Nur’a giden yol
Gâfir suresinin 43 ila 47. ayetleri ve tefsirleriyle sizlerle birlikteyiz.
Gâfir suresinin 43 ve 44. ayetleri:
لَا جَرَمَ أَنَّمَا تَدْعُونَنِی إِلَیْهِ لَیْسَ لَهُ دَعْوَةٌ فِی الدُّنْیَا وَلَا فِی الْآَخِرَةِ وَأَنَّ مَرَدَّنَا إِلَى اللَّهِ وَأَنَّ الْمُسْرِفِینَ هُمْ أَصْحَابُ النَّارِ (40:43)
فَسَتَذْکُرُونَ مَا أَقُولُ لَکُمْ وَأُفَوِّضُ أَمْرِی إِلَى اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ بَصِیرٌ بِالْعِبَادِ (40:44)
Yani:
Gerçek şu ki, sizin beni davet ettiğiniz şeyin dünyada da ahirette de davete değer bir tarafı yoktur. Dönüşümüz Allah'adır, aşırı gidenler de ateş ehlinin kendileridir.
Size söylediklerimi yakında hatırlayacaksınız. Ben işimi Allah'a havale ediyorum. Şüphesiz Allah, kullarını çok iyi görendir.
Geçen bölümde Firavun’un iman eden yakını halkla karşı karşıya kaldığında takiye etmeyi bir kenara bıraktığını ve açıkça tevhit, şirk ve tesirleri ve sonuçları hakkında söz ettiğini beyan ettik. Bu ayetler onun insanlara hitaben söylediklerine devam ediyor:
Siz benden yegane Allah’tan el çekmemi ve sizin putlarınıza tapmamı istersiniz, oysa bu hissiz ve şuursuz putlar ne bu dünyada, ne de ahirette işe yarar. Bunlar ne konuşabilir, ne bir yola davet edebilir, ne de kimsenin bir sorununu çözebilir, bir sıkıntısını giderebilir. Oysa hepimizin sonu Allah tealaya dönmektir ve ancak O’na hesap vermek zorundayız. Kuşkusuz kim Allah’a iman etmek yerine putperestliğe yönelmişse, kıyamet gününde yeri cehennemdir, zira hak yolundan sapmış ve haddini aşmıştır. Ey insanlar ben sizinle açık konuşuyorum. Ben Allah’a iman ettim ve kendi işimi de O’na havale ettim. Ben ne sizin tehditlerinizden, ne de sayınızın çokluğundan ne de gücünüzden paniklerim, zira kendimi, gücü sonsuz olan ve kullarının düşünceleri ve amellerinden en iyi biçimde haberdar olan Allah’a emanet etmişim. Ama yazık ki sizler ancak ilahi mahkemenin karşısına çıkarıldığınız ve Allah tealanın öfke ve gazabı ile karşılaştığınızda benim sözlerimin doğruluğunu anlayacaksınız, ancak o zaman artık çok geçtir ve bu dünyaya da geri dönüş yoktur.
Böylece Firavun’un iman eden yakını açık sözleri ile tek başına kafir ve müşrik kavmin karşısında durarak iman ettiğini ilan etti ve izlediği tevhit yolunu onların şirk dolu yolundan ayırdı.
Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.
1 – Allah’a iman etmek ve O’ndan başka her şeyi reddetmek için delil ve mantığa dayanmaları ve başkalarını da buna göre bu yola ve Allah’a iman etmeye davet etmeliyiz.
2 – İsraf sadece malda olmaz, ömrümüzü ve yeteneklerimizi de batıl ve sapkın yollarda heba etmek de israfın en büyük mısdaklarından biridir ve kuşkusuz cezası da bir o kadar ağırdır. O zaman hayatta yolumuzu seçerken titiz ve akılcı davranmalıyız.
3 – Görevimizi yerine getirdikten sonra düşman tehditleri ve kumpaslarına karşı ancak Allah’a sığınmalı ve O’na tevekkül etmeliyiz, zira Allah, tüm güçlerin üstünde bir güçtür.
4 – İşlerimizi Allah’a havale etmeliyiz, zira Allah bizim her halimizden haberdardır.
Gâfir suresinin 45 ve 46. ayetleri:
فَوَقَاهُ اللَّهُ سَیِّئَاتِ مَا مَکَرُوا وَحَاقَ بِآَلِ فِرْعَوْنَ سُوءُ الْعَذَابِ (40:45)
یُعْرَضُونَ عَلَیْهَا غُدُوًّا وَعَشِیًّا وَیَوْمَ تَقُومُ السَّاعَةُ أَدْخِلُوا آَلَ فِرْعَوْنَ أَشَدَّ الْعَذَابِ (40:46)
Yani:
Nihayet Allah, onların kurdukları tuzakların kötülüklerinden bu zatı korudu, Firavun'un kavmini ise kötü azap kuşatıverdi.
Onlar sabah akşam o ateşe sokulurlar. Kıyametin kopacağı gün de: Firavun ailesini azabın en çetinine sokun (denilecek)!
Firavun’un iman eden yakını onun ve hanedanının sert tehditleri ve komplolarına karşı yüce Allah’a sığındı. Allah teala da onların tüm komplolarını etkisiz hale getirdi ve mümin kulunu onların şom planlarından koruyarak onu iman ve tevhit yolunda sağlam iradeli yaptı. Yüce Allah Firavun ve ailesini de Hak adamlarına inat ve düşmanlık ettikleri için ağır bir azapla cezalandırdı.
Bilindiği üzere Kur'an'ı Kerim’in diğer ayetlerine göre, Hz. Musa ve İsrailoğulları sağ salim Nil ırmağını geçti, fakat Firavun ve sapkın adamları Nil ırmağında boğuldu. Gerçi onlar suda boğuldu, ama gerçekte berzah aleminin ateşine atıldılar ve şimdi kıyamet gününe dek orada sabah akşam azap çekiyorlar. Bu azap tabi ki berzaha özel bir azaptır ve işaret edilen diğer ağır azaplar onları kıyamet gününde beklemektedir.
Kur'an'ı Kerim ayetlerine göre bu dünyadan sonra ve ölüm anından kıyamet gününe kadar insan berzah adı verilen bir alemde yaşar ve burada amellerinin cezası veya mükafatının küçük bir bölümünü görür. Berzah alemi iyiler için cennet kapılarından bir kapı ve kötüler için cehennemin yakıcı ateşinden bir parçadır.
Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.
1 – Eğer Allah tealaya tevekkül edersek, bizi yığınla zalim ve hilekar düşmanın arasında korur.
2 – Eğer Allah’a dayanırsak, sadece bize yardım etmekle kalmaz, komplocu düşmanları da zayıflatır ve yok eder.
3 – Zalimlerin cezası ölüm anından itibaren başlar, fakat kıyamet gününde cezaları tamamlanarak en ağır azaplarla cezalandırılır.
Gâfir suresinin 47. ayeti:
وَإِذْ یَتَحَاجُّونَ فِی النَّارِ فَیَقُولُ الضُّعَفَاءُ لِلَّذِینَ اسْتَکْبَرُوا إِنَّا کُنَّا لَکُمْ تَبَعًا فَهَلْ أَنْتُمْ مُغْنُونَ عَنَّا نَصِیبًا مِنَ النَّارِ (40:47)
Yani:
(Kâfirler) ateşin içinde birbirleriyle çekişirlerken zayıf olanlar, o büyüklük taslayanlara: Biz size uymuştuk. Şimdi ateşin birazını bizden savabilir misiniz? derler.
Önceki ayetlerde Firavun ve ailesinin berzah aleminde ağır cezalandırıldığını ve ardından cehenneme girecekleri belirtildi. Bu ayet ise cehenneme düşenlerin diyaloglarından bir bölümüne işaret ederek şöyle buyurmakta:
Cehennem ateşine düşenler birbiriyle tartışır, her biri ötekini suçlayarak, bir nevi kendini aklamaya çalışır. Oysa Allah teala insanları adalet temelinde cezalandırır veya mükafat verir ve hiç kimse boşuna cehenneme atılmaz.
Doğal olarak bu dünyada gözü kulağı kapalı küfür elebaşıları ve sapkın akımların peşinden gidenler izledikleri kişilerden onları kurtarmak veya cezalarını hafifletmek üzere bir şeyler yapmalarını bekler, oysa bu fasık ve zalim liderler başkaları bir yana, kendileri için de hiç bir şey yapamayacak durumda olup en ağır cezaları çekmektedir.
Bu ayeti kerimeden şunu öğrenmekteyiz.
1 – Dünyevi dostluklar ve ilgiler Hak yolunda olmazsa, kıyamet gününde düşmanlığa ve husumete dönüşür.
2 – Dünyevi sorunlar ve eksiklikler, zalim ve asi liderlere boyun eğme mazereti olamaz.
3 – Batılı izlemek insan için sorun yaratır. O zaman kimi izlediğimize ve bu kişinin kıyamet gününde bizi gününde kurtarabilip kurtaramayacağına bakmalıyız.
4 – Suçlular cehennemde birbirini tanır, fani dünyadaki yaşamlarını hatırlar ve acizlikten ve kimsesizlikten diğer suçlulara sığınmaya çalışır.