Ocak 13, 2017 13:06 Europe/Istanbul

Son günlerde müslümanlara karşı havayolları firmalarının seferlerinde sergilenen tuhaf tutum ve davranış bu insanların yaşamını olumsuz etkiliyor ve insani keramet ve insan haklarınin ihlaline neden oluyor.

Dünyada insan haklarının en önemli bileşenlerinden biri, her ülkede dini azınlıkların haklarının korunması ve güvence altına alınmasıdır. Evrensel insan hakları bildirgesi de bu konuya sık sık vurgu yapmıştır. BM insan hakları konseyi de her ülkede insan hakları durumunu araştırırken bu konuya öncelik vermekmtedir. Ancak Batı’da insan hakları iddiasında bulunan ülkelerde azınlıkların haklarının durumuna bakıldığında maalesef bu hakların sistematik bir şekilde çiğnendiğine şahit oluyoruz. Bugün Amerika ve Avrupa’da müslümanlar, sırf bu inanca sahip oldukları için her türlü ayrımcılığa ve haksızlığa maruz kalan en önemli azınlıktır.

Amerika’nın 11 Eylül 2001 olaylarından sonra izlemeye başladığı yeni politikasında İslam ve müslümanlar düşman olarak tanımlandı ve bundan sonra İslam’la mücadele için yeni yasalar çıkarıldı.

Bu yasalardan biri U.S.A.P.A.T.I.O.T.ACT yasasıydı. Bu yasa Amerika’nın terörle mücadele için gerekli araç ve gereçlerle takviye edilmesi olarak tanımlanırken, gerçekte Araplar ve müslümanlarla mücadeleyi kurumsallaştırdı. Bu yasa gerçekte Amerikan federal soruşturma idaresi FBI’ın camilerde ve medeni örgütlerin arasında casusluk yapması ve kütüphaneleri gözetim altına alması ve kendince terörle bağlantılı olduğundan şüphe duyduğu herkesi takip altına alması için yasal gerekçe oluşturdu.

Bu yüzden bu yasanın ardından FBI ve Amerika’nın diğer istihbarat ve casusluk örgütleri zanlıların tespiti, yakalanması veya işten atılması ve hatta yok edilmesi için geniş bir operasyon başlattı, öyle ki hatta Amerikan okullarında ve üniversitelerinde casuslarını sızdırarak müslüman öğrencileri sadeve okul ortamında değil, hatta bu ortamın dışında ve evlerinde ve toplandıkları yerlerde gözetlemeye başladı ve bu insanların emailleri ve telefon görüşmeleri dinlendi ve okudukları kitaplar ve kişisel notları tarandı. Gerçekte bu yasadan sonra Amerika’da müslümanların toplulukları ve her türlü teşekkülü potansiyel terör örgütü muamelesi görmeye başladı, oysa bu tutum, uluslararası medeni ve siyasi hakları misakının 4. Maddesinin 1. Bendi ve 11. Maddesinin 1. Bendine aykırıydı. Bu maddelerde insanların özel yaşamının hürmetine vurgu yapılıyor.

Avrupa ülkelerinde de müslümanlar türlü ayrımcılıklara maruz kalıyor. Avrupa’da bazı ev sahipleri evlerini müslümanlara kiraya vermiyor bunun için müslüman kadınların başörtülü olmalarını ve erkeklerin de sakal bırakmalarını gerekçe gösteriyor. Bazı müslüman başörtülü kadınlar spor kulüplerinde veya yüzme havuzlarında kayıt yaptırırken sıkıntı ile karşılaşıyor. Okullarda da müslüman çocuklar sürekli ayrımcılığa ve aşağılanmalara maruz kalıyor. Avrupa’da müslümanlar tüm arenalarda, yani okuldan işyeri ve meslek sahibi olma durumuna kadar ciddi sorunlar ve ayrımcılıklarla karşı karşıya geliyor. Bu alanda en büyük sıkıntıyı başörtülü müslüman kadınlar yaşıyor, çünkü bu insanlar daha yetenekli ve daha uzman oldukları halde iş bulamıyor ve bu tür ayrımcılıklar ve sosyal adaletsizlik durumları göçmen sayısı daha az olan küçük kentlerde ve kasabalarda daha fazla olduğu gözleniyor.

Son günlerde müslümanlara karşı havayolları firmalarının seferlerinde sergilenen tuhaf tutum ve davranış bu insanların yaşamını olumsuz etkiliyor ve insani keramet ve insan haklarınin ihlaline neden oluyor.

İngiltere’de yayımlanan Independent gazetesi yayımladığı raporda Amerika ve İngiltere gibi ülkelerde müslümanlar uçağa binerken karşılaştıkları tuhaf kurallara işaretle şöyle yazıyor:

Eğer siz müslümansanız, uçakta kitap okumanız veya matematik problemi çözmeniz size uygulanan 9 yasağın arasında yer alıyor.

Bir süre önce Amerika’nın Maimi kentinde uçakları beş saat beklemek zorunda kalan iki müslüman bayana yiyecek ve içecek temin etmek üzere uçaktan inişlerine izin verilmiyor ve bu iş en son polis gözetiminde gerçekleşiyor.

Yine Amerika’nın Şikago havaalanında müslüman bir bayan sırf yanında oturan yolcudan sandalyelerini değiştirmelerini istediği için uçaktan indiriliyor. Somalyalı başörtülü müslüman kadın Amerika müslümanlar konseyinden bu konu ile ilgilenmesini istedi.

Independent gazetesi raporuna şöyle devam ediyor: Eğer siz müslümansanız ve adınız başka birinin adına benziyorsa yine sorun yaşarsınız. Bunun örneğini 6 yaşındaki Seyyid Adem Ahmet yaşadı. 6 yaşındaki çocuğun adı tehlikeli yolcuların listesinde bir ada benzediği için uçağa binmesi engellendi. Gerçi yetkililer bu sorunu çözme sözü verdi, fakat Seyyid Adem Ahmet, Mart ayında Kanada havayollarına ait uçağa binemedi.

Arapça konuşmak, başlı başına bir sorun oluşturuyor. Irak’tan Amerika’ya gelen bir sığınmacının adı geçen Nisan ayında sırf Bağdat’taki ailesi ile telefon görüşmesinde Arapça konuştuğu için yolcuların listesinden silindi. Hayreddin Mahzumi telefon görüşmesinde amcasına BM genel sekreteri Ban Ki Moon ile yemek yediğini anlatınca uçağı terk etmek zorunda kaldı, çünkü uçakta bulunan bir başka yolcu Mahzumi’yi tehdit arz eden sözcükleri dile getirdiğini söyledi.

Müslümanlara benzemek de sıkıntı oluşturuyor. Buna göre Şikago havaalanında beş kişilik bir aile güvenlik gerekçesi ile ve hiç bir açıklama veya izahat yapılmaksızın uçaktan indirildiler.

İslamî ad taşımak da yasaklar listesine girmeniz için yeterli oluyor. Geçen ad Muhammed Ahmet Rıdvan adlı yolcunun adı Amerika havayolları seferinin yolcu listesinden silindi. Muhammed uçağa binip sandaleyesine oturduğunda da uçağın bayan hostesi yaptığı anonsta, “25 numaralı sandalyenin yolcusu Muhammed Ahmet, ben sizi gözetliyorum” dedi.

Allah’ın adını anmak da müslümanların uçaktan indirilmelerine yetiyor. Buna göre Faysal ve Nazia Ali adlı müslüman çift, Paris’ten Amerika’ya uçan Delta air havayollarına ait uçaktan indirildi. Gerekçe ise bu iki kişinin Allah’ın adını zikretmekte. Gerçi bu müslüman çift hatta bunu inkar etti.

Uçakta müslümanların kitap okuması da yasaktır. İngiltere havaalanında müslüman bir işçi sorgulandı, çünkü uçağın mürettebatı onu balayına çıktığı seyahati sırasında Suriye kültürü hakkında bir kitap okurken görmüştü. Müslüman kadın Faize Şahin aynı sebepten ötürü Türkiye’de balayına gidemedi ve Yorkshare havaalanı polisi geçen 25 Temmuz’da buna mani oldu.

Son konu ise matematik problemi çözmektir. Amerikalı bir yolca bir başka yolcu yanlışlıkla ona matematik problemlerini Arapça çözdüğünü söyleyince polise bildirdi ve bu da söz konusu yolcunun polis eşliğinde uçaktan indirilmesine sebep oldu.

BM bildirgesinin 1. Maddesinin 3. Bendi ve 55. Maddesinin c bendine göre BM’ye üye olan tüm devletlerin hiç bir ırk, cinsiyet, dil veya dine dayalı ayrımcılık yapmaksızın insan haklarına ve temel özgürlüklere uymak zorundadır. Buna göre her ülkede yaşayan azınlıklar da bu maddelere göre uluslararası hukukun koruması altındadır. Dolaysıyla bu bildirge azınlıkları ayrımcılık yapmama ilkesine göre koruma altına almıştır.

Evrensel insan hakları bildirgesinin ikinci maddesi de tüm insanlar hangi ırktan, renkten, dilden, cinsten, dilden, dinden, milliyetten ve hangi siyasi inanca sahip olursa olsun bu bildirgeden belirtilen tüm haklardan ve özgürlüklerden yararlanma hakkına sahiptir. Müslümanlar da diğer insanlar gibi eşit haklara sahiptir ve her türlü ayrımcılığa maruz kalmamaları gerekir. Kuşkusuz müslümanlara karşı uygulanan bu tür ayrımcılıklar hiç bir insan hakları belgesi ile bağdaşmamaktadır ve ancak İslamofobia projesi çerçevesinde uygulanan ayrımcılıktır.