Nisan 30, 2016 08:13 Europe/Istanbul

Tekfirci IŞİD terör örgütü Irak ve Suriye’de uğradığı art arda ağır hezimetlerin ardından ve özellikle kamuyonu saptırmak ve çatışma sahasında uğradığı hezimetleri kabullenmekten kaçmak için Afrika kıtasının çeşitli bölgelerinde yeniden yapılanmaya gittiği gibi, Asya kıtasında da benzer bir hareketliliği başlattı.

Gerçi bu proje de örgütün diğer bölgesel politikaları gibi bölgede ve Batı’da örgüte destek veren bazı malum devletlerin destekleri ile başladı.

Aslında tekfirci IŞİD terör örgütüne destek veren hamilerinin güneydoğu Asya, Hindistan, Pakistan, Afganistan, orta Asya, Çin’in Sin Kiang bölgesi, Kafkasya ve Kuzey Kafkasya’da yaşanan bazı huzursuzluk odaklarının şekillenmesi ve bazı kaygıların ortaya çıkmasına bakıldığında, örgütün bu bölgelerde hamileri tarafından bazı kanatların kurulmasına verilen güdümlü desteğin sebebini anlamak mümkün.

Öte yandan bu eğilimi, Irak, Suriye, Yemen ve Lübnan’da yaşanan huzursuzluklardan kaynaklanan bölgesel rekabetlerin şiddetlenmesi ve küresel süper güçlerin rekabeti ve yeni ittifakların kurulmasına bakıldığında, Amerika, Batı ve bölgesel müttefiklerinin sultacı emellerine karşı hareket eden ülkelerin çıkarlarına yönelik daha geniş tehdit ve daha fazla baskı uygulama çabası şeklinde de değerlendirmek mümkün.

Tekfirci IŞİD terör örgütü ilk kez geçen yılın Mart ayının sonlarına doğru Afganistan’ın batısında bir eyalette bir polis karakoluna baskın düzenlemek ve beş polis memurunu katletmekle bu ülkede varlığını ilan etti. Gerçi Afganistan’ın resmi ve siyasi kaynakları uzun süre bu saldırıdan Taliban terör örgütünü sorumlu tuttu ve IŞİD’in bu ülkedeki varlığını kabul etmek istemedi, fakat ışıd’in Afganistan’ın bazı bölgelerinde düzenlenen terör saldırılarını üstlendiği bildirileri, Kabil yönetimini IŞİD’in Afganistan’daki varlığını kabul etmeye zorladı.

Afganistan’da IŞİD’in yapılanması ve ortaya çıkmasının en önemli sebeplerinden biri ise Taliban elebaşı Molla Muhammed Ömer’in şaibeli ölümü ve örgütün Molla Ömer’in halefi konusunda anlaşmazlık yaşaması ve ardından bölünmesiydi ve bundan sonra Taliban’ın bazı komutanları ve üyeleri bazı ülkelerin destekleri ile IŞİD’in Afganistan kanadı olarak yeniden yapılandırıldı. Bu politika, IŞİD’in Afganistan topraklarında yeni operasyon düzenlemesine ve yeni üye toplayarak Taliban’a kıyasla daha organize saldırılar gerçekleştirmesine yol açtı.

Aslında IŞİD’in Afganistan’a girmesi ve burada yapılanması bir nevi Taliban’ın nüfuz alanına girmek sayılır ve bu yüzden iki terör örgütü arasında bazı çatışmaların yaşanması da muhtemel görünüyor.

Afganistan’da bazı askeri komutanların belirttiğine göre, Taliban örgütünden beş bin kişi IŞİD terör örgütüne katıldı. Bu sayıya Afganistan’ın kuzeyinde faaliyet yürüten üç bin kadar Tacik, Çeçen ve Özbek teröristi de eklemek gerekir. Bu rakamları Itartas ve Sputnik gibi Rus medya kaynakları da onaylıyor.

Öte yandan bu unsurların, Afganistan’ın kuzeyinde Özbekistan İslamî hareketi adlı radikal grubun eksesinde birleşmesi ve IŞİD terör örgütü ile birlikte hareket etmesi, Tacikistan, Özbekistan ve Türkmenistan gibi üç orta Asya cumhuriyetinin Afganistan ile ortak sınırı da göz önünde bulundurulduğunda, sözde Horasan hilafeti kurma bahanesi ile bu üç ülkeye yönelik ciddi tehdit oluşturabilir. Bu durumu Rusya lideri Putin ve Afganistan’ın Cumhurbaşkanı birinci yardımcısı General Reşid Dustomm gibi bazı siyasi ve güvenlik yetkililerinin de belirttiği gibi hem Afganistan ve hem tüm bölge için çok tehlikeli bir tehdit sayılır.

Tekfirci IŞİD terör örgütü hem Taliban terör örgütü ve hem Kabil yönetimi ile savaşıyor, fakat IŞİD şimdilik Taliban örgütü ile bazı Güney ve Doğu vilayetlerinde ve yeni yeni Afganistan’ın kuzeyinde Fariyab, Cuzhan, Serpol, Bedehşan ve Kunduz vilayetlerinde çatışıyor. Bu çatışmalar özellikle IŞİD elebaşı Ebu Bekir Bağdadi, Taliban liderini ahmak ve cahil bir komutan hitap etmesinden sonra iyice şiddetlendi. Bu sözler Taliban taraftarlarını rahatsız etti ve Afganistan’ın bir çok bölgesinde çatışmaları beraberinde getirdi.

IŞİD’in Afganistan sözcüsü Ebu İbrahim Horasani lakaplı Abdulkadir Vahedi, IŞİD’in amacını Afganistan’da Taliban’ı yok etme şeklinde açıkladı. Bu politika ise IŞİD’e göre Afganistan ordusu ve Amerika’nın başını çektiği Batı ittifakına bağlı güçlerin IŞİD’e yönelik sert tepkisini hafifletecektir.

Gerçekte Afganistan’daki IŞİD kanadı, örgütün Irak ve Suriye savaşındaki deneyimlerinden hareketle şimdiki şartlarda ve Afganistan’da ve bölgede henüz propaganda ve insan gücü toplama aşamasında olduğu bir sırada Afganistan devleti ve ordusu ile geniş çaplı bir savaşa girmek istemiyor. Ancak bu savaş, IŞİD’in bölgede İslamî hilafet kurma ideolojisi ve bunun için de bölgedeki devletleri yenmesi ve topraklarını ele geçirmesi meselesine bakıldığında, gelecekte kaçınılmaz görünüyor.


Tekfirci IŞİD terör örgütü Afganistan’ın kuzeyinde yer alan Kunduz vilayetinde de taraftarları bulunuyor. Bunlar daha çok vilayetin Arcı Çardere bölgesinde yaşıyor. Ancak IŞİD’in en yoğun olarak bulunduğu bölge, güneydoğuda Nengerhar vilayetidir. IŞİD bu bölgeyi sözde büyük Horasan hilafetinin başkenti ilan etti.

Nengerhar valisi Selim Kunduzi ise Arabistanlı Vahabilerin Türkiyeli bazı bakanların bu vilayette dini medrese açmak için örgüte mali yardımlarınden söz ediyor. Bu durum, bazı ülkelerin bu vilayette hilafet sesi adlı IŞİD radyo istasyonunun açılmasına verdikleri desteğe ve IŞİD unsurlarının bu bölgede geniş varlığına bakıldığında, örgütün bu bölgede güdümlü yapılanması ve Afganistan genelinde ve ardından tüm orta Asya bölgesine yayılmaya çalışması IŞİD’in daimi hamileri tarafından uygulanan bir plan olduğu düşüncesini takviye ediyor.

Bu arada üzerinde durulması gereken bir nokta da, Amerika’nın Afganistan’da IŞİD’in kontrolünde bulunan bazı bölgelere arada bir hava operasyonu düzenlemesinin Irak ve Suriye’de izlediği politikanın aynısı ve sırf propaganda amaçlı olduğudur. Bu politika IŞİD’i tamamen yok etmeye yönelik bir tehdit olmaktan ziyade, Amerika’nın dünyada terörle mücadelede ciddiyetinin propagandasını yapmak üzere Arap ve Batı medyası için propaganda malzemesidir.


Ancak, öbür yandan son haftalarda ve aylarda Afganistan ordusu ve hava kuvvetlerinin ülkenin doğusunda ve özellikle Nengerhar vilayetinin Açin bölgesinde IŞİD’e karşı operasyonlarında örgüte ağır darbe indirmesi ve onlarca teröristi helak etmesi, Kabil yönetiminin bazı malum devletlerin Afganistan’da terör ve güvensizliğin devam etmesine verdiği desteğe rağmen terörü ezmekte kararlı olduğunu gösteriyor.

IŞİD terör örgütü ayrıca Afganistan’da ülkenin şii nüfusunun önemli bir bölümünü oluşturan Hazare etnik grubuna saldırılar ve suikastler düzenleyerek Afganistan’ın Peştun etnik grubunun ilgisini ve desteğini kazanmaya çalışıyor.

Gerçekte IŞİD’in Afganistan’da şii karşıtlığı propagandası Irak, Suriye ve hatta Afrika kıtasında olduğu gibi, burada da örgütün ideolojisinin temellerinden birini oluşturuyor. Bu tutum aynı zamanda tekfirci terör örgütünün Afganistan’da ve özellikle İran İslam cumhuriyetinin Doğu sınırlarına yakın bölgelerde,İran’ın batı sınırlarında ve Irak topraklarında olduğu gibi, yapılanmasına destek vermesi ve IŞİD’in buradan İran’ın içine sızarak terör eylemleri yapmasını istemesi, örgüte destek veren ecnebi odakların hedeflerine ışık tutuyor. Bu projenin mazisi son yıllarda bazı Batılı devletler, korsan İsrail ve Suud rejimi tarafından ve Cundullah terör örgütü ve infaz edilen elebaşı Abdulmalik Rigi’nin İran’ın güneydoğusunda ve Pakistan sınırında terör faaliyetlerine dayanıyor.


Tekfirci IŞİD terör örgütü Afganistan’da Taliban terör örgütü gibi haşhaş tarlalarını ele geçirmek ve başka ülkelere uyuşturucu madde ihraç ederek mali kaynak elde etmek istiyor. Bundan başka örgüt Nengerhar vilayetinde ve özellike Açin ve Naziyan bölgelerinde ormanlık alanlarda ağaçları kesmek ve satmakla gelir elde etmek istiyor. Bu iki kaynak, örgüte iç ve dış kaynaklı mali desteklere ek kaynak oluşturuyor. 015