Haziran 18, 2019 09:45 Europe/Istanbul

Hazar denizinde petrol kirliliği ve BP’nin rolü başlıklı sohbetimizin birinci bölümünde kısaca Hazar denizinde petrol çıkarma faaliyeti bu denizde yetişen havyar balığından yararlanma faaliyetine nazaran öncelik kazandığını ve sonuçta çevre standartlarına uyulmadığı için de Hazar denizinde petrol kirliliğine yol açtığını gözden geçirdik.

Aslında Hazar denizinde petrol kirliliği sadece bu denizde yetişen havyar balığını yok olma tehlikesi ile karşı karşıya getirmedi ve bunun yanında bu denizin kıyısında yaşayan insanların yaşamını da olumsuz yönde etkilemeye başladı.

Son yıllarda Hazar denizinin değerli ve petrol çıkarından çok daha önemli değeri olan çevresi İngiliz BP petrol firması gibi çok uluslu petrol firmalarının çıkarcılığının kurbanı olmaya başladı.

Şimdi sohbetimizin ikinci bölümünde Hazar denizinde petrol kirliliğinde kıyı ülkelerin payına kısaca göz atmak istiyoruz. Sohbetimizin daha sonraki bölümlerinde ise Hazar denizinde petrol kirliliğinden kaynaklanan sorunları hukuki boyutları ile beraber daha derin bir şekilde ele almayı amaçlıyoruz.

Hazar denizinde eski sovyetler birliği dağıldıktan sonra 1990’lı yılların başından itibaren ivme kazanan petrol faaliyetleri, kapalı bir deniz olan Hazar denizine petrol akmasını hemen hemen her gün yaşanan bir hadiseye dönüştürdü. Bir başka ifade ile, her gün Hazar denizine ırmakların aktığı gibi, bu denizde açılan petrol kuyularından ve petrol tesislerinden de her gün petrol sızmaya başladı. Doğal olarak Hazar denizinde petrol sızıntıları velev ki çok düşük oranda olsun, sürekli olduğu için zararlıdır. Zira Hazar denizi kapalı bir denizdir ve bu yüzden petrol birikmesi yıldan yıla artmaktadır.

Bu arada Azerbaycan Cumhuriyeti Hazar denizinde en geniş çapta petrol faaliyetinde bulunduğu ve İngiliz BP petrol firması da Azerbaycan Cumhuriyeti’nde petrol sektöründe faaliyet yürüten yabancı firmaların başında yer aldığı ve bu yüzden Hazar denizini petrolle kirletenlerin de başını çektiği belirtilmelidir.

Azerbaycan Cumhuriyeti her gün Hazar denizini petrol sızıntıları ile kirletmenin yanında, arada bir bu ülkenin petrol platformlarında yaşanan yangınlar veya başka hadiselerin yüzünden de birçok çevre faciasına sebebiyet veriyor.

İngiliz BP firmasına ait olan petrol tesislerinden başka Azerbaycan Cumhuriyeti devlet petrol firması Sokar’a ait olan ve bu firma tarafından doğrudan yönetilen petrol tesisleri de Hazar denizini kirleten başlıca kaynaklardan sayılıyor.

Bu arada birçok durumda İngiliz BP firması Azeri Sokar firmasını Hazar denizini kirletmekten sorumlu tutuyor. Örneğin Hazar denizinde petrol kirliliğe yol açan en korkunç hadiselerden biri, 4 Aralık 2015 tarihinde Güneşli petrol platformunda çıkan yangındı. Bu platform bir ayı aşkın bir süre yanıyor ve ham petrolü de Hazar denizine akıyordu.

Güneşli petrol platformu faciasında İngiliz BP firmasına bağlı kaynaklar dolaylı bir şekilde yangının yaşandığı Güneşli platformu Azeri Sokar firması tarafından yönetildiğini ve BP firması ile hiç bir ilgisi olmadığını telkin etmeye çalışıyordu.

Buna göre Azerbaycan Cumhuriyeti’nin petrol sektöründe Bakü yönetiminden en çok imtiyaz alan İngiliz BP firması her olayda hemen kendini Hazar denizini kirletme suçundan aklamaya çalıştığı gözleniyor.

Öte yandan Azerbaycan Cumhuriyeti çevre yetkilileri ve hükümete yakın medya organları da Güneşli petrol platformunda çıkan ve bir aydan fazla bir süre süren yangını önemsiz göstermeye çalışıyordu.

Ancak Azerbaycan Cumhuriyeti çevre ve doğal kaynaklar bakanlığının tüm inkarına karşın Avrupa’nın Sentinel 1 uydusunun çektiği ve 13 Aralık 2015’te yayımladığı fotoğraflar, Güneşli faciası yüzünden Hazar denizinde 200 ila 300 kilometrekarelik bir alan petrolle kaplandığını ortaya koydu.

Azerbaycan Cumhuriyeti’nin sebebiyet verdiği bu tür faciaların çevreye verdiği zararlardan başka hali hazırda Hazar denizinde 1100 kadar petrol platformu bulunuyor ve bir çoğunu iyice yıprandığı, ama buna karşın faaliyet yürüttükleri ve en çok da Azerbaycan Cumhuriyeti ve Kazakistan kıyılarında yer aldıkları ifade ediliyor. Yine Azerbaycan Cumhuriyeti kıyılarında 40 kadar fabrika ve rafinerinin atık suları ve kirletici maddeleri maalesef Hazar denizine akıyor. Gözlemciler, Bakü kıyılarında suyun korkunç düzeyde petrolle kirlendiğini ve sürekli su yüzeyinde bir kat petrol göze çarptığını, Bakü sahillerinde petrol kirliliği, standart düzeyin 12 katı olduğunu belirtiyor.

Raporlara göre, 1990’lı yıllarda Hazar denizinden yaklaşık 100 milyon ton petrol çıkarıldı, ki bunun yaklaşık bir milyon tonu Hazar denizinin suyuna karıştı. Yine 1996 yılının kış aylarında Rusya’da bir petrol boru hattından bin ton ham petrol Belaya ırmağına sızdı ve bu petrol de Belaya ırmağının Volga ırmağına akmasının ardından Volga ırmağından Hazar denizine aktı. Bundan başka her yıl bir tek Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Kora ırmağından 75 bin ton petrol ve tarımda kullanılan kimyasal ilaçlar Hazar denizine akıyor.

Araştırmacılar Bakü sahillerinde 70 kilometre çapında bir alandı bir tek fitoplankton bulunmadığını ve hatta denizin sekiz ila on metre derinlerine kadar petrol kirliliği denizde hayatı olumsuz etkilediğini belirtiyor.

Her yıl yüz binlerce ton petrol ürünleri Hazar denizine akıyor  ve denizin kayalık tabanlarında bu kirlilikler açıkça göze çarpıyor.

Bu arada İran, Hazar denizi kıyısında yer alan ve bu denizin petrol kaynaklarından hiç bir şekilde yararlanmayan ve sonuçta denizin petrol kirliliğinde hiç bir rolü bulunmayan tek kıyı ülkesidir.

Hazar denizi etüt merkezi koordinatörü Dr. Behruz Abdulvand ise şöyle diyor: Hazar denizinin Azerbaycan Cumhuriyeti’ndeki petrol kuyuları ile petrol kirliliği yaşadığı konusunda hiç bir kuşku yoktur. Bunu ispat etmek için Bakü körfezinin suyunu her an kontrol edebilirsiniz. Ben geçenlerde Bakü’deydim; Bakü körfezinin yüzeyinde en az bir santimetre kalınlığında petrol vardı. Bakü körfezinde elinizi nerede suya batırırsanız batırın, petrole bulaşır.

Hazar denizi etüt merkezi koordinatörü Dr. Behruz Abdulvand şöyle devam ediyor:

Buna göre Hazar denizinin petrolle kirlenmesinden yıpranmış kuyuları ve petrol platformları yüzünden kimlerin sorumlu olduğu açıkça söylenebilir. Kuşkusuz düşük teknolojilerle petrol çıkarmak Hazar denizinde çevre kirliliğinin başlıca nedenlerinden biridir. Amerika yönetimi Meksika körfezinde petrol çıkarmayı durdurdu, zira BP firması bunun için tekniklerini geliştirmediğini farketti. İran İslam Cumhuriyeti Hazar denizinde şimdiye kadar sadece arama amaçlı kuyu açtı ve şimdilik petrol çıkarma düzeyine ulaşmadı. Üstelik İran’ın kullandığı teknikler uluslararası standartlara uygundur. Ancak Azerbaycan Cumhuriyeti ve Kazakistan yıllar önce petrol çıkarmaya başladılar ve buna göre denizin kirlenmesinde en çok onlar rol ifa ediyor.

Aslında Azerbaycan Cumhuriyeti’nden başka, Kazakistan ve Türkmenistan da Hazar denizinin petrol kirliliğinde önemli payı bulunuyor. Kazakistan’da Hazar denizinin su seviyesinin yükselmesi yüzünden birçok petrol sahası ve petrol tesisleri suyun altında kaldı, ki bu da doğal olarak denizin kirlenmesine yol açıyor. Bu arada Kazakistan Hazar denizinin suyunu içme suyuna dönüştürdüğü için petrol kirliliğinden en çok kendisi etkileniyor. Nitekim uzmanların araştırmaları bu ülkede kan hastalıkları, tüberküloz ve diğer bazı hastalıkların oranı diğer kıyı ülkelerin dört katından fazla olduğunu gösteriyor.

Türkmenistan’a gelince bazıları bu ülkenin petrol kirliliğinde çok az bir payı bulunduğunu düşünüyor, fakat BM raporları bu ülkenin faaliyetleri de Hazar çevresini olumsuz yönde etkilediğini ortaya koyuyor.

Türkmenistan ürettiği doğalgazı dünya piyasalarına ulaştırabilmek için Amerika tarafından desteklenen Trans Hazar projesini takip ediyor. gerçi bu proje çevreye vereceği zararlar yüzünden ciddi muhalefetlerle karşılaştığı anlaşılıyor.

Hazar denizinde petrol kirliliği, kıyı ülkeleri bu süreci engellemek için birçok önemli hukuki belgeyi imzaladıkları halde hızla tırmanıyor. Bu belgelerden biri, Tahran konvansiyonu adı ile bilinen Hazar çevresini koruma konvansiyonudur. Ancak uzmanlar Hazar denizinde çevre sorunları BP gibi Batılı petrol firmaları bu konvansiyona ve ek protokollerine uymamalarından kaynaklandığını belirtiyor.

İran üniversiteleri hocası Dr. Muhammed Rıza Fatımi şöyle diyor: Tahran konvansiyonu Hazar denizi ile ilgili ülkelerin kötü uygulamalarının güzel vitrini sayılır. Bu konvansiyon onayladığı günden sonraki yıllarda hiç bir üye ülke Hazar denizinde şartları iyileştirmek için etkili adım atmadı ve sadece her yıl bu konvansiyona bir şeyler kağıt üzerinde ekleniyor, fakat bu ekler uygulana kadar Hazar denizinin çevresinden hiç bir şey geride kalmayacağı anlaşılıyor.