Haziran 05, 2016 08:57 Europe/Istanbul

Amerika, kadın hakları alanında sürekli geniş çaplı propaganda yapıyor.

Bu tür propagandalar özellikle bu ülkede başkanlık seçim kampanyaları sırasında doruk noktasına ulaşıyor. Peki ama acaba Amerika’da kadın haklarına nasıl bakılıyor?

Amerika Dışişleri Bakanlığı Başkan ülkelerin insan hakları ile ilgili hazırladığı raporlarında sürekli kadın hakları ihlallerinden kaygı duyduğunu ileri sürüyor. Peki ama Amerikan toplumunda durum nasıl? Gelin ona bir göz atalım.

Kadınlara karşı şiddet uygulanması ve mısdakları ilk kez 20 Aralık 1993 deklarasyonunda gündeme geldi. Bundan önce hiç bir yerde ve hatta 1979 yılında onaylanan kadınlara karşı ayrımcılıkla mücadele konvansiyonunda şiddet uygulanması ile ilgili bir tek madde bile yoktu.

20 Aralık 1993 tarihinde kadınlara karşı şiddetle mücadele deklarasyonu eski insan hakları komisyonu gözetiminde faaliyet yürüten bir komite tarafından yayımlandı ve ardından BM genel kurulunda onaylandı. Bu deklarasyonun onaylanması ve yayımlanması hukuki açıdan bir konvansiyon kadar değeri olmamasına karşın büyük önem arz ediyordu, çünkü bir çok ülke bu deklarasyonu imzalama törenine katıldı ve maddeleri çeşitli etkinliklerde defalarca tekrarlandı. Bu tekrarlar uluslararası örf ve adette önemli bir konu sayılır.

Öte yandan 25 Kasım günü BM tarafından kadınlara karşı şiddetle mücadele günü olarak adlandırılması da simgesel bir hareket olmasına karşın büyük önem arz eden bir başka noktaydı.

 

Amerika’da kadınlara karşı şiddet olaylarının verileri baş döndürücü boyutlardadır. Amerika kadınlar milli kurumuna ait olan NAW sitesi şöyle yazıyor: Amerika’da tüm kadın hakları savunuculuğunu yapan örgütlerin kadın haklarını savunma yönünde sarf ettikleri tüm çabalara karşın son yıllarda Amerika’da kadınlara karşı şiddet ve cinsel tecavüz verileri şaşırtıcı boyutlardadır. Amerika’da kadın hakları ihlal örneklerinden biri, kadınlara karşı uygulanan şiddettir. Oysa bu konu, insan haklarının en belirgin göstergelerinden biridir ve uluslararası konvansiyonlarda kadınlara karşı şiddet uygulanması yasaklanmıştır.

Sandovision sitesi ise yayımladığı raporunda Amerika yönetiminin İslamî toplumlarda kadın hakları ihlal edildiği ile ilgili iddialarıyla alay ederek şöyle diyor: Her yıl Amerika’da 12 yaşın üzerindeki kadınlara ve kızlara 500 bin cinsel tecavüz vakası yaşanıyor ve bu kesime karşı diğer şiddet uygulama vakaları da 3.8 milyon vakayı aşıyor.

Raporda, Amerika’da hastanelerin acil servisine baş vuran kadınların %20 ila %30’unun vücudunda darp izleri göze çarptığı belirtiliyor.

 

Aslında bu ve bunun gibi raporlar, Amerika’da kadınlara karşı cinsel şiddet vakaları bu ülkede en önemli insan hakları ihlal durumlarından biri olduğunu gösteriyor. Bu alanda yayımlanan raporlar Amerikan ordusu ve yine Amerikan üniversitelerinde cinsel şiddet vakaları özellikle 2014 yılında medyada geniş yankı bulduğunu ortaya koyuyor.

Amerika kadınlar milli kurumunun raporuna göre Amerika’da 20 – 24 yaş grubunda yer alan az gelirli genç kadınların daha fazla evde şiddete ve cinsel tacizlere maruz kalıyor ve bu ülkede her iki dakikada bir kadın cinsel tecavüze uğruyor.

 

Amerika’da her beş kız öğrenciden biri cinsel tecavüze uğruyor ve bu vakaların %5 kadarı ancak polise rapor ediliyor. Amerika’da cinsel tecavüz taciz ve mahremle zina araştırma milli merkezi Eylül 2013’te yayımladığı raporda, bu yılın ilk yarısında Amerika’da 120 bin kadın cinsel tecavüzün kurbanı olduğunu belirtti. Söz konusu raporda Amerika’da cinsel şiddetin kurbanı olanların %44’ü 18 yaşın altında ve %80’i 30 yaşın altında olduğu belirtildi. Üstelik Amerika’da cinsel tecavüz vakalarının yaklaşık %60’i asla polise rapor edilmiyor ve cinsel tecavüzde bulunan her 16 kişiden 15’i bu suç yüzünden hatta bir tek gün bile hapse atılmıyor.

Amerikan ordusunda cinsel şiddet ve tecavüz vakalarının aşırı oranda artması da Amerika’da kadın hakları ihlalleri boyutunda kaygı verici konulardan biridir.

 

Amerika savunma bakanlığı mayıs 2013 tarihinde yayımladığı dokuzuncu yıllık raporunda, Amerikan ordusunda cinsel tecavüz ve şiddetin artması konusunda uyarıda bulundu. Raporda orduda cinsel taciz ve tecavüzle ilgili şikayetlerin ve raporların sayısı son iki yılda ortalama 30 bini aştığı belirtildi.

Amerika’nın hadiseleri kontrol ve önleme milli merkezinin verilerine göre Amerikalı kadınların %18.5 kadarı hayat arkadaşının cinsel şiddetine maruz kalıyor ve yine Amerikalı kadınların %22.3’ü hayat arkadaşı tarafından darp edilerek şiddete maruz kalıyor. Bu tür vakaların kurbanları genellikle cinsel tecavüzün tesiri altında cismi ve ruhi sorunlara yakalanıyor, öyle ki normal yaşamları da bu olayın etkisi altında kalıyor.

Amerika devletinin verilerine göre bu ülkede kadınların %25’i evde şiddete maruz kalıyor ve yaklaşık 1.3 milyon kadın hayat arkadaşının şiddet uygulaması ile karşı karşıya geliyor.

Amerika federal araştırma bürosunun yayımladığı verilere göre ise Amerika’da kurbanı kadın olan her 13 cinayet olayının kurbanlarından biri eşi veya erkek arkadaşı tarafından öldürülüyor.

Amerika federal araştırma bürosuna göre evde şiddete maruz kalan kadınların %10’u da omurga kemiğinden veya başından aldığı darbeler sorunu ciddi cismi sıkıntılar yaşıyor.

 

Gerçekte Amerika yönetiminin kadınlara karşı şiddet olaylarına karşı duyarsız tutumu bu insanlara karşı şiddeti daha da körüklüyor. 2014 yılında kadınlara uygulanan şiddet vakalarının gizli kaldığı ile ilgili ürkütücü raporlar yayımlandı. Bu raporlar, Amerikan ordusunda, üniversitelerinde ve evlerde şiddete maruz kalan kadınların hatta bu durumu polise rapor etmediğini ve şiddeti uygulayan hakkında hiç bir şikayette bulunmadığını gösteriyor.

Bir süre önce Amerika adalet bakanlığının yayımladığı rapor da, Amerika’da cinsel taciz ve tecavüz kurbanı olan kadınların ancak %5 kadarı mahkemelere baş vurarak resmen davacı olduğunu ortaya koydu.

Gerçekte Amerikalı kadınlar bu ülkede istihdam alanından aldıkları ücrete  ve iş ortamında uygunsuz davranıştan hamilelik döneminde darp edilmeye kadar türlü ayrımcılığa ve şiddete maruz kaldıkları anlaşılıyor.

 

Amerika’da kadınlara karşı şiddet örneklerinin en kötüsü, cinsel tecavüz ve bu ülkede ilişkilere hakim olan ahlaki fesattır, öyle ki bu alanlarda verilerin çok yüksek olması bazı özel kurumları ve STK’ları bu konu üzerinde araştırma yapmaya zorlamıştır.

Her halükarda Amerikan toplumunda kadınlara karşı cinsel tecavüz ve şiddet vakalarının sayısı hala yüksektir ve bazı tahminlere göre bu ülkede yaşayan kadınların %17 cinsel tecavüze kurban gidiyor.

 

Amerika kadınlar milli kurumu internet sitesi kadınların cinsel tecavüz kurbanı olduklarıyla ilgili çeşitli raporlar yayınlamıştır. Bu kurumun raporlarına göre Amerika’da 20 – 24 yaş grubunda yer alan az gelirli genç kadınların daha fazla evde şiddete ve cinsel tacizlere maruz kalıyor ve bu ülkede her iki dakikada bir kadın cinsel tecavüze uğruyor.

Amerika’da kadınlar sosyal ve siyasi faaliyet alanlarında da cinsiyet ayrımcılığına maruz kalıyor. Amerika’da erkeklerle aynı işi yapan kadınlar genellikle erkek meslektaşlarına kıyasla daha düşük ücretle çalışmak zorunda kalıyor.

Yine verilere göre Amerika’da kadınlar devlet erkanlarının tüm kademelerinde yer alamıyor ve kongrede ancak 17 sandalyeyi kadınlar işgal ediyor.

 

Amerika’da teknoloji firmaları kadınları firmanın yönetim kurulunda pek görmek istemiyor. Yine bu ülkede kadınların arasında yoksulluk oranı daha yüksektir.  Verilere göre Amerika’da 2010 yılında 17 milyon kadın yoksulluk sınırı altında yaşıyordu ki bu oran son 17 yılın en yüksek oranıydı.

Genel sağlık hizmetlerinden yararlanma konusunda da Amerika’da kadınlar ciddi ayrımcılığa maruz kalmaktadır. Paranın ilk ve son sözü söylediği Amerikan toplumunda kadınlar sağlık hizmetlerine zorlukla ulaşabiliyor, çünkü bu ülkede ancak çalışan insanlar sosyal sigortanın hizmetlerinden yararlanabiliyor. Bu durum çoğu kadın olan 47 milyon vatandaşın devletin sağlık alanında sunduğu hizmetlerden mahrum kalmasına neden oluyor ve bu kadınlar Amerika’da bedeli çok da yüksek ve ağır olan sağlık hizmetlerinin bedelini kendileri ödemek zorunda kalıyor. Bu arada Başkan Obama’nın Obamacare adıyla ün yapan sağlık sigortası projesinin de mevcut sıkıntıları daha da arttırdığı belirtiliyor.

 

Amerika Başkanı Obama’nın gündeme getirdiği sağlık sigortasında kadınlara evde uygulanan şiddete sunulan sağlık ve tedavi hizmetleri bu sigortanın kapsamı dışına alındı. Böylece evde hayat arkadaşının şiddetine birden fazla kez maruz kalan kadınlar artık bu sağlık sigortasının hizmetlerinden yararlanamıyor.

Gerçi Obama taraftarları bu plandan Obama yönetiminin en önemli icraatı şeklinde söz ediyor, ancak kadın hakları savunucular bu planın bazı olumlu yönlerine karşın kadınlara yönelik ayrımcılığa son veremediğini ve bu yolda var olan engelleri de ortadan kaldıramadığını vurguluyor.

 

Amerikan toplumunda göze çarpan tüm bu gerçekler, kendini dünya genelinde insan hakları bayraktarı bilen ve insan hakları meselesinden başka ülkelere baskı yapmak için yararlanan Amerika’nın kendisi bir çok insan hakları ihlal durumları ile karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Kadınlara karşı haksız ayrımcılık örnekleri ve kadın hakları ihlalleri, insan hakları örgütlerinin Amerika’da üzerinde ciddi bir şekilde durmaları gereken konulardır. Nitekim Amerika’nın bu alanda ikileminin izlerini de Amerika ve bazı Avrupa ülkelerinde belli bir ırkın diğer ırklardan üstün olduğu yaftalarında görmek mümkün.015