Temmuz 03, 2021 08:12 Europe/Istanbul

Kur'an'ı Kerim ayetlerini güzel tilavetlerle dinlemek insan ruhunu okşayan, gönüllere safa veren ve onu melekut vadisine götüren bir durumdur.

Bu çerçevede bir de biraz önce de belirtildiği üzere Kur'an'ı Kerim tilavetleri ve İslam aleminin seçkin karileri ve güzel tilavetlerinden oluşan bir program hazırladık.

Kur'an'ı Kerim ayetleri yüce Allah’ın kelamı ve tüm semavi şifa veren reçetelerin muhtevasıdır. Kur'an'ı Kerim insanlara saadet ve mutluluk yolunu gösteren ve kalpleri ezeli hakikate yönlendiren hayat kitabıdır.

Takvaya davet, düşünceye ve düşünmeye çağrı, ahiret alemi ve ebedi yaşama dikkat çekmek, israftan sakındırmak, infak ve bağışlamaya teşvik etmek, günah ve fesattan kaçınmaya davet, güzel ahlak ilkeleri ile bezenmek, başkaları ile danışmak ve adalet ve huzur için çalışmaya teşvik etmek, Kur'an'ı Kerim’in bazı öğretileridir.

Kur'an'ı Kerim hidayet kitabıdır ve amacı insanoğluna saadet ve kurtuluş yolunu göstermektir. Kur'an'ı Kerim insanları zalimlerin kölesi olmaktan kurtardığı gibi cahillik, hurafe ve şeytani heveslerin zincirinden da kurtarır ve onu pak bir kalbe ve temiz bir ruha sahip olma yoluna sevk eder.

Öte yandan Kur'an'ı Kerim tilaveti ve bu şerefli kitabın nurani ayetlerini okumak, yüce Allah’a yakınlaşma yollarından sayılır. Nitekim Kur'an'ı Kerim ayetlerini güzel tilavetlerle dinlemek insan ruhunu okşayan, gönüllere safa veren ve onu melekut vadisine götüren bir durumdur.

 

Kur'an'ı Kerim ayetlerini hoş ve güzel bir beyanla tilavet etmenin mazisi yüce Allah’ın seçkin kullarına nazil olan ilk semavi kitaplar kadar derindir. Kur'an'ı Kerim İslam Peygamberi’ne -s- nazil olmadan önce Hz. Nuh’a Sehef, Hz. Musa’ya Tevrat, Hz. İsa’ya İncil, Hz. Davut’a Zebur ve diğer bazı peygamberlere diğer bazı semavi kitaplar nazil olmuştur.

Vahiy ayetlerinin hoş bir seda ile okunması konusunda birçok rivayet vardır. Örneğin Hz. Davut’un çok güzel bir sesi olduğu, öyle ki münacat ettiği zamanlarda kuşlar ve yırtıcı hayvanlar etrafında toplanıp güzel sesini dinlediği rivayet edilir.

Allah tealanın seçkin meleklerinden Hz. Cebrail -s- Hira mağarasında İslam Peygamberi’ne -s- nazil oldu. Hira dağı Mekke’nin kuzeyinde yer alıyor ve zirvesinde boyu bir insanın boyu kadar olan bir mağara bulunuyor. Mağaranın bir bölümü güneş ışınları ile aydınlanırken, bir bölümü daima karanlıktır. Bu mekan İslam Peygamberi’nin -s- ibadet ettiği mekandı, ta ki bir melek o hazrete nazil oldu ve Kureyş evladına hidayet ve saadet kitabının başlangıcı olarak bir kaç ayet okudu ve onu nübüvvet makamı ile müjdeleyerek onurlandırdı. O melek Hz. Cebrail’di.

Aslında bir meleğin bir insana nazil olması için çok has bir hazırlık gerektiriyor, ki İslam Peygamberi -s- uzun ibadetleri ve sürekli düşünmekle bu hazırlığa kavuşmuştu. O gün Hz. Cebrail İslam Peygamberi’nin -s- önüne bir levhayı tuttu ve “oku” dedi. Hz. Muhammed -s- ben okumak bilmiyorum, dedi. Hz. Cebrail bir kez daha oku dedi: Oku, yaratan Rabbinin adı ile oku. Ve böylece Alak suresinin ayetlerini o hazrete okudu. Bunun üzerine İslam Peygamberi -s- ilahi izinle okumayı öğrendi ve levhanın üzerinde yazılan ayetleri okumaya başladı. Daha sonraları Hz. Cebrail defalarca Mekke ve Medine’de İslam Peygamberi’ne -s- nazil oldu ve Allah tealanın emri üzerine Kur'an'ı Kerim ayetlerini Hz. Muhammed’e sundu, ta ki Kur'an'ı Kerim’in tümünü o hazrete intikal ettirdi.

Okumak ve yazmak, ilim öğrenmek ve yeni şeyleri öğrenmenin ön hazırlığıdır. Kur'an'ı Kerim de öğrenilmesi gereken ibretler, dersler ve ilimlerle doludur. Kur'an'ı Kerim’i okumak ve ayetleri üzerinde düşünmek, insanı bu kitabın derin maarif okyanusuna götüren bir kapı gibidir. İlim öğrenmenin önemine dikkat çeken Allah Resulü -s- sürekli Müslümanları okumaya yazmaya teşvik ediyordu. Allah Resulü -s- okuma yazma bilenlerden başkalarına öğretmelerini istiyordu; hatta Müslümanlara okuma yazma öğreten esirler de bu yüzden serbest bırakılıyordu.

İslam Peygamberi -s- hayattayken o hazretin çabaları sayesinde Kur'an'ı Kerim ezberlemeyi ve tilavet etmeyi öğreten bir merkez kuruldu ve o hazret bizzat bu merkezi gözetliyordu. Allah Resulü -s- Müslümanları Kur'an'ı Kerim ayetlerini okumaya ve ezberlemeye teşvik ediyor ve bazen sahabeden kendisine Kur'an'ı Kerim okumayı ve bu kitapta yer alan kelimeleri kendisinden duydukları şekilde telaffuz etmelerini istiyordu. Bu konuya gösterilen özen daha sonraları kıraat ilminin temelini oluşturdu. Bu ilmin faydası Kur'an'ı Kerim’i doğru ve güzel biçimde tilavet etmekti.

Allah Resulü -s- bizzat Kur'an'ı Kerim’i en güzel biçimde tilavet ediyor ve bu semavi kitaba özel ilgi gösteriyordu. İslam Peygamberi’nin -s- Kur'an'ı Kerim tilaveti, insanları cezbedecek kadar hoş ve güzeldi. O hazretin güzel sesi Kur'an'ı Kerim ayetlerinin tilaveti ile birleşince melekuti bir mahfil oluşturuyordu, öyle ki melekler gökden iniyor ve Resulullah efendimizin Kur'an'ı Kerim tilavetini dinliyordu. İbni Huşam’ın siyerinde anlatıldığı üzere Kureyş’in Allah Resulü’nün -s- en sıkı düşmanları sayılan Ebu Sufyan, Ebu Cehl ve Ahnas bin Şarik gibi üç lideri bile İslam Peygamberi’nin -s- Kur'an'ı Kerim tilavetine karşı duyarsız olamıyordu.

Bir gece Kuryeş’in üç müşrik lideri İslam Peygamberi’nin -s- Kur'an'ı Kerim tilavetini dinlemek için gizlice o hazretin evine geldiler ve hazret namaz kılarak Kur'an'ı Kerim ayetlerini tilavet ederken her biri bir köşede saklandılar ve başkalarına fark ettirmeden sabaha kadar Kur'an'ı Kerim tilavetini dinlediler. Sabah olup bu üç kişi oradan ayrılırken birbirini yolda gördüler ve her biri bir nevi ötekileri serzeniş etmeye başlayarak şöyle dediler: Bir daha bunu yapmayın, zira İslam dinini benimsemekten kaçınanlar bu manzarayı görecek olursa, hepsi peygamberin dinine yönelir.

Ancak üç elebaşı yine dayanamadı ve ertesi gün aynı işi tekrarladı ve yine sabah olunca birbiriyle karşılaşarak bir önceki gece söylediklerini tekrarladı ve bir daha bunu yapmama sözü verdi. Fakat üçüncü gece yine İslam Peygamberi’nin -s- evine giderek o hazretin Kur'an'ı Kerim tilavetini dinlediler. Ancak sabah olunca ve bir kez daha karşılaşınca ikisi şöyle dedi: biz bir daha bu işi yapmamaya söz veriyoruz.

Evet, İslam Peygamberi’nin -s- Kur'an'ı Kerim tilaveti hatta en sıkı düşmanları cazibesi karşısında diz çöktürecek kadar güzeldi, nitekim eğer bu üç elebaşı inat ve bağnazlıktan el çekseydi ve kişisel çıkarlarından vazgeçseydi, belki de her üçü iman edecekti.

Kur'an'ı Kerim’i hoş bir seda ile tilavet etmek İslam Peygamberi -s- ve daha sonra da masum imamların -s- döneminden çağımıza dek Müslümanların arasında yaygın bir adettir. Dinin önde gelen büyükleri sadece Kur'an'ı Kerim’in güzel tilavet etmesine değil aynı zamanda bu semavi kitabın yüce öğretilerine uygulamasına da teşvik ediyordu. Rivayetlere göre İmam Seccad -s- çok güzel Kur'an'ı Kerim tilavet ediyordu, öyle ki insanlar o hazretin sesini duyunca durup dinliyordu.

İmam Cafer Sadık -s- ise bu konuda şöyle buyuruyor:

Ceddim Ali bin Hüseyin -s- Kur'an'ı Kerim’i en güzel tilavet eden insandır, öyle ki sokaktan geçen insanlar evinin önüne geldiklerinde durup o hazretin Kur'an'ı Kerim tilavetini dinlerdi.

 

Kur'an'ı Kerim tilavetinin mazisi İslam tarihi kadar derindir, zira İslam öğretilerinde Kur'an'ı Kerim’i güzel tilavet etmenin uhrevi mükafatı olduğu belirtilmiştir. Hatta Kur'an'ı Kerim tilavetini dinlemenin uhrevi mükafatı söz konusudur. Kur'an'ı Kerim tilaveti ayrıca okunduğu mekanlara da değer kazandırır. Bu konuda İmam Ali -s- şöyle buyurur:

İçinde Kur'an'ı Kerim tilavet edilen ve Allah teala zikri yapılan evin bereketi artır; bu eve melekler gelir ve şeytanlar uzaklaşır ve gök sakinleri için yıldızların yer halkına parladığı gibi parlar. İçinde Kur'an'ı Kerim tilavet edilmeyen ve Allah tealanın zikri olmayan evin bereketi azalır; melekler o evden uzaklaşır ve şeytanların uğrak yeri olur.

Etiketler