Sağlık Bülteni-39
Bu bölümde bağırsak hastalıkları ile ilgili konuşacağız.
Sindirim sistemi hastalıkları genel olarak besin maddelerinin vücuda alınması, yemeklerin sindirilmesi ve genel olarak da sağlık durumuna doğrudan etki yapabilir. Sindirim sistemi ağızdan başlanıp makata kadar devam etmektedir. Bu yüzden sindirim sistemi hastalıkları geniş çaplı hastalıkları kapsamaktadır. Bu nedenden dolayı sindirim sistemi hastalıklarını sindirim sistemi organlarına göre incelemek yerinde olacaktır. Sohbetimizin devamında bağırsak ile ilgili konuşacağız.
Bağırsak organı ince ve kalın olmak üzere ikiye ayrılır. Gerçekte kalın bağırsak ya da kolon vücudun ihtiyacı olmayan maddeleri dışarıya yönlendirmekle görevli kalın bir boru misalidir. İnce bağırsak ise mideye bağlı boru misali sindirim alanındaki görevlerin büyük bir bölümünü yerine getiren bir organdır.
Uygun bir öğün yedikten sonra vücudun tüm vitamin ve mineral ihtiyaçlarını gidermesi bekleniyor. Ancak malabsorbsiyon sendromu olarak da bilinen emilim bozukluğu sendromu vücudun birçok yenen besin maddesini sindirmesini ve enerjiye dönüştürmesini engeller. İşte bu durum bir hastalık sayılır.
Malabsorbsiyon vücut için önemli ve zaruri saylan bir veya bir kaç besin maddesinin sindirilememesi durumudur. Lipitler veya yağlar en çok bu soruna yol açan maddelerdendir. Ardından proteinler, karbonhidratlar, sodyum ve potasyum gibi elektrolitler, vitaminler, demir ve kalsiyum gibi mineraller de sindirimi mümkün olmayan duruma gelen maddelerdendirler.
Bu sindirim sistemi hastalığı enfeksiyon ve kemik kırılması gibi daha ciddi tehlikeler doğurabilir. Birçok sorun ve sıkıntı da ince bağırsağın emilim gücünü azaltabilir. Bu yüzden 3 günden daha fazla süren ishal ve mide bulunması durumları devam ederse muhakkak sindirim sistemi uzmanına baş vurmalıyız.
Malabsorbsiyon sendromu ve emilim hususundaki sorunlarda farklı etkenler söz konusu olabilir. Sindirim sisteminin performansının düşüklüğü örneğin safra tuzunun veya pankreasta ya da bağırsak iç yüzeyi hücrelerinin yetersiz sindirim sistemi enzimlerinin eksik üretimi de sindirim ve emilim sürecini kötü yönde etkileyebilir.
Malabsorbsiyon sendromunun en önemli ortaya çıkış nedenlerinden biri de kronik pankreatittir. Bu durumda yemeğin ve besin maddelerinin sindirilmesi özellikle de yağlar ve proteinlerin sindirilmesinden sorumlu pankreas hormonlarının salınımı azalır. İltihaplanma ya da Crohn,kısa bağırsak sendromu, enfeksiyonlar, akut bağırsak enfeksiyonu, şerit solucanlar ya da diğer parazit türleri, lenfatik sistem tıkanıklıkları, kimi özel kalp-damar sorunları, kimi ilaçların alınması, diyabet, hiper ve hipotiroidizm ve karsenoid sendromu, AİDS, biliyer atrezi ve çölyak hastalığı da malabsorbsiyon sendromu hastalığına yol açabilir.
İshal, sulu dışkı, kalın, yağlı ve çok kötü kokulu dışkı, aşırı mide gazı, karın ağrıları özellikle de yemek sonrası sancılar, aşırı yorgunluk, kilo kaybı ve zayıflamak, A vitamininin emiliminde yaşanan sorunlardan dolayı niktalopi ya da gece körlüğü, K vitamini emilim sorunları yüzünden erken morarma, Kalsiyum emilimi sorunları yüzünden kemik ağrısı ve adalelerde duyulan ağrı, benzin atması, anemi, kusma, enfeksiyonlara karşı aşırı kırılgan olma ve adalelerin erimesi de bu hastalığın belirtilerinden sayılır.
Vücudumuz, vitaminleri, mineral maddeleri ve diğer besleyici maddeleri sindiremezse ciddi sorunlar söz konusu olabilir. Malabsorbsiyon sendromu tedavi edilmezse enfeksiyonlara, kemik kırılmalarına ve çocuklarda da kilo gelişmesinin engellenmesi gibi sorunlara yol açabilir. A ve çinko gibi kimi vitaminler ise bağışıklık sistemi ve gelişim için zaruri maddelerden sayılırlar. Vücudumuz bu ihtiyaç duyulan maddeleri ve diğer zaruri mineraller ve vitaminleri sindiremezse o zaman sağlığımız tehlikeye düşebilir.
Doktorlar malabsorbsiyon sendromunun olup olmadığı hususunda kuşkuya kapılırsa o zaman hastanın beslenme tarzından haberdar olması şart. Bunun ardından farklı testler ve tahliller yaptırılabilir. Bu tahlillerden biri de dışkı tahlilidir. Bu tahlil malabsorbsiyon sendromunun teşhisi için en güvenilir yöntemdir. Çünkü malabsorbsiyon sorunu yaşayanların dışkısında bol miktarda yağ görülmektedir.
Kan tahlili üzerinden de B12, Vitamin D, folat, demir, kalsiyum, karoten, fosfor, albümin ve protein oranını ölçmek mümkün. laktoz hidrojen nefes testi de bu hastalığa tanı koymak için önerilen başka bir testtir. Laktoz içerikli yemeği aldıktan sonra verdiği solukta hidrojen gazı görülürse laktoz sorunu yaşanmış olabilir.
Ayrıca yapısal sorunların teşhisi için de belli tomografik yöntemlere baş vurulabilir. Örneğin ince bağırsağın Crohn hastalığı sonucu yan taraflarının kalınlaşıp kalınlaşmadığını belirlemek için bilgisayar yardımcı tomografi önerilebilir. Doktor bağırsağın iç yüzeyinde anormal hücrelerin olduğu hususunda kuşkuya kapılırsa kişiden örnek doku alınmasını önerebilir. Örnek doku alma veya biyopsi ise genellikle de endoskopi aracılığı ile yapılır. Hastanın ter örneğinin de alınması sistik fibrozisin teşhisine de yardımcı olabilir. Bu hastalığın etkilerinden biri de yemeğin sindirilmesi için gereken enzimlerin eksilmesidir.
Malabsorbsiyon sendromu yaşayan hastaların hastalıklarının kontrol edilmesi ve tedavisi ise genel olarak iki etkene bağlıdır. İlk olarak eksik olarak vücuda alınan maddelerin eksikliklerinin giderilmesi ve ikinci olarak da sendromun sebebiyet verdiği etkenin tedavi edilmesi ve ortadan kaldırılmasıdır. Bu durumda malabsorbsiyona sebebiyet veren etkenin muhakkak bulunması şart. Mesele enfeksiyonsa enfeksiyon önlenmelidir.
Güvenilir ve sağlıklı borularla taşınan suya sahip olmayan bölgelere yolculuk yapıyorsanız muhakkak mineral su ve pişirilmiş yemekler tüketin. Salata gibi yıkanmış ürünler kullanmayın. Antibiyotik gibi kimi özel ilaçların alımını en aza indirin. Bu ilaçlar sindirim sistemi performansını iyice düşürebilir. Ayrıca kabızlık giderici ilaçlar da almayınız.
kısa bağırsak sendromu da bir başka yaygın bağırsak hastalığı türüdür. Bu hastalık da sindirim sürecinde sorunlara yol açabilir. Kısa bağırsak sendromu yaşayanlar yeterli düzeyde su, vitamin, mineral madde, yağ, kalori ve diğer besleyici maddeleri vücutlarına alamazlar. İnce bağırsağın emiliminde sorun yaşadığı gıda maddesinin türüne göre sorunlar da farklı şekillerde belirebilir.
Kısa bağırsak sendromu genellikle de ince bağırsaklarının en az yarısı ve kimi zaman da kalın bağırsaklarının tümü kaldırılan ya da ince bağırsaklarında hasarlar oluşan kişilerde, bağırsaklarının zayıflaması sonucu ortaya çıkar. Kısa bağırsak sendromu ince bağırsağın performansına göre az, orta ve yüksek derecede olan sorunlara yol açabilir.
Kısa bağırsak sendromunun asıl nedeni ince bağırsağın bir kısmının kaldırılması ameliyatlarıdır. Bu operasyon türü bağırsak hastalıklarının tedavisi için önerilebilir. Tabii sırf bu operasyon değil diğer hasarlar ve anadan doğma durumlar da kısa bağırsak sendromuna yol açabilir. Kimi çocuklar ise anadan doğma bir şekilde bu sendromu yaşarlar. Hatta kimi durumlarda bebekler bağırsaklarının bir kısmı olmadan doğarlar. Çoğu durumlarda ise bebeklerde kısa bağırsak sendromu nekrotizan enterokolite tedavisi için yapılan ameliyatlardan sonra oluşur.
Ayrıca kısa bağırsak sendromu kanser cerrahileri veya bağırsağa kanser tedavi yöntemleri yüzünden verilen hasarlar, Crohn hastalığı, gastroşizis, karın fıtığı, kolonik atrezi, tansiyon düşüklüğü yüzünden bağırsak sorunları, darbe sonucu bağırsak hasarları, bağırsağın bir kısmının diğer kısmına girmesi, mekonyum ileusu, bağırsak düğümlenmesi ve omfaloselden dolayı da yaşanabilir.
Kısa bağırsak sendromunun temel belirtisi ishaldir. İshal vücutta su eksikliğine, kötü beslenmeye ve kilo kaybına yol açabilir. Bu durumda dışkı daha fazla sıvı ve elektrolit taşır. Bu durum tedavi edilmezse sorunlar artıp kişinin sağlığı da iyice tehlikeye düşer. Mide gazlanması, karın ağrısı, yorgunluk, çok kötü kokan dışkı, mide ağrısı, kusma, fiziksel zafiyet ve laktoza karşı sorunlar da bu hastalığın belirtilerinden sayılır. Bu çerçevede kötü beslenme, mide ülseri, böbrek taşı ve ince bağırsakta bakterilerin aşırı çoğalması gibi sorunlar da yaşanabilir.
Kısa bağırsak sendromu alanında uzmanlaşan doktorlar ise kişinin sağlık ve ailevi sağlık geçmişine göre, fiziksel muayene, kan tahlili, dışkı tahlili, ince ve kalın bağırsağın radyolojik taramaları, GI testleri ve bilgisayar yardımlı tomografi üzerinden kesin tanı koymaya çalışırlar. Kısa bağırsak sendromunun asıl tedavi yöntemi ise vücudun eksik olarak aldığı maddelerin karşılanmasıdır. Bu alanda ağızdan, enjeksiyon aracılığı ile veya doğrudan bağırsaklara bağlanarak besin maddeleri karşılanabilir. Ayrıca vitamin tamamlayıcıları, mineral maddeler de reçete edilebilir.
Beslenme tarzının özel bir şekilde hazırlanması bu hastalığın tedavisinde çok etkili olabilir. Kimi ilaçlar da reçete edilip cerrahiye de baş vurulabilir. Cerrahiden güdülen amaç ise ince bağırsağın besin maddelerini sindirmek ve emmesindeki kabiliyetlerini arttırmaktır. Bu çerçevede kısa bağırsak sorunu yaşayanların yarısı kadarı cerrahiye baş vurmak zorundalar.
Bağırsak nakli operasyonu da bu hastalara iyi gelebilir. Bu doğrultuda doktorlar başka tedavi yöntemlerinden yararlanamayan hastalara bağırsak naklini önerir. Böylece uzun bir süre enjeksiyon yolu ile beslenen kişilerin de bu yönteme baş vurması kaçınılmazdır.