Nur’a giden yol ( 935 )
Muhammed suresinin 33 ila 35. ayetleri ve tefsirleriyle sizlerle birlikteyiz.
Muhammed suresinin 33. ayetine kulak veriyoruz:
یَا أَیُّهَا الَّذِینَ آَمَنُوا أَطِیعُوا اللَّهَ وَأَطِیعُوا الرَّسُولَ وَلَا تُبْطِلُوا أَعْمَالَکُمْ (47:33)
Yani:
Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygambere itaat edin. İşlerinizi boşa çıkarmayın.
Geçen bölümde münafıklara ve kafirlere hitap edilmişti. Bu ayet ise müminlere hitaben şöyle buyurmakta:
Ey iman ehli olanlar, sakın münafıklar gibi Allah’ın ve peygamberinin emirlerine itaatsizlik etmeyin. Onlar sözde kendilerini ilahi emirlere teslim olmuş gibi gösterir, fakat pratikte karşı çıkıp görevlerini yerine getirmeyen kesimdir. Kendinizi Allah ve peygamberinin karşısında mutlak teslimiyet içinde bilen siz hakiki müminler pratikte de kendi isteklerinize göre değilde, Allah’ın emrine uyduğunuzu göstermeli ve hoş görmediğiniz durumlardan kaçınmalısınız.
Bu ayeti kerimeden şunu öğrenmekteyiz.
1 – İmanın gereği, Allah’ın ve peygamberinin emirlerine teslim olmaktır. Zira Allah’ın ve peygamberinin emirlerini pratikte uygulamadan iman, hakiki iman olamaz.
2 – Kur'an'ı Kerim’in yanında Resulullah’ın -s- siyeri ve sünneti de hüccettir. Dolayısıyla dini bilmek için her ikisi gözetilmelidir.
3 – İyi ameller tek başına yeterli değildir ve bunun yanında amelleri şirk, riya ve kibir gibi afetlerden korumak gerekir.
Muhammed suresinin 34. ayeti:
إِنَّ الَّذِینَ کَفَرُوا وَصَدُّوا عَنْ سَبِیلِ اللَّهِ ثُمَّ مَاتُوا وَهُمْ کُفَّارٌ فَلَنْ یَغْفِرَ اللَّهُ لَهُمْ (47:34)
Yani:
İnkâr edip Allah yolundan alıkoyanları ve sonra da kâfir olarak ölenleri Allah asla bağışlamaz.
Kur'an'ı Kerim ayetlerine göre Allah teala bağışlayandır ve günahkar kulların birçok günahını affeder. Ancak bazıları küfür ve şirk üzerine ısrarını sürdürerek, başkalarının da günaha bulaşmaları ve sapmalarına zemin oluşturur ve ömürlerinin sonuna kadar da bu batıl yoldan ayrılmazlar. Bu tür insanlar ilahi rahmete mahal bırakmıyorlar ve bu yüzden ilahi mağfiretten mahrum kalıyorlar.
Bu ayeti kerimeden şunu öğrenmekteyiz.
1 – Allah teala tevbe yolunu tüm kulları için açık bırakmıştır. Ancak küfür ve şirk üzerine ısrar eden ve bu halde fani dünyadan ayrılanlar ilahi rahmet ve mağfiretten yararlanamazlar.
2 – İnsanın akıbeti için en önemli nokta, ölürken mümin veya kafir olarak bu dünyadan ayrılmasıdır.
3 – Hakka karşı inat yüzünden olan küfür tehlikelidir ve insanı ilahi rahmetten mahrum bırakır.
Muhammed suresinin 35. ayeti:
فَلَا تَهِنُوا وَتَدْعُوا إِلَى السَّلْمِ وَأَنْتُمُ الْأَعْلَوْنَ وَاللَّهُ مَعَکُمْ وَلَنْ یَتِرَکُمْ أَعْمَالَکُمْ (47:35)
Yani:
Üstün durumda iken gevşeyip barışa çağırmayın. Allah sizinle beraberdir. O amellerinizi asla eksiltmeyecektir.
Önceki ayetlerin devamında bu ayet müminlere hitaben şöyle buyurmakta:
İmanı gevşek olan kişilerin sözleri sizi etkilememesine ve sonuçta düşman karşısında direnmek yerine onlarla uzlaşmaya yanaşmamaya dikkat edin. Barış ve uzlaşma, ancak düşman husumetten el çektiği ve sizin haklarınızı tanıdığı ve sizinle barış içinde yaşamayı kabul ettiği takdirde kabul edilebilir. Oysa her gün kumpas peşinde olan ve Allah’ın dinini yok etmek isteyen düşmanla barışmak veya uzlaşmak dinde gevşemek ve dünya rahatını tercih etmektir. Allah müminlerin izzet ve azametini ister ve eğer müminler düşman karşısında direnirse, Allah onları düşmanlara karşı üstün kılar. Ancak düşmanlarla korku veya gevşeklik veya dünya rahatına düşkünlük yüzünden yeminli düşmanla uzlaşmak, onlara sadece zillet ve horluk armağan eder.
Kuşkusuz düşman karşısında direnmenin bedeli ağırdır; ancak deneyimler düşmanla uzlaşmak uzun vadede bedeli direnişten kat kat fazla olduğunu göstermiştir. Üstelik kim müminlerin izzeti ve üstünlüğü için çaba harcarsa ve bu uğurda zarara uğrarsa Allah teala onun zararını en güzel biçimde telafi eder ve mükafatını kat kat verir.
Bu ayeti kerimeden şunu öğrenmekteyiz.
1 – Müminler sayıca az olmaları ve imkanları kısıtlı olması ve buna karşı düşmanların sayısı ve imkanlarının çokluğundan korkuya ve kuşkuya kapılmamalı; zira Allah müminlerin yanındadır ve sonuçta zafer onlarındır.
2 – İman tembellik, gevşeklik ve rahata düşkünlükle bağdaşmaz.
3 – Düşmanla mücadele meydanında müminler barış ve uzlaşma önerisinde bulunmak, zira bu onların zafiyet ve korkularının işareti olur ki asla hoş karşılanmayan bir konudur. Ancak eğer düşman barış talebinde bulunursa ve maslahat icap ederse, bu öneriyi kabul edebilirler.
4 – Allah teala müminler için izzet ve azamet istemiş ve hidayetleri ile din yolunda direnenlere yardım edeceğini vadetmiştir.