Kasım 22, 2021 13:38 Europe/Istanbul
  • Nur’a giden yol ( 901 )

Zuhruf suresinin 36 ila 42. ayetleri ve tefsirleriyle sizlerle birlikteyiz.

Zuhruf suresinin 36 ve 37. ayetleri:

 

وَمَنْ یَعْشُ عَنْ ذِکْرِ الرَّحْمَنِ نُقَیِّضْ لَهُ شَیْطَانًا فَهُوَ لَهُ قَرِینٌ (43:36)

وَإِنَّهُمْ لَیَصُدُّونَهُمْ عَنِ السَّبِیلِ وَیَحْسَبُونَ أَنَّهُمْ مُهْتَدُونَ (43:37)

Yani:

Kim Rahmân'ı zikretmekten gafil olursa, yanından ayrılmayan bir şeytanı ona musallat ederiz.

 

Şüphesiz bu şeytanlar onları doğru yoldan alıkoyarlar da onlar, kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar.

 

Geçen bölümde her şeyi maddi kriterlerle ölçen ve dünyevi servet ve şatafatın peşinde olanlardan söz etmiştik; oysa gerçek müminler sadece ahireti düşünür ve dünyevi şatafatlar ve zevklerine gönül bağlamaz. Bu ayetler ise şöyle buyurmakta:

Dünyaya ve maddiyata aşırı gönül bağlamanın zararlarından biri Allah tealayı unutmak ve O’ndan gafil olmaktır. Bu gaflet yüzünden insana bir şeytan musallat olur ve onu istediği her tarafa sürükler, ki bu da Allah’ı unutmanın doğal sonucudur.

Bir başka ifade ile, insanların kalbi ya Rahman Allah’ın ya da şeytanın yeridir. Allah tealadan gafil olmak ve dünyanın şatafatlı yaşamına gönül vermek ve türlü günahlara bulaşmak, şeytanı insana musallat eder. Bu durumda şeytan insanın kalbine yerleşir ve artık Allah için bir yer kalmaz.

Gerçekte şeytanlar ve şeytani düşünceleri her taraftan insanı kuşatır ve Allah yolundan alıkoyar. Bu tür insanlar ne zaman Allah tealaya dönmeye karar verirse şeytanlar buna mani olur ve doğru yola dönmelerine müsaade etmez. Şeytanlar insanın gözünde sapkınlığı iyiymiş gibi gösterir ve gözlerini kulaklarını ve kalbini hak ve hakikate karşı kapatır. Bu yüzden bu tür insanlar yaptıkları her şeyin doğru olduğunu ve hidayete erdiklerini zanneder. Bu tür insanlar başkalarını günahkar zanneder. Eğer insan bu duruma düşerse artık işlediği hataları görmez olur ve sonuçta ıslah etmek için de adım atmaz.

Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.

 

1 – Kim Allah’a yüz çevirirse, hatta namaz ve Kur'an'ı Kerim ehli olmayan bir Müslüman olsa bile gerçekte Allah’ı zikretmeyi unutmuş olur ve sonuçta şeytanın ona musallat olmasına zemin hazırlar.

2 – İnsan kalbi boy bir kap gibi değildir ve ya Rahman Allah’ın ya da şeytanın yeridir. Eğer Allah olmazsa, şeytan hemen yerini doldurur.

3 – Hatayı işlemekten kötüsü, insanın işlediği hatayı görmemesi ve doğru yaptığını zannetmesidir.

 

Zuhruf suresinin 38 ve 39. ayetleri:

 

حَتَّى إِذَا جَاءَنَا قَالَ یَا لَیْتَ بَیْنِی وَبَیْنَکَ بُعْدَ الْمَشْرِقَیْنِ فَبِئْسَ الْقَرِینُ (43:38)

وَلَنْ یَنْفَعَکُمُ الْیَوْمَ إِذْ ظَلَمْتُمْ أَنَّکُمْ فِی الْعَذَابِ مُشْتَرِکُونَ (43:39)

 

Yani:

O şeytan dostu kimse, en sonunda bize gelince arkadaşına: Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arası kadar uzaklık olsaydı, ne kötü arkadaşmışsın! der.

 

Zulmettiğiniz için bugün (nedâmet) size hiçbir fayda vermeyecektir. Çünkü siz, azapta ortaksınız.

 

Bu ayetler Allah’tan gafil olanların sonuna işaret ederek şöyle buyurmakta:

Allah’tan gafil olmak ve ona yüz çevirmek, insan ölüp kıyamet gününe çıktığı zamana kadar devam eder. Ancak oraya gelince gözleri hakikate açılır ve şeytanın onun başına neler getirdiğini fark ederek keşke fani dünyada şeytanın dostluğunu reddetmiş olsaydım, diye arzu eder ve şöyle der: Keşke senle ben arasında Doğu ile Batı arasında olduğu kadar mesafe olsaydı. Sen ne kötü bir arkadaştın. Sen çirkinlikleri güzel gösterdin ve beni doğru yoldan saptırdın.

Kuşkusuz bu zümrenin şeytandan ayrılma arzusu hüsrana uğrar ve pişmanlıkları da fayda etmez. Bu tür insanların sonu, dünyada haşır neşir oldukları aynı şeytanla cehennem ateşinde yanmaktır.

Evet, kıyamet günü bu dünyanın aynasıdır ve dünyadaki dostlarınız ahiret aleminde de sizinle olacak dostlarınızdır.

Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.

 

1 – Dünyada kimlerle dostluk ettiğimize dikkat etmeliyiz, böylece ahiret aleminde hasret ve pişmanlık duymayız.

2 – Cehennem hem insan ve hem şeytan içindir ve cehenneme düşenler şeytanlarla bir arada yaşamak zorundadır.

3 – Zulüm sadece başkalarına uygulanmaz. Allah’a yüz çevirmek de insanın kendisine reva gördüğü zulümdür; zira onu saptırır ve dünya ahiret cezalandırır.

 

Zuhruf suresinin 40 ila 42. ayetleri:

 

أَفَأَنْتَ تُسْمِعُ الصُّمَّ أَوْ تَهْدِی الْعُمْیَ وَمَنْ کَانَ فِی ضَلَالٍ مُبِینٍ (43:40)

فَإِمَّا نَذْهَبَنَّ بِکَ فَإِنَّا مِنْهُمْ مُنْتَقِمُونَ (43:41)

أَوْ نُرِیَنَّکَ الَّذِی وَعَدْنَاهُمْ فَإِنَّا عَلَیْهِمْ مُقْتَدِرُونَ (43:42)

 

Yani:

(Resûlüm!) Sağırlara sen mi işittireceksin; yahut körleri ve apaçık sapıklıkta olanları doğru yola sen mi ileteceksin?

 

Biz seni onlardan alıp götürsek de yine onlardan intikam alırız.

 

Yahut onlara vâdettiğimiz azabı, sana gösteririz. Çünkü bizim onlara gücümüz yeter.  

 

Bu ayetler İslam Peygamberi’ne -s- şöyle buyurmakta:

Hak sözü duymak ve hakkı görmek istemeyenler, gerçi zahiri göz ve kulakları sağlamdır, ama batınî göz ve kulakları kapalıdır. Dolayısıyla onlara hak sözü duyuramaz ve hakkı göstererek sapkınlıktan hidayete erdiremezsin. Uyku numarası yapanla uyuyan kimse arasında bir fark vardır. Birinciye her ne kadar seslenirseniz seslenin, tepki vermez, ancak ikinci bir kaç kez seslenince uyanıverir. Bazı insanlar hatta Allah’ın ve peygamberinin adını duymaktan nefret edecek kadar günaha saplanmıştır. Bu zümre dini ve manevi kavramlarla karşılaşınca perişan olur. Doğal olarak hidayete ermek için gerilerinde hiç bir yol bırakmayanlar hatta onları hidayete erdirecek kişi Allah’ın peygamberi olsa ve onları en iyi yöntemlerle hakka davet etse fayda etmez. Kuşkusuz hakla bu şekilde inatlaşmanın sonucu dünya ahiret ilahi öfkeden başka bir şey olmaz. Bu durum ister peygamberimizin -s- yaşadığı dönem olsun, ister vefat ettikten sonraki dönemde olsun geçerlidir ve bu zümrenin kaçabileceği hiç bir yol yoktur. Zira Allah teala varlık aleminin her yerine hakimdir ve hiç kimse O’nun sınırsız gücünden kurtulamaz.

Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.

 

1 – Eğer hakkı benimseme zemini olmazsa, hatta en pak insanlar olan peygamberlerin sözleri bile fayda etmez.

2 – Eğer şeytan insan kalbine musallat olursa, kalbi ve ruhu hakkı görmek veya duymaktan aciz olur.

3 – Müşrikler peygamber yaşadığı sürece azap nazil olmayacağını veya peygamber vefat edince artık cezalandırılmaları söz konusu olmayacağını zannetmemelidir.