat ve kültürü de etkileyeceği kesindir. Tabii bu süreç kademeli olacaktır.
Harezmi Üniversitesi öğretim üyesi sosyolog Amanullah Karai Mukaddem de birçok uzman gibi koronavirüs sonuçları hakkında maksimalist bir bakışa sahip olup dünyanın hiçbir zaman artık koronavirüs öncesine dönmeyeceğini düşünüyor. Başka bir ifade ile koronavirüs öncesi ve sonrası dönemdeki toplumsal çevreler ve koşullar arasında bir mesafe söz konusu olacaktır. Biz ise hayatımızda, değerlerimiz, inançlarımız, normlarımız ve toplumsal etkileşimlerimiz süreçlerinde yeni bir ortam ile karşı karşıya kalırız. Bu İranlı sosyolog insanların artık geçmişe odaklanmayacaklarını düşünüyor. Tabii tamamen geçmişi unutmayacaklar ancak daha çok bilim ve geleceğe odaklanacaklar. Sosyologlara göre insanlar gelecekte duygusal tanımlama yerine kavramsal tanımlamaya yöneleceklerdir.
Her halükarda 2020 yılında dünyanın tamamen değişikliğe uğrayacağı ifadesi abartılı bir ifade olmayacaktır.
Dünya genelinde koronavirüsün yayılmasına ve insani sağlık ve ekonomik durumunun zafiyetlerinin belirlenmesine paralel olarak toplumsal eşitsizlikler ve yapısal ırkçılığın etkileri daha da belirginleşecektir. Birçokları ise bu durumu göz önünde bulundurdular. Bu çerçevede " kadınlar ve erkeklerin ücretlerinin eşitliğini savunanlardan ziyade siyahilerin hayatına önem verenlerin toplumsal faaliyetleri arttı.
İşte böyle fırtınalı bir dönemde toplumsal ve ekonomik baskıların arttığı sırada, sanatın marjinalleştiği ve insani ilişkilerin şeklindeki değişikliklerin gerçekleştiği sırada büyük şehirlerdeki sembollerin devrilmesi de önem taşıyor. Bu çerçevede insanlık birden bire aniden bulduğu fırsatta resmi olarak cinayetkar ve zorba sayılan tarihi şahsiyetlerin önüne çıktı.
Şimdi de insanların koronavirüs pandemisinin neden olduğu enkazın üzerinde daha iyi bir toplum inşa edip etmeyeceği sorusuna daha açık ve net bir cevap arayabiliriz. Bu soru için ümit verici bir yanıt vardır. Bu yeni devirde insanlık bağnazlıktan uzak bir şekilde geçmişini sorgulayacak ve dünyasını daha iyi hale getirecektir.