Mayıs 06, 2018 16:59 Europe/Istanbul

Bugünkü sohbetimizde kameri dördüncü ve beşinci yüzyılların İmamiye Şii inancının en büyük alimlerinden Seyyid Murtaza’yı size tanıtmak istiyoruz.

Seyyid Murtaza Alem-ul Huda, kameri dördüncü ve beşinci yüzyıllarda yaşayan şii mezhebinin en güçlü şahsiyetlerinden ve fakihlerinden biridir ve ilmi şanı bakımından seyrek sayıda insan o dönemde Seyyid Murtaza’nın mertebesine nail olmuştur.

 

Bilindiği üzere ulema İslamî toplumlarda çok yüce konumları olan insanlardır ve ümmet arasında peygamberlerin halefleri olarak bilinmektedir. İslam Peygamberi -s- ve ehli beyt -s- fertlerinden bize ulaşan rivayetlere göre ulema dinin sınır bekçileri, yeryüzünde paygamberlerin varisleri ve meşaleleri olarak tanıtılmıştır.

İmam Cafer Sadık -s- şöyle buyurur: Kıyamet günü koptuğunda, yüce Allah alim ve abidi uyandırır. Bu iki insan yüce Allah huzuruna çıktığında abide şöyle denir: Sen cennete gir ve alime de şöyle denir: sen dur, zira insanları iyi yetiştirdin ve şimdi onlar için şefaatte bulun.

Buna göre biz de dizi sohbetimizde Şii mezhebinin bazı büyük alimlerini, kişiliklerini ve yollarını tanıtarak ulemanın İslam dinindeki yüce konumlarına ışık tutmak istiyoruz.

 

Evet, sohbetimizin başında da belirtildiği üzere bugün kameri dördüncü ve beşinci yüzyılların büyük şii alimi Seyyid Murtaza’dan söz etmek istiyoruz. Seyyid Murtaza, Şerif Murtaza ve Alem-ul Huda lakapları ile ün yapan Ali bin Hüseyin bin Musa, Şii Müslümanların güçlü şahsiyetlerinden ve İmamiye fakihlerinden biriydi ve ilmi şanı bakımından seyrek sayıda insan o dönemde Seyyid Murtaza’nın mertebesine nail olmuştu.

Seyyid Murtaza Alem-ul Huda kendi çağının kelam, fıkıh, usul, tefsir, felsefe, nücum ve edebiyat gibi bir çok biliminde ve ilminde en büyük bilginlerden biri olmuştu ve gerçekte Şeyh Müfid’in de en seçkin talebesiydi ve Şeyh Müfid’den sonra kendi çağında İmamiye’nin önder fakihi ve mütekellimi ve mercii sayılırdı, nitekim Seyyid Murtaza’dan kameri beşini yüz yılda Şii mezhebini yaygınlaştıran şahsiyet şeklinde söz edilir.

 

Seyyid Murtaza babası ve ağabeyi Seyyid Rezi’den sonra otuz yıl boyunca İslam Peygamberi’nin -s- pak soyu olan Sadat’ın reisi ve hacıların Başkanı Emir El-Hac ve mezalim divanının sorumlusuydu. Bu divan halkın hükümdarlardan ve valilerden şikayetleri ile ilgilenirdi. Seyyid Murtaza’ya göre zalim hükümdarla işbirliği yapmak, eğer insan üstlendiği sorumlulukla Müslümanlara karşı bir zulmü bertaraf ederek adaleti inşa edebiliyorsa veya ilahi haddi uygulayabiliyorsa, sahihtir.

 

Seyyid Murtaza, akılcı bir düşünürdü. Seyyid Murtaza, Allah’ı ispat etmek için akılcı ve istidlale dayalı arayış vaciptir ve Allah’ın varlığını ispat etek için dini kitaplara istinat edilemez, zira dini kitaplar da ancak daha önce yüce Allah aklî yoldan ispat edilmiş ve bazı sıfatları tanınmış olması durumunda itibar kazanır.

Seyyid Murtaza’nın bu inancının kökleri Kur'an'ı Kerim tealimine uzanır, şöyle ki Allah’a nübüvvete, imamete, maad ve adalete inanmaktan ibaret olan din usulleri sadece taklit yolu ile ve başkalarının sözüne istinaden kabul edilemez ve bu usulün aklın kullanılması yoluyla insan için ispat edilmiş olmaları ve ardından dinin diğer erkanlarını kabul etmekte dini kitapların kullanılmaları gerekir.

 

Seyyid Murtaza kelam ilmi ile ilgili akait ve konularda aklın hüccet olduğuna vurgu yapar ve akla aykırı olan her şeyi batıl sayardı. Bu yüzden ne zaman bazı rivayetler akıl ile çelişki arz edecek olursa, Seyyid Murtaza akıldan yana tavır koyar ve bize ulaşan tüm rivayetlerin ille doğru olması gerekmediğini savunurdu. Zira Seyyid Murtaza’nın yaşadığı çağda Mutezele Bağdat’ta faaliyetini genişletmişti ve bunlar da bir nevi akılcı kesim sayılırdı. Bu yüzden bazıları Seyyid Murtaza’yı Mutezele’den saymıştır, oysa ki gerçekte böyle değildir. Seyyid Murtaza imamet, ismet, ilahi ve beşeri irade gibi bazı önemli ilkelerde şii bir düşünür olarak Mutezele’ye karşıydı.

Seyyid Murtaza fıkhi düşünce alanında da akılcı bir eğilime sahipti ve eğer dinin bir konu üzerine hükmünün ispatı için nakli delil ortada yoksa, akıl tek başına şeriatin hükmünü keşfedebileceğine inanırdı. Seyyid Murtaza ayrıca Şii fıkhında içtihat yönteminin öncülerinden biridir.

 

Seyyid Murtaza’dan şii mezhebinde çok değerli eserler ve telifler geride kalmıştır. Merhum Allame Emini, El Kadir adlı eserinde Seyyid Murtaza’dan geriye kalan eser sayısını 86 olarak beyan etmiştir. Seyyid Murtaza’nın bir eseri 20 bin beyt şiirden oluşan şiir divanıdır.

Seyyid Murtaza’nın fıkhi eserlerine El İntisar adlı kitabını örnek vermek mümkün. Bu kitap Şii ve Sünni mezheplerinin ihtilaf konusu olan meselelere temas eden ilk fıkhi kitaplardan biridir ve şii mezhebine özel hükümleri içermektedir.

Seyyid Murtaza’nın bir başka fıkhi önemli eseri, dedesi Nasır Kebir’in fıkhi görüşleri üzerine kaleme aldığı El Nasıriyat adlı eseridir. Yine Şii Müslümanların usul ilmi üzerine yazılan ilk detaylı ve geniş kapsamlı kitabı da Seyyid Murtaza’nın El Zerie ilal usul-ul Şerie adlı eserdir ve ehli sünnetin görüşlerini masaya yatırmıştır. Bu kitap Şii mezhebinin usul ilminin şekillenmesinin başlangıcı ve ehli sünnetin usul ilminden bağımsızlığının başladığı nokta şeklinde değerlendirilir.

Seyyid Murtaza’nın diğer eserlerine fıkıh ve tefsir ve hadis ve şiir ve edebiyet teknikleri üzerine yazdığı Emali ve imamet hakkında kaleme aldığı Şafi adlı eserleri örnek vermek mümkün.

 

Seyyid Murtaza yaşadığı dönemde büyük üne kavuşmuştu ve ders celseleri oldukça kalabalık olurdu ve o dönemin bazı ünlü şahsiyetleri Seyyid Murtaza’nın ders celselerine katılırdı. Hatta değerli üstadı Şeyh Müfid’in de onun derslerine katıldığı beyan edilir.

Seyyid Murtaza büyük bir evi vardı ve bu evi medrese yapmıştı ve içinde fıkıh, kelam, tefsir, lugat, şiir, nücum ve matematik derslerini verirdi. O dönemde ilim ve bilim meraklıları en ucra yörelerden Bağdat’a gelir ve Seyyid Murtaza’nın derslerinden yararlanmaya çalışırdı, fakat bu talebelerin büyük bir bölümü eğitimlerinin bedelini ve geçimini karşılamakta zorluk çekiyordu. Bu yüzden Seyyid Murtaza evinin bir bölümünü onlara ayırmıştı.

 

Seyyid Murtaza evini Darul ilim olarak tartışmalara ve münazaralara açan ilk alimdi ve talebelerin kullanılması için de büyük bir kütüphane yaptırdı. Kitapların el yazması olduğu ve baskı sektörü henüz yokken, Seyyid Murtaza’nın kütüphanesinde 80 bin cilt kitap vardı.

Seyyid Murtaza’nın Darul iliminde tüm dinlerden talebeler vardı ve hepsi de Seyyid Murtaza’nın davranışı ve ahlakının hayranı olmuştu.

Seyyid Murtaza’nın bir başka değerli uygulaması, kendisine ait olan köylerden birini bilginlerin ve fakihlerin kağıt ihtiyacını karşılamaya vakfetmesiydi.

 

Seyyid Murtaza sonunda ve bir ömür değerli icraatın ve büyük işlerin ardından yaklaşık 80 yaşındayken kameri 25 Rebiulevvel 436 tarihinde Bağdat’taki evinde hakkın rahmetine kavuştu ve Ebul Hüseyin Necaşi ve diğer talebeleri tarafından gusül edildikten sonra oğlu Seyyid Muhammed cenaze namazını kıldırdı ve Bağdat’ın Karah mahallesindeki evinde toprağa verildi. Daha sonraları Seyyid Murtaza’nın naaşı Kerbela’ya getirildi ve Hz. Seyyidi Şüheda -s- mezarının civarında yeniden toprağa verildi.

Yüce Allah’tan bu büyük alime ve mutahhar atalarına rahmet niyaz ediyoruz.