Sağlık Bülteni-59
Bu bölümde geçen bölümlerde olduğu gibi sinir ve beyin hastalıkları ile ilgili konuşacağız.
Sağlık Bülteni isimli seri sohbetimizde, sizi, çeşitli hastalıklar, bu hastalıkları önleme ve tedavi etme yöntemleri , ayrıca beslenme ve egzersizin sağlığın sağlanmasındaki önemi hakkında bilgilendirmeye çalışıyoruz. Bu programda verilen bilgiler sevdiklerinizin farkındalığını arttırmak amaçlıdır ve tıbbi incelemelerin ve tavsiyelerin yerini alamaz.
Beyin ve sinirler, insan vücudunun en hassas parçalarından sayılırlar. Bu iki önemli organ, özel sorunlar yaşayabilirler. Bu sorunlar diğer organlardan etkilenerek ortaya çıkabilir. Sinir sistemi uzmanları birçok beyin içi hastalığının kişilerin ruhsal durumlarından ve koşullarından kaynaklandığını düşünüyor. Bu hastalıkların geniş bir yelpazeyi kapsamasından dolayı her bölümde farklı farklı hastalıklar, sebepleri ve tedavi yöntemleri ile ilgili konuşacağız. Bu bölümde ise kimi beyin ve sinir bozuklukları ile ilgili konuşacağız.
Narkolepsi, ya da halk arasında bilinen adıyla uyku hastalığı, normal dışı zamanlarda uyku hali ve ani uyku atakları ile tanımlanan kronik bir uyku bozukluğudur. Bu hastalıkta beynin uykuyu düzenlemekten sorumlu olan kısmı değişime uğrar. Aslında uyku hastalığı düşündüğümüzden daha yaygındır. Yaklaşık iki bin kişiden biri uyku hastalığı geçirebilir. Bu hastalıkta kişi gün içinde şiddetli uykucu olma hissini yaşar. Ayrıca aniden kaslarının kontrolünü kaybedebilir. Bu duruma genellikle güçlü bir duygu veya hisse neden olur. Sonuç olarak, bir kişi yürüme, ders çalışma veya araba kullanma gibi normal günlük aktiviteler sırasında uykuya dalabilir. Bu uyku süresi kısa olabilir ve sadece birkaç saniye sürebilir, ancak belirli aktiviteleri yaparken tehlikeli olabilir ve kişinin günlük aktivitelerine müdahil olabilir.
Uyku hastalığının bazı yaygın semptomları arasında katapleksi veya kas kontrolü kaybı, halüsinasyonlar, uyku felci veya karabasan bulunur. Bu hastalar ayrıca konuşma, eşya yerleştirme vb. aktiviteler sırasında ortaya çıkan çok kısa bir uyku süresi yaşayabilir ve uyandıklarında hiçbir şey hatırlamazlar. Uyku hastalığı durumunu yaşayan kişilerde uykusuzluk, sıcak basmalar, kalp atış hızının artması ve gece boyunca artan uyanıklık durumları görülebilir.
Uyku hastalığı olan kişilerin kendilerine has uyku döngüleri vardır. Uykuya daldıkları anda REM aşamasına veya rüya aşamasına girebilirler. Halbuki çoğu insanın bu uyku evresine girmesi yaklaşık 90 dakika sürer. Bu nedenle kişi uykusunun başında, rüya evresi durumlarını, yani canlılık seviyesi yüksek rüyalar yaşar ve kas felci durumunu da yaşayabilir. Gün ortasında bile bu durum yaşanabilir.
Uyku hastalığının kökenleri ve nedenleri hala belirsizdir, ancak araştırmacılar genellikle hastalığı, beynin kimyasal aktivitesini etkileyebilen ve uyku hastalığına yol açabilen virüsler gibi genetik faktörlere ve çevresel tetikleyicilere bağlamaktadır. Bilim adamları, uyku hastalığı olan kişilerin oreksin olarak da adlandırılan hipokretin eksikliği olduğunu keşfetmişlerdir. Bu kişilerde sonuç olarak, uyanma üzerindeki kontrolleri azalır ve bu tür insanlar uykuya dalma eğiliminde olabilir. Araştırmacılar, bir uyku atağının semptomlarını azaltmak için bir kişinin hipokretin seviyelerini destekleyebilecek terapiler üzerinde çalışıyorlar. Uyku ataklarının fiziksel ve ruhsal sağlık, sosyal ve mesleki ilişkiler, hafıza ve konsantrasyon üzerinde olumsuz etkileri olduğu açık ve net ortadadır
Beyin ve sinir uzmanları uyku bozuklukları ve uyku hastalığının nedenlerini bulmak için farklı yöntemlere baş vurmuşlardır. Polisomnografi olarak bilinen çoklu uyku testleri bunlardan biridir. Bu yöntemde beyin ve kalbin elektriksel faaliyetleri ve de kaslar ve gözlerin gece boyunca faaliyetleri ölçülmektedir.
Çoklu Uyku Latans Testi (ÇULT) kişilerin gün boyunca uykuya dalma süresini ölçen başka bir yöntemdir. Beyin-omurilik veya serebrospinal sıvısının analizi de oreksin eksikliğini ölçmek için işe yarayan başka yöntemlerden biridir.
Uyku hastalığı ve uyku atakları için hala tedavinin söz konusu olmamasına rağmen bir kaç yöntemin ve stratejinin eşliğinde bu hastalık ile mücadele etmek mümkün olmuştur. Öyle ki kişi doğal hayatını yaşayacak duruma gelebilir. Tabii bu çoklu tedavi yöntemleri her kişi için gösterdiği belirtilere göre farklı olabilir. Ancak çoğu zaman hayat tarzı, danışmana baş vurmak ve ilaç kullanmaktan oluşur.
Halk arasında karabasan olarak da bilinen uyku felci bir başka uyku bozukluğu türlerindendir. Uyandıktan hemen sonra,veya seyrek olarak, uykuya dalmadan hemen önce, bedenin geçici olarak hareket edememesi felç olması ile karakterize edilen bir durumdur. Uyku felci genellikle baş gösterdiğinde kişi ellerini, ayaklarını, el ve ayak parmaklarını, kirpiklerini ve diğer organlarını hareket ettiremez. Gerçekte kişinin iradesi içerisinde çalışan vücut organları artık geçici felç durumunu yaşar.
Uyku felci genellikle kadınlar ve erkeklerde eşit olarak görülür. Ancak daha çok genç yaşlarda, 13 ile 19 yaş arasında veya 19 ile 25 yaşları arasında yaşanır. Yapılan tahminlere ve ve araştırmalara göre uyku felçlerinin yüzde 36'sı 25 ile 44 yaş arası yaşanmaktadır. Ayrıca tahminlere göre insanların yüzde 5 ila 40 kadarı hayatları boyunca bu durumu en az bir kez yaşamışlardır.
Bu durumu tetikleyen etkenler kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Ancak genel olarak uyku felcinin yaşanmasının yaygın nedenlerinden biri de sırt üstü yatmaktır. Beyin dalgaları bu sorunun bir başka tetikleyicisidir. Araştırmalardan birinin sonuçları uyku felcinin yaşandığı sırada orantısız alfa dalgaları ve mutant alternatif beta dalgalarının özellikle de görsel halüsinasyon yaşayan kişilerde beyinde görüldüğünü göstermiştir. Bu sonuçlar, kişinin bilinç açısından uyanık ve doğal olmasına rağmen fiziksel olarak hala kas felci yaşadığını ve gözlerin hızlı hareket etme aşamasına takıldığını gösteriyor. Ayrıca düzenli bir uykuya sahip olmamak da bu durumu tetikleyebilir.
Araştırmalar ayrıca reçeteli ilaçlar, reçetesiz satılan ilaçlar veya uyuşturucu ve alkol ve uyuşturucu madde veya psikotropik tetikleyicilerin kullanımı dahil olmak üzere belirli ilaçların alınmasının uyku felci riskini artırabileceğini göstermiştir. Birçok bilim adamı, genetik polimorfizmlerin uyku felcine de neden olabileceğine inanıyor. Ayrıca, kas kramplarına daha yatkın olan kişilerin, özellikle bacaklarının kaslarının yanı sıra anksiyete bozukluğu, bipolar bozukluk, depresyon veya şizofreni gibi akıl hastalığından rahatsız olan kişilerin daha yaygın olarak uyku felci yaşayabileceği söylenebilir .
Uzmanlara göre, migren ve epilepsi gibi nörolojik hastalıkları olan kişilerde normalden daha fazla uyku felci gelişmesi olasılığı bulunmaktadır. Çeşitli nöro-dejeneratif hastalıkları olan kişilerin de uyku felcine yakalanması olasılığı daha yüksektir. Uykusuzluk riski altında olan ve ani bir yaralanma veya travma geçirmiş kişilerin de bu uyku bozukluğuna yakalanmasının ihtimali yüksektir.
Uyku felci yaşayan kişilerde çeşitli semptomlar görülebilir. Uyku felci ile ilişkili en yaygın semptomlar arasında hareket edememe veya hareketsizlik, konuşamama, nefes almada zorluk, tuzağa ve kapana düşüldüğünü hissetme ve bilinçli olarak bazı durumlarda ruhun bedenden ayrılmasını hissetmek yer alır. Anksiyete, göğüste sıkışma, aşırı korku, halüsinasyonlar ve anormal duygular da uyku felcinin ikincil belirtileridir.
Uyku felci teşhisi basittir ve herkes hemen teşhis ihtimali yürütebilir. Ancak uyku hastalığı veya nörolojik hastalıklar gibi bir durumdan kaynaklanabilen uyku felcinin nedenini belirlemek için bir doktora görünmek çok önemlidir. İzole uyku felci (ISP) ve tekrarlanan izole uyku felci (RISP), uyku felcinin iki yaygın şekli ve yan etkisidir. İzole uyku felci atakları genellikle sadece bir ila iki dakika sürer, uzun sürmesi çok olası değildir. Bir kişi uykuya dalarken veya uyanırken defalarca hareket edememe ve konuşamama belirtileri yaşarsa, tekrarlanan izole uyku felci durumunu yaşamaktadır.
Uyku felcinin üstesinden gelmek ve bu durumu tedavi etmek için, karşı koyma teknikleri, tıbbi değerlendirmeler, bu komplikasyonu tetikleyen bazı ilaçların kesilmesi ve bu bozukluğu inhibe eden ilaçların kullanımı, uyku programının düzenlenmesi ve bazı reçeteli takviyeleri almak gerekebilir.