Haziran 25, 2016 06:46 Europe/Istanbul

BM genel kurulu 2 Aralık 1949 tarihinde insan kaçakçılığını ve cinsel istismarı men eden kararnameyi onaylayarak, bu günü “Köleliğin yasaklanması” günü ilan etti.

Böyle bir günü belirlemenin ana ekseni ve amacı, kölelik düzenini lağvetmek, yeni kölelikle ilgili olan insan kaçakçılığı, cinsel sömürü, çocukların zorla çalıştırılması, çocukların zorla evlendirilmesi ve çocukların silahlı çatışmalarda kullanılması gibi her türlü sömürü yöntemini ortadan kaldırmaktı.

Kölelik düzeni, ta eski çağlardan beri beşeri toplumlarda uygulanan bir düzendir. Tarihin de şahit olduğu gibi mazlum, zayıf veya güçsüz insanlar her zaman beşeri toplumlarda güç ve servet sahibi olan kişilerce sömürülmüş ve istismar edilmiştir. Ancak öyle bir zaman geldi ki artık insanlar bu sömürüyü ve haksızlığı tahammül edemez oldu ve böylece kölelik düzenine resmen son verdi.

Ancak günümüzde kölelik düzeni geçmişe kıyasla daha farklı bir konuma kavuştu. Günümüz köleleri özellikle dünyanın yoksul bölgelerinde geçmişeteki kölelere nazaran çok daha ucuza sömürülüyor. Bundan başka, günümüzde artık köleler geçmişte olduğu gibi zincirlere vurulmuyor. Bugünkü köleler şiddet ve tehditle veya kaçırılarak çalışmaya zorlanıyor.

İnsan hakları gözetleme örgütü geçenlerde Cenevre’de düzenlenen uluslararası konferansda, firmaları ve işverenleri çocukları zorla çalıştırmak veya yeni kölelik yöntemlerini uygulamaktan vaz geçmeyi zorlamak için yeni bir uluslararası konvansiyona ihtiyaç duyulduğunu belirtti.

BM’ye bağlı olarak faaliyet yürüten uluslararası çalışma örgütünün tahminlerine göre dünya genelinde 21 milyon insan zorla çalıştırılıyor. İnsan hakları gözetleme örgütü ise yayımladığı bir raporunda, bu insanların uluslararası giyim markaları için çalışan işçilerden tütün tarlalarında çalıştırılan çocuklar ve madenlerde ve inşaatlarda çalıştırılan işçilere kadar geniş bir yelpazeyi kapsadığını, bu insanlar haklarını arayabilecek imkanlardan ve örneğin dava açacak mekanizmalardan yararlanma şansından yoksun olduğunu belirtti.

İnsan hakları gözetleme örgütü raporunda, uluslararası çalışma örgütü devletleri, firmaları çalışma sürecinde insan haklarına uymaya zorlayacak yeni bir konvansiyonu hazırlama çalışmasını başlatması gerektiğini vurguladı.

BM raporlarına göre çağımızda kölelik düzeni yoksulluk, sosyal dışlanma, insanların marjinalleştirilmesi, eğitim yetersizliği ve toplumlara hakim olan fesat gibi etkenlerin ürünüdür. Bu tür kölelik yöntemlerinin kurban kesimi ise toplumun yoksul ve çok zayıf insanlarıdır ve kaçakçı çetelere borçlarını ödemek için sömürülen göçmen işçilerden fuhuş yapmaya zorlanan kadın ve kızlara kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor.

İnsan hakları gözetleme örgütü çocuk hakları masası Başkanı Julian Kipenberg ise şöyle diyor:

Dünya genelinde milyonlarca insan devletlerin zayıf yasaları ve firmaların uygunsuz uygulamaları yüzünden sömürüye maruz kalıyor. Fakat modern köleliğin belki de en karanlık boyutu, günümüz dünyasında insan ticaretinin bir sonucu olan zorla cinsel istismara maruz kalan kadınların ve genç kızların köle gibi kullanılmalarıdır.

Mevcut verilere göre, günümüzde 21 milyonu aşkın kadın, erkek ve çocuk her gün kölelik düzeni çerçevesinde zorla çalıştırılıyor ve her yıl bu işten rant sağlayan çevrelerin kesesine 150 milyar dolar para kazandırıyor.

Ve maalesef kölelik düzeni ister geleneksel modeli ister modern biçim olsun, piyasada artan talep yüzünden her geçen gün daha da yayılıyor.

Bundan başka her yıl yaklaşık bir milyon kız ve erkek çocuğu AB ülkelerinde ortadan kayboluyor. Bu sayıyı evden kaçan çocuklar, kaçırılan çocuklar, kaybolan çocuklar ve tek başına göç eden çocuklar oluşturuyor. Bu çocukların arasında kız çocukları genellikle cinsel köle olarak sömürülüyor. Bir süre önce Avrupa komisyonu yayımladığı raporunda insan kaçakçılığı yapan çetelerin her yıl 40 milyar dolar kazanç elde ettiğini açıkladı.

Günümüzde başta Amerika olmak üzere insan hakları iddiasında bulunan bir çok gelişmiş ülke her türlü illegal tıbbi deneylerini Afrikalı siyahilerin üzerinde gerçekleştiriyor. Yayımlanan belgelere göre Afrika’nın siyahi nüfusu bu tür illegal deneyler için en uygun kobaylar olduğunu ortaya koyuyor, nitekim dünyada bir çok bilinmeyen hastalık da ilk önce bu kıtada ortaya çıkıyor.

Tüm bunlar çağdaş dünyamızda yeni kölelik düzeninin şom sonuçlarıdır ve en çok da insan hakları havarileri olan Batılı ülkeler bu düzenin gelişmesinde rol ifa etmektedir. Bu devletler gerçi eski sömürü düzeninde tanımlanan kölelik düzenini reddediyor, fakat pratikte yeni kölelik ve sömürü düzenini kurdıkları anlaşılıyor. Bu devletler sözde eski kölelik düzenini kaldırdıkları sloganı atarken, öbür yandan son yüzyılda modern kölelik düzenini kurarak beşeriyet karşıtı en büyük suçu işledikleri anlaşılıyor.

BM yetkililerinin de itiraf ettiği üzere, kölelik düzeni resmen lağvedilmiş olmasına karşın bu sömürü yöntemi ve insanların iş gücünü suiistifade etme süreci asla yok olmadı ve dünyanın yaşanan bir gerçeği olarak devam etti.

Köleler bugün belki geçmişte olduğu gibi ellerine ve ayaklarına ve boyunlarına zincir vurulmamış  veya alnından dağlanmamış olabilir, fakat Avrupa veya Amerika’nın göbeğinde şık bir caddede, kendini onun sahibi gibi gören birinin yanında yürüyen ve onun dediklerini yerine getiren kölelere rastlamak da mümkün.

Bir süre önce de İngiltere’de bir araştırma kurumu bu ülkede yeni kölelik düzeni hakkında yayımladığı bir raporunda İngiltere yönetimini, polis teşkilatını ve sosyal güvenlik kurumlarını bu şom olgu ile mücadelede duyarsızlık ve başarısızlıkla suçladı.

İngiliz Teh Guardian gazetesi de yaklaşık bir yıl önce ilk kez bir raporun bazı bölümlerini yayımlayarak İngiltere’de yeni kölelik düzeni ile mücadelede başarısızlığı utanç verici ve korkunç niteledi.

Bir süre önce İngiltere’de Londra’nın güneyinde bir evde üç kadın 30 yıl süren esaretin ardından polis tarafından bulunmasından sonra İngiltere içişleri Bakanı konu medyaya yansıdıktan sonra Avrupa ülkelerinde köleliğin çok yayıldığını ve İngiltere’de bir çok insan köle olduğunu doğrulamak zorunda kaldı.

Küresel kölelik raporunda belirtildiği üzere 2013 yılında dünyada yaklaşık 30 milyon insan köle gibi çalıştırılıyor. Bu insanların bazıları özellikle Batı Afrika ve Güney Asya bölgelerinde ta doğuştan itibaren kölelik yapıyor.

Modern kölelik alanında faaliyet yürüten bir kurumun araştırması ise kölelerin ortalama 90 dolara satıldığını ortaya koyuyor.

Avrupa ülkelerinden başka, Amerika ve Kanada’da da ucuz işgücüne yönelik artan talep, insan kaçakçılarının ekmeğine yağ sürüyor. Her yıl insan kaçakçıları daha iyi bir yaşam hayalini yaşayan binlerce insanı bu ülkelere kaçak ediyor ve en düşük maaşlar ve en düşük yaşam şartları karşılığında en ağır işlerden çalıştırıyor.

Bu yıl üçüncü kez art arda yayımlanan kölelik düzeni ile ilgili uluslararası bir endeks, dünyada yaklaşık 46 milyon insan köle gibi yaşadığını ortaya koyuyor. Avustralya’da özgürlük vakfı adı ile anılan bir insan hakları örgütü tarafından hazırlanan bu raporda, köle olarak doğan insanlar, cinsel istismar için kaçırılanlar veya borçları yüzünden her türlü ağır işe katlanan insanların sayısı 2014 yılında 35.8 milyondan 2015 yılında 45.8 milyona yükseldiği ifade ediliyor. Bu raporda yer alan endekse göre Asya kıtası dünyada köle gibi yaşayanların üçte ikisini barındırıyor. Yine aynı raporda köle gibi yaşayan insanların %58’i Hindistan, Çin, Pakistan, Bangladeş ve Özbekistan’da yaşadığı belirtiliyor.

Öte yandan BM raporları, dünyada her yıl kaçak edilen insanlardan üç milyon kadarı Amerika’ya götürüldüğünü ve bu kirli işten elde edilen milyarlarca dolar gelirin yine Amerikalıların cebine girdiğini ortaya koyuyor.

Fakat Amerika Dışişleri Bakanlığı yıllık raporunda bu alanda insan haklarını ihlal eden ülkelerin arasında İran’ın adını zikrediyor ve Tahran yönetimini insan kaçakçılıına karşı şeffaf bir şekilde faaliyet yürütmemekle suçluyor ve ayrıca insan kaçakçılığı ile mücadelede STK’larla hissedilebilir düzeyde işbirliği yapmadığını iddia ediyor.

Amerika Dışişleri Bakanlığı’nın 2015 insan hakları raporunun önsözünde şöyle deniliyor: İnsan ticeriti insani keramete hakaret ve özgürlüğe saldırıdır.

Oys gerçekler, Amerika’nın tek düşünmediği şeyin insan kerameti olduğunu ve bu tür raporları ile sadece dünya genelinde siyasi şom amaçlarına ulaşmak istediğini gösteriyor.015

Etiketler