Kitabın Konumu-14
Bu bölümde kutsal dini kitapları ve farklı boyutlarını ele alacağız.
Kutsal dini kitaplar, her dinin temel öğretilerini içerir. Dini kitaplar, herhangi bir dinin manevi hakikatini ifade eden ve ilahi zat ile iletişimin temeli olan, kolektif kimliği güçlendiren, mistik deneyimleri yansıtan ve o dindeki manevi uygulamaları açıklayan doktrinlerdirler. Sohbetimizin devamında bu değerli dini kitaplar ile ilgili konuşacağız.
Dünyadaki hemen hemen tüm düşünce ve inanç okullarının takipçilerine rehberlik edecek metinler vardır. Bu kitaplar veya kutsal metinler, her dinin temel öğretilerini içerir.Şimdi de Kuran-ı Kerim'de de değinilen üç dini kitabı ele alacağız.
Zebur, Kuran-ı Kerim ve İslami hadislerden hareketle Hz. Davut'a as indirilen kutsal kitabın adıdır. Zebur, İbranice'dir ve öğütler, dualar ve yalvarış ve yakarışlarla Rabb'in methi ve tesbihi ile doludur. Tevrat'tan sonra ortaya çıkan ilahi bir kitaptır. Rivayetlere göre bu kitabın adı, levhalar üzerinde yazılı bir mecmua şeklinde ortaya çıkmasından kaynaklanmıştır. Bazıları Zebur'un hem güç hem de marş ve şarkı anlamına gelen İbranice kökü olan "zamra" kelimesinden türediğini düşünüyorlar.
Nisa, Enbiya ve İsra surelerinde de Zebur'un adı anılmıştır. Ancak Kuran-ı Kerim'de de Zebur'un Davud as'a gönderildiğine değinilmesine rağmen kimi Ehli Sünnet yorumcuları Zebur'u enbiyanın kitabı adlandırmışlardır. Ayetullah Nasır Mekarim Şirazi ve kimi yazarlar tarafından yazılan Tefsir-i Nümune'de Zebur kitabının belirli şeriata dayalı ahkamlar içermediği ve yeni bir dini de beraberinde getirmediği söylenmektedir. Tefsir-i Nümune'de Zebur, Hz. Davut as'ın diğer peygamberlerden farklı oluşunun göstergesi sayılmış ve bazı bölümlerinin de çarpıtılmadığı belirtilmiştir.
Bir rivayete göre Allah Resulünün yarenlerinden Ebuzer Gaffari, Zebur'un dünya halkına indirilen 104 kitaptan biri olduğunu söylemiştir. Kimi Zebur araştırmacıları da Kuran-ı Kerim'de değinilen Zebur kitabını, Eski Ahit'te değinilen Mezamir kitabı ile aynı saymışlardır. Gerçi Mezmurlar kitabı daha çok dua ve tesbih kitabı sayılır. Ancak Zebur ve Mezmurlar kitabının her ikisinin de Hz. Davut as'a ait olduğu söyleniyor.
Semavi kitaplar iki kategoriye ayrılır: biri özel şeriat kuralları olan ve yeni bir dinden bahseden, diğeri yeni kurallar içermeyen kitaplardır. Bu ikinci kategoride yer alan semavi kitaplar, etik konulara daha çok odaklanırlar.
Zebur ise ikinci kategori semavi kitaplardandır. Bunun delili ise Mezamir'in Eski Ahit'te Tevrat'ın bir alt grubu sayılması ve bağımsız olmamasıdır.
Kuran-ı Kerim'de, İsra suresinin 55'inci ayetinde ise şöyle buyrulmaktadır: "
﴾55﴿ Göklerde ve yerde olanları en iyi bilen senin rabbindir. Doğrusu biz peygamberlerin kimini kiminden üstün kıldık; Dâvûd’a da Zebûr’u verdik."
Bu ayetten yola çıkarak Zebur'un Hz. Davut as'ın üstünlük kaynağı olduğu ve birçok peygamberden daha üstün bir konuma sahip olduğunu söylemek mümkün. Dini ve tarihi kaynaklarda da Hz. Davut as'ın büyük bir devlet ve ülkeye sahip olduğu ancak Allahu Teala'nın onun saltanatı, gücü ve iktidarını onun üstünlüğü kaynağı saymadığını Zebur'u onun üstün olma sebebi olarak gördüğü anlaşılmaktadır.
Mezmurlar, bir şiir kitabı olarak büyük bölümü dua ve yakarışlardan oluşmaktadır. Mezmurları ilahi öğretilerin hazır bir mecmuası saymak mümkün değildir. Mezmurlardaki ilahi öğretiler daha çok tesbih ve medhetmeye dayalıdır. Bu bağlamda bu öğretilerin sistematik ve muhakeme gücüne dayalı olmadığı söylenebilir. Bu yüzden, bu ilahi öğretileri özetleyerek veya somutlaştırarak doğru bir görüntü çizmek mümkün değildir.
"Tevrat" Yahudi ve Hristiyanların kutsal kitabıdır. Kuran'ın birçok ayetinde Tevrat'tan bahsedilmiş ve bu kitabın Hz.Musa as'a indirildiği açıklanmıştır.
Bu kitap, Kutsal Kitap'ın ilk beş bölümünden oluşur. Bu kitap için birkaç farklı isim kullanılmıştır. Bu kitapların değeri ve konumu nedeniyle, Yahudi Kutsal Kitabının tamamına genellikle Tevrat ismi verilmiştir.
Tevrat , kelime anlamı açısından İbranice'dir ve "Tevra" olarak okunur. Bu kelime şeriat ve onur anlamına gelir. Kutsal Kitabın farklı bölümlerindeki Tevrat'tan kastedilen, Musa'nın beş kitabıdır. Yahudiler de bu kitaplara Musa'nın şerefi diyorlar. Bu kitabın Sina Dağı'nda Hz.Musa as'a indirildiğini düşünürler.
Kuran-ı Kerim ayetlerinde geçen Tevrat, ilahi emirleri ifade etmek için indirilen ve bu kitaba uyanlara cennet vaat eden bir kitaptır. Öte yandan, bu kitabı elinde tutup bu kitaba göre hareket etmeyenler, kitabı taşıyan dört ayaklı binek hayvanlar olarak tanımlanmaktadır. Kuran'da Tevrat'ta Hz. Musa as'dan sonra "Ümmi Peygamber" in biseti vaadinden bahsedilmektedir.
Kuran-ı Kerim'de, Yahudi Kutsal Kitabından iki şekilde bahsedilir. Bazı ayetlerde Hz.Musa as'a indirilen levhalara, diğer ayetlerde ise bu kitaba atıfta bulunmak için Tevrat kelimesi kullanılmıştır. Yahudi tefsirlerine göre Hz. Musa as'ın levhalarında on ahlaki kural vardır ve Tevrat'ın ortak kitabında belirtilenler bir dizi kural ve ahlaki öğretidir. Tevrat, Arapça'da şeriat anlamına gelen İbranice kökenli bir kelimedir.

Kutsal Kitap ise Hristiyanlar'ın, İncil adlı bir koleksiyonudur. İki ana bölümden oluşmaktadır. Eski Ahit ve Yeni Ahit. Eski Ahit, Yahudiler ve Hıristiyanlar arasında ortak olan bölümdür. Her ikisinin de kutsal ve geçerli olarak kabul ettiği bu bölüm İncil'in büyük bir kısmını oluşturmaktadır. İncil'in bu bölümü Yaratılış, Çıkış, Levililer, Sayılar ve Tesniye olarak adlandırılan beş bölümden oluşur ve dünyanın, insanın ve diğer canlıların yaratılışını, kadim peygamberlerin yaşamının bir bölümünü ve bu dinin hükümlerini anlatır.
Aslında Hz.Musa as döneminden sonraki tarihçilerin yazıları olan diğer kitapları, Musa bin İmran'dan sonra ortaya çıkan peygamberlerin, kralların ve kabilelerin hayatlarını ele almaktadır. Tabii ki bahsedilen beş kitabın bile semavi kitaplar olmayıp Hz. Musa as'dan sonra Musa'nın ölümünü, nasıl gömüldüğünü ve ölümünden sonraki bazı olayları anlattıkları için yazılmış tarih kitapları olduğuna dair rivayetler vardır.
Hıristiyan mezheplerinin dayanak noktası olan ve ona semavi bir kitap gözü ile bakılan en önemli Hristiyan dini kitabı, Yeni Ahit adlı bir mecmuadır. Eski Ahit'in üçte birinden fazla olmayan bu mecmua, tamamen farklı konulara odaklanmış yirmi yedi kitap ve risaleden ve dağınık konulardan oluşuyor. Kitaplar arasında Matta İncili, Markos, Luka, Yuhanna ve Peygamberlerin Yaptıkları, Pavlus'tan diğer kavimler ve kişilere 14 Mektup, Yakup Mektubu, Petrus'un Mektupları, Yuhanna Mektubu, Yahuda'nın Yazısı ve Yohanna Vahiy kitabına değinmek mümkün.
Eski Ahit 39 kitaptan ve Yeni Ahit 27 kitaptan oluşmaktadır. Bazıları Eski Ahit Tevrat'ın her bir bölümünü ayrı bir kitap olarak kabul ederken, diğerleri Eski Ahit kitaplarını peygamberlerin, atasözlerinin ve Davut ve Süleyman'ın Mezmurları'nın kitapları olarak kabul eder. Yeni Ahit ayrıca dört İncil Kanunundan, Mesih'in Mektupları ve Vahiy Kitabından oluşuyor.
Yahudiler yalnızca Eski Ahit'i semavi kitapları olarak kabul eder, ancak çoğu Hristiyan tüm kitabı İncil olarak kabul eder. Kendilerine Hristiyan diyen bazı mezhepler Eski Ahit'i İncil olarak kabul etmiyor ve çarpıtılmış olduğunu düşünüyor.
Dört İncil aslında İsa Mesih as'ın yaşamının dört farklı anlatısıdır. Mesih'in havarilerinden dördü olan Matta, Luka, Yuhanna ve Markos tarafından yazılan bu dört kitabın birçok ortak yanı var ama bazı farklılıkları da söz konusudur. Hristiyanlar bu dört kitabı Mesih as'ın farklı açılardan ele alınan dört görüntüsü olarak kabul ederler.

Tabii ki Hristiyan tarihçilere ve farklı İncillerin de tanıklığına göre ve de Yeni Ahit'in ve diğer risalelerin gösterdiğine göre, bunların hiçbiri semavi kitaplar değildir ve çoğunlukla Mesih'ten sonra yazılmış kitaplardır. Sonuç olarak, Mesih'in semavi kitabı olan İncil'in kaybolduğunu ve Mesih'in havarileri tarafından İncil'e sadece bazı kısımlarının dahil edildiğini ve maalesef hurafelerle karıştırıldığını söylemek mümkün.
Bakara Suresi 41'inci ayetinde olduğu gibi bazı ayetlerde Tevrat ve İncil'e değinilmiştir. Ancak bu, onların çarpıtılmadığı anlamına gelmez. Bu bağlamda İncil ve Tevrat'ta Allah Resulü Hz. Muhammed saa ve Kuran-ı Kerim'e dair vasıflar ve özelliklerin bulunması bu kitapları önemli kılmıştır.
Kuran-ı Kerim'de Müslümanlar iman getirmek için ilahi peygamberler ve semavi kitaplarına inanmalılar. Bu bağlamda Bakara suresinin 285'inci ayetinde şöyle buyrulmaktadır: "﴾285﴿ Allah’ın elçisi ve müminler, rabbinden ona indirilene iman ettiler. Her biri Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine inandılar. “O’nun elçileri arasında ayırım yapmayız” ve “İşittik, itaat ettik, bağışlamanı dileriz rabbimiz, gidiş sanadır” dediler."
Kuran-ı Kerim'deki tüm bu teyitler ve tasdiklemelere rağmen yine de bu semavi kitapların düşmanlar ve kimi zaman da alimler tarafından çarpıtıldıkları ve öğretilerinin zehirlendiği belirtilmektedir.
Bakara suresinin 79'uncu ayeti bu hususla alakalıdır: "﴾79﴿ Elleriyle kitap yazıp sonra onu az bir bedel karşılığında satmak için, “Bu Allah’ın katındandır” diyenlere yazıklar olsun! Elleriyle yazdıkları yüzünden vay haline onların! Ve yapıp ettikleri yüzünden vay haline onların!"