Mart 15, 2019 16:56 Europe/Istanbul
  • Son Bir Yılda Filistin Gelişmeleri

Nevruz Bayramı'na özel bir başka programımızda Son Bir Yılda Filistin Gelişmelerini ele almak istiyoruz.

Geride bıraktığımız bir yıllık sürede Filistin Direnişinin sahada Siyonist Rejim karşısındaki gövde gösterisi ile Direnişin Gücü daha da belirgin bir şekilde gözler önüne serildi.

Siyonist Rejim'in Filistin Direnişi karşısındaki hezimeti ise bu rejimin yıkılma sürecinin hızlandığını göstermektedir.

Siyonist Rejim ordusu yayımladığı raporda Gazze Direnişi'nin fırlattığı roketler ve füzelerin 2018'deki oranının önceki üç yıla göre on kat arttığını ve bu rejimin Demir Kubbe füze sisteminin bu füzeleri durdurmaktaki acziyetine değinmiştir.

Gazze'den işgal altındaki Siyonist Rejimin yerleşim yerlerine atılan füzelerin sayısının artması Siyonist karşıtı Direnişin askeri gücünün arttığı ve bu hareketin askeri alandaki stratejik gelişimini göstermektedir.

Filistin gelişmeleri Siyonist Rejimin Filistin direniş güçlerinin zayıflatılması, HAMAS gibi direniş gruplarının savunma gücünün sindirilmesi hedefi ile şiddet dolu girişimlerinin doruk yapması ve ayrıca Gazze Şeridi'nin Siyonist Rejim tarafından kuşatılmasının daha da daraltılmasına rağmen Direniş Güçlerinin bu sınırlandırmalar ile kısıtlı kalmaması Siyonist Rejim makamlarını derin bir şekilde kaygılandırmıştır.

Filistin Direnişinin stratejik gelişimi ve Filistin'in Yeni İntifadası Siyonistlerin Trump'ın Yüzyılın Anlaşması çerçevesinde Filistinlilerin haklarının ayakları altına alınması girişimini suya düşürmüş oldu.

Filistinlilerin Siyonist merkezlere roketler ve füzeler fırlatmak sureti ile Siyonist Rejime ağır bir yanıt vermesi aslında Filistin Direnişinin Siyonist Rejim karşısındaki gövde gösterisi niteliğindedir. Bu da Siyonist Rejim yetkililerinin paniğe kapılıp derin kaygılar duymalarına neden olmuştur.

 Filistin Direnişinin güç gösterisi Siyonist Rejim Savaş Bakanı Avigdor Liberman'ın siyasi yenilgisine ve istifasına yol açıp işgal altındaki topraklarda erken parlamento seçimlerinin düzenlenmesinin bildirilmesine yol açtı.

Filistin gelişmeleri Direniş Ekseninin yeni ve etkin bir aşamaya geçiş sürecini yaşadığını gösteriyor.

Bu değişim sürecinde "panik denklemi" Siyonist Rejimin tek taraflı saldırılarının yerine geçmiştir.

İşgalci Rejim İsrail'in kırılganlığı Siyonistleri özellikle de Rejimin makamlarının strese kapılıp panik yapmalarına neden olmuştur. Bu rejimin son yıllarda Filistin halkının direnişinin karşısında başarısızlıkları, bu rejimin yenilmezliği gibi boş iddiaları ve propagandalarını pratikte çürütmüştür. Böyle bir ortamda Siyonistlerin bile buna itiraf ettiğine şahitlik ediyoruz.

Siyonist Rejim ordusu yıllık raporunda 2018 yılında Gazze Şeridi'nden işgal altındaki Filistin topraklarının Güneyindeki Siyonist Rejim bölgeleri ve yerleşim yerlerine Direnişin yaptığı füze ve roket saldırılarının dikkat çekici derecede artış gösterdiğine vurgu yaptı.

Filistin Direniş hareketinin halkın geniş çaplı desteği ve silahlar yardımı ile Gazze'deki güç gösterisi Filistin İslami Direnişinin halk destekleri sayesinde günden güne daha da güçlenip Siyonist Rejim aleyhindeki sahada daha da etkin rol üstleneceği gerçeğini yansıtmaktadır.

Filistin Direnişinin Siyonist Rejimin özellikle de son zamanlardaki saldırgan tutumunu iki gün içerisinde 2018 yılının Kasım ayında hezimete uğratmasındaki başarısı Direnişin gücünün zirve yaptığını ve Siyonist Rejimin her gün daha da artan başarısızlıklarını gösteriyor.

Filistin halkının ayaklanmasının yeni aşaması, Siyonist Rejim ile mücadelenin yeni bir sayfasını oluşturmuştur. Bu yeni sayfada saldırgan Korsan İsrail Rejimi son on yılda sürekli yenilgiye uğramıştır.

2009 yılında 22 Günlük Savaş ve daha sonra da 2012'de 8 Günlük Savaş'ın yanı sıra 2018 yılındaki 48 saatlik savaştan sonra Direniş Gruplarından ateşkes ilan edilmesini isteyen Siyonist Rejimin bu girişimi, bu işgalci korsan rejimin diz çöktüğünü gösteriyor.

2018 yılındaki İki Günlük Savaşta Filistin Direniş Grupları Siyonist Rejim Ordusunun cinayetlerine yanıt olarak yüzlerce füzeyi Siyonist merkezlere fırlattı.

Bu sert yanıt Filistin Direniş cephesinin Siyonist Rejim karşısındaki güç gösterisi niteliği taşıyordu.

"Ateşe karşı ateş" denklemi Filistin Direniş gruplarının silahlı direniş çerçevesinde Siyonist Rejime dayattıkları bir denklemdir. Bu denklem Direniş Gruplarının saldırıları ile pekiştirilmiştir.

Gerçekte Siyonist Rejimin Filistin topraklarındaki yayılmacı ve sultacı hedeflerini hezimete uğratan ve onların Filistin topraklarından yani Gazze'den 2005 yılında geri çekilmelerine yol açan sebep de Direnişin Siyonist Rejime indirdiği ağır darbelerdir.

Filistin gelişmeleri Filistinlilerin her birinin ister farklı medeni şekillerde ister silahlı direniş stratejisi ile Siyonist Rejim cinayetlerine karşı mücadele etmekten yana oldukları söylenebilir.

Böyle bir çerçevede Direniş cephesi stratejisini " Geri Dönüş Yürüyüşleri" ve sahada da caydırıcılık gücünün kuvvetlendirilmesi üzerinde kurduğunu söylemek mümkün.

Geri Dönüş Yürüyüşleri 30 Mart 2018'den günümüze kadar devam etmiştir. Bu yürüyüşlerin şimdiye dek 267 şehit ve yaklaşık 20 bin yaralı vermesine rağmen ancak Filistin halkının direnişi hala dinmek bilmiyor. Bunun nedeni de Filistinlilerin Siyonist Rejim İsrail ve destekçisi Amerika karşısında her türlü ihmalin veya korkmanın Yüzyılın Anlaşması gibi şom Amerikan planının uygulanmasına yol açıp haklarının ayaklar altına alınacağını bilmesidir.

Filistinlilerin İki Günlük Savaştaki başarıları geniş çaplı boyutları olup Siyonist Rejimi iç siyasi kavgalar, karmaşıklık ve hayrete düşürerek Siyonist Rejimin bölgenin üstün gücü haline getirilip bölge ülkelerini zayıflatmak hedefi ile geliştirilen Yüzyılın Anlaşması gibi Amerika'nın bölgesel planlarını hezimete uğrattı.

 Filistinliler Direnişin Geri Dönüş Yürüyüşleri gibi farklı alanlardaki kapasitelerine güvenerek pratikte Filistin aleyhindeki komplolara karşı yeni bir cephe açmıştır.

Geri Dönüş Yürüyüşlerinin en önemli getirilerinden biri de Filistin meselesine odaklanmasıdır. Bir başka getiri ise dünyanın 2017 yılından beri topyekun kuşatılan Gazze'nin kuşatmasına dikkatini çekmesidir.

Üzerinde durulması gereken nokta ise Siyonist Rejimin Geri Dönüş Yürüyüşlerine karşı sergilediği şiddete rağmen bu hareketin durdurulamaması hatta Filistin Direnişinin Batı Şeria gibi işgal altındaki topraklarındaki itirazlarını da şiddetlendirmesidir.

İşte Büyük Geri Dönüş Yürüyüşleri Filistinlilerin Siyonist Rejim karşıtı itirazlarının yayılması ve sürdürülmesinin dinamosu haline geldi.

Gazze Şeridi'ndeki Geri Dönüş Yürüyüşleri her gün daha da yaygınlaşan ve yayılan bir hareket olarak Filistin milletinin işgal altındaki Filistin topraklarını özgürleştirmek ve avare Filistinlilerin Gazze Şeridi'nin kuşatmasının kırılması ile vatanlarına geri dönmesi  gibi yüce hedefler doğrultusunda gerçekleştirilmektedir.

Toplamda Siyonist Rejimin Gazze Şeridi'ne yönelik son saldırılarının siyasi ve askeri fiyaskodan başka bir şey olmadığını söylemek gerekiyor. Çünkü bir yandan HAMAS'ın birkaç liderinin Han Yunus'taki kaçırma ve terör operasyonundaki üst düzey bir İsrailli askeri komutanın öldürülmesi ve bu terör timinin bazı üyelerinin yaralanması bir yandan da bu başarısız operasyon sonucunda iki bakanın istifa etmesi ile kabinedeki ihtilafların artması neticesinde kabinenin dağılması ve erken parlamento seçimlerine gidilmesi gibi Siyonist Rejim için olumsuz etkilerden başka bir getirisi olmamıştır.

Bu operasyonda Siyonist Rejim komandoları Kasım 2018'de Han Yunus bölgesinin doğusuna sevk edilmişti. Bu saldırı ve terör operasyonunda Filistin İslami Direniş Hareketi-HAMAS'ın askeri kolu İzzeddin Kassam Tugaylarının üst düzey komutanlarından biri şehit düştü.

Ancak Siyonist Rejimin bu operasyonun asıl hedefi sayılan HAMAS hareketinin makamlarından olan Yahya Sanmar'ı kaçırmaktaki başarısızlığı Siyonist Rejim için geniş çaplı siyasi ve askeri olumsuzluklar yaratmıştır.

Böylece Siyonist Rejimin bu operasyondaki başarısızlığı bu işgalci rejimin aşağılayıcı bir yenilgi almasına yol açtı.

Düşmanı her an gafil avlayabilen ve Gazze'ye yönelik her saldırıyı karşılayıp Siyonist Rejime aşağılayıcı ağır darbe indiren Direniş, Siyonist çevreleri siyasi ve askeri alanda hayrete düşüren stratejik bir aktöre dönüşmüştür.

Filistin gelişmeleri Direniş Ekseninin yeni bir caydırıcılık ve Siyonist Rejim hedeflerine yönelik taarruz gücüne sahip olduğunu gösteriyor.

İki Günlük Gazze Savaşının yan etkileri hala devam etmektedir. Bu savaşın yan etkileri askeri alanla kısıtlı kalmayıp şimdi de Siyonistlerin siyaset arenasında büyük bir siyasi sorun haline gelmiştir.

"Ateşe Karşı Ateş" denklemi Filistin Direniş Gruplarının Gazze'de Siyonist Rejim karşısında silahlı direniş olarak ele aldıkları hayati bir meseledir. Geri Dönüş Yürüyüşleri ise Filistin Direnişinin füzeli yanıtı ve Siyonistlerin Filistinlilerin direniş kapasiteleri karşısında aldıkları aralıksız yenilgileri Siyonistlerin kafalarını ciddi bir şekilde karıştırmıştır.

Siyonist Rejim saldırıları ve komplolarına karşı mücadele, Filistinlilerin dayanışması ve birliğinin korumasını gerekli bir konu kıldığı bir sırada ancak geçen yılda Filistin Özerk Teşkilatı Başkanı Mahmud Abbas'ın ihtilaf yaratıcı ve uzaklaştırıcı siyasetler izlediğine şahitlik ettik.

Bu alanda Filistinli gruplar Filistin Özerk Teşkilatı Başkanı Mahmud Abbas'ın Filistin Yasama Meclisinin feshedilmesi gibi kabul edilemez yasa dışı girişimleri konusunda uyarıda bulundu.

Mahmud Abbas Filistin Yasama Meclisinin feshedilmesi emrini Filistinli tarafların bu girişimin Filistin durumunu olumsuz etkilemesi konusundaki uyarılarının yapıldığı bir sırada verdi.

Mahmud Abbas'ın tek taraflı tartışmaya yol açan girişimleri, Filistin milletinin milli birlik hükümetinin seçimler yolu ile işbaşına gelmesini istediği bir dönemde gerçekleşmektedir.

Mahmud Abbas'ın Filisin Özerk Teşkilatı başkanlığı süresi dolduğu halde ve onun Filistinlilerin milli anlaşmasına dayanarak Filistin Özerk Teşkilatı Başkanlık seçimini düzenleyip yasama meclisine bağlı kalması gerektiği bir dönemde başına buyruk ve yasa dışı bir şekilde siyasi birlikten uzaklaşarak Filistin siyasetindeki yasa dışı sultasını arttırmak hedefi ile Filistin Demokratik Kurumlarını devre dışı bırakmak istiyor.

HAMAS liderlerinden Muşir Mısrî Filistin Özerk Teşkilatı Başkanı Mahmud Abbas'ın Filistin Parlamentosunu feshetmesine tepki olarak Mahmud Abbas'ın başkanlık döneminin bittiğini ve onun artık bir makama sahip olmadığına değinerek şöyle dedi:" Mahmud Abbas'ın Filistin Parlamentosunu feshetmesi kararını hiçe sayacağız. "

Muşir Mısri Filistin toplumunun azınlığının temsilcisi olan Fetih Hareketinin bu kararı şimdiye dek kabul etmediğini söyledi.

Filistin Yasama Meclisi 132 sandalyeye sahip olup 76'ısı HAMAS'a ve 42'si ise Mahmud Abbas'a bağlı Fetih Hareketine ayrılmıştır. 13 sandalye ise başka Filistinli partiler ve gruplara aittir.

Filistin Anayasasına göre Parlamento seçimleri dört yıl ara ile yapılmalıdır. Ancak son parlamento seçimleri 2006 yılında gerçekleşmiştir.

Bu meclisin oturumları HAMAS'ın Gazze Şeridi'ni kontrol altına aldığı 2007'den beri durdurulmuş ve yetkileri Filistin Özerk Teşkilatının tek taraflı yasa dışı değiştirmeleri ile Mahmud Abbas'a devredilmiştir.

Filistin Yasama Meclisinin Filistin Özerk Teşkilatı tarafından feshedilmesi bu teşkilatın başına buyruk girişimlerinin çerçevesinde gerçekleşip Filistin'in iç meselelerinde tehlikeli sonuçlara yol açabilir.

Mahmut Abbas ise Filistin'deki iktidarı tekeline almak istemesinin yanı sıra İsrail ile uzlaşıcı tutumu ile direnişin aktif ve etkili hareketlerini yok etmek ve Batı Şeria'daki direnişi sindirmek sureti ile İsrail ile aynı siyasetler peşindedir. Bu da Filistinlilerin itirazları ve eleştirilerine yol açmıştır.

Toplamda Filistin Yasama Meclisinin feshedilmesinin siyasi ve yasa dışı bir hüküm olduğu, Filistin'in siyasi düzeninin dağılması gibi tehlikeli sonuçlara yol açabileceği söylenebilir.

Filistin milleti tehlikeli mevcut durumda  hassas siyasi denklemler ve Filistin halkının Kudüs, Batı Şeria ve Gazze'deki kahramanlıklarına uygun tutumların sergilenmesini beklediği bir dönemde Mahmud Abbas'ın kararı Filistinlileri şoke etmiş durumdadır. Bunun etkisi ise Filistinlilerin arasında ihtilaflar ve tefrikaların oluşması olacaktır. Bu ise Filistin meselesinin içeride karşılaşabileceği en büyük ve en tehlikeli sorundur.

Filistinliler ihtilaflarının sadece Siyonist Rejim karşısında olması gerektiğine vurgu yapıp parti çıkarları ve siyasi rekabetlerin Filistinli tarafların birbirinden uzaklaşmasına neden olmaması gerektiğine bunun sadece Siyonist Rejimin işine yarayacağına, Filistin ülküsü için büyük bir tehdit sayılan bu ihtilafların bedelini Filistin halkının ödeyeceğine yol açacağına vurgu yapmaktadırlar.