İran İslam inkılabı ve sosyal bilimler tezleri - 25
Bugünkü sohbetimizde geçen bölümlerde gündeme getirdiğimiz görüşlerin genel bir değerlendirmesini birlikte gözden geçirmek istiyoruz.
İran İslam İnkılabını yirminci yüzyılın son sosyal inkılap sayabiliriz. Bu inkılap güç yapısında değişikliğe yol açmakla beraber, değerlerde, normlarda ve bakışlarda da değişikliklere yol açtı. İran İslam İnkılabı aslında Fransa’da 1789 ihtilali veya 1917 Rusya devriminden bariz farklılıkları vardı. Bu farklılıkları geçen bazı bölümlerde beyan ettik.
İran İslam İnkılabı ile Fransa ve Rusya devrimleri gibi başka devrimlerden önemli farklılıklarından biri, Fransa ve Rusya devrimleri bu ülkelerde hakim olan rejimlere hiç bir yabancı güç destek vermediği bir sırada gerçekleşti. Oysa İran İslam İnkılabı, şah rejimi Doğu ve Batı süper güçleri tarafından desteklendiği bir sırada gerçekleşmişti. Gerçekte İran milleti bir yandan hakim rejimle mücadele ederken öbür yandan da bu rejime destek veren güçlerle mücadele etmeleri gerekiyordu. Hatta bazıları İran İslam İnkılabı Pehlevi rejiminin doruk noktası kapitülasyon olayı olan ABD’ye bağımlılığına muhalefet çerçevesinde gerçekleştiğini belirtiyordu.
Gerçekte Pehlevi rejimi Amerika’nın Ortadoğu bölgesinde jandarmalarından biriydi ve buna göre Amerika’nın bölgede çıkarlarına hizmet etmesi ve bu çıkarları koruması gerekiyordu. İran milleti İslam inkılabı ile birlikte sadece Pehlevilerin despot rejimine son vermedi ve bunun yanında İran’da uzun yıllar varlığını sürdüren Batılı sömürücü güçlerin İran’daki varlıklarına da son verdi ki bu da İran İslam İnkılabı ile dünyanın diğer büyük inkılapları arasında önemli farklılıklardan biriydi.
İran İslam İnkılabı ile dünyanın diğer büyük inkılapları arasındaki önemli farklılıklardan biri de, başka inkılaplarda ekonomi etkeninin önemli rol ifa etmesine karşın bu etkenin İran İslam İnkılabında pek fazla önemli bir etkisi olmamasıydı. Gerçekte İran İslam İnkılabı petrol fiyatlarının yükselmesi yüzünden İran’ın iktisadi gelirleri en iyi düzeyde olduğu halde gerçekleşti. Gerçi İran İslam İnkılabında iktisadi ektenin rolü daha çok servetin adil bir şekilde dağıtılmamasıydı.
İranlı uzman Muhammed Hüseyin Penahi’ye göre İran milletinin şah rejimi aleyhtarı attıkları sloganların sadece yüzde 6 kadarı iktisadi sloganlardı. Bu durum, İran milletinin esas talebi iktisadi konular olmadığını ve daha çok kimlik ve inanç mahiyetinde talepler olduğunu gösteriyor.
İran İslam İnkılabını dünyanın başka inkılaplarından farklı kılan bir başka önemli özellik ise İran İslam İnkılabının aynı zamanda kültürel bir inkılap olması ve ayrıca dünya düzeninde yeni bir hükümet biçiminin ortaya çıkmasına vesile olmasıydı. Fransa ihtilali siyasi bir inkılaptı ve liberalizmin ortaya çıkmasına yol açtı. Rusya devrimi iktisadi bir inkılapta ve sosyalizmle sonuçlandı. İran İslam İnkılabı ise kültürel bir inkılaptı ve yeni bir hükümet modelinin ortaya çıkması ile sonuçlandı.
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei bu konuda bir Cuma namazı hutbesinde şöyle diyor: İslam inkılabından önce dünya iki çeşitli hükümeti tecrübe ediyor ve benimsiyordu. Bunlardan biri Batılı demokrasiler ve diğeri komünist rejimlerdi.
Halkın inkılaba katılım oranı da İran İslam İnkılabını dünyanın diğer büyük inkılaplarından farklı kılan bir başka özelliğiydi. Fransa ve Rusya devrimlerinde halk kesimlerinin bu devrimlere geniş çapta katılımı söz konusu değildi. Fransa ihtilaline çeşitli kesimlerden tüm halkın katılımı mevzu bahis değildi. Rusya devriminden de en çok işçi sınıfı devrimi gerçekleştirdi. Ancak İran İslam İnkılabında halkın tüm kesimleri bu inkılaba katılmıştı.
Fred Holiday bu konuda yaptığı değerlendirmede, İran İslam İnkılabı tüm halk kesimlerinin katılması bakımından dünya tarihinin en muazzam inkılabı olduğunu belirtiyor. Holiday İran İslam İnkılabını tarihin en modern inkılabı olarak adlandırıyor, zira hem dindar kesimleri ve hem ulusalcıları tek bir safta seferber etti. Öte yandan İran milleti başta İmam Humeyni’yi -ks- Tahran haaalanında karşıladıkları etkinlik olmak üzere inkılap doğrultusunda en kalabalık beşeri mitingleri ve protesto eylemlerini düzenledi.
Kesin kavırlı ve makbul bir lidere sahip olmak, İran İslam İnkılabını dünyanın diğer büyük inkılaplarından farklı kılan bir başka önemli özelliğiydi. Gerçekte dünyanın Rusya ve Fransa gibi büyük ihtilaller tüm halk kesimlerinin benimsediği liderlerden yoksun olmalarına karşın İran İslam İnkılabı tüm halk kesimlerinin benimsediği bir lidere sahipti.
Yervand Abrahamian ise İmam Humeyni’nin -s- şahsiyetini anlatırken imamın İran İslam İnkılabında rolünü Lenin’in Sovyetler Birliği’nin Bolşevik devrimi, Mao’nun Çin devrimi ve Castro’nun Küba devriminde ifa ettikleri rolleri ile mukayesede ediyor, fakat İmam Humeyni’nin -ks- belirleyici rolünü ve halk tarafından benimsenmesini iki etkene bağlıyor. Bu etkenler İmam Humeyni’nin -ks- sade yaşamı ve şah ile asla uzlaşmamasıydı.
İran İslam İnkılabını dünyanın diğer büyük inkılaplarından farklı kılan özelliklerden biri de bu inkılabın şekillenmesinde din etkeninin büyük etkisiydi. Dünyanın hiç bir büyük devriminde din rol ifa etmezken İran İslam İnkılabında dinin rolü çok önemliydi. Bir başka ifade ile din etkeni İran milletini despot Pehlevi rejimine karşı birleştiren en önemli etkendi. Buna göre de inkılap alanında teori üreten bir çok uzmana göre İran İslam İnkılabı mahiyet itibarı ile dini bir inkılaptı ve İran milletinin kimliğini ve Pehlevi rejiminin İran milletinin dini kimliğini doğru idrak edemediğini ve İran toplumundan dini silmeye çalışmak da Pehlevi rejiminin en büyük hatası olduğunu ortaya koydu. Gerçekte din etkeni İran toplumunda ulemanın inkılabın liderliğini üstlenmelerine ve İmam Humeyni -ks- başta olmak üzere dini önderlerin halk tarafından olumlu karşılanmalarına vesile olmuştu.
Amerikalı düşünür Mişel Fuko bu konuda şöyle diyor: İran’da beni şaşırtan konu, sadece bir tek yüzleşmenin söz konusu olmasıydı: tüm halkın silahı ve polis gücü ile onları tehdit eden bir güçlü yüzleşmesi, otomatik silahlara karşı halkı iradesi... hiç bir etken İran’da halk kitlelerini seferber etmekte din etkeni kadar güçlü olamamıştır.
Michael Fischer de İran İslam İnkılabını anlatırken dini mahiyetine vurgu yapıyor ve bu inkılabın kökleri Kerbela olayının mesajlarına kadar uzandığını belirtiyor. Fischer, İran milleti sırf İmam Hüseyin -s- için ağlamak ve gözyaşı dökmek yerine onun mesajını aldıklarını ve uyguladıklarını, bu mesajın en önemli boyutu, zulme karşı direnmek olduğunu vurguluyor. İran millet bu anahtar konumundaki mesajdan yararlanarak Pehlevi rejiminin zulmüne karşı direndiler.
İran İslam İnkılabını dünyanın diğer büyük inkılaplarından farklı kılan özelliklerden biri ise istiklal ilkesidir. Gerçekte İran İslam İnkılabını başka inkılaplardan farklı hale getiren en önemli özelliklerinden biri olan bağımsızlık aynı zamanda zorba güçlerin İran İslam Cumhuriyeti nizamı ile düşman kesilmelerinin de önemli bir sebebidir. Bundan önce büyük inkılaplara şahit olan Rusya, Fransa ve Çin gibi ülkeler inkılaplarında nönce de bağımsızdılar ve herhangi bir yabancı gücün sultası altında olmadılar. Oysa İran, İslam inkılabından önce Batılı güçlerin sultası altındaydı ve bu güçler İran rejiminin iç ve dış politikasını belirliyordu. İran İslam İnkılabı ise ülkeyi ecnebi sultacı güçlerden bağımsız yaptı ve pratikte bu zorbaların sultalarına son vererek İran için karar almalarına engel oldu.
İran İslam İnkılabını dünyanın diğer büyük inkılaplarından farklı kılan özelliklerden biri de bu inkılapların hedefleriyle ilgilidir. Fransa, Rusya veya Çin devrimleri maddi hedeflerin peşindeydi ve dini hedefleri gözetlememişti. Oysa İran İslam İnkılabı mahrumiyetlere son vermek ve fesat durumlarına karşı koymak ve ayrımcılıklarla mücadele etmek gibi maddi konuların yanında maddi olmayan tevhid, ahiret inancı, maad ve benzeri ilkeleri de gözetlemiştir.