Kitabın Konumu-13
Bu bölümde dini ve ilahi kitaplar ile ilgili konuşacağız.
Kutsal mekanlara gitmek bir kaç özelliği de beraberinde getirir: Bu mekanlarda bulunmak için özel gelenekler ve adetlerin yerine getirilmesi, lüks değil ancak etkileyici, göz kamaştırıcı ve çekici mimari ve ilahi kelamı ve kutsal metinleri okumak ve dinlemek. Çoğu adetlerde özellikle de tevhide dayalı adetlerde, kutsal kitapları okumak önemli seviyede konuma sahiptir. Bu dinlerin mensupları semavi kitapları okurken sanatı da bir araç olarak kullanmayı ihmal etmemişlerdir. Bir kaç program halinde semavi ve kutsal kitaplar ve bu kitapların insanların hayatı ile ilgili bağları hakkında konuşacağız.
Din ve tapma konusu insanlığın ilk anlarından itibaren var olmuş ve bugüne kadar tağutların farklı dönemlerde dindarlar ve peygamberlere karşı sert mücadeleleri ve muhalefetlerine rağmen insanlık tarihi boyunca, din, yaşlı ve sağlam bir çınar gibi her daim ayakta kalmış ve insanlık hayatı içerisinde etkin ve belirleyici bir rol oynamıştır.
Bir grup araştırmacılar açısından din, yüce Allah tarafından insanların hidayete ermesi ve ilahi erdeme ulaşması için gönderilen fikirsel düzenler yani inançlar ve maarifler, değersel düzenler yani kurallar ve ahkamlar ve eğitsel düzenler yani ahlaki ve sosyal tavsiyeler ve emirlere uygun düşecek gerçekler toplamıdır.
Dinin, hem insanlığın fikirsel temellerini gözeten, hem onun ahlaki ve yaşamsal yanlarını kapsayan, Allah tarafından gönderilen inançlar ve kuralların toplamı olduğu da söylenmektedir.
Sosyologlar, psikologlar ve siyasal ve toplumsal meseleler analistlerinin çoğuna göre din, insanların bireysel ve toplumsal hayatında yapıcı bir role sahiptir. Dinin çağdaş dünya meselelerinin üzerindeki rolünü ihmal eden analistler büyük bir hata yapmış olurlar.
Dinlerin kutsal kitapları, her dinin özel öğretilerini içermektedir. Öyle öğretiler ki her dinin manevi gerçekliğini beyan etmektedir ve ilahi zat ile irtibat kurma, kolektif kimliği güçlendirme, irfani tecrübeleri yansıtma ve manevi amelleri açıklama görevini yerine getirmektedir. Neredeyse tüm ilahi mektepler hatta ilahi olmayan dinler bile mensuplarını yönlendirmek için metinlere sahiptirler.
İlahi dinler, günümüz insanının ciddi bir yaklaşım çerçevesinde onlara güvenerek bireysel ve toplumsal acılarını dindirmek ve yaralarını kapatmak için yönlendiği sağlam kaynaklardır. Bu bağlamda insanoğlu bu öğretileri bir kez daha göz önünde bulundurmuş ve onlara ilgi duymaya başlamıştır. Bu öğretilerin çoğu semavi kitaplarda toplanmıştır. Bu eserler önemli bir araştırma kaynağı olarak da kullanılabilir. Semavi kitaplar ile tanışmak için bu kitaplarının sayısının ne kadar olduğunu ve konularının neler olduğunu bilmemiz lazım.
Allahu Teala her peygamberin ulaştırılması gereken ahkamı ve talimatları bir kitap halinde peygamberlerine vahyetti. Tabii bu semavi kitaplar dönemin koşullarına uygun şekilde kademeli veya birden indirildi. Kuran-ı Kerim'de ise dört ilahi kitabın adı açıkça anılmıştır. Her Müslüman'ın yakinli bir şekilde bu dinlere inanması şarttır. Bu kitaplar şunlardır:
Allahu Teala tarafından Hz. Davud as'a indirilen ve kitap anlamına gelen Zebur.
Allahu Teala'nın Hz. Musa as'a indirdiği ve İbranice'de talim ve şeriat anlamına gelen Tevrat.
Allahu Teala'nın Hz. İsa as'a indirdiği ve Yunanca'da " muştu" anlamına gelen İncil.
ve son olarak Allahu Teala tarafından son peygamber Hz. Muhammed saa'e indirilen diğer semavi kitaplara karşı makamı yüksek olan ve üstün sayılan Kuran-ı Kerim. "

Allahu Teala Kuran-ı Kerim'in kıyamet gününe kadar çarptırılmaması ve değişikliğe uğramayacağı konusuna dair sorumluluk üstlenmiştir. Kuran-ı Kerim'in en uygun anlamı, tilavet etmektir.
Kuran-ı Kerim'de kimi peygamberlere semavi kitaplar yani sahifelerin indirildiğine dair ayetler görülmektedir. Sahifelerin sayısı ve de hangi peygamberlere indirildikleri hususunda alimler arasında farklı görüşler mevcuttur.
Semavi kitapların sayısı hususunda alimler arasında üç önemli fikir ve kanaat mevcuttur:
1. 100 kadar sahife indirilmiştir. 60 sahifesi Hz. Şeys as'a 30 sahife Hz. İbrahim as'a ve geriye kalan 10 sahife de Tevrat indirilmeden önce Hz. Musa as'a indirilmiştir.
2. 100 sahife indirilmiştir. 50 sahife Şeys as'a 30 sahife Hz. İdris as'a ve 20 sahife daha eşit olarak Hz. İbrahim ve Hz. Musa as'a indirildi.
3.110 sahife indirilmiştir. 50 sahife Hz. Şeys as, 30 sahife Hz. İdris as'a 20 sahife Hz. İbrahim as'a aittir. Geri kalan 10 sahife hususunda ise ihtilaflar mevcuttur. Bunların Hz. Adem'e veya Hz. Musa as'a indirildiği söylenmektedir. Ancak güçlü kanaate göre Kuran-ı Kerim'de de belirtildiği gibi biz bu sahifelerin indirildiğine inanmamız lazım.
Unutulmaması lazım ki semavi kitaplar ve sahifelerin içeriği altı konu etrafında ortaktır. Böylece semavi dinlerin ortak inançları ve erkanı vardır. Tanrı'ya iman etme, melekler, kitaplar, peygamberler, kıyamet, kazâ ve kader bu ortak yanlardır. Tüm bu dinlerde hasene ahlak elde etme, kötü ahlaktan uzak durma ve rezilliklerden sakınma meselelerine özen gösterilmiştir.
Semavi kitaplar amele dayalı ahkamlar ve fıkıh meseleleri hususunda bir birlerinden farklıdırlar. Çünkü amele dayalı ahkamlar, zamane halkının ihtiyaçları, maslahatları ve yeteneklerine uygun olarak indirilmişlerdir.
Semavi kitaplar ve sahifelerin indirilmesinin kimi ilahi hikmetleri arasında şuna değinebiliriz: " İnsanların fıtratına uygun düşecek şekilde eğitmeye ve irşada ihtiyaç duymayan, dinin erkanı ve ilkelerinin ve en önemlisi de tevhide dayalı inancın açıklanması.
Ancak Allah'a iman etmenin fıtrata dayalı olmasına rağmen bu imanın kalitesi ve sırf fıtrat aracılığı ile anlaşılmayacak ilahi vasıflar ve hakikatlerine tanınması, açıklanmaya ve açıklık getirilmeye ihtiyaç duyulmaktadır. Bu görevi ise semavi kitaplar yerine getirmektedirler. Tüm peygamberlerin tevhide çağrılması ve ilahi vasıfların tanıtılması bu hususun açık belirtilerindendir.
Bir başka önemli nokta ise akideye dayalı çarpıtmalar ve yanlışların düzeltilmesidir. Her farklı peygamberin biseti ile aralarında peygamberlik yaptığı toplumun akideleri ve dini meseleleri tekrar rayına sokulmuştur. Ancak peygamberlerin vefatından kısa bir süre sonra insanlar yavaş yavaş akidelerinde yanlış yollara sapmışlar ve nefsani heva ve hevesler ve de şeytani vesveselere kurban gitmişlerdir. İşte bu sırada Allahu Teala bir başka peygamberi onlar arasında mebus etmiş ve yeni bir peygamber ile beraber ilahi emirleri ve doğru düşünceleri ve ilkeleri yansıtan bir başka semavi kitap indirmiştir. Mebus olunan peygamber ise bu kitap aracılığı ile halk arasındaki akideler bağlamındaki sapkınlıkları yok etmiş ve onları hak ve hakikat yoluna geri getirmiştir.
İnsanların akideleri ve ibadetleri konusunda merciye olan ihtiyacı semavi kitapların indirilmesinin bir başka nedenlerinden biridir. Her peygamberin ümmeti arasındaki hayatı çok kısa ve kısıtlıdır. Peygamberlerin vefatının ardından ümmet bireyleri akideleri ve ibadetleri konusunda onlara baş vuracak kaynak veya kaynaklara ihtiyaç duymuşlardır. Bu yüzden ilahi peygamberin olmayışında semavi kitapların oluşu en iyi ve en muteber kaynaklar olarak görev yaparlar ve her mekan ve her zamanda ilahi peygamberlerine en iyi halefleri olurlar.
Allahu Teala'nın ilahi peygamberler ve semavi kitaplar göndererek insanlara değer verdiği ve keramet bağışladığından ve kendi lütfundan ve ihsanından onlara bahşettiğinden hiç şüphe yoktur. Kalbinde zerre kadar imanı olan akıllı insan, vücudunun derinliklerine Allah'ın insanları kendi hallerine bırakmadığını bilmektedir. Allahu Teala fitneler ve çalkantılı dünyada insanı kendi haline bırakmamıştır. Allahu Teala insana akıl vermesinin yanı sıra vahiy ve peygamberler de göndererek semavi kitaplar indirerek insanı değerli saymış ve kerametinden ona bahşetmiştir. Bu yüzden de semavi kitapların indirilmesi şükretmemiz gereken ilahi nimetlerden biridir.
Değerli dinleyiciler sohbetimizin Emirelmüminin Ali as'dan nakledilen bir sözle bitirmek istiyoruz.
" Dört büyük semavi kitaptan dört sözcüğü seçtim. Tevrat'tan sessizliğini koruyan ve az konuşanın kurtulacağı, İncil'den kanaatkar olanın tok olacağı, Zebur'dan sapkın nefsani heveslerine karşı olanın belalardan korunacağı ve Kuran-ı Kerim'den de Allah'a tevekkül edenin onun için Allah'ın yeterli olacağı. "