Ekim 07, 2016 12:25 Europe/Istanbul

Amerika 11 Eylül 2001 olaylarından sonra önleyici tedbir adı altında Afganistan’a saldırdı ve bu ülkeyi işgal etti ve üç yıl sonra da Irak’a saldırarak bölgede askeri gücünü konuşlandırma projesini hayata geçirdi.

Şimdi de Amerika kendi yarattığı terörle mücadele bahanesi ile müdahalerinde yeni bir dönem başlattı. Askeri uzmanlar ise Amerika’nın bölgede ve özellikle İran’ın çevresinde artan askeri varlığını Washington’un İran ile mücadelesi ve geleceğin askeri yüzleşmesi şeklinde değerlendiriyor. Bu şartlarda gözlemciler İran’ın askeri doktrini  savunma gücünü geliştirmenin yanında caydırıcı ve taarruz gücünü geliştirme temeline dayandırdığını ifade ediyor.

Amerika son yıllarda İranofobia projesini yürüterek Fars körfezinde yer alan Arap emirliklerine milyarlarca dolar değerinde silah ve gelişmiş savaş uçağı sattı. Bu sürecin şiddetlenmesi ise küresel istikbar güçleri İran’la güvenlik alanında karşı karşıya gelmek istedikleri şeklinde yorumlanıyor. Öte yandan bu tür tehditlerin genişliği ve yoğunluğu yüzünden İran’ın savunma doktrininin en önemli endekslerinden biri bu tür tehditlere askeri ve düşünce boyutlarında karşılık verebilecek düzeyde askeri kapasitelerini geliştirmektir.

İran İslam Cumhuriyeti son otuz küsur yılda bir çok hassas ve zor durumla karşılaşması ve 8 yıllık savaşı ve en ağır yaptırımları geride bırakmasına rağmen savunma doktrinini caydırıcı gücünü geliştirme ekseninde ilerletmiştir.

Bugün İran askeri güç bakımından bölgesel güvenlik dengelerinde ve bölgenin güvenliği ve istikrarının korunmasında önemli bir unsur sayılan konumdadır. Gerçekte İran’ın askeri kapasitelerine genel bir bakışta, İran İslam cumhuriyetinin çevresindeki tehditlere uygun olarak kaydadeğer güce sahip olduğu söylenebilir ve askeri iktidar bakımından da bölgenin güvenlik dengelerinde ve istikrarın korunması ve toplu tehditleri bertaraf etme bakımından önemli bir unsur sayılır. İran’ın Irak ve Suriye’de askeri müsteşarlarının IŞİD ile mücadelede yardımcı olmaları ve Rusya ile askeri işbirliği çerçevesinde terörle etkili mücadele vermesi, İran’ın bölgede güvenlik dengelerinde rol ifa ettiğinin belirgin göstergeleridir.

Gerçi İran hiç bir zaman savaşı başlatan taraf olmamıştır, ama pratikte her türlü tehdide karşı koyabilecek ve saldırgan tarafa haddini bildirecek güçte olduğunu de ortaya koymuş ve askeri ve savunma iktidarını düşmanlarına göstermiştir.

Bir ülkenin güvenlikten yararlanması iki anahtar ilkeye bağlıdır. Birinci ilke, savunma sanayiini ve gerekli bilim ve teknolojisini yerli hale getirmektir. Eğer bir ülke bu unsurdan yoksun ise veya az yararlanabiliyorsa, savunma alanında bağımlı hale gelir ve bu stratejik bağımlılığın zararlarına katlanmak zorunda kalır.

Güvenlik alanında ikinci ilke, ahlak ve maneviyatı korumanın yanında savunma kapasitelerini geliştirmektir.

Bugün savunma gücünü geliştirmek ve caydırıcılığını arttırmak İran silahlı kuvvetlerinin yapısında stratejik bir ilkeye dönüşmüştür. Buna göre İran ordusu ve silahlı kuvvetleri en gelişmiş savunma stratejilerini günün savunma bilimi ve teknolojilerine uygun olarak askeri tekniklerin yanında kullanmaktadır. Ülkenin savunma ve askeri iktidarını takviye etme yönünde gelişen bu hareket İslam Cumhuriyeti nizamının önde gelen yetkililerinin üzerinde önemli durdukları bir harekettir.

Amerika’nın stratejik ve uluslararası etüt merkezi, İran İslam Cumhuriyeti onca geniş çaplı yaptırıma rağmen savunma stratejisinde büyük kabiliyetlere kavuştuğunu ve bunu düşmana karşı direniş kabiliyetine uygun olarak tasarladığını itiraf ediyor. Söz konusu merkezin uzmanlarına göre Amerika veya korsan İsrail İran’a saldırdığı takdirde İran’ın vereceği karşılık onların düşündüğünden çok daha güçlü olacağını belirtiyor. Bu merkezin uzmanları İran’ın askeri gücün sınırlarını ve milli güvenliğini koruma modeline göre tasarlandığını vurguluyor.  Bu modelde İran bir yandan toprak bütünlüğünün korunmasını güvence altına alırken, öbür yandan da Fars körfezi bölgesinde esas güçlerden biri olarak konumunu pekiştiriyor.

İran İslam Cumhuriyeti askeri doktrinine göre pratikte bölgesel bir güç olarak güvenlikle ilgili meselelere bölgesel ve küresel boyutlarda sorumlu yaklaştığını ispat etmiştir. İran ama aynı zamanda düşmana ve saldırgan tarafa karşı en güçlü biçimde de durmaktadır. Bu tutumun net mesajı şu ki İran düşmanların her türlü askeri seçeneğine karşı her zaman en ezici cevabı gözetlemektedir ve saldırgan tarafa en ezici karşılığı verecektir. Belki bazı askeri uzmanlara ve teorisyenlere göre askeri güç çerçevesinde ahlaka yer yoktur. Fakat bu görüş İran İslam cumhuriyetinin  askeri doktrininin tam karşıt noktasıdır. İran açısından ordu ve askeri güç başkalarını tehdit etme veya işgalcilik aracı değildir. İran’a göre askeri güç, her türlü saldırgana karşı durmak ve gerektiği takdirde, tehditlere karşı caydırıcı olmak amacıyla taarruz gücünü kullanmak içindir.

Baş kumandan ve İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei geçenlerde İran savunma sanayiinin kazanımlarının sergilendiği ileri teknoloji kazanımlarını yakından ziyaret ettiği sırada yaptığı konuşmada savunma ve taarruz gücünü geliştirmenin ülkenin kesin ve kati hakkı olduğunu vurguladı ve savunma gücünü geliştirmeye devam edilmesini belirterek, zorba ve sultacı güçlerin ahlak ve vicdan ve insaniyetten hiç bir şey anlamadıkları ve başka ülkelere saldırmak ve masum insanları kırmaktan çekinmedikleri bir dünyada savunma ve taarruz gücünü geliştirmenin gayet doğal bir durum olduğunu, çünkü zorba devletler İran’ın iktidarını hissetmedikleri müddetçe ülkede güvenlikten söz edilemeyeceğini vurguladı. Ayetullah Hamanei sözlerine şöyle devam etti: dünyanın zorba güçleri güçlerini her tarafa yaydıkları ve acımasızlıkları belli olduğu ve terörle mücadele bahanesi ile aleni bir şekilde düğünleri vve hastaneleri bombardıman ettikleri ve yüzlerce masum insanı kana buladıkları ve hiç bir kuruma ve kuruluşa da hesap vermedikleri bir durumda savunma gücümüzü arttırmamız gerekir ki zorba devletler kendilerini güvende hissetmesin.

İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei İran’ın kitle imha silahları ile ilgili görüşü hakkında da şöyle konuştu: savunma sanayiimizin gelişmesi açısından bazı kısıtlamalarımız var ve kimyasal silahlar ve nükleer silahlar gibi kitle imha silahları dini inançlarımız gereğin yasaktır. Kimyasal silah yasağı ise sadece taarruz alanında geçerlidir, fakat kimyasal saldırılara karşı savunma gücümüzün geliştirilmesinde sakınca yoktur. Bu kısıtlamaların dışında başka alanlarda askeri ve savunma gücümüzü geliştirme yolunda hiç bir kısıtlama yoktur ve bu alanlarda ilerlemek bir görevdir.

İran İslam Cumhuriyeti dini inançları ve insani ilkeleri ve savunma doktrinine göre kitle imha silahlarına karşıdır. İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei şimdiye kadar bir çok kez nükleer silahların yapımı ve kullanımının haram olduğunu vurguladı. Ayetullah Hamanei Nisan 2010’da Tahran’da düzenlenen birinci uluslararası nükleer silahsızlanma zirvesine gönderdiği mesajında da nükleer silahların ve kitle imha silahlarının yasak olduğunu beyan etti. Rehber Hamanei mesajında İran İslam Cumhuriyeti nükleer ve kimyasal ve benzeri silahların kullanılmasını büyük ve affedilmez bir günah bildiğini vurguladı. Ayetullah Hamanei ayrıca İran nükleer silahlardan arınmış sloganını gündeme getirdiğini ve bu slogana da bağlı olduğunu ifade etti. İran’ın bu bağlamda tutumu BM’nin resmi belgesi olarak kayda geçmiştir.

Cumhurbaşkanı Dr Hasan Ruhani de Eylül 2013’te bağlantısızlar hareketinin 120 üye ülkesini temsilen nükleer silahsızlanma ile ilgili düzenlenen oturumda nükleer silahların yapımını, geliştirilmesini, biriktirilmesini ve kullanılmasını yasaklayan uluslararası geniş kapsamlı bir konvansiyon tedvin edilmesini önerdi. İran ayrıca 2018 yılında da nükleer silahsızlanma konferansı düzenlenmesini ve 26 Eylül’ün de nükleer silahları tamamen imha etme günü olarak adlandırılmasını önerdi. Bu önerilerin hepsi BM genel kurulunda önerildi.

İran’ın bu açık ve net tutumu ise askeri gücünün barış ve güvenliğin hizmetinde olduğunu ve bu eğilimi ile İran’ın askeri ve savunma iktidarı bölgede ilk ve son sözü söylediğini ortaya koydu.015

Etiketler