Mayıs 15, 2021 19:16 Europe/Istanbul

Bu bölümde büyük medeniyetlerin büyümesinde okumanın önemi ve rolü ve de dünya genelinde okuma istatistikleri ve kitabın temel ihtiyaçlar sepetindeki durumunu ele alacağız.

Bugünkü sohbetimizi bir soru ile başlatmak istiyoruz.  Sizin hayatınızın  zaruri ve temel eşyaları nelerdir acaba?  Birçoğumuz  ekonomi biliminde  üretici  ve imalatçı tarafından  piyasaya sürülen ve para karşılığında satın alınan ve bizim ihtiyaçlarımızı gideren ürünlerin ticari mal ve emtia adlandırıldığını ya duymuşuz ya da okumuşuz.   Üreticilerin birincil ve öncelikli  ihtiyaçlarını gideren ticari mallar  zaruri ve temel mallar ve de  daha az kullanımlı ve ikincil ve üçüncül ihtiyaçları karşılayan ticari mallar  lüks mallar olarak tanımlanıyor. 

Birçoğumuz için  yemek, barınmak, giyinmek ve hatta huzur ve güvenlik duygusu temel ihtiyaçlardan sayılır.  Hepimiz ilk olarak  bunları elde etmemiz gerektiğini  biliyoruz.  Ancak biraz düşünün. Bu da da yüzeysel düşünmemeye çalışalım.  Acaba insanlar  bu temel ihtiyaçlarını karşılama imkanını nereden bulmuştur diye sorular soralım. Acaba  insan ve dünyanın hayatının  tekamülü ve evrimi, araştırma, inceleme ve okuma olmadan bu kadar gelişebilir miydi? 

Kuşkusuz  okumak ve de kitaplar, yazarlar ve araştırmacıların  insanlık medeniyetlerinin gelişiminde inkar edilemez bir role sahiptir.  Bu süreç insanlık biliminin  temeli ve kökü olarak adlandırılabilir. 

Buna ilaveten kişisel gelişimin de okuma ve öğrenme ve başta da kitap okumakla elde edildiğini unutmamak gerekir.  Bu yüzden doğal olarak  kitaba da temel ve zaruri bir ürün olarak bakmalıyız. Mevcut koronavirüs salgını fırtınasının estiği dönemde de  kitabın konumu daha da özelleşmiştir. Son dönemde Avrupa'da kısıtlamaların artması ve  yeni karantina kurallarının  başlamasına paralel olarak kimi ülkelerde kitapçıların faaliyetlerine  devam ettiği haberleri medyada yer aldı.  

Bu doğrultudaki haberlerden birinde  Belçika'da kitabın temel bir mal olarak tanınması yüzünden kitapçılara  karantina döneminde de faaliyetlerine devam etmesi için izin verildiği bildirildi. Belçika başkenti Brüksel'de  kitapçılar ve kitap okuyanlar  edebiyatın  acılara hem de mevcutta koronavirüsün doğurduğu acıyı dindirmekteki rolüne vurgu yapma doğrultusunda şehir düzeyinde kitapçıların ve kitap dükkanlarının faaliyetlerine devam etmesine vurgu yaptılar. 

İsviçre başkenti Cenevre'de ise koronavirüs salgınının fırtınasının estiği bir sırada  Kasım ayında  tüm restoranlar ve  temel ihtiyaç duyulmayan işletmeler kapatıldı. Buna rağmen bu dönemde  kitapçılar  temel ihtiyaçlar sunucuları olarak  bu dönemde de faaliyet  ruhsatı aldılar. 

Aslında  kitap ve kitap yazma hususu insanların toplumsal hayatının gelişmesindeki rolü inkar edilemezdir.  Bir toplumun ruhu da  bu sürecin sayesinde gelişir ve sonuç verir. Bu yüzden  insanlığın kültürel mirası ve insanlık medeniyeti   her daim  insanlığın da onur kaynağı olan  büyük isimlerin kitapları ile doludur. 

Eski zamanlardan beri kitap yüce düşünceler ve fikirlerin koruyucusu ve büyük ve değerli bir kaynak olmuştur.   Bu değerli kaynak bilim, fikir ve gerçek taliplerini ve sevdalılarını hep doyurmuştur. Kültürel imkanları  ve koşulların değerlendirilmesi   kitabın günümüzde  toplumun kültürünün  düzeyinin artmasında güven verici ve etkin bir araç olduğunu gösteriyor. Küresel deneyim de  medeniyetlerin gelişmesi ve büyümesinin  her toplumun kültürel ve düşünsel  gelişmesine bağlı olduğunu, kitap okuma kültürü olmadan  medeni gelişim elde edilemeyeceğini gösteriyor. 

Örneğin Sümer uygarlığı bunun kanıtı olarak gösterilebilir. Bilinen en eski yazı sistemine sahip olan Sümerler aynı zamanda en yüksek imajlı medeniyete de sahip olmuştur. Aslında bu Sümerler döneminde  yazının icat edilmesinden ve insanlığa büyük hizmetlerinden kaynaklanıyordu. Yumuşak kil, fildişi veya ahşap gibi malzemeler üzerine yazmak ve işaretlemek için keskin metal kalemler (çivi şeklinde) kullanmışlardı. Bu amaçla eğitimli yazarlar vardı ve yazdıktan sonra onları sertleştirmek için yumuşak balçıklar ve killer pişirilirdi. Tablet şeklinde pişmiş kil parçaları, keşfedilen ilk kitaplardır.  Bu tabletler işle ilgili bilgileri, duaları, ritüelleri, büyü işaretlerini, kutsal mitleri ve etnik ve ulusal anekdotları ve gelenekleri içeren dini çalışmaları kaydetmek için kayıt belgeleri olarak kullanılmıştır.

Bu yazıtlarda ve tabletlerde Sümerlerin edebiyatını, sosyal, politik ve felsefi fikirlerini görmek mümkün. Antik Sümer şehirlerinin kalıntılarından çıkarılan eşyalar ve eserler arasında, İlyada'dan binlerce yıl daha eski edebi parçaların bulunduğu yazıtlar keşfedilmiştir.  Sümerler, bilinen en eski insan edebiyatını derlemiş ve kendilerine özgür edebiyat yaratmışlardır. Sümer kültürü, MÖ 4'inci  binyılın ortasından 2'nci binyılın başına kadar  bin 500 yıldan fazla bir süredir Rafidayn topraklarına hakim oldu. Böylece Sümer yazarları çeşitli konularda ve farklı alanlarda yazılar miras bırakmıştır. Aslında Sümerler, bu başarıları gelecek nesillere aktarmak ve onlar için korumak gibi net bir hedefle yazıyı kaydeden ilk kişilerdi. Başka bir deyişle, bugün hala geçerli olan kitaba varlık verenler de Sümerlerdi. Bu da insanın kültürel ve teknolojik başarıları koruduğu ve gelecek nesillere aktardığı, yasal ve eğitimsel hedeflerini ve diğer günlük ihtiyaçlarını karşıladığı anlamına gelir.

Şimdi Sümerlerle aramızda büyük bir zaman farkı olsa da,  çeşitli kitle iletişim araçlarının gelişmesine rağmen, şimdiye kadar hiçbir medyanın, medeniyetlerin büyümesinde kitapların oynadığı rolü oynayamadığını vurgulayabiliriz. Kitaplar ve genel olarak okuma yazma ve ders okuma eğilimi, bugün hala gelişim göstergelerinden biridir.

Kitaplarla haşır neşir olmak aslında, farklı zamanların düşünürlerinin ve bilgelerinin varlığından yararlanmak demektir. Kitabın yaprakları ve sayfaları, bilginlerin tapınakları ve öğrencilerin saf beslenme kaynaklarıdır. Kitap, bireylerin ve toplulukların gelişmesinde ve büyümesinde temel bir rol oynayabilir ve okuyucunun tüm doğruları öğrenmesine ve gerçekleri bilmesine yardımcı olabilir. Kur'an-ı Kerim'de yazı anlamına gelen Kitabet ifadesi 322 defa 37 farklı şekilde kullanılmıştır. Bu ilahi kitapta kaleme özel bir yer verilmiş ve esasında Kalem ifadesi ile başlamıştır.  Nitekim Alak suresinin 4'üncü ayetinde  " Alleme Bilkalem " yani kalem ile öğrendi  ifadesi kullanılmıştır.  Yine Kalem  suresinin  ilk ayetinde  şöyle buyrulmuştur: "ن والقلم و ما یسطرون"

"Nûn, Kaleme ve yazdıklarına andolsun." 

İslam medeniyetini de içeren büyük medeniyetlerin deneyimi, medeniyetlerin büyümesinin ve gelişmesinin  toplumun entelektüel ve kültürel gelişiminden kaynaklandığını ve okuma kültürünün büyümesi olmadan, herhangi bir medeniyetin büyümesinden umutlu olunmayacağını göstermiştir. Hicri Kameri 3'üncü yüzyıl Müslüman edebiyatçıları ve yazarlarından Cahiz ise kitabında kitap hakkında ilginç bir ifadeye yer veriyor: "Kitap her zaman verimli ve semereli bir ağaçtır. Kitap sizi yormayan ve sıkmayan bir arkadaştır, sizi aldatmayan bir arkadaştır.Sizi rahatsız etmeyen bir arkadaştır."

Kişi başına küresel araştırmaya bir bakış atmamız da okumanın önemini gösterecektir. Küresel okuma oranını değerlendirmek için, belirli maddeleri içeren ve haftalık, aylık ve yıllık bazda ölçülen genel göstergeler vardır. Bu süreçte, farklı cinsiyet ve eğitim düzeyine sahip farklı yaş gruplarında  ve kesimlerinde çevrimiçi haber, dergi, e-kitap ve basılı kitaplar okuma oranı değerlendirilmiştir. 

2018 yılında yapılan son incelemelere göre Hindistan, Tayland, Çin, Filipinler, Mısır, Çek Cumhuriyeti, İsveç, Fransa, Macaristan ve Suudi Arabistan gibi ülkeler halkları okuma saatleri nedeniyle en çok kitap okuyan ülkeler listesine dahil edilmiştir. Bu listenin en önemli özelliği,üst sıralarda Asya ülkelerinin isimlerinin  bulunmasıdır. 

Hindistan, haftada ortalama 10 saat 42 dakika ile kişi başına en yüksek kitap okuma oranına sahip ülke. Tayland en yüksek okuma oranına sahip ikinci ülke. Bu ülkenin insanları haftada ortalama 9 saat 24 dakika kitap okuyor.  Çin, haftada sekiz saatlik kitap okuma oranı ile kişi başına okuma sıralamasında üçüncü sırada yer alıyor. Buna dayanarak, Batı ve Avrupa ülkelerinin artık okumaya geçmişte olduğu kadar ilgi göstermediğini ve haftada 6 saatten az harcadığını görüyoruz.

Etiketler