Ocak 05, 2017 17:16 Europe/Istanbul

Suud rejimi 26 Mart 2015’te mazlum Yemen milletine karşı hava akınlarını başlattı. Suud rejimi bu saldırıyı, Yemen’in istifa eden ve firarda olan eski Cumhurbaşkanı Mansur Hadi’ye destek iddiası ile gerçekleştirdi.

Suud rejiminin ilkin kararlı fırtına ve daha sonra umudun dönüşü adları altında başlattığı bu saldırılarına Katar, Kuveyt, BAE ve Bahreyn eşlik ediyor. Öte yandan Sudan, Fas, Mısır ve Ürdün gibi ülkeler de Riyad’a silah desteği sağlayarak bir nevi bu savaşta Suud rejiminin yanında yer alıyor.

O tarihten şimdiye dek Suud rejimi ve müttefikleri Yemen’i karadan, havadan ve denizden kuşatma altında tutuyor ve bu ülkenin askeri ve sivil yerleşim merkezlerini bombardıman etmeyi sürdürüyor.

Suud rejiminin Yemen topraklarına karşı başlattığı tecavüzün üzerinden 20 ay geçtiği bir sırada bu ülkede en az 10 bin kişi hayatını kaybetti, binlerce kişi de yaralandı. Hali hazırda Yemen’in 26 milyon nüfusundan 14 milyon kadarı gıda maddeleri yardımına muhtaç konumunda bulunuyor, 7 milyon insan da açlıktan acı çekiyor. Bu doğrultuda, Arabistan aleyhinde uluslararası kararların alınmasında etkili olan insan hakları gözetleme örgütü ve sınır tanımayan hekimler örgütü gibi diğer uluslararası kurum ve kuruluşlar Suud rejiminin Yemen’de işlediği cinayetleri 2015 yılında dünyanın en korkunç cinayetleri niteledi.

Şimdi Suud rejiminin Yemen milletine karşı işlediği bu cinayetlerin insani boyutlarını ve Yemen’de geniş çapta insan hakları ihlallerini hukuki açıdan ele almak istiyoruz.

Yemen’de her gün çok sayıda sivil ve özellikle kadınlar ve çocuklar Arabistan’ın başını çektiği Arap ittifakına bağlı savaş uçaklarının bombardımanlarında hayatını kaybediyor. Gerçekte Suud rejimi Yemen topraklarına saldırmakla uluslararası ceza mahkemesinin tanımladığı savaş suçu, beşeriyete karşı suç ve barışa karşı suç olmak üzere her üç suçu işlemiş bulunuyor.

Yemen’de binlerce sivil ve masum insan evlerinde uykudayken veya sığınaklarda saklanırken, Suud rejiminin hava akınlarında can verdi. Tüm bu cinayetler ise Amerika, İngiltere, Kanada ve diğer bazı Batılı devletler Suud rejimine her türlü konvansiyonel ve hatta yasak silah ve mühimmat vermeye devam ettiği bir sırada yaşınıyor. Bir başka ifade ile Batılı zorba devletlerin ve insan hakları havarilerinin Yemen’de masum insanların kırılmasına yönelik duyarsızlığı da aralıksız devam ediyor.

Uluslararası af örgütü ve diğer bazı insan hakları örgütleri Arabistan’ın Yemen’de savaş suçu işlediğini ispat eden bir dizi güçlü kanıt ve belgeyi yayımlıyor, fakat Batılı zorba devletler bu belgeleri görmezlikten geliyor ve gözlerini gerçeklere yummayı tercih ediyor. Aslında Arabistan’ın başını çekti sözde Arap ittifakının Yemen topraklarına düzenlediği her illegal ve insanlık dışı saldırı ile birlikte Suud hanedanı ve müttefiklerinin uluslararası insani yasaları asla önemsemediklerini de ortaya koyuyor. Nitekim Arabistan ve müttefiklerinin Yemen’de düzenledikleri hava akınları ve bombardımanlarda en çok okullar, hastaneler, camiler ve Yemen’in alt yapı tesisleri hedef alınıyor.

Biraz önce Arabistan’ın Yemen’de işlediği cinayetlerin çeşitlerine işaret ettik ve uluslararası ceza mahkemesinin tanımladığı her üç büyük suçu işlediğini anlattık. Suud rejiminin Yemen’de işlediği suçlardan biri savaş suçlarıdır. Bu suç ise uluslararası yargı organlarında gündeme getirilebilecek suçlardır. BM’nin Yemen’deki insani işler koordinatörü Mc Goldrick Yemen savaşının ilk 18 ayında en az 10 bin kişi katledildiğini açıkladı. Yemen’de fabrikalar, köprüler, okullar, hastaneler ve benzeri mekanların hedef alınması ise uluslararası ceza mahkemesi sözcünün de belirttiği üzere Arabistan ve başını çektiği Arap ittifakının Yemen’de savaş suçu işlediği ve insan haklarını ihlal ettiğinin dedilidir ve bu suçlar uluslararası ceza mahkemesinin bakabileceği suçların kapsamında yer almaktadır.

Suud rejimi ve müttefikleri Yemen’de misket bombaları gibi yasak mühimmatları kullanması da savaş suçu işlemiş olmanın en bariz mısdaklarından biridir. Suud  rejimi Yemen’de ayrıca soykırım cinayetini işlemektedir. Nitekim Riyad’ın bir ittifak kurması ve Yemen’e organize bir şekilde saldırması ve Yemen halkını sırf mezhepleri yüzünden katliam etmesi soykırım suçunun ta kendisidir.

Uluslararası belgelerde belirtildiği üzere,  milli, etnik veya dini bir topluluğu tamamen veya bir bölümünü yok etmek için uygulanan her türlü organize eylem, soykırım olarak tanımlanır ve uluslararası bir suçtur. Buna göre Suud rejimi Yemen’de başta şii müslümanlar olmak üzere Yemen milletine karşı soykırım uygulamaktadır. Nitekim Arabistan kralının atadığı resmi bir makam olan Mescid-i Haram hatibi ve imamı Abdurrahman Seddis Yemen savaşı ve Suud rejiminin bu ülkeye saldırmasını onayladığı açıklamasında saldırının sebebini Yemen milletinin şii olması şeklinde belirtiyor ve artık şii mezhebine karşı koymak için organize bir hareketin başlatılması gerekli olduğunu kaydediyor. Bir başka bir ifade ile bu zat açıkça Arabistan’ın Yemen topraklarına saldırı sebebini Ensarullah hareketinin şii bir hareket olmasına işaret ediyor ve böylece soykırım gerekçesini açıklamış oluyor.

Suud rejiminin Yemen topraklarına saldırısında işlediği bir başka cinayet Yemenli çocuklara yönelik cinayeti ve bu kesimin haklarını ihlal etmesidir. Gerçekte savaş sırasında çocuk hakları olarak adlandırılan savaş durumunda çocukların sahip olduğu haklar Suud rejiminin Yemen saldırıları sırasında açıkça ihlal edilmiştir. Bu iddianın en somut delili, BM’nin yayımladığı raporda Suud rejiminin başını çektiği ittifakın 2015 yılında Yemen’de 510 çocuğun ölümü ve 667 çocuğun yaralanmasından sorumlu olduğunu ilan etmesidir. Raporda Suud rejimi ve müttefiklerinin saldırılarının yarısından fazlası okullara ve hastanelere karşı yapıldığı belirtildi. Bu yüzden ve çocukların silahlı çatışmaların sırasında haklarının ihlal edilmiş olması yüzünden BM genel sekreteri Ban Ki Moon Arabistan ve müttefiklerinin adını çocuk haklarını savaş sırasında ihlal eden rejimlerin listesine aldı.

Gerçi Ban Ki Moon bir süre sonra ve Arabistan ve müttefiklerinin baskıları sonucunda bu rejimin ve müttefiklerinin adını bu listeden çıkardı. Moon açıkça bu kararı Suud rejiminin mali yardımını kesme tehdidine karşı almak zorunda kaldığını itiraf etti.

Uluslararası af örgütü temsilcisi Richard Benet bu karara gösterdiği tepkide, şimdiye kadar BM’nin çocuk hakları konusunda hazırladığı raporları başka ülkelerin baskıları sonucu değiştirdiği görülmemiş bir durum olduğunu belirtti. Benet bu tür yalakalıkların BM’nin savaş ve çatışmaların sırasında çocuk haklarını koruma çabalarını boşa çıkaracağını vurguladı.