İran'ın İnsan Haklarını Araçsal Olarak Kullanılmasına Karşı Çıkması
İran yargı erki insan hakları dairesi başkanı ve Çin ile Rusya'nın Tahran'daki büyükelçileri, ülkelere karşı insan hakları araçlarının kullanılmasını eleştirdi.
Rusya Büyükelçisi Levan Jagarian ve Çin'in İran Büyükelçisi Chang Hua ile İran İslam Cumhuriyeti'nin uluslararası işlerden sorumlu yargı erki başkanı yardımcısı ve insan hakları dairesi sekreteri Kazım Garibabadi ile yaptığı görüşmelerde, İnsan hakları araçlarının ülkelere karşı kullanılmasını kınayıp, buna karşı ikili düzeyde ve uluslararası insan hakları kuruluşları düzeyinde ortak istişarelerin sürdürülmesi ve geliştirilmesi gereğini vurguladılar.
Öneriyi memnuniyetle karşılayan Rus büyükelçisi, İran'a karşı insan hakları kararlarına karşı çıktı ve bu alandaki İran karşıtı eylemlere karşı devam eden muhalefetini vurguladı. Çin büyükelçisi, siyasi ve uluslararası gelişmelerin Pekin'in Tahran ile ilişkileri geliştirme konusundaki siyasi iradesini asla etkilemeyeceğini söyledi. Batı'nın insan hakları ihlalleri bahanesiyle İran'ın iç işlerine müdahalesini kınadı.
Bu görüşmelerde, üç ülke yetkilileri insan hakları araçlarının ülkelere karşı kullanılmasına karşı çıkarken, insan hakları alanında ikili düzeyde ve uluslararası kuruluşlarda ortak istişarelerin sürdürülmesi ve geliştirilmesi gereğini vurguladılar.
Amerika Birleşik Devletleri liderliğindeki Batı bloğu, insan hakları konusunda kara sicile sahip en büyük insan hakları ihlalcilerinden olsalar da, insan haklarını kullanmak için her zaman halklarının ve dünya kamuoyunun tepkisinden kaçmak için diğer ülkeleri ve muhalefet ülkeleri sorguluyorlar. İran, Rusya ve Çin şu anda Batı'nın insan hakları iddialarının diğer tüm ülkelerden daha fazla hedefi durumundalar. Batı'nın lideri ve dünya polisi olarak özgürlük ve insan haklarının sözde savunucusu olan ABD, propaganda bahanesiyle her yıl diğer ülkelerdeki insan hakları durumuna ilişkin ayrıntılı temelsiz bir rapor yayınlayarak özellikle ABD'deki rakiplerini ve düşmanlarını hedef alıyor ve bunu siyasi araç olarak kullanmak istiyor.
Amerika Birleşik Devletleri dünyadaki en büyük insan hakları ihlalcisi iken bu durum devam ediyor. Rus siyaset uzmanı Andranik Migranian'a göre: "Amerika Birleşik Devletleri dünyadaki birçok ülkeden daha fazla insan haklarını ihlal ediyor ve bu ülkedeki insan hakları durumu hakkında kimsenin yorum yapmasına izin vermiyor. "
ABD hükümetinin ABD'deki insan hakları, bireysel ve sosyal hak ve özgürlüklerin ve medeni hakların korunması konusundaki sloganlarına rağmen, ABD hükümeti yerli halklara, azınlıklara şiddet içeren, insanlık dışı ve ayrımcı muamele de dahil olmak üzere çeşitli konularda muameleler yapıyor. Sığınmacılara yönelik insanlık dışı muamele, çocukların ebeveynlerinden ayrılması da dahil olmak üzere, ABD polisinin beyaz olmayan insanlara yönelik yaygın şiddeti, mahkumlara yönelik muameleler, mahremiyetin ihlali ve daha fazlası Washington'un yanlış insan hakları iddialarını yansıtıyor."
Bu konuda değinilmesi gereken bir diğer nokta da Batılı ülkelerin müttefikleri ve ortaklarındaki insan hakları durumuna pek dikkat edilmemesi ve eleştirilseler bile bunların sadece yüzeysel eleştirilerden ibaret olup pratik bir etkisi olmadığıdır.
Bunun bir örneği, 7 yıllık savaşta binlerce kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olan Suudi koalisyonunun Yemen'in mazlum ve mağdur halkına yönelik insanlık dışı eylemlerini Batı'nın ihmal etmesidir. ABD Başkanı Joe Biden, iddialar çerçevesinde Suudilere baskı yapma sözü vermiş olsa da başta ABD'nin siyasi, ekonomik ve güvenlik çıkarları doğrultusunda, önceki sloganları unutmuş, Suudi Arabistan ile yakın ilişkiler kurmuştu. Suudi rejimine hatta silah satışını bile yeniden başlamıştır. Öte yandan Biden hükümeti çeşitli bahanelerle İran, Çin ve Rusya'yı defalarca insan hakları ihlalleriyle suçlamış ve bu konuda psikolojik ve propaganda savaşı yürütmüştür.