Mart 24, 2017 19:05 Europe/Istanbul

Geçen hafta Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev Tahran’ı ziyaret etti.

Aliyev’in Tahran ziyaretine paralel olarak İran’ın uluslararası Kuzey Güney koridorunu tamamlayan en önemli halkalardan biri sayılan Astara – Astara demiryolu hizmete girdi. İran ve Azerbaycan Cumhuriyeti demiryollarını birleştirme anlaşması Ekim 2015 tarihinde iki ülkenin karma ekonomik komisyonunun oturumunda imzalanmıştı.

Kuzey Güney koridoru İran’ın güneyinde Benderabbas liman kentinden Azerbaycan cumhuriyetinin Astana liman kentine ve oradan da Rusya ve Kuzey Avrupa ülkelerine uzanan demiryollarını kapsayan önemli koridorlarından biridir. Şimdi bu yeni projenin belirlenen hedeflerin çerçevesinde hizmete girmesinin ardından İran ve Azerbaycan Cumhuriyeti arasındaki ticari ilişkilerin hacmi şimdiki durumun dört katına çıkacağı ve yaklaşık yılda iki milyar dolara ulaşacağı ifade ediliyor.

Bu koridorun üzerinde yer alan ve iki ülkenin demiryollarının birleştiği nokta sayılan Astara liman kenti, İran’ın Avrasya bölgesine açılan ticaret kapısıdır. Şimdi İran ve Azerbaycan Cumhuriyeti yetkililerinin vardığı anlaşmaya göre iki ülke arasında uzanan Astara – Astara demiryollarını birleştirme projesi İran topraklarında iki km ve Azerbaycan Cumhuriyeti topraklarında sekiz km uzunluğunda uygulanıyor. İran topraklarında demiryolu inşaatının 6 km kadarı tamamlanmak üzere olduğu ve yapılan planlamalara göre geriye kalan kısmı da hızla tamamlanacağı ifade ediliyor

Image Caption

Yaklaşık iki yıl önce de Türkmenistan’dan ilk tren İran’ın İnce Burun sınır kapısını geçerek bir başka demiryolu projesi hizmete girmişti. Bu projeden daha önce de İran demiryolları Sarahs – Tecen bölgesinde Türkmenistan demiryolları ile birleşerek orta Asya ülkelerine bağlandı.

Bir başka adımda Aralık 2014’te İran – Türkmenistan – Kazakistan demiryolu ortak projesi üç ülkenin cumhurbaşkanlarının katıldığı törenle hizmete girmişti. Bu demiryolu projesinin hizmete girmesi ile birlikte dünyanın doğusunda yer alan Çin’den orta Asya’ya kadar uzanan bölgeden Batı’ya uzanan uluslararası ticaret koridorunun uzunluğu on bin km kadar kısaldı. Şimdi ise Reşt – Astara demiryolu projesinin tamamlanması ve Azerbaycan Cumhuriyeti demiryolları ile birleştirilmesi ile beraber İran yeni bir güzergahtan orta Asya ve Kafkasya bölgelerine bağlanıyor. Kazvin – Reşt – Astara demiryolu projesinin tamamlanması ile birlikte Kuzey Güney koridorunun bir başka önemli halkası tamamlanmış oluyor.

Azerbaycan lideri İlham Aliyev’in son üç yılda üçüncü kez İran’ı ziyaret ettiği sırada iki ülke arasında iki işbirliği belgesi imzalandı. Azerbaycan Cumhuriyeti ekonomi Bakanı ve İran ve Azerbaycan Cumhuriyeti karma ekonomik komisyonunun Azeri eşbaşkanı Şahin Mustafayev, hali hazırda iki ülke arasında tüm alanlarda çok iyi işbirliği devam ettiğini ve ekonomi alanında da İran ve Azerbaycan Cumhuriyeti arasında ticaret hacmini geliştirme zemini bulunduğunu belirtiyor.

Gerçekte İran ve Azerbaycan Cumhuriyeti arasında işbirliği alanları az ve sınırlı olmadığı gibi, gayet çeşitli ve çok yönlü sayılır. Bu işbirliği aynı zamanda İran ve Avrasya bölgesi arasında işbirliğini çok yönlü geliştirme zemini de sayılıyor ve olumlu sonuçlarından bölgedeki tüm ülkelerin faydalanabileceği anlaşılıyor.

İran ve Azerbaycan Cumhuriyeti arasında güçlü bağları oluşturan bir başka konu ise iki ülkenin Hazar denizinde işbirliği ve teamülleridir. Hazar denizi kıyı ülkelerin ortak denizi ve hepsi için değerli bir doğal kaynak sayılır, gerçi bu deniz orta Asya cumhuriyetleri bağımsızlığına kavuştuktan sonra başta çevre alanı olmak üzere bazı alanlarda ciddi sıkıntılarla karşı karşıya gelmiştir.

Cumhurbaşkanı Ruhani geçen Pazar günü İran ve Azerbaycan Cumhuriyeti üst düzey heyetlerinin Tahran’da düzenledikleri oturum ardından katıldığı basın toplantısında Tahran ve Bakü arasında Hazar denizinde petrol kaynaklarından yararlanma üzerine iyi müzakere gerçekleştiğini, bu bağlamda en uygun sonuca ulaşıncaya kadar iki ülkenin petrol bakanları müzakereleri sürdüreceklerini kaydetti.

Image Caption

Cumhurbaşkanı Ruhani, Tahran ve Bakü Hazar denizinin hukuki statüsü hakkında görüş alış verişinde ve iyi teamülde bulunabileceklerini de vurguladı.

Geçen hafta İslamî şura meclisi milletvekilleri hş. 1396 yılının bütçesini onayladı. Cumhurbaşkanı Ruhani bütçe taslağını 4 Aralık 2016’da İslamî şura meclisine yaptığı ziyareti sırasında sundu.

İran’ın 1396 bütçesi yaklaşık 300 milyar dolar civarındadır ki cari yılın bütçesine kıyasla %8.84 kadar bir artışı söz konusudur. İran’ın genel bütçesinde her varil ham petrol için 50 dolarlık bir fiyat öngörüldü. Bu arada yeni yılın bütçesinde petrol gelirine olan bağımlılık geçen yılda %35’ten %30’a geriledi.

Aslında petrol gelirine olan bağımlılığın gerilemesi ve vergi gelirlerinde öngörülen artış, İran’ın yeni yılın bütçesinin iki temel ilkesi sayılır. İran Bercam nükleer anlaşması yürürlüğe girdikten sonra maden ürünlerinin ihracatını geliştirmek ve bu sektörden elde ettiği geliri 1.5 milyar dolardan 6 milyar dolara yükseltmek için on yıllık bir stratejik plan hazırladı. Bundan başka ihracat yolundaki tüm engeller kaldırıldığı takdirde 2025 yılının sonuna kadar petrokimya ürünleri dışındaki sanayi ürünlerin ihracatından elde edilen gelirin 15 milyar dolardan 60 milyar dolara yükselmesi bekleniyor.

Image Caption

Son iki yılda petrol fiyatlarının aşırı oranda düşmesi hükümeti bütçenin kaynaklarını temin etme açısından özel şartlarla karşı karşıya getirdi, öyle ki geçen yılın bütçesinde petrol gelirinden elde edilen gerçek gelir, son on yılın en düşük petrol geliriydi.

Gerçi petrol gelirlerine olan bağımlılığı 6. Beş yıllık kalkınma programı çerçevesinde azaltmak mümkün gibi gözükebilir, fakat petrolü İran ekonomisinin yapısından tamamen koparmak hiç kuşkusuz uzun zaman gerektiren karmaşık bir süreçtir. Şimdi ise hükümetin aldığı bazı tedbirlere göre  hali hazırda yeni yılın bütçesinde vergi gelirleri petrol gelirlerini geride bıraktı.

Yeni yılın bütçesinde İran’ın vergiden elde edeceği gelirin %20 artış kaydetmesi öngörülüyor. Ancak bu amaca ulaşmak için yeni yılın bütçesine iki ciddi elzem dayatıyor. Bu elzemlerin ilki, yürütme kurumlarının kamu giderlerinde tasarruf ve verimliliği arttırma yönünde azami derecede çaba harcamaları ve direniş ekonomisinin genel politikaları doğrultusunda hareket etmeleridir. Aslında dünyada petrol fiyatlarının orta vadeli ufkuna bakıldığında, gelecek yılda İran’ın petrol gelirinde önemli bir artışı beklememek gerektiği anlaşılıyor. Bu yüzden hükümetin kaynakları yeniden belirlemesi ve hükümetin giderlerini gözden geçirmesi ciddi bir elzemdi ve yeni yılın bütçesinde başlaması gerekiyordu.

Son yıllarda bütçe açığı ve bu açığın İran merkez bankası üzerinden kapatılmaya çalışılması, İran ekonomisinde enflasyonun çift haneli olmaya devam etmesinde etkili olan en temel etkendi. Şimdi ise cari yılda enflasyonun tek haneye düşürülmesiyle elde edilen kazanımı korumak için cari yılın devamında para ve mali disiplinin sürdürülmesi ve yeni yılda da aynı şekilde korunması gerekir.

Öte yandan iktisadi büyüme hedeflerinin gerçekleşmesi, önümüzdeki yıllarda ülkede önemli oranda yatırım yapılmasına bağlıdır. Fakat bütçe kaynaklarının kısıtlı olması ve yeni yılda öngörülen gelir seviyesi göz önünde tutulduğunda mevcut kaynaklarının kısıtlı olacağı anlaşılıyor. Bu durumda imar projelerine ayrılan ödeneklerin eski yöntemlerle değerlendirilmesinin ülkenin yatırım ihtiyaçlarını karşılamaya gücü yetmeyeceği de kesindir. Dolaysıyla Bercam nükleer anlaşmasının yürürlüğe girmesi ve uluslararası fırsatlardan daha fazla yararlanma imkanının oluşmasından sonra İran ekonomisi yeni bir döneme geçiş yapması gerekir.

İran’da oluşan yeni şartlarda küresel ekonomide var olan fırsatlardan daha fazla yararlanma şartları özellikle piyasa, teknoloji ve sermaye alanlarında elverişli hale gelmiştir.

Petrol dışı ihracatın ivmeli bir şekilde artması ve ihracata dönük üretimin geliştirilmesinin teşvik edilmesi , çeşitli imar ve bayındırlık projelerinde ortak yatırım, su kaynakları ve çevre sorunlarının çözümü için uluslararası kapasitelerden yararlanması,  iktisadi gerekçeleri güçlü olan projelerin mali kaynaklarının dış kaynaklardan karşılanması, yeni yılın bütçesinde göz önünde bulundurulan bazı önemli eksenlerdir. Yeni yılın bütçesinde ise hükümetin 6. Beş yıllık kalkınma programında yer alan meselelere de öncelik verilmiştir. Hükümetin yeni yılın bütçesindeki en önemli risaleti ise ülkenin iktisadi istikrarını korumak ve enflasyon oranının düşürülmesini sürdürmek ve bunun yanında milli üretimin gelişme ivmesine katkı sağlamak ve direniş ekonomisi ve 6. Beş yıllık kalkınma programı hedefleri doğrultusunda ekonomik büyüme endeksini büyütmektir.

Geçen hafta Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif Hint okyanusu kıyı ülkeleri liderler zirvesine katılmak üzere Endonezya’nın başkenti Cakarta’ya gitti. Bültenimizi bu konu ile ilgili hazırladığımız raporumuzla noktalıyoruz.

Hint okyanusu kıyı ülkeleri birliği 1997 yılında resmen faaliyetlerine başlayan uluslararası bir örgüttür. Birliğin amacı ise üye ülkelerin arasında sürdürülebilir kalkınma ve iktisadi işbirliği ve ilmi ve ticari işbirliğini geliştirme yolundaki engellerin kaldırılmasından ibarettir.

Image Caption

Hint okyanusu kıyı ülkeleri birliğinde İran, Avustralya, Bangladeş, Hindistan, Endonezya, Kenya, Madagaskar, Malezya, Muris, Mozambik, Umman, Sişel, Singapur, Güney Afrika, Sri Lanka, Tanzania, Komoros, Somali, Tayland, BAE ve Yemen olmak üzere 21 ülke asli üye olarak yer alıyor. Çin, Almanya, Japonya, Mısır, İngiltere ve Fransa ise birliğin gözlemci üyeleri olarak oturumlara katılabiliyor.

Hint okyanusu kıyı ülkeleri liderler zirveside bir konuşma yapan Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, İran’ın Çabahar liman kenti Kuzey’le Güneyi ve Doğu ile Batı’yı birleştiren en güvenli ve en kısa güzergah olduğunu vurguladı.

Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif gittiği Endonezya’nın başkenti Cakarta’da Hint Okyanusu Kıyı Ülkeleri liderler zirvesinde yaptığı konuşmada İran’ın güneydoğusunda yer alan Çabahar liman kentini ve Bercam nükleer anlaşması yürürlüğe girdikten sonra ortaya çıkan fırsatlarını anlattı.

Zarif, İran’ın Çabahar liman kenti Kuzey’le Güneyi ve Doğu ile Batı’yı birleştiren en güvenli ve en kısa güzergah olduğunu vurguladı.

Bölgede terör ve radikalizm afetine de değinen Zarif, zirvede terörle sonuçlanan her türlü radikalizm ve şiddetle mücadeleye vurgu yapan bildirinin onaylanmasını olumlu karşıladıklarını kaydetti.