Haziran 26, 2016 09:00 Europe/Istanbul

Değerli dostlar, hatırlanacağı üzere son bir kaç bölümde hep birlikte güzel İsfahan eyaletine bir seyahat düzenledik ve eyaletin merkezi İsfahan ve ardından Kaşan, Natanz ve diğer bazı ünlü kentleri ve köyleriyle tanıştık.

Aslında İsfahan eyaletinin güzellikleri sadece bunlarla sınırlı değildir ve eyaletin her köşesi kendine özgü mimarisi ve diğer özellikleriyle ayrı bir güzelliğe ve cazibeye sahiptir.

Başkent Tahran’dan yola çıkarak güneye doğru ilerlediğimizde, doğanın yüzü yavaş yavaş değişmeye başlar ve doğanın bir başka yüzü olan çöl karşımıza çıkar. Bu bölge iklim bakımından İran’ın Batı, kuzeybatı ve kuzeyinde hakim olan iklimlerden çok farklı bir iklime sahiptir. Bu iklim İran’ın iki önemli çölü olan Deşt-i Kevir ve Deşt-i Lut adlarıyla anılan çöllerini kapsar ve uzantısı da İran’ın ta güneydoğu yörelerine kadar uzanır.

Bu çöllerde, dünyanın başka hiç bir yöresinde eşine rastlanmayan çok farklı bir iklim hakimdir. İnsanoğlu ile adeta sürekli bir mücadele içinde gibi gözüken bu iklimin hakim olduğu bölgenin çevresinde, İran’ın bir çok kenti ve köye yer almaktadır.

Çöl ve çevresinde hayat ve yaşamın sürmesi, güzel sanatsal düşüncelerle beraber olmuştur ve bunun doruk noktasını, bölgenin mimarisi ve rengarenk fayans işlemelerinde görmek mümkün.

İran’da çölün kenarında yer alan kentlerde yer yer çok eskilere ait eserler ve izler göze çarpıyor, ki her biri yapımcılarının sanat zevkini ve güçlü dinamiğini yansıtıyor.

Bugün İsfahan seyahatimizin devamında, çölün kenarında yer alan bir başka güzel kentimiz Nain’e uğruyoruz.

Nain, İran’ın merkezinde ve çölün kenarında adeta bir inci gibi parlayan küçük ve şirin bir beldedir. Bu kentin mazisi tarihin geçmiş milenyumlarına dayanır ve fevkelade güzel manzaraları ve ayrıca kültürlü, samimi, konuksever ve cömert isnanları ile bilinir.

Tarihî Nain kenti mimari sanatı bakımından da eski ve yeni dokunun bütünleştiği bir kenttir. Bu kentin yeni dokusu İran’ın diğer kentleri gibidir, fakat eski dokusu mimari sanatı ve turistik cazibesi bakımından büyük önem ve değer arz eder.

Nain kentinin siması çöl ikliminin etkisi altında kaldığından, kerpiç ve balçık karışımı kubbeli bir görüntü arz eder. Nain’in yedi mahallesi vardır ve her mahallenin de dini etkinleri ve merasimleri düzenlemek üzere bir Hüseyniyesi bulunur. Her mahallede ayrıca bazıları hâla kullanılan eski su depoları da vardır. Gerçi günümüzde kentin eski dokusu bir çok değişikliğe uğramıştır, ami yine de İran’ın eski kentleri arasında en asil geleneksel dokularından birine sahiptir.

Nain kentinin en eski tarihî eseri, baştan başa kerpiçten inşa edilen ve Narenc kale veya Narin kale olarak ün yapan bir kaledir. Arkeologlar kalenin milattan önce üçüncü yüzyıl ila milattan sonra üçüncü yüzyıllara dayandığını belirtiyor. Bu tarihî kaleden yıkılan alt katlarından başka, 26 metre yüksekliğinde bir kulesi hâla ayaktadır.

Her halükarda bu kale Nain’in geçmişinden miras kalan güzel ve eşsiz eserlerinden biridir ve turistlerin ilgi odağında yer alır.

Nain’in eski dokusunda yer alan ve görülmeye değer bir başka tarihî mirası, eski ulu camiidir. Nain ulu camiinin ana binası kameri 4. yüzyılda inşa edilmiştir. Bu cami güzel alçı işlemelerinin yanında çok güzel minberi ve münebbet işlemeli ahşap kapısı ile ünlüdür.

Alevian camii olarak da bilinen Nain ulu camii, İran’ın milli eserler listesinde kayda alınmıştır. Bu cami adeta İran’da İslamî dönemin ilk yüzyıllarında inşa edilen camilerin mimari tarzının bir örneğidir.

Nain’in kültürel miras idaresinin binası da Safeviler döneminden miras kalan değerli eserlerden biridir ve bu kentin geleneksel evlerinin en güzel örneklerinden biri sayılır. Bu evin koridorları, ana salonu ve eyvanı ve hane halkının ikamet ettiği odaları gibi geleneksel asil alanları, bu yörede yaşayın insanların çok eski zamanlardan beri fazl ve sanat ehli olduğunu yansıtır.

Nain ilçesinde halı dokumacılığı ise oldukça yaygın bir el sanatıdır. Kentte yapılan araştırmalar, her evde en az bir halı dokuma tezgahı bulunduğunu ortaya koyuyor. Nain yöresinde bu sanatla en çok kadınlar ve kızlar uğraşıyor. İlk dönemlerde sadece sanat yönü ağır basan bu sanat, günümüzde ticari boyutu büyük önem kazanmıştır, öyle ki yörenin en önemli ihracat ürünlerinden biri halıdır.

Değerli dostlar, İsfahan eyaletine düzenlediğimiz seyahatimizin bugünkü bölümünde Nain’den sonra yörenin bir başka güzel ilçesi olan Hansar’a uğruyoruz. Dağlık iklimden yararlanan Hansar kenti Allame Hansari, Ağa Cemal Hansari, Muhammed Tagi Hansari ve Ahmet Hansari gibi bir çok alim, fakih ve bilgini yetiştiren güzel doğalı bir kenttir.

Hansar ayrıca birçok ünlü hattatı da yetiştiren bir diyardır, ki bu hattatlara çağdaş hattat Yedullah Kaboli’yi örnek vermek mümkün. Edip Hansari, Mahmut Hansari ve Endelip Hansari gibi İran’ın seçkin musiki üstadları da bu bölgede dünyaya gelmiştir.

Hansar ilçesinin merkezi olan Hansar kenti, Kıble ve Gülistan dağlarının eteğinde ince ve uzun bir vadide ve Hansar ırmağının kenarında yer alan şirin bir beldedir. Hansar yüksek rakımı yüzünden ılıman yazları ve soğuk kışları ile bilinir. Öte yandan kentin yüksek rakımlı bir dağın eteğinde yer alması ve içinden bir ırmak akması ve çok sayıda çeşmeleri yüzünden Hansar, oldukça güzel bir iklime sahiptir.

Hansar’ın çayırlık alanları ise İsfahan yöresinin yaylası sayılır. Yörenin toprağı ise tarım ve meyve bahçeleri ve bostan için oldukça elverişlidir ve zengin bitki örtüsü olan çayırları da besiciliğin gelişmesine vesile olmuştur.

Hansar kenti bölgede bulunan bol çeşmeleri sayesinde inşa edildiği belirtiliyor. Hansar bölgesinde çeşme sayısı 450 civarında tahmin ediliyor. Bu çeşmeler Hansar kentinde akan ırmağı ve nehirleri besliyor. Ünlü seyyah William Jackson, Hansar kentini ziyaret ettikten sonra şöyle anlatıyor:

Hansar benim anılarımda bir dizi tepeler ve bol nehirler ve ırmaklar, çayırlar ve muhteşem meyve ağaçları ile kalmıştır. Kentin konumu görülmeye değerdir ve yüksek dağların arasında ince bir vadide yer alır.

Hansar yöresinin doğal güzellikleri sadece kentin içindeki manzaralarla sınırlı değildir ve aynı zamanda kentin çevresinde de çok güzel doğal mekanlar bulunur ve İsfahan eyaletinin turistik cazibeleri arasında yer alır. Gülistan dağı, Hansar’ın 15 kilometre dışında yer alan bu güzel bölgelerden biridir.

Gülistan dağı, oldukça güzel iklimi ve yayla şartları ile bilinen yemyeşil bir bölgedir. Gülistan dağı baştan başa çeşitli yaban bitkileri ve yaban çiçekleri ile kaplıdır. Bu bölgenin en ünlü yaban çiçeği ise ilkbahar mevsiminde bölgede görünen devrik lalelerdir. İlkbahar aylarında Gülistan dağı ilaç özelliği de bulunan devrik lalelerle dolup taşar ve ziyaretçileri adeta büyüler.

Hansar yöresi doğal konumu ve yemyeşil çayırları ve yaylaları ve yine türlü yaban çiçekleri ve bitkileri ile ta eski zamanlardan beri İran’ın en önemli bal üretme merkezlerinden biri sayılır. Yörede bal üretimi Hansar halkının eski uğraşlarından biridir. Günümüzde Hansar yöresinde her yıl yüzlerce ton bal üretilir ve bir çok aile bu yoldan geçinir.

Değerli dostlar, Hansar’ın doğal güzellikleri ve coğrafi özellikleriyle tanıştıktan sonra bu kentin tarihî açıdan da önemli bir kent olduğunu ve mazisi çok uzak dönemlere dayandığını belirtmeliyiz.

Bölgedeki arkeolojik kalıntılar, eski Hansar kentinin yıkıldığını ve günümüzde tarım arazilerine dönüştürüldüğünü gösteriyor.

Rus uzman ve seyyah Çerikov, günümüz Hansar kentinin mazisini 400 yıl olarak tahmin ediyor. Her halükarda bu kent Safeviler döneminde ilim, sanat ve edebiyat merkezlerinden biriydi. Safevi hükümdarlar bu diyara özel ilgi duyardı ve bu yüzden bu bölgede çeşitli sanatlar ve sanayi faaliyetleri ilerledi.

Hansar’da ayrıca cami, türbe ve dergah gibi bir çok dinî ve tarihî eser de dikkat çekiyor. Bu eserlerin büyük bölümü ise Safeviler dönemine aittir. Hansar’ın en ünlü türbesi Baba Pir olarak ün yapan Hansar pirinin mezarıdır. Baba Pir, büyük arif ve alimlerden biridir ve yine 6 şeyh ve arifle birlikte burada toprağa verilmiştir.

Hansar ulu camii de kentin bir başka eski binasıdır ve mazisi 350 yıla dayanır. Üç bin metrekarelik bir alanda inşa edilen caminin alçı işlemeleri ve nefis mihrabı kentin önemli tarihî eserlerinden birini oluşturuyor.015