İlkbahar sofrasında – 2
İlkbahar sofrasında başlıklı sohbetimizin bugünkü bölümünde size Heftsin sofrasından söz etmek istiyoruz.
Eski İran merasimlerinde her şenlik için bir sofra kurulur ve üzeri türlü yiyeceklerle donatılırdı. Nevruz sofrasına Heftsin sofrası denirdi ve diğer sofralardan daha renkli olması gerekirdi. Her evde genellikle yeni yıla bir kaç saat kala Heftsin sofrası hazırlanır ve yerden biraz daha yüksek bir seviyede kurulurdu. Bu gelenek günümüzde bazı ufak tefek değişikliklerle beraber devam ediyor.Heftsin sofrasına Fars dilinde “S” harfi ile başlayan yedi yiyecek veya yeşeren nesne yerleştirilir ve yeni yılda tarım ürünlerinde bolluk ve bereketi simgeler.
Heftsin sofrasının nesnelerinden biri, buğday, mercimek ve nohut gibi tohumlarla yeşertilen ve yeniden doğuşu ve tazeliği ve insanla doğanın bütünleştiğini simgeleyen ve sofranın bereketi sayılan ekmekle bağlantısı bulunan Sebze’dir.
Yeşeren buğdaydan yapılan ve Semenu adı verilen bir nevi tatlı bitkilerin yeniden doğuşu ve üremesini simgeler.
Farsçada Sib adı ile bilinen elma ise sağlık, güzellik ve üreme simgesi, yine Farsçada Senced adıyla bilinen iğde gönül verme ve üreme simgesi ve bir rivayete göre akılcı olmak ve ölçülü hareket etme simgesidir.
Heftsin sofrasında Somakm ve Sarımsak da sağlık ve yaşamda hareketlilik bakımında ilaç niyetinde simgelerdir. Sirke ise Heftsin sofrasına sabır ve zorluklara karşı tahammül etmeyi simgeler, zira hazırlanışı uzun süren bir nesnedir.
Bunlardan başka İran milleti güzel Heftsin sofrasını bezemek için yaratılış ve üremeyi temsil eden yumurta, şeffaflık ve doğruluk simgesi olan ayna gibi diğer bazı simgeleri de Heftsin sofrasına yerleştirir.
Heftsin sofrasında yer alan su, bereket ve temizlik simgesi, kırmızı küçük balık hayat ve canlılık simgesi, sikke sermaye ve işlerin revaçta olmasının simgesi ve mum da nur ve aydınlık simgesidir. Sümbül gibi çiçekler de Heftsin sofrasında özel yeri vardır ve kokuları ilkbaharın geldiğini müjdeler. Bu sofrada şeker ve tatlılar da yer alır ve hepsinin yanında Müslümanların semavi kitabı Kur'an'ı Kerim de bu sofranın olmazsa olmazıdır.
Gerçekte İran milletinin yedikleri ve içtikleri hakkında bilgileri ve renklerin ve mevsimlerin güzellikleri ve ürünleri hakkında bilgileri çeşitli mevsimlerde düzenledikleri şenliklere yansımaktadır. Nitekim Nevruz sofrasına yerleştirilen yiyeceklere bakıldığında hepsi çeşitli mineralleri ve vitaminleri içerdiği ve vücudun savunma sistemini takviye etmenin yanı sıra insanı kanser ve kalp ve damar hastalıkları gibi ölümcül hastalıklardan koruduğu anlaşılır. Gerçekte İran milletinin Heftsin sofrası sağlıklı beslenme mesajını kuşaktan kuşağa aktarmıştır. Nitekim Heftsin sofrasında yer alan yiyeceklerin özellikleri bu iddiayı doğrular niteliktedir.
Elma A, B ve C vitaminlerini ve yine minerallerden demir, kalsiyum ve fosfor gibi birçok minerali içeren bir meyvedir. Elma birçok faydalı asit ve tuz çeşitlerini de içerir. Elmada bulunan en önemli mineral potasyumdur ve uzmanlarca gençlik minerali olarak bilinir, zira damarları yumuşatarak yüksek tansiyonu düşürür.
Elma ayrıca antioksidan zengini ve yine pektin adı verilen bir nevi lifi de içerir. Her elma ortalama dört gram lif içerir. Sindirim sisteminin iyi çalışması, kanda kollestrol oranının düşürülmesi, kanser riskinin azalması, uzun ömür ve saçların dökülmesinin önlenmesi her gün elma yemenin sayısız faydalarından bazılarıdır. Elma ayrıca pek fazla şeker içermediği için diyabet hastalarına tavsiye edilir.
İğdenin de bilinen birçok özelliği vardır. İğde C ve E vitamini zengini bir meyvedir ve güçlü antioksidan olan karoten içerir. İğdede bulunan flavonoidler ve yağlı asitler sayılan linolik asit ve uleonik asit ve sitrostrol gibi stroller iltihaplanmalara karşı etkilidir.
İğdede bulunan flanovoid kasların gevşemesine yardımcı olur ve bu yüzden kaslarında ve mafsallarında rahatsızlığı olan insanlara iyi gelir. Araştırmalar iğdeyi ve çekirdeğinin pudrasını tüketmenin kronik iltihaplanmalarda çok etkili olduğunu göstermiştir.
İğdede kalsiyum oranı da çok yüksektir ve kemik çürümesine engeller. İğde ateşi düşürmenin yanında kanlı ishal tedavisinde de etkilidir.
Somak iştahı arttıran ve yemeklere güzel bir tat veren bitkilerden biridir. Somak ishali önler ve mideyi temizler. Somak, glükozun vücuttaki hayati proteinleri etkilemesini yüzde 80 kadar engelleme özelliği, bu bitkinin diyabet hastaları için faydalı teşhis edilmiştir. Yine bu bitkinin romatizma gibi hastalıkların tedavisinde etkili olduğu ve mikropları yok ettiği bilinen özellikleridir. Somak kanı temizler ve ure gibi kandaki fuzuli maddeleri bertaraf eder. Somak en çok kebapla tüketilmesi ve böylece kebapta ortaya çıkan urenin tesirini azaltılması tavsiye edilir.
Gerçi çoğu insan sarımsağı yemeklerin çeşnisi olarak bilir, ama gerçekte sarımsak doğa mucizesi bir bitkidir. Sarımsak birçok hastalığı önlediği gibi, birçok hastalığı da tedavi eder.
Sarımsak fulik asit, C vitamini, kalsiyum, demir, magnezyum, potasyum, biraz zink ve B1, B2 ve B3 vitaminlerini içerir. Sarımsak veya ondan yapılan haplar ilaç olarak tüketilir. Sarımsak kalp ve damar hastalıkları ve yüksek tansiyon gibi hastalıkların tedavisinde kullanılır. Yine bu bitkinin sindirim sisteminde türlü kanserleri ve prostat hastalığını engellediği ifade edilir. Bazı uzmanlar sarımsak yemeklerde çeşni olarak kullanıldığında, zehirlenmeleri önlediğini belirtir. Sarımsak anti bakteri ve anti mantar özellikleri sayesinde yiyeceklerden zehirlenmeleri engeller.
Sirke ta eski çağlardan beri ilaç niteliği yüzünden kullanılan bir maddedir. Sirke ağır yiyeceklerin sindirilmesini ve besin maddelerinin hücrelere ulaştırılmasını kolaylaştırdığı gibi, ekşi tadı yüzünden çeşitli yemeklerde çeşni olarak kullanılır.
Sirke mide salgılarına yardımcı olur, kanda ve safra kesesinde iltihaplara iyi gelir ve bir ölçüde kanser hastalıklarını engeller. Uzmanlar sirkenin tansiyonun yükselmesini önlediğini ve kollestrolü düşürdüğünü, vücut sıcaklığını kontrol ettiğini ve iltihaplanmalarda etkili olduğunu belirtiyor. Yine sirke, vücutta kalsiyumun cezbedilmesini arttırarak kemiklerin gelişmesine katkı sağladığı ve anti mikrop ve anti mantar özelliği ile besin maddelerinden zehirlenmeleri önlediği belirtilir.
Yeşertilen buğday ve buğday unundan yapılan Semenu ise hiç bir şeker katılmadığı halde çok tatlı ve hoş bir lezzeti vardır. Semenu A, E, K ve B grubu vitaminlerden B1, B3, B5, B8 ve B12 vitaminlerini ve minerallerden kalsiyum, potasyum, fosfor ve demir gibi mineralleri içerir. Tüm bunlar Semenu’yu mükemmel bir besin maddesi yapar. Semeni deri ve saç sağlığı, sinir sistemi, hafıza, kan dolaşımı, kemikler, dişler, göz ve diğer birçok organa faydalıdır. Semeni özellikle sporcular, bebekler, gebe ve bebeğini emziren analar, anemi hastaları, karaciğer rahatsızlığı ve kemik çürüme sorunu yaşayan hastalar, MS gibi sinir sistemi hastaları için birebirdir. Semenu tüketimi vücudun ihtiyaç duyduğu kaloriyi karşıladığı gibi insanı dinç ve genç tutar ve depresyonla mücadelede tavsiye edilir.
Semeni İran’da yeni yıldan önce ve Nevruz bayramı için yapılan bir tatlıdır. Semeni Heftsin sofrasının da olmazsa olmaz nesnelerinden biridir ve genellikle kadınlar tarafından ortak yapılır. Günümüzde Semenu, yüksek besin değerleri yüzünden yılın tüm mevsimlerinde yapılır.
Değerli dostlar, İran milleti tüm zorluklara ve yaşadıkları sıkıntılara rağmen eski geleneklerini ve Nevruz bayramı gibi etkinliklerini korumuştur. İran milleti hatta dayatılan sekiz yıllık savaş günlerinde yine Heftsin sofrasını kurmayı ve başında Kur'an'ı Kerim’i yerleştirerek İran’ın bekası için dua etmeyi ihmal etmedi.
Biz de tüm insanlar için sağlık dileğinde bulunarak bir kez daha Nevruz bayramını kutluyoruz.012