2021 yılı, gazetecilerin zorlu yılı
Veriler 2021 yılında 488 gazetecinin hapse atıldığını ve 46 gazetecinin öldürüldüğünü gösteriyor. Hapse atılan gazeteci sayısı son 25 yılın en yüksek rakamını oluşturuyor.
Bu sayı özellikle Myanmar, Belarus ve Hong Kong’da medyaya karşı artan baskıların yüzünden 2021 yılında tavan yaptı.
Evet, 2021 yılın sonuna yaklaşırken bu yılda acı tatlı birçok olaya şahit olduk. Gazeteciler dünya genelinde yaşanan bu olayları anlatanlardı, ama zaman zaman kendileri haber konusu oldu.
Buna göre bu sohbetimizde 2021 yılında gazetecilerin başına gelen bazı hadiseleri sizler için gözden geçirmeye karar verdik.
2021 yılında Amerika’nın 58 yaşındaki Filipinli gazeteci yazarı Maria Ressa ve Rusya’nın 59 yaşındaki gazeteci yazarı Dimitri Muratov adlı yazarları ifade özgürlüğünü savunma yolunda sarf ettikleri emeklerinden ötürü Nobel barış ödülüne aday gösterildi. Bu yılın Nobel barış ödülü bu iki gazeteciye verildi, zira onlar ifade özgürlüğü uğruna cesurca mücadele etti ve dünyada demokrasi ve basın özgürlüğünü savunan tüm gazetecileri temsil etti.
Nobel ödülü komite Başkanı Brit Andresen iki gazetecinin adını açıkladığı zaman, demokrasi ve basın özgürlüğü çok kötü şartlarda olduğu bir dünyada bu iki gazeteci bu ülküyü savunan tüm gazetecileri temsil ettiğini kaydetti.
Filipinli gazeteci yazar Maria Ressa Filipinler’in haberlerini online yayımlayan Rappler sitesinin başkanıdır. Ressa 2020 yılında sanal ortamda Filipinler’in siber suçlarla mücadele adlı tartışmalı yasasına göre yalan haber yayımlamakla suçlandı, ancak bu suçlama insan hakları örgütleri ve gazetecilerin tepkisine neden oldu ve Filipinler’in yönetimi basın özgürlüğüne saldırmakla suçlandı.
Ressa bir demecinde şöyle dedi: bu ödül gerçekte dünya genelinde tüm gazetecilere aittir. Biz birçok cephede yardıma muhtacız. Bugün dünyada gazetecilik mesleği geçmişe kıyasla çok daha zorlu ve tehlikeli hale gelmiştir.
Rusya’nın 59 yaşındaki gazeteci yazarı Dimitri Muratov, 1995 – 2017 yılları arasında Rusya’nın Novaya Gazeta adlı gazetesinin genel yayın yönetmenliğini yapan bir gazetecidir. Gazete hükümette yolsuzluk ve insan hakları ihlallerine ilişkin raporları yayımlamakla ünlüdür.
Muratov uzun yıllar Rusya’da gazetecilerin infaz edilmesini takip eden bir gazetecidir. Muratov Nobel barış ödülünü kazandığı ilan edildikten sonra ödülü çalıştığı gazeteye ve öldürülen gazetecilere vereceğini açıkladı.
İran’da da maalesef 2021 yılında Mehşad Kerimi ve Reyhani Yasini adındaki iki gazeteci bir görev sırasında onları taşıyan otobüsün kaza yapması sonucu hayatını kaybetti ve İran’ın basın camiasını yasa boğdu.
Bundan başka, 2021 yılında medya alanında faaliyet yürüten 46 gazeteci terör saldırıları ve suikast sonucu hayatını kaybetti. Bu gazetecilerin yüzde 65 kadarı bilinçli bir şekilde hedef alınarak katledildi.
2021 yılı Meksika ve Afganistan’da sırasıyla 7 ve 6 gazetecinin katledilmesiyle birlikte bu yılda gazeteciler için en tehlikeli ülkeler oldu. Bu sıralamayı Yemen ve Hindistan dörder gazetecinin ölümü ile birlikte ortaklaşa üçüncü sırada yer aldı.
Öte yandan veriler, 2021 yılında 65 gazeteci rehin alındığını, ki bu da bir önceki yılın sayısından iki gazeteci fazla olduğunu ortaya koydu. Suriye, Irak ve Yemen sırasıyla 44, 11 ve 9 gazetecinin rehin aldındığı ilk üç ülke oldu.
Bu arada en çok kaygı uyandıran veriler, 2021 yılında tutuklanan gazetecilerin sayısı ile ilgilidir. 2021 yılında 488 gazeteci gözaltına alındı. Bu rakam 1995 yılında yayımlanan ilk yıllık rapordan bu yana en yüksek rakam sayılıyor. bu rakamda görülmemiş istisna artış ise Myanmar, Belarus ve Çin ülkelerindeki uygulamaların sonucudur. Çinli yetkililerin Hong Kong’da uyguladığı yeni güvenlik yasası, 2021 yılında çok sayıda gazetecinin gözaltına alınmasına sebebiyet verdi.
Çin yönetimi 127 gazeteciyi hapse atmakla bu alanda başı çekerken, Myanmar 53 gazeteci ile ikinci, Vietnam 43 gazeteci ile üçüncü, Belarus 32 gazeteci ile dördüncü ve S. Arabistan 31 gazeteci ile beşinci sırada yer alıyor.
Raporun bir başka bölümende ise dünya genelinde kadın gazetecilerin tutuklanma sayısında büyük artış kaydedildiği belirtilerek bu konudan duyulan esef dile getiriliyor. 2021 yılında dünya genelinde yaklaşık 60 kadın gazeteci gözaltına alındı, ki bu rakam 2020 yılında kaydedilen rakamın üçte bir kadar üstünde olduğu anlaşılıyor. Belarus 15 erkek gazeteciden başka 17 kadın gazeteciyi gözaltına alarak bu alanda başa geçti.
Şimdi gazetecilerin dünyasından tuhaf bir haberi gözden geçirmek istiyoruz. Bu haber, dünyaya haberleri duyuran gazetecilerin bazen kendileri haber konusu olduğunu gösteriyor.
İngiltere parlamentosunda Chris Brayant uluslararası basın özgürlüğüne aykırı bir harekette İranlı gazeteci Ali Rıdvani hakkında bazı suçlamaları ileri sürerek bu gazetecinin adını önerdiği yaptırım listesine yerleştirdi ve İngiltere’ye seyahati yasaklanmasını ve bu ülkede mal varlığına el konmasını istedi.
Son yıllarda İran karşıtı Farsça yayın yapan muhalif medya organlarının üssü haline gelen İngiltere yönetim İran devlet radyo televizyonu muhabiri olan Rıdvani’ye yaptırım kararı aldı ve bu kararını büyük bir propaganda yaparak duyurdu.
Bu gelişmenin tuhaflığı ve bir ölçüde saçmalığı ve komikliği bir yana, Batılı devletlerin serbest bilgilendirme akımına karşı çifte standart tutumunu daha da gün yüzüne çıkardı. Batı İran tarafından doğru haber ve bilgilerin muhataplarına ulaşmasını engellemek için İran İslam Cumhuriyeti’nin uydu kanallarını engelliyor. Oysa aynı Batılı devletler terör eylemlerinin propagandasını yapan ve teröristlerin görüşlerini yansıtan uydu kanallarına hiç bir kısıtlama getirmiyor. Şimdi ise Batı bu durumlara bir de gerçekleri anlatan gazetecilere yaptırım uygulamayı da eklediği ve böylece sağlıklı bilgilendirme akımını engellemek istediği anlaşılıyor.
2021 yılının sonuna yaklaştığımız şu sıralarda sınır tanımayan gazeteciler örgütü siyonist rejim İsrail aleyhinde uluslararası ceza mahkemesinde dava açtı. Örgüt siyonist İsrail’in Gazze’de gazetecilerin çalıştığı binayı bombardıman etmesini savaş suçu ilan etti.
Korsan İsrail savaş uçakları geçen 15 Mayıs tarihinde Gazze’de bazı uluslararası haber kanalı ve medyanın ve gazetecilerin bulunduğu bina olan El Cela binasını bombardıman etti. Bu saldırı ağır maddi hasara yol açmanın yanında Gazze Şeridi’nde devam eden savaşla ilgili haber alınmasını da zor duruma soktu.
Oysa bundan önce uluslararası gazeteciler federasyon BM güvenlik konseyine hitaben yayımladığı bildiride, konseyden Gazze Şeridi’nde bulunan gazetecilere saldırıların önüne geçmesini istemişti. Federasyon, gazetecilerle saldırıların amacı, Gazze’de sahadaki gerçekleri anlatan gazetecileri susturmayı amaçladığını belirtti.
Saldırıya tepki gösteren ve merkezi New York kentinde bulunan gazetecileri koruma komitesi CPJ, uzun zamandır uluslararası medya organlarının merkezi olarak bilinen bu binaya yapılan saldırı, siyonist rejim savaş bakanlığı kasıtlı olarak medyayı hedef aldığını ve böylece Gazze halkının çektiği acıların yansıtılmasını engellemek istediğini ortaya koyduğunu belirtti.
Medyanın gösterdiği tepkiden başka, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres de Gazze Şeridi’nde yabancı medya organlarının bulunduğu binaya yapılan saldırıya ve gazetecilerin tehdit edilmesine gösterdiği tepkide, bu tür saldırıların hen ne pahasına olursa olsun engellenmesi gerektiğini, zira medya ve sivil kurumların hedef alınması uluslararası yasaların ihlali olduğunu belirtti.
Uluslararası gazeteciler federasyonu Eylül ayında bir rapor yayımlayarak, Afganistan’da Taliban örgütü iktidarın başına geçtiği günden beri bu ülkede 153 medya organının faaliyeti durdurulduğunu, kadın gazeteciler de çalışma hakkından mahrum bırakıldığını duyurdu.
Söz konusu federasyon raporda, Afganistan’da medya organlarının kapatılması ve bu kurumlarda çalışanların tehdit edilmesi ve şiddet uygulamalarına maruz kalması, Taliban örgütünün iktidarın başına geçmesinin sonucu olduğu ve bu ülkede gazetecilerin tutuklanması ve hatta darp ve işkence edilmesine ilişkin haberlerin sayısı sürekli arttığı kaydedildi. Federasyon raporda, Afganistan’da Taliban örgütünün iktidarın başına geçmesi 7 bin medya çalışanını etkilediğini, bu insanlar can havlıyla çalışmayı bırakarak saklandığını kaydetti.
Afganistan’da gazeteciler ayrıca Taliban hükümeti tarafından serbest bırakılan binlerce caninin intikam amaçlı saldırılarının tehdidi altında bulunuyor. Bu canilerin işlediği cinayetleri bundan önce Afgan gazeteciler tarafından yansıtıldığı için şimdi bu tehdidin altında bulunuyor.
Uluslararası gazetecilerfederasyonu Genel Sekreteri Anthony Blanger ise şöyle diyor:
Bence biz şimdi Afganistan’da tek bir resmi medyaya, yani içinde bir tek kadın bile çalışmayan Taliban medyasına tanık olacağız. Bu medyanın dışında hiç bir gazeteci çalışamayacaktır. Gerçi Taliban iktidar olmadan önce de Afganistan’da gazetecilik yapmak kolay bir iş değildi ve birçok gazeteci bu uğurda canından oldu; ancak şimdi durum gazeteciler için daha da karanlık oldu.