Ağustos 26, 2018 11:54 Europe/Istanbul
  • Batıda İslamofobi-19

Bugününkü programımızı Avrupa'da aşırı sağ partilerin aralık ayının ortalarında oturum kararları ve Avrupa'da aşırı sağ partilerin iktidar olma endişesine ayırdık.

Çek cumhuriyetinde aşırı sağ gruplar iktidarı hala ele geçirmedikleri halde İslam düşmanlığı ile ilgili programlarını ilan etiler. Çek cumhuriyetinde 20 ve 21 Ekim tarihlerinde düzenlenen genel seçimlerin galibi milyarder iş adamı ve eski Maliye Bakanı Andrej Babiş olurken, Avrupa'da aşırı sağın yükselişi rüzgârına Çekler de katıldı. Baba tarafından Japon olan Tomio Okamura tarafından 2015 yılında kurulan AB ve göçmen karşıtı Özgürlük ve Doğrudan Demokrasi Partisi (SPD) seçimlerde yüzde 10,6 oy olarak sürpriz bir başarı elde etti.

Çek cumhuriyetinin Avrupa Birliği'nden çıkması gerektiğini savunan Okamura, partisinin parlamentoda 22 sandalye kazanmasını sağlayan sonuçların kesinleşmesinin ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, "Çek Cumhuriyeti'nin İslamileşmesini durdurmak istiyoruz ve göçe karşı sıfır tolerans için çalışacağız" dedi.Çek cumhuriyetindeki aşırı sağcılar bu bağlamda ilk adımlarını atarak Avrupa'da çeşitli aşırı sağ parti liderlerini Çek cumhuriyetinin başkenti Prag'da düzenlenecek oturuma davet ettiler. Konferansın düzenleme önerisi Çek cumhuriyeti'nin "Özgürlük ve doğrudan demokrasi" parti başkanı "Tomio Okamura" tarafından yapıldı. Söz konusu parti geçen yıl ülke meclisinde ikinci büyük parti konumundaydı.

 

Avrupa'nın İslam ve göçmenler karşıtı tanınmış simalarından Fransa aşırı sağ milli cephesi başkanı Marine Le Pen, Hollanda  aşırı sağ partisi bakşanı Geert Wilders, İtalya Kuzey Birliği parti başkanı Matteo Salvini, aşırı sağ Avusturya özgürlük partisinden bazı yetkililer ayrıca "uluslararası ve özgürlükler Avrupası" ndan bazı temsilciler, sözkonusu oturuma davet edilenler arasındadır. Konferansın 15-16 aralık tarihlerinde Perag'da düzenlenmesi kararlaştırıldı.

Aşırı sağcı liderler, iki günlük toplantının sonunda Avrupa Birliği'nin göç politikasına sert eleştiriler yöneltti.Fransa'daki aşırı sağcı Ulusal Cephe lideri Marine Le Pen, toplantının ardından şunları söyledi:"Bizim hiç birimizin ırkçı olmadığını size hatırlatmak isterim. Hepimiz Avrupa Birliği'ne karşıyız. Çünkü burasının yıkıcı felaket bir kuruluş olduğuna inanıyoruz. Göç dalgası artık dayanılmaz bir hale geldi. Bizim saygı değer kültürlerimiz tahrip ediliyor."Hollanda'daki aşırı sağcı Özgürlükler Partisi (PVV) lideri Geert Wilders, Trump'a övgü yağdırdı: "Yeni bir strateji kabul etmemiz gerekir. Başkan Donald Trump'ın yürürlüğe koyduğu seyahat yasağını bizim de uygulamaya cesaret etmemiz gerekir. Avustralya'nın uzun zamandır yaptığı gibi bizim de gemilerle gelen kaçak göçmenleri ülkelerine göndermemiz gerekir."Toplantıya ev sahipliği yapan Özgürlük ve Doğrudan Demokrasi Partisi (SPD) Genel Başkanı Tomio Okamura, Brüksel'in üye ülkeler üzerindeki kontrolünün kaldırılmasını talep etti.

Avrupa ülkelerinde gerçekleşen seçimlerde son yıllarda bazı aşırı sağ partiler önemli ve büyük siyasi başarılara ulaşarak bir çok Avrupa ülkesinde siyasi dengeleri değiştirdiler. Avrupa ülkelerinin mali kriz ile karşılaşmaları, büyük göçmen dalgalarının Avrupa'ya doğru akması, göçmen ve İslam düşmanı aşırı partilerin bir çok Avrupa ülkesinde yayılmasına sebep olmuştur. Aslında Avrupa'da ılımlı sağ partiler kendi sosyal konumlarını kaybetmemek için aşırı sağ partilerin program ve sloganlarını tekrar ediyorlar, öyle ki aşırı sağ partiler, ılımlı sağ partileri sloganlarını çalmakla suçluyorlar.

 

Son yıllarda Avrupa'da yaşanan siyasi gelişmelerden önce, Avrupa halkının aşırı sağ partilere verdikleri oylar, diğer ılımlı sol ve sağ partilerden duydukları memnuniyetsizliğin göstergesiydi. Bu yüzden aşırı sağ partiler toplum içinde güçlü bir konuma sahip değillerdi ve onların bir seçimde kazandıkları zafer, sonraki zaferde tekrarlanmazdı. Fakat şimdi durum değişmiştir. Öyle ki ılımlı sol ve sağ partiler sosyal konumlarını kaybetmiş ve her seçimde daha önce tecrübe etmedikleri yenilgilere uğruyorlar. Çek cumhuriyeti meclis seçimleri ise bu olayın en son örneğidir.

 

Aşırı sağ ve İslam karşıtı partiler, Çekoslovakya'nın Çek ve Slovakya olarak ikiye ayrılmasından sonra ilk kez eşsiz bir yenilgiye uğradılar. Bundan önce de Avusturya parlamento seçimlerinde de aşırı sağ özgürlük partisi eşsiz bir başarı ile oyların yaklaşık yüzde 26'sını kazanarak ikinci parti olarak meclise girmeyi başardı. Bu yüzden Avusturya Halk partisi hükümeti kurmak içim sahip olduğu tek seçeneği kullanarak aşırı sağ özgürlük partisi ile koalisyon hükümeti kurdu.

 

Bu arada bir diğer büyük siyasi gelişme de Almanya'da yaşandı. Almanya'da aşırı sağ partilerden "Almanya için Alternatif" partisi 24 eylül 2017 tarihinde oyların yüzde 13'ünü kazanarak parlamentoda 92 sandalye kazanmayı başardı. İkinci dünya savaşı ardından ilk kez aşırı eğilimlere sahip bir parti ilk kez Almanya parlamentosuna girmeyi başarıyor. İkinci dünya savaşı ardından ilk kez ılımlı sağ ve sol partilerin toplam oyu yaklaşık yüzde 54 civarında oldu. son 70 yılda iktidar her zaman iki eğilim arasında el değiştiriyordu fakat hiçbir zaman sosyal konumları yüzde 54'ün altına düşmemişti. Nitekim önceki seçim dönemlerinde toplam oy oranları yüzde 70-80 arasında değişiyordu.

 

2017 yılı, Avrupa'da aşırı sağ partilerin zafer yılıydı. Onlar Avrupa'da siyasi dengeleri değiştirerek bir çok Avrupa ülkesinde hakim olan iki kutuplu atmosferi değiştirdiler. Avrupa'daki sınır çizgileri değişti. Avrupa'nın çeşitli siyasi, ekonomik ve kimlik krizleri Avrupa'lı partileri krizle karşı karşıya getirdi. Avrupalı ılımlı sağ ve sol partilerin program ve sloganları artık Avrupa krizlerini çözemiyor. Bu sebepten dolayı onların slogan ve programları artık çekici değildir.

 

Avrupa halkı ülkelerinde siyasi ve ekonomik gelişmeye sebep olan yeni düşünceler istiyor ve bunun ise aşırı sağ partilerde olduğunu düşünüyor. Fakat aşırı sağ partilerin eğilimi Avrupa ve AB'yi yeni bir çok sorunla karşı karşıya getireceği, onları yeni krizlere maruz bırakacağından gafiller.

 

Bu sorunların en önemlisi Avrupa yakınsama projesidir. Ayrıca çeşitli eğilimlere sahip, çeşitli dinler ve görüşlere sahip göçmen kavimler ve özellikle Müslümanların Avrupa'nın diğer halklarının yanında barış içinde yaşam ortamı ise tehlikeye giriyor. AB ülkelerinde yaklaşık 20 milyon Müslüman yaşıyor. Eğer aşırı sağ partiler İslamofobi programları ve sloganlarını gerçekleştirmeye kalkışırlarsa, Avupra ciddi bir kimlik krizi ile karşı karşıya kalacaktır. Avrupa toplumunun her zaman övündüğü konulardan biri çok kültürlü bir toplum oluşturmaya çalışmasıdır. Avrupa bildirgesi ve Avrupa ülke yasalarında çeşitli din ve mezheplere saygı duymak, en temel vatandaşlık haklarından biri sayılıyor.

 

Dünya gelişmeleri Avrupa'daki siyasi sürecin tam tersidir. Artık coğrafi sınırlar, ülkeleri birbirinden ayırmıyor. Aşırı sağ partiler sahip oldukları İslam ve göçmen düşmanlığı siyasetleri ile kendilerini dünyanın diğer ülkelerinden ayıramazlar, çevrelerine duvar öremezler. Dünya ile teamülde olmayı başaran, çeşitli kavmi ve dini eğilimlere sahip olanları içinde barındıran bir millet, kendi kültürünün sürekliliğini daha iyi koruyabilir.Avrupa ülkeleri, Asya ve Afrika’da yaşanan olaylara kayıtsız kalamayacakları bir coğrafyada yaşıyorlar. Onlar göçmenlerin seçkin zekaları ve profesyonelliklerine ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyacı dikkate almadan, Afrika ve Asya gelişmelerine aldırmadan, Avrupa ülkeleri kendi sınırları içinde ve de komşu Afrikalı ve Ortadoğulu ülkelerle olan ilişkilerinde ciddi sorunlar yaşayacakları ise kesindir.