Gizli Güneş – 41
Bugün yine İran’ın nükleer faaliyetleri ve bu teknolojiden barışçıl amaçlı yararlandığı alanlarda tanışmaya devam ettiğimiz sohbetimizin bugünkü bölümünde nükleer tıp alanında elde edilen kazanımlarla tanışmaya devam etmek istiyoruz.
Aslında İran’da halkın nükleer teknolojilerin çeşitli alanlarda kullanıldıkları ile ilgili bilgi düzeyi pek tatmin edici gibi görünmüyor. Gerçi bazı vatandaşlar da bu alanda iyice merak sarıp biraz araştırma da yapmış olabilir, fakat bizce bu kadarı yeterli gibi durmuyor.
Bu yüzden gizli güneş başlıklı programı hazırlayarak vatandaşları bu konuda daha fazla bilgilendirmeye ve hayati önem arzeden nükleer teknoloji ile tanıştırmaya çalışıyoruz.
Bu amacımız doğrultusunda bugün bir kez daha nur ve güneş kenti olarak ün yapan Yezd kentine kısa bir yolculuk gerçekleştirdik. Yezd kenti aslında en çok eşsiz tarihi binaları ve emsalsiz mimarisi ile ün yapan bir kenttir. Ama aynı zamanda bu kentte nükleer bilim ve teknoloji araştırma merkezi de İran’da ünlü merkezlerden biridir. Bu merkezde nükleer teknolojiden çeşitli alanlarda yararlanma yolları üzerinde araştırma yapılır.
Yezd nükleer bilim ve teknoloji araştırma merkezi bundan yaklaşık 22 yıl önce nükleer teknolojiden tıp, gıda maddeleri, sağlık, sanayi ve polimer ürünlerin üretilmesi gibi alanlar yararlanma üzerinde araştırma yapmak üzere açıldı.
Nükleer teknolojinin en çok kullanıldığı alanlardan biri tıp alanıdır ve bu alana kısaca nükleer tıp adı verilir. Gerçekte sağlık konusu insanların cismi ve ruhu ile doğrudan bağlantılı olduğundan bu alanda faaliyet yürüten uzmanların daha fazla emek harcadığı söylenebilir.
Yezd kentine düzenlediğimiz seyahatimiz sırasında Yezd nükleer bilim ve teknoloji araştırma merkezinde üretilen çok enteresan bir ürünle karşılaştık. Bu ürün aslında çok yararlı ve hatta bir ölçüde mucizevi tesiri olan ve nükleer teknolojinin yardımı ile bu merkezde üretilen bir yara bandıydı. Merkezde üretilen bu yara bandı en çok ikinci dereceden yanıklarda ve yine ameliyatlardan sonra oluşan yaralarda ve diyabet hastalığının sebebiyet verdiği yaralarda kullanılır.
İnsanlar ta eski zamanlardan bu yana yaralarını türlü mikroplara karşı korumak ve bir an önce iyileşmesini sağlamak için uygun bir yol arayışında olmuş ve bu uğurda birçok deneylere imza atmıştır.
Eski Mısır’da tabipler hayvanların yağı, bal, bazı doğal bitkilerin özünü karıştırarak bir nevi merhem yapıyordu. Yine başka milletler de bitkilerin kabuğu, ağaçların yaprağı, bitki özü, çiçekler, çalı çırpı ve bazı suni maddeleri karıştırarak çeşitli merhemleri yapıyor ve yaralarının tedavisinde kullanılıyordu. Doğal olarak bu karışımlardan bazıları etkili ve bazıları da etkisiz ve bazıları hatta zehirli ve ölümcül olabiliyordu.
Yezd nükleer bilim ve teknoloji araştırma merkezinde bu konu hakkındaki görüşlerini soruyoruz. Uzmanlarımızdan biri konuya şöyle başlıyor:
Günümüzde doktorlar gıda maddelerini, polimer maddelerini ve tıbbi malzemelerini steril etmek için en iyi yöntemin nükleer teknoloji ve ışınlama yöntemi olduğu sonucuna varmış bulunuyor. Örneğin ameliyatta kullanılan ipler, bantlar ve çeşitli cihazlar sürekli ışınlanma sistemi ile steril edilir.
Merkezin diğer uzmanı da konuya şöyle devam ediyor:
Tıp sektöründen elektronların kullanım alanlarından biri, hidrojel üretmektir. Hidrojeller genellikle polimer şebekeleridir ki yüzde 90 kadarını su oluşturur ve bu özelliği sayesinde son yıllarda Avrupa ülkelerinde modern pansuman olarak yaygın hale gelmiştir.
Uzmanımız şöyle devam ediyor:
Üstelik Yezd nükleer bilim ve teknoloji araştırma merkezimizde elektron ışınlarını üretebildiğimiz için hidrojel üretme projesi 2009 yılında merkezimizde gündeme geldi ve bugün biz nükleer teknolojiden yararlanarak hidojeli yarı sanayi ölçekte üretebiliyoruz. Hidrojel üretim süreci iki merhaleden oluşuyor. Birinci merhale jele dönüşme merhalesinden ambalaj merhalesine kadar yaşanan süreci kapsar. Birinci merhalede ilkin maddeler belli sıcaklığın ve kontrol altında olan şartların altında karıştırılır. Ardından bu karışım enjekte edilecek bölüme gelir ve çeşitli kalıplarda jel çeşitli şekilleri alır. Bundan sonra ürün ambalaj bölümüne gelir ve dış ortamla hiç bir şekilde teması olmayacak ve kirlenmeyecek şekilde ambalajlanır. Ambalajlanan ürün daha sonra soğutma odalarına sevk edilir ve ardından ışınlama merhalesi olan ikinci merhale başlar. Bu merhalede üretilen jele ışın verilir. Bu ışınlar jelin içinde polimer şebekelerini oluşturarak onu nihai ürüne dönüştürür.
Hidrojel içeren yara bantları yüzde 80 ila 90 kadar su ve çeşitli bileşenleri içerir. Bu yara bandı yarı şeffaftır ve bu yüzden yaranın üzerinden alınmadan yarayı muayene etmek ve durumunu değerlendirmek mümkün. Bu yara bantları ile yapılan pansumanlar yaraların onarımı için gerekli olan fazladan rutubeti temin etmekte çok faydalıdır
Yezd nükleer bilim ve teknoloji araştırma merkezi uzmanımız bu konuda açıklamasını şöyle sürdürüyor:
Avrupa ülkeleri de yara bandı üretiyor ve ürünleri ithalat yoluyla ülkemize geliyor. Ancak bu ithal ürünler yüksek fiyatları yüzünden sadece bazı özel hastanelerde kullanılır. Şimdi eğer İran’da üretilen ürünleri Avrupa’da üretilen benzerleri ile karşılaştıracak olursak, bizim ürettiğimiz ürünümüz hakikaten Avrupa’da üretilen ürünle kalite bakımından rekabet edebilecek kalitededir. Bu süreçte biz sanayi ölçekte üretime geçmeden önce ürünlerimizde laboratuvar düzeyde çalışmalarımızı tamamlıyoruz. Yani biz piyasada bulunan ve tüketilen tüm hidrojelleri merkezde tersine mühendislik yöntemi ile ürettik. Buna göre şimdi bizim üretim yöntemimiz Avrupa ülkelerindeki üretim yönteminin aynısı olduğu söylenebilir.
Hidrojeller suyu çok seven polimerler olduğundan buna göre de suyu yüksek oranda cezbeder. Bu yüzden bu maddeler yaraların üzerine kaplayan madde olarak diğer yaygın yara bandı ve gazlara nazaran daha meziyetli sayılır. Yaranın acısını hafifletmek ve yaradan salınan sıvıyı cezbetmek, yarayı mikroplara karşı korumak, yaranın iyileşmesinde etkili olan oksijeni geçirmek, çok yumuşak ve esnek özelliğe sahip olmak, deriye uygun biçimde yapışmak, çok iyi şeffaf ve saydam olmak, ilacı hidrojel yüzeyinden pansumanı açmadan yaraya ulaştırmak, yara yüzeyinden buharlaşma sayesinde sıcaklığını düşürmek, vücutla uyum sağlamak ve yarayı ihtiyaç duyduğu rutubette tutmak, bu ürünün en önemli özelliklerinden sayılır.
Yezd nükleer bilim ve teknoloji araştırma merkezi uzmanımız bu konuda da şöyle diyor:
Hidrojel genellikle yanık, diyabet veya yatak yaraları gibi yaralarda kullanılır, fakat güzellik sektöründe de bu maddeden yararlanılır. Hidrojel uzmanlara göre deriyi canlı ve taze tutar ve kırışıklığı giderir.
Yezd nükleer bilim ve teknoloji araştırma merkezindeki elektron hızlandırıcı cihazın optimum biçimde kullanılması, katma değeri çok yüksek olan yararlı ürünlerin üretilmesinde etkili olup bu merkezde Rodtron hızlandırıcı cihazının hizmete girmesinde etkili olmuştur.
Yezd nükleer bilim ve teknoloji araştırma merkezinde bir de mikrobiyoloji laboratuvarı vardır. Bu laboratuvarda hidrojelli yara bandı üretmekten başka, ışınlandırılmak üzere merkeze gönderine tıbbi ve sağlık ürünleri de ilkin bu laboratuvarda değerlendirilerek tabiri caizse gerekli dozu belirlenir.
Yezd nükleer bilim ve teknoloji araştırma merkezinin bayan uzmanı bu laboratuvardaki çalışmaların hakkında şöyle diyor:
Bu merkeze gelen ürünlerden ilkin numuneler alıyoruz. Ardından alınan numunelerde, içerdikleri mikrop hacmini belirlemek üzere mikropları kültür yöntemi ile çoğaltıyoruz ve içerdikleri ilk mikrop oranına göre ışınlama için gerekli olan dozu tespit ediyoruz. Bu işlem genellikle bir tek kez kullanılan tıbbi malzemeler, baharat gibi kuru gıda maddeleri gibi ürünler için yapılarak steril yapmak için gerekli doz hesaplanır.
Bayan uzmanımız şöyle devam ediyor:
Tıbbi malzemeler için ISO standartlarına göre dozu belirliyoruz. Yine gıda maddeleri için de hazırlanan standartlara göre gerekli doz hesaplanır ve hesaplanan dozlar “Dozimetri” laboratuvarına bildirilir ve orada bir sonraki merhale yerine getirilir. Bu laboratuvarda jel üretimi gibi bir dizi araştırma işleri yapılır ve üretilen üründe en kaliteli ürün üretilmeye çalışılır.