Birûni’yi saygıyla analım
Hş 13 Şehriver miladi 3 Eylül, İranlı büyük bilim adamı ve araştırmacı Ebu Reyhan Muhammed bin Ahmed el-Birûnî’yi anma günüdür. Programda sizleri dünyaca tanınan bu seçkin İranlı bilim adamı ile tanıştırmaya çalışacağız.
Günümüzde dünya toplumunda yaşanan bilimsel başarılar ve getiriler, asırlar önce yaşayan seçkin bilim adamları ve araştırmacıların yoğun çalışmalarının sonuçlarıdır. Hali hazırda batı dünyası kendini bilim, ilim ve uygarlık bayraktarı biliyor fakat çok da uzak olmayan bir geçmişte bu bayrak Müslüman bilim adamlarının elinde dalgalanıyordu ve aralarında bir çok İranlı bilim adamının da bulunduğu Müslüman araştırmacılar ve bilim adamları çeşitli alanlardaki çalışmaları ile günümüzde ilim düzeyinin yükselmesinde büyük katkıları oldu. Bu Müslümanlardan kısaca Birûni olarak bilinen Ebu Reyhan Muhammed bin Ahmed el-Birûnî’ye değinebiliriz.
Miladi 10. Asrda Harezm’de dünyaya gelen büyük araştırmacı, gökbilimci, bilim adamı, hezarfen Birûni İslam ve dünya uygarlığında etkili olan bir çok değerli telif ve araştırması bulunuyor. Günümüzde üzerinden bin yıl geçmesine rağmen onun eserleri hala geçerli kaynak olarak gökbilimi ve matematik gibi alanlarda birinci dereceden kullanılıyor.
Olağanüstü zeka ve bilgiye sahip olan Birûni’den tüm dünya ansiklopedileri, “Dünya’nın en büyük matematikçisi” olarak söz ediyor. Büyük bilim adamı, matematik ve gökbilimine ilaveten insani ilimlerde de döneminin önde gelenlerindendi. Birûni insanbilimi (antropoloji) dalında bir çok değerli kitaba imza atmıştır; üstelik araştırma ve bilgi toplama metodu da övgüye değerdir. Birûni yaklaşık 120 ila 150 cilt kitap ve makale kaleme almıştır, fakat eserlerinin bir çoğu günümüzde elimize ulaşmamıştır. Bu kitaplar genelde matematik, gökbilimi, felsefe, tarih, coğrafya, edebiyat, şiir, lügat, doğa bilimi, milletlerin düşünce ve fikirleri hakkındaki araştırmaları içeriyor.
Ebu Reyhan Muhammed bin Ahmed el-Birûni’nin yaşamı bir çok iniş çıkışlarla beraber olmuştur. Miladi 973 yılında Harezm’de dünyaya gelen Birûni büyük ihtimalle 75 yıl yaşadı ve miladi 1048 yılında da Gazneyn’de vefat etti. Eğitimine doğum yeri olan Harezm’de başladı, ardından Horasan, Rey, Teberistan ve Gorgan’a yolculuk etti ve araştırmalar gerçekleştirerek kitaplar yazdı. Ardından Harezm’e geri döndü ve hk 391, miladi 1000 yılında o dönemde Harezm’de hüküm süren Mamuniler’in hizmetinde bilimsel çalışmalarına devam etti. O dönemde iktidarın başında Mamuniler’den, Ali bin Mamun bin Muhammed bulunuyordu ve kardeşi Ebul-Abbas Mamun bin Muhammed ile birlikte hk 407 miladi 1016 yılına kadar iktidarlarını sürdürdüler. Ardından Harezm, Gazneliler tarafından ele geçirildi ve Birûni de günümüzde Afganistan’ın Süleyman sıradağlarının eteğinde olan Gazne’ye gitti.
Birûni’nin Gazne’ye gitmesi hakkında iki görüş söz konusudur. Birincisi Birûni’nin 1016 yılındaki karışıklıklar nedeni ile vatanından Gazneli Mahmut’un himayesine girmesidir. Bir diğer görüşe göre Birûni, Harezm’in Gazneli Sultan Mahmut tarafından ele geçirilmesine kadar burada yaşaması ve esir düşmesidir. Her halükarda Birûni’nin Gazneli Mahmut’un sarayına gitmesi, bilim adamının hayatında yeni bir dönemin başlamasına sebep olduğu kesindir.
Büyük İranlı bilim adamı Birûni Gazneli Sultan Mahmut’un güvenini kazanmayı başardı. Birûni bu dönemde bilimsel ve gökbilimi ile ilgili araştırmalar ve faaliyetlerine ilaveten Sultan’ın danışmanı oldu ve ülkenin büyük işlerinde de görevler aldı. Sarayda büyük itibar gören Birûni, Gazneli Sultan Mahmut'un Hindistan seferinde ona gökbilimcisi olarak eşlik etti. Burada Hint bilim adamlarının dikkatini çekti ve uzun yıllar ikameti sonucu yeni bir alana araştırmalara başladı.
Hicri kameri 413 miladi 1022 yılında Sultan Mahmut’a Sumenat fethinde eşlik etti ve yolculuk sırasında değerli kitabı “Kitâb'üt-Tahkîk Mâ li'l-Hind”i yazdı. Bu kitap Birûni’nin insani ilimler ve antropoloji alanında en önemli eseridir. 80 bölümde telif edilen kitapta Hindistan’ın bir bölgesi ele alınmıştır. Kitabın telifi Birûni’nin 13 yıllık araştırmalarının neticesidir. Bu kitapta Hinduların din, gelenek ve görenekleri, dilleri ve ahlaki özellikleri gibi konulara değiniliyor. Böylece günümüzde bir çok antropoloğun yaptığı araştırmaları, Birûni hicri 4. ve 5. Asırlarda gerçekleştirerek dünya toplumuna büyük ve değerli bir hizmette bulunmuştur.
Birûni Hindistan ile ilgili araştırmalarında özel bir yöntemi vardı. Kitabında halkın inançları, dini inanışları, dilleri, kelimeleri ve çeşitli anlamları ile bağlantıları, tılsım, putperestlik, halkların birbirinden ayrılması, gelenek ve görenekleri, evlilik kuralları ve evlenme yaşları, kavim ve milletlerin doğal coğrafyalarını en ufak detaylarına kadar titizlikle incelemiştir. Örneğin Hint toplumunun sınıflarını araştırırken daha çok her birinin işlevleri, yararları ve onların dini kaynaklarını dikkate almış, evlilik konusunda ise evliliğin fonksiyonu, haram olanlar ve Hindistan toplumu konularında ise dini açıklamaları dikkate almıştır.
Birûni’nin antropoloji araştırmalarındaki başarısının en önemli sebeplerinden biri, kendisinin Farsça'ya ilaveten Süryani, Arap, İbrani ve Sanskrit dillerini çok iyi bilmesidir. Öyle ki Sanskrit dilinden astronomi ile ilgili bir çok kitabı Arapçaya ve Arapça’dan da Sanskritçe’ye çevirmiştir. Birûni bu şekilde Müslümanları Hindistan ilimleri ile aşina etmeyi, Müslümanların kültür ve edebiyatını da Hintlier arasında yaymaya çalışıyordu. Fakat maalesef Birûni’nin bu alandaki teliflerinin bir çoğu, Moğolların saldırısı sırasında imha edildi.
Birûni Hindistan’dan tekrar Gazne şehrine döndü ve yaşamının geri kalan kısmını bu şehirde geçirdi. Bu dönem Bîrûnî hayatının en verimli dönemini yaşadı. Uzun zamandır üzerinde çalıştığı Tahdîdu Nihâyet'il Emâkin adlı eserini miladi 1025 yılında yayınladı. Astronomi üzerine yazdığı Kanûn-i Mes'ûdî adlı eserini ise Gazneli Mahmud'un oğlu Sultan Mesud'a ithaf etti.
Birûni bir çok edip, bilim adamı ve düşünürün çağdaşıydı. Örneğin İslam Altın Çağı'nın en önemli hekimlerinden, astronomlarından, düşünürlerinden ve yazarlarından biri olarak kabul edilen İranlı hezarfen (polimat); tabip İbn-i Sina, Birûni ile sürekli yazışmalarla görüş alışverişinde bulundu.
Birûni hayatı boyunca çalışmak ve araştırmaktan bir an bile uzak durmadı ve tüm anları kendisi için çok değerliydi. Büyük bir araştırmacı ruhuna sahip olan Birûni tüm yıl boyunca araştırmalarını sürdürür ve sadece yılda iki gün, o da Nevruz ve İran’ın tarihi geleneksel Mehregan Bayramlarında çalışmaya ara verirdi.
Ebu Reyhan Muhammed bin Ahmed el-Birûni günümüzde dünyanın en çok bilinen bilim merkezleri ve üniversitelerinde tanınan sayılı bilim insanlarından biridir. Gerçi Birûni’den sonra yüzlerce büyük bilim insanı hayret verici buluş ve keşiflerde bulundular; fakat İngiliz şarkıyatçı ve araştırmacı Smith gibi bir çok seçkin bilim insanının belirttiği üzere Avrupa bile bir çok göz kamaştıran ilerlemelerini Birûni’ye borçludurlar ve onun günümüze ulaşan eserleri ve bilimsel yöntemleri, hala bir çok kültürel ve bilimsel önemli merkezlerinde merci olarak kullanılıyor.
Bunlara ilaveten Birûni antropoloji ve Indialogy bilimlerinin babası olarak tanınıyor ve onun kitapları dünyanın en önemli kütüphane ve müzelerinde tutularak bir çoğu Latince, Almanca, İngilizce, Fransızca ve Rusça'ya çevrilmiş ve defalarca basılmıştır. Onun en önemli kitaplarından.
Bîrûnî, "Kitâbü’l-Camahir fi Mârifeti'l-Cevâhir" (Cevherlerin özellikleri üstüne) adlı yapıtında 23 katı maddenin ve altı sıvının özgül ağırlıklarını bugünkü değerlerine çok yakın olarak saptamıştır.
Tıp alanında da birçok esere imza atan Birûni, miladi 1050 yılında kaleme aldığı ve son kitabı olarak da bilinen "Kitabu's Saydane"de üç bin kadar bitkinin neye yaradığını ve nasıl kullanıldığı yazmaktadır. İlaçların yanında o bitkinin Arapça, Farsça, Yunanca, Sanskritçe ve Türkçe gibi başka dillerdeki adının yer alması etimolojik açısıdan çok önemli bir gelişmedir.
Astroloji ile de ilgilenen Birûni, "Kitâbu't Tefhim fî Evâili Sanaati’t-Tencîm" adında bir eseri yazmıştır. Onun astroloji alanındaki bir diğer eseri ise El-Kanûn'ül-Mes'ûdî’dir.