Ocak 01, 2019 11:12 Europe/Istanbul

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei beyanatının bir bölümünde hş. 1397 yılını yerli ürünlere destek yılı olarak adlandırdı. Bu adlandırmanın önemi, İran ekonomisinin geleceği ve ufku ve iktisadi sorunların çözüm yolları bakımından değerlendirilebilir.

Bugün İran ekonomisi oldukça hassas bir dönemece girerek zorlu bir sınavla karşı karşıya bulunuyor. Ancak buna rağmen İran başta madenler olmak üzere bir çok sektörde kayda değer kapasitelere ve yeteneklere sahiptir ve iktisadi yol haritası ve yerli ürünlere destek verilmesinin sayesinde bu sınavdan da başı dik çıkabilir.

Verilere göre İran 58 milyar ton hacminde ve 770 milyar dolar değerinde olan yeryüzündeki madenlerin yüzde 7 kadarına sahiptir ve bu bakımdan dünyada 15. sırada yer almaktadır.

Gerçi İran madenlerin bakımından dünyada 15. sırada yer alıyor ve hatta bakır madenleri bakımından 2., demir madenleri bakımından 9., uranyum madenleri bakımından 10. ve kurşun madenleri bakımından da 11. sırada yer alıyor, ama buna rağmen madenlerden elde ettiği ürünlerin yüzde 90 kadarını ham madde olarak veya yarı işlenmiş vaziyette yurt dışına ihraç ediyor. Oysa bu madenleri işleme zinciri ülkede tam olarak uygulandığı takdirde bu madenleri işleyerek ham madde değerinin neredeyse on katı kazanç sağlayabilir.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei’nin hş. 1397 yılı için seçtiği yerli ürünlere destek gibi büyük iktisadi hareket de gerçekte maden ürünlerini işleyerek ihraç etme ve ham madde satışından el çekme üzerinde odaklanan bir harekettir. Kuşkusuz madenlerde çıkarılan ürünleri hiç bir katma değer eklemeden ve sırf ham madde olarak ihraç etmek ülkeyi büyük bir gelir kaynağından mahrum bırakıyor ve ayrıca gençler için bir çok iş fırsatını da yakmış oluyor. Nitekim veriler madenlerden çıkarılan 1 milyon ton ham maddeleri işlemek, 5000 ila 7500 iş alanı açtığını, fakat ham madde satışı yüzünden bunca iş fırsatı heba olduğunu gösteriyor.

İslami Şura Meclisi milletvekillerinden Selimi şöyle diyor: Gelişmiş ülkelerde maden sektöründe her bir iş fırsatı, diğer iktisadi sektörlerde 17 iş fırsatı doğuruyor ve bu rakam İran ekonomisinde 24 iş fırsatından ibarettir.

Selimi şöyle devam ediyor: Üstelik dünyanın en iyi traverten taşı İran madenlerinden çıkarılıyor ve bu madenler kanun gereği ilkin bölgede bulunan fabrikaların ihtiyaç duyduğu taşı temin etmesi gerekiyor.

Yine veriler İran İslam Cumhuriyeti Çin, Kazakistan ve Hindistan’dan sonra dünyada kurşun ve çinko madenleri bakımından dördüncü sırada yer aldığını gösteriyor. İran ayrıca külçe üretimi bakımından da Asya bölgesinde 6. ve kurşun üretimi bakımından da 5. sırada yer alıyor.

Hali hazırda dünyada tespit edilen kurşun ve çinko madenlerinin yüzde 9 kadarı İran topraklarında tespit edilmiştir. Yine İran’da her yıl 140 bin ton çinko yedi büyük ve 45 küçük fabrikada üretiliyor ve hş. 1404 yılına kadar bu rakamın yılda 300 bin tona çıkarılması amaçlanıyor.

Kurşun ve çinko sanayileri üretim ekonomisinde nisbi meziyeti olan ve sanayilerin gelişmesine de katkı sağlayan önemli sanayi sektörlerinden sayılır. İran’ın çinko külçesini üretme kapasitesi yılda 450 bin ton ve kurşun külçesini üretme kapasitesi de 420 bin ton ve kurşun çinko konsantresini üretme kapasitesi de yılda 2 milyon tondan fazladır. Gerçekte İran’da kesin tespit edilen kurşun ve çinko kaynakları ve yine tespit edilmemiş yüzde 90’lık kaynaklar ve ayrıca Türkiye, Ermenistan ve Kazakistan gibi kurşun ve çinko zengini ülkelerle komşu olmak ve hepsinden daha da önemlisi ülkede kurşun çinko üretme zincirinin tam olarak hazırlanmış olması ve yılda 450 bin ton çinko külçesi üretme kapasitesi İran’ın kurşun ve çinke sektöründe komşu ülkelere nazaran daha üstün konumda olmasına sebebiyet veren etkenlerdir.

İran’da çinko üretimi üzerinde araştırma faaliyetleri bundan üç yıl önce başladı ve sonuçta çinko üretimi için bir fabrika kuruldu. Bu hareket, ülkenin yerel teknolojilerle çinko sanayiini geliştirmek üzere atılan ilk adım şeklinde değerlendirildi, zira İranlı araştırmacılar hiç bir yabancı odaktan yardım almaksızın çinko üretme teknolojisini elde etmişti.

İran’ın en önemli kurşun ve çinko madeni, Zencan kentinin 135 kilometre güneybatısında yer alan Mahnişan ilçesinin Enguran kurşun ve çinko madenidir. Enguran madeni dağlık bir alanda ve deniz seviyesinden 2950 metre yüksekliktedir.

Hali hazırda İran’ın Kalsimin firması, milli kurşun ve çinko firması, Bafk firması ve Zengan çinko sanayii gibi fabrikaları gibi büyük firmalar, İran ve Ortadoğu bölgesinde kurşun ve çinko külçesi üreten en büyük holdinge dönüşmüştür.

İran’ın komşuları arasında da Türkiye, maden ürünleri çeşitliliği bakımından dünyada onuncu sırada yer alıyor. Hali hazırda Türkiye’de 60 kadar çeşitli madenler işletiliyor. Bilindiği üzere Türkiye 2030 yılına kadar dünyanın ilk on ekonomisi arasında yer almayı planlıyor ve bu yüzden düşük fiyatta istikrarlı ham maddeye ihtiyaç duyuyor.

Ancak Türkiye yönetimi çeşitli ülkelerde çeşitli ürünlerin ithalatında çeşitli tarifeler uyguluyor. Türkiye yönetiminin ithalata uyguladığı tarifelere bakıldığında, ekonominin tümü ve katma değerinde önemli bir bölümü oluşturan alt sanayilerin ham maddeye yönelik ihtiyacının gözetilmesi, Ankara yönetiminin izlediği bir politika olduğu anlaşılıyor.

Türkiye’de, kendi madenlerinin çeşitliliği ve yüksek ham madde üretme kapasitesine rağmen ham maddeye uygulanan düşük tarifeler dikkat çeken önemli bir noktadır. Örneğin Türkiye Kromit maddesinin önemli ihracatçılarından biri olduğu halde bu ürünün ithalatı için uyguladığı tarife sıfır seviyesindedir.

Her halükarda madenlerin ve maden sanayilerinin geliştirilmesi, madene dayalı ekonomik kalkınma ve büyümeye doğru bir köprü olabilir. Nitekim bir çok sanayileşmiş  güçlü ülkelerin maden alanındaki faaliyetlerinde maden aramadan nihai ürünü üretme noktasına kadar yüklü yatırımlar yaptıkları ve maden ürünlerini ve maden teknolojilerini ve bilimini başka ülkelere ihraç ederek büyük kazanç elde ettikleri gözleniyor.

Madenlerin bekası ve hayatlarını sürdürebilmeleri için en önemli çözüm yollarından biri, maden altyapıları üzerinde yatırım yapmanın yanında, maden ürünlerini işleyen fabrikaların üzerinde yatırım yapmak ve maden ürünlerine katma değer vermek ve sonuçta madenlerin çelik, alüminyum, bakır, çimento ve diğer ürünlere dönüştürerek ihraç etmektir.

Bu çerçevede İran madenlere geliştirilme bakımından yüksek kapasitelere sahiptir ve maden ürünlerini üretme zinciri tamamlandığı takdirde ülke ekonomisine çok büyük katkısı olacağı iddia edilebilir. Kuşkusuz bunun için en başta ilkeli ve güdümlü program yapmak ve daha sonra da doğru biçimde uygulamak şarttır.