Mayıs 10, 2019 15:31 Europe/Istanbul

Bu bölümde Kuranı Kerim'de adı geçen Hz. İsa as'ın annesini ve hayat hikayesini konu edineceğiz.

Kuşkusuz Hz. İsa'nın annesi Meryem sa'nın hayatı ile ilgili bir şeyler duymuşsunuz. Hak arayan ve seçilmiş bir kadın olan Meryem sa Müslümanlar arasında da özel bir yere sahip olup hürmet görmektedir. Bu kadın, başka ilahi dinlerde de iffetin örneği sayılır.

Günümüzde insanlar mevcut örneklerden ziyade izzet, iffet ve yaşam mesajı içeren gerçek modeller ve örnekleri tanımak peşindedirler. Sosyologlar ise toplumsal düzensizliklerin de yanlış eğitilme ve yanlış kültürün ürünü olduğuna inanıyor. Bu yanlış modeller ise genellikle dünyanın tanınmış ve önemli medya organları tarafından insanlara telkin edilmektedir. Bu yanlış yaklaşımın ilacı ise insani ve ahlaki değerlere dayalı bir yaklaşıma bağlı kalarak insanoğluna sağlam ve güvenilir örnekler sunmaktır. Hz. Meryem sa'nın hayatı ise Kuran'da da değinildiği gibi insanlar ve özellikle de kadınlar için kapsamlı ve uygun bir örnek sayılır. Böyle bir kadın, toplumdaki iffetin ve sağlığın sağlanması doğrultusunda en mükemmel örneklerdendir.

Hz. Meryem sa, Hz. İsa Mesih'in annesi olup Kuranı Kerim'de de adı 34 kez ayetler ve surelerde geçen bir şahsiyettir. Meryem adındaki surede ise onun ibret verici hayat hikayesi 30 ayette anlatılmıştır. Kuranı Kerim'de çoğu zaman ona İsa'nın annesi olarak değinilmiştir. Bu değerli ve büyük kadın, İbrahimi dinlerin dört büyük kadınlarından biridir.

Allahu Teala Kuranı Kerim'de  bu değerli örnek kadın ile ilgili Tahrim suresinin 12'inci ayetinde şöyle buyurmaktadır: "Allah, bir de iffetini sapasağlam koruyan ve bizim de kendisine ruhumuzdan üflediğimiz, Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını doğrulayan İmran kızı Meryem’i de (inananlara) örnek gösterdi. O itaat edenlerdendi."

Ayrıca Alı İmran Suresinin 42'inci ayetinde de şöyle buyurmaktadır:" Hani melekler, “Ey Meryem! Allah, seni seçti. Seni tertemiz yaptı ve seni dünya kadınlarına üstün kıldı.”

Kuranı Kerim'de bu büyük kadının hikayesi çekici ve zevk verici bir şekilde anlatılmıştır. Böylece bu hikayeyi okuyan birisi Allah'ın kudreti ve azametinden etkilenecektir. Şimdi Hz. Meryem hikayesini Kuranı Kerim'de olduğu gibi anlatmaya çalışacağız sizlere. Biz bu hikayeyi Ali İmran Suresinin 34'üncü ayetinden anlatmaya başlıyoruz.

İmran'ın eşi Hanna dindar bir kadındı. Gebe olduğu zaman dua ettiği sırada doğacak çocuğunu Allah'ın evine hizmet etmek üzere adadı. Böylece çocuğunun sadece Allah'a tapmasını ve onun velayetinde olmasını istedi. Çocuk dünyaya geldiği zaman Hanna'nın yüzünün rengi solmuştu. Üzüntü ile dudaklarını ısırıyordu. Mırıldanarak içindeki hüznü dışa vurup Kuranı Kerim'deki Ali İmran Suresinin 35 ve 36'ıncı ayetlerine göre şöyle dedi: “Rabbim! Karnımdaki çocuğu sırf sana hizmet etmek üzere adadım. Benden kabul et. Şüphesiz sen hakkıyla işitensin, hakkıyla bilensin” “Rabbim!” dedi, “Onu kız doğurdum.” -Oysa Allah, onun ne doğurduğunu daha iyi bilir- “Erkek, kız gibi değildir. Ona Meryem adını verdim. Onu ve soyunu kovulmuş şeytandan senin korumana bırakıyorum.”

İmran'ın eşinin duası bitmediği bir sırada ise akrabası da olan  Allah Peygamberi Zekeriya sevinçli bir halde evine girip şöyle dedi:"Ne mutlu sana Hanna, Allahu Teala kızını hizmetine kabul ettiğini bildirdi. Kuşkusuz Allah yaptığını en iyi şekilde bilendir. "

Bu sırada Hanna'nın gözlerinde bir ışık parladı. Meryem sa'nın yüzü o kadar masum ve pak idi ki Beytül Mukaddes'in hizmetkarları onun kefaletini üstlenmek için bir birleri ile adeta sıkı bir yarışma içerisine girmişti. Birisi "Ben ona çocuğum gibi bakacağım." diyordu. Bir başkası ise " Sen her zaman mabette değilsin ancak ben gündüz gece buradayım. Ona ben bakarım". diyordu.

Zekeriya bu konuşmaları duyunca onların arasına gidip şöyle dedi:" Meryem benim akrabamdır. Ben de Allah'ın Peygamberiyim. Ben kendim bu kızın kefaletini üstlenirim." Kahinler arasından birisi öne çıkıp şöyle dedi:" Daha fazla tartışmayın, kura çubuklarınızı suya atın. Kimin çubuğu su üstünde kalırsa bu çocuğa o bakacaktır."

Mabedin hizmetkarları ise tek bir ses halinde " çok iyi bir öneri" diye seslendiler. Hepsi suyun kenarına gidip beklemeye başladılar. Ancak yüzlerini birden buruşturdular. Şaşkınlıklar içerisinde Zekeriya'ya ait çubuğun su üstünde kaldığını gördüler. Sanki Allahu Teala bu çocuğun ilk baştan beri ruhani bir ortamda ve Allah Peygamberi eteklerinde büyümesini istiyordu. Çocuğu olmayan Zekeriya ise neşe dolu bir şekilde şöyle dedi:" Şimdi mabedin yüksek bir yerinde ona bir oda hazırlayıp onu canım gibi korumaya çalışırım."

İşte bu olaydan sonra Hz. Meryem sa Beytül Mukaddes'e getirildi. Orada ise Zekeriya as'ın denetimi altında ibadete başladı. Mabedin yemekleri az ve sade idi. Ancak Zekeriya as ne zaman Hz. Meryem as'ın ibadet odasına uğradıysa orada cennet meyveleri ve manevi rızıkları gördü. Ali İmran Suresinin 37'inci ayetine göre Zekeriya bunları görünce şöyle dedi:" “Meryem! Bu sana nereden geldi?” derdi. O da “Bu, Allah katından” diye cevap verirdi. Zira Allah, dilediğine hesapsız rızık verir.

Gerçekte Hz. Meryem sa her şeyi Allah'ta görüp  Allah'tan bilirdi. Bu da kulluğun nihayeti ve insani kemalin ta kendisidir.

Meryem sa büyüdükçe maneviyatı ve ruhaniyetini de geliştiriyordu. Onun iffeti ve şerefi, dillere destandı. Meryem ibadet ettiği bir sırada şöyle bir nida duydu:" “Ey Meryem! Allah, seni seçti. Seni tertemiz yaptı ve seni dünya kadınlarına üstün kıldı.” “Ey Meryem! Rabbine divan dur. Secde et ve (O’nun huzurunda) rükû edenlerle beraber rükû et” demişlerdi.

Hz. Meryem sa'nın pak, manevi ve değerli şahsiyeti Zekeriya'yı o kadar etkiledi ki Allah Peygamberinin yüreğinde çocuk sevgisi alevlenmeye başladı. Zekeriya as yaşlılık döneminde olduğundan dolayı çocuk sahibi olamayacağını düşünüyordu. Ancak Meryem'in sözleri onun yüreğini aydınlattı. Acele ile evine dönen Zekeriya şöyle dedi:" “Rabbim! Bana katından temiz bir nesil bahşet. Şüphesiz sen duayı hakkıyla işitensin” dedi. Ali İmran Suresinin 38'inci ve 39'uncu ayetlerine göre Zekeriya ibadet mihrabında ayakta iken melekler ona "“Allah sana, kendisinden gelen bir kelimeyi (İsa’yı) doğrulayıcı, efendi, nefsine hâkim ve salihlerden bir peygamber olarak Yahya’yı müjdeler” diye seslendiler.

Kuranı Kerim Hz. Meryem hikayesinin devamında semavi ve kutsallık taşıyan bir ifade ile Meryem sa'nın kerameti ve zühdünü överek böyle bir iffetin nasıl yetiştirildiğini anlatmaktadır. Başka bir tabir ile Kuranı Kerim'de tarihin yönünü değiştirecek çocukları dünyaya getirip yetiştiren yüksek makamlı ve hayat bağışlayan kadınlar örnek gösterilmeye çalışılmıştır.

Meryem sa Allah tarafından muhatap alından bir kadındır. Ali İmran suresinin 42 ila 44'üncü ayetlerine göre Meryem melekler ile konuşan yüce bir kadındır. Meryem İsa'yı doğuracağına dair müjdeyi meleklerin ona verdiği bir kadındır. Ali İmran Suresinin 45'inci ayetinde ise şöyle buyrulmaktadır: Hani melekler şöyle demişti: “Ey Meryem! Allah, seni kendi tarafından bir kelime ile müjdeliyor ki, adı Meryem oğlu İsa Mesih’tir. Dünyada da, ahirette de itibarlı ve Allah’a çok yakın olanlardandır.”

Bu dönemden sonra ise Hz. Meryem'in hayatında yeni bir dönem başlamıştır. Bu dönemde Meryem as en şiddetli ithamlar ve suçlamalar ile karşılaşıp kötülenmeye başlar. Ancak Meryem sa, ibadet aracılığı ile Allah ve kendi arasında bir köprü inşa ederek bu irtibat halkası aracılığı ile gerçek ruhsal sağlık ve huzura kavuşur. İşte Allah rahmeti ve hidayeti sayesinde ve ayrıca dayanıklı olmak ve direnmek ile takdire şayan bir resim çizdi kendinden. Böylece kendini iffetli ve pak bir kadın örneği olarak tanıtabildi.