Ocak 08, 2021 12:46 Europe/Istanbul
  • Orta Asya ve Kafkasya gelişmeleri

Bugün yine her hafta olduğu gibi Orta Asya ve Kafkasya bölgesinin geçen haftaki en önemli gelişmelerini gözden geçireceğiz.

Bültenimizi geçen hafta Orta Asya ve Kafkasya bölgelerinde yaşanan önemli gelişmelerin ana başlıkları ile açıyoruz.

  • Karabağ’la ilgili son gelişmelerin çerçevesinde Ermenistan Başbakanı Paşinyan’a istifa baskılarının artması,
  • Kazakistan’ın bölünme meselesinin geniş çapta gündeme gelmesi,

Geçen hafta orta Asya ve Kafkasya bölgesinin en önemli bazı gelişmeleriydi.

Geçen hafta orta Asya ve Güney Kafkasya bölgelerinde yine önceki haftalarda olduğu gibi sıcak gelişmeler yaşandı. Bu gelişmelerin her biri bölgenin şimdiki durumu ve geleceğine yönelik önemli gelişmelere gebe olduğu anlaşılıyor.

Bilindiği üzere Azerbaycan Cumhuriyeti ve Ermenistan’ın Rusya arabuluculuğu ile imzaladıkları on maddelik barış anlaşmasından sonra Ermenistan, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin işgal altında bulunan topraklarının büyük bir bölümünü Bakü’ye geri vermek zorunda kaldı. Ancak anlaşmanın ardından Ermenistan halklı Başbakan Nikol Paşinyan’a istifa etmesi için baskı uygulamaya başladı ve bu baskı halen devam ederek artıyor. Ermenistan halkının baskıları on maddelik Karabağ barış anlaşması imzalandıktan bir gün sonra, yani 11 Kasım 2020’de başladı ve aralıksız sürüyor. Bu yüzden siyaset meseleleri uzmanları, Ermenistan’da erken seçime gidilse bile şimdiki Başbakan Nikol Paşinyan’ın iktidarını sürdürmek için artık hiç bir şansı olmadığını kaydediyor.

2018 yılında başbakanlık koltuğunu ele geçiren ve o sıralarda 44 yaşında olan Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan başbakanlık koltuğunu Ermeni halkın sadece iki hafta süren hükûmet karşıtı protesto eylemlerinden sonra elde etmeyi başarmıştı. Bu arada 2018 ila 2020 yılları arasında Ermenistan’da yaşanan gelişmelerin hepsi bu genç Ermeni politikacının inançları ile örtüştüğü ve şimdiye kadar öyle olduğu belirtilmelidir. Örneğin Paşinyan şöyle diyordu: Ermenistan kendini dağlık Karabağ bölgesi için harcamamalı; asıl Karabağ Ermenistan’a feda edilmelidir.

Ermenistan Başbakanı Paşinyan bu tür sloganları gündeme getirmekle beraber ülkesinde geniş çaplı mali fesatla mücadele sloganını da ön plana çıkardı ve en başta Ermenistan devletinde üst düzey mevkilerde bulunan ve rüşvet almakla suçlanan çok sayıda yetkiliyi tespit ederek tutuklattı. Söz konusu yetkililerin önemli bir bölümü dağlık Karabağ bölgesindendi. Ermenistan Başbakanı Paşinyan bu konuyu bahane ederek başta muhalifleri olmak üzere Karabağ’da siyasi iktidarın başında bulunan çok sayıda Karabağlı muhalifini tasfiye ederek kendisine bağlı yetkilileri işbaşına getirdi. Başkent Erivan’da da Karabağ kökenli yetkililerin önemli bir bölümü tasfiye edildi.

Ermenistan Başbakanı Paşinyan’ın bu uygulamaları ise Ermenistan’da ve özellikle Karabağ Ermenileri arasında ciddi kuşkuları uyandırdı; ancak Ermenistan halkının yüzde 85 kadarının Paşinyan’a verdiği destek, genç politikacıya her türlü itiraz ve tepki yolunu kapatmıştı.

Bu arada Başbakan Paşinyan medya üzerinden bir dizi alışılmadık sloganları gündeme getirerek dikkatleri üzerine çekmeye başladı.

Paşinyan bir süre Ermenistan’ı yönettikten sonra, genç politikacının politikaları Batı eğilimli olduğu anlaşıldı, nitekim önemli bakanlıklara atadığı kişilerin de ABD – Siyonizm temelli George Soros müessesesi tarafından eğitilin kişiler olduğu ortaya çıktı. Bu arada Rusya yönetimi de bir dizi belgeyi yayımlayarak Paşinyan’ın ABD’ye bağımlı biri olduğunu ifşa etti. Bu doğrultuda Rus uzmanlar Paşinyan’ın Ermenistan’da ne gibi rol ifa ettiğini ifşa ederek Ermenistan halkını başbakanları hakkında bilgilendirmeye başladılar.

Kuşkusuz bölgede herhangi bir ülkede Amerika’ya bağımlı birinin lider olarak işbaşında bulunması en başta bölge için tehlike arz eden bir durumdur. Zira Amerika terör devletinin bu tür liderlere verdiği ilk emir, savaş başlatmak ve böylece kendi silahlarını çıkan savaş çerçevesinde pazarlamak ve ayrıca bazı siyasi hedeflerine ulaşmaktır.

Ancak şimdi Ermenistan’da başbakana verilen özel yetkilere bakıldığında, Nikol Paşinyan’ın iktidarın başından alınması pek de kolay bir iş olmadığı anlaşılıyor. Bu arada Ermeni halkın her gün gerçekleşen protesto eylemleri yüzünden Paşinyan erken seçime gidilmesini kabul ettiği belirtildi.

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan facebook sayfasında bir açıklama yaparak 2021 yılında erken seçime gitmeye hazır olduğunu belirtti. Paşinyan ayrıca siyasi teşekkülleri istişareye çağırarak Ermenistan’ın siyasi kaderi ve lideri Ermeni halkının ifade özgürlüğü ile belirleneceğini ve kendisi Başbakan olarak bunun güvencesi olduğunu ileri sürdü.

Başbakan Paşinyan bundan önce de Ermenistan TV kanalına verdiği demeçte bundan önce çeşitli siyasi kanatların temsilcileri ile erken seçim meselesini görüştüğünü, fakat bu seçimlerin ne zaman yapılacağı netlik kazanmadığını belirtmişti.

Bu konuda bölge uzmanları çeşitli yorumlarda bulunuyor. Örneğin Toplu Güvenlik Anlaşması Paktı Kafkasya masası Başkanı Vladimir Yusiyev Rusya medyasına yaptığı açıklamada şöyle diyor: Paşinyan karşı taraflara taviz vermeye hazırlanıyor.

Rus uzman şöyle ekliyor: Bence Paşinyan’ın bu hareketi daha çok bir taktiktir. Zira Ermenistan’da sıkıyönetim halâ kaldırılmadı ve bu ülkede sıkıyönetim uygulandığı sürece siz, milli meclis için erken seçim tarihinden söz edemezsiniz.

Aslında Rus uzman Yusiyev’in bu sözleri Başbakan Paşinyan’ın bu açıklaması ile zaman satın almaya ve böylece Ermenistan milli meclisi için erken seçim tarihini dokuz veya on ay ertelemeye çalıştığını gösteriyor.

Bu konuda Rus uzman İvan Konovalov de şöyle diyor:

Eğer Paşinyan şimdi erken seçime gidecek olursa, zafer kazanmak için hiç bir şansı yoktur.

Şimdi son günlerde orta Asya medyasında geniş yankı bulan bir başka sıcak konuya, yani Kazakistan’ın bölünme meselesine geçiyoruz.

Aslında bu konu, yani Kazakistan’ın bölünme konusu yeniden gündeme geldiği belirtilmelidir. Bu bağlamda Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Jamert Takayev ülkesinin toprak bütünlüğüne göz diken entrikacı kesimlere karşı ciddi tepki verilmesinden söz etti.

Kazakistan’ın milli çıkarlarının korunmasına vurgu yapan Kazak lider Takayev, ülkesinin toprak bütünlüğüne göz diken ve iyi komşuluk temelindeki ilişkileri eleştirenlere karşı direnmek gerektiğini vurguladı.

Gerçi Takayev herhangi bir ülkenin adını dile getirmedi, fakat Rusya’ya kastettiği her halinden belliydi. Çünkü Rusya devlet Başkanı Vladimir Putin Eylül 2014’de öğrencilerle görüşmesinde, Kazakistan’da ulusalcılığın tırmanması, şimdilik Nazarbayev’in caydırıcılığı söz konusu olmasına rağmen, Ukrayna senaryosunun tekrarlanmasına sebep olmaz mı? yönünde kendisine yöneltilen soruya verdiği cevapta Kazak kamuoyunu kaygılandırdı. Putin bu soruya verdiği cevapta ilk önce Nazarbayev’in kişiliğinden söz ederek şöyle dedi: Nazabayev harikulade bir iş yaptı ve ülkesinin topraklarında, tarih boyunca egemen olmayan bir devlet inşa etti.

Gerçekte Rusya lideri Putin bu sözleri ile dolaylı olarak Kazakistan’ın hiç bir zaman bir ülke olarak var olmadığını telkin etmek istedi. Ancak Kazak ulusalcılar Rusya lideri Putin’in onları devletsiz ve hakimiyetsiz olan bir millet şeklinde değerlendirmesinden rahatsız olup tepki gösterdi. Putin’in bu sözleri aynı zamanda Kazakistan’ın eski Cumhurbaşkanı Nur Sultan Nazarbayev’i de rahatsız etti.

Bilindiği üzere Kuzey Kazakistan eyaleti Rusya ile Kazakistan arasında ihtilaf konusu olan bir bölgedir. Rusya yaklaşık 100 bin kilometrekare yüz ölçümü ve 600 bin nüfusu olan bu bölgenin üzerinde mülkiyet hakkı iddia ediyor.

 

 

Etiketler