Ayetlerin Hikayesi-3
Bu bölümde Bakara suresinin 89 ve 90'ıncı ayetlerinin sebebi nüzulünü ele almaya çalışacağız.
Bisetten 400 yıl öncesinde Evs ve Hazrec kabileleri, bağımsız ve ayrı kabileler haline gelmeden Yesrib bölgesine göç ettiler. Babaları Harise, bölgeye girdikten sonra Yesrib hakimleri ile yaptığı anlaşma gereği bölgenin kenar köşelerinde yaşama hakkı kazandı. O dönemde şehirde bir grup Yahudi yaşayıp şehri hep onlar yönetiyordu. Zaman ilerledikçe Harise çocukları bir birlerinden ayrılıp Evs ve Hazrec diye iki ayrı kabileye dönüştüler ve her biri Yesrib bölgesinin bir köşesine yerleştiler. Her iki kabile de tarımcılık ile geçinmeye başladı.
İlk başlarda Yahudiler ve Evs ile Hazrec kabileleri arasındaki ilişkiler iyiydi. Bu iki kabile de eskiden Helf ve Hivar adı ile bilinen küçük ve zayıf kabilelerin daha güçlü kabileler ile ittifaklar kurması geleneği gereğince Yesrib Yahudilerinin himayesi altına girdi. Uzun süre böyle geçti ve Evsliler ve Hazreclilerin zenginliği ve nüfusu da artmış oldu. Böyle bir durumda Yahudi kabileler bu iki kabilenin gelişmesi ve nüfusunun artmasından dehşete düştü ve onlar ile yapılan anlaşmaları ayakları altına alarak Arap kabilelerine zulmetmeye ve onlara baskı uygulamaya başladılar.
Yesrib Yahudileri hükümranları, Fıtyavn adlı habaset dolu kötü bir adamdı. Onun kötü ve adaletsiz davranışları insanları bezdirmiş, halkı ona suikast düzenlemeye yöneltmişti. Bu çerçevede Hazrec kabilesinden olan Malik bin Aclan adlı biri bu suikast girişimini düzenleyip onu öldürüp ardından hemen Yemen hükümranı Tubba bin Hassan'ın yanına gitti ve ondan Yesrib Yahudilerine karşı mücadelede destek istedi. Yemen hükümdarı Tubba ise ordusunun bir kısmını Yesrib'e göndermeye razı oldu. Bu ordu ise Evsliler ve Hazrecliler ile şehri ele geçirmeyi başardılar. Böyle bir ortamda şehirdeki yönetim el değiştirdi ve böylece Yahudiler zor günler geçirmeye başladılar. Böyle bir ortamda Yahudiler tehditler savurup şöyle söylemeye başladılar: "Yakın zamanda burada bir peygamber mebus olacak ve bizi sizin zulüm ve baskılarınızdan kurtaracaktır. "
İşte Bakara suresinin 89'uncu ayeti Yahudilerin Evslilere ve Hazreclilere yeni bir peygamberin mebus olması ile galip gelecekleri umudunu gösteriyor. Bu ayette şöyle buyrulmaktadır:
ولَمّا جاءَهُم کِتبٌ مِن عِندِاللّهِ مُصَدِّقٌ لِما مَعَهُم وکانوا مِن قَبلُ یَستَفتِحونَ عَلَی الَّذینَ کَفَروا ...
"Onlara Allah katından ellerindekini (Tevrat) doğrulayan bir kitap gelince, daha önce kâfirlere karşı zafer istiyorlardı........"
İmam Sadık as ise Bakara suresinin 89'uncu ayeti ile ilgili şöyle buyurmuşlardır: " Yahudiler kendi kitaplarında İslam Peygamberi'nin hicret edeceği yerin Medine etrafındaki Ayr ve Uhud dağları arasında olduğunu biliyorlardı. Bu yüzden onlar kendi topraklarından çıkıp Allah Resulü saa'in hicret edeceği bölgeyi aramaya başlayıp sonunda da Heddad dağına varıp bu dağın Uhud dağı olduğunu sandılar ve bu yüzden bu bölgeye yerleştiler. Her Yahudi grup bir kenarda yaşamını sürdürmeye başladı. Kimileri Tayma kimiler Fedek kimileri de Hayber'e yerleştiler.
Tayma'da olanlar kardeşlerini görmeye giderken deve kervanı ile beraber geçen bir Arap ile karşılaştılar. Develerini kiralayıp ona Ayr ve Uhud dağları arasına varınca bize haber ver, dediler.
Arap adam, Medine'ye varınca istenilen bölgede durdu ve dağlardan birine işaret edip onun Ayr olduğunu öbürünün de Uhud olduğunu gösterdi. Yahudiler develerinden inip şöyle dediler: "Biz istenilen yere vardık artık develerine gerek yok. İstediğin yere gidebilirsin. "
Daha sonra arkadaşlarına istenilen bölgeyi bulduklarına dair bir mektup gönderip onlardan bu bölgeye göç etmelerini istediler. Diğer bölgelerde yaşayan Yahudiler ise bizim yerleştiğimiz bölgelerde ev yaptık ve mal topladık zaten sizinle de pek mesafemiz yoktur. Vaat edilen peygamber geldiğinde biz hemen oraya göç edip o bölgeye yerleşeceğiz" dediler.
Bir süre sonra Harise'nin çocukları Yesrib'e yerleştiler. İlk başlarda Yahudiler onlara iyi davranıyordu. Ancak yavaş yavaş onları azarlamaya ve eziyet etmeye başladı. Öyle ki Yemen hükümdarı Tubba Arap kabilelerine yardım etmek için Yahudiler ile savaşta yardımcı oldu. Yemen ordusu kalelerinde siper alan Yahudileri kuşatıp teslim olmaya zorladılar. Yakalanan Yahudiler Yemen hükümdarına teslim olduktan sonra ona bu bölgenin Peygamberin çıkacağı bölge olduğunu ondan başka kimsenin bu bölgede hüküm süremeyeceğini söylemeye başladılar. Bunun ardından Evs ve Hazrec kabileleri tarafından her türlü zulüm ve baskı altında kaldıklarında Yahudiler ahir zaman peygamberinin geldiği sırada onları bu topraklardan atacağını söylüyorlardı! Ancak Hz. Muhammed saa mebus olduğunda daha sonra Ensar adı ile bilinen Evs ve Hazrec kabileleri de İslam Peygamberine iman ettikten sonra Yahudiler onları inkar etmeye başladılar.
İşte Bakara suresinin 89 ve 90'ıncı ayetlerinin sebebi nüzulü ile ilgili söylenenler tüm haktalepler ve vaat edilen günü bekleyenler için ibretlik bir derstir. Buradan çıkaracağımız ders bencillik ve kendini beğenmişlik ruhu ile hidayete erişilememesidir. Bir gün yeni bir peygamberin geleceği ve kendilerinin de kurtulacakları ile övünen Yahudiler bağnazlık, dik kafalılık ve dünya düşkünlüğü yüzünden Peygamberin düşmanları safına katıldılar. Halbuki daha önce bir iddiaları olmayanlar İslam Peygamberi etrafında toplandı.
Allah'u Teala Bakara suresinin 89 ve 90'ıncı ayetlerinde şöyle buyurmaktadır: « وَ لَمَّا جَاءَهُمْ کِتَابٌ مِّنْ عِندِ اللَّهِ مُصَدِّقٌ لِّمَا مَعَهُمْ وَ کاَنُواْ مِن قَبْلُ یَسْتَفْتِحُونَ عَلىَ الَّذِینَ کَفَرُواْ فَلَمَّا جَاءَهُم مَّا عَرَفُواْ کَفَرُواْ بِهِ فَلَعْنَةُ اللَّهِ عَلىَ الْکَفِرِینَ / بِئْسَمَا اشْتَرَوْاْ بِهِ أَنفُسَهُمْ أَن یَکْفُرُواْ بِمَا أَنزَلَ اللَّهُ بَغْیًا أَن یُنَزِّلَ اللَّهُ مِن فَضْلِهِ عَلىَ مَن یَشَاءُ مِنْ عِبَادِهِ فَبَاءُو بِغَضَبٍ عَلىَ غَضَبٍ وَ لِلْکَافِرِینَ عَذَابٌ مُّهِینٌ:
"Onlara Allah katından ellerindekini (Tevrat'ı) doğrulayan bir kitap gelince, daha önce kâfirlere karşı zafer isterlerken işte şimdi bilip tanıdıkları (Kur’an) kendilerine ulaşınca onu inkâr ettiler. Allah’ın lâneti böyle inkârcılaradır. "
"Allah’ın, kullarından dilediğine peygamberlik ihsan etmesini kıskandıkları için Allah’ın indirdiğini (Kur’an’ı da) inkâr karşılığında kendilerini harcamaları ne kötü şeydir! Böylece onlar gazap üstüne gazaba uğradılar. Kâfirler için alçaltıcı bir azap vardır."

Evet arkadaşlar! Bir ömür hakikat peşinden koştuklarını iddia edenler kendi kişisel çıkarları söz konusu olduğunda dünya düşkünlükleri yüzünden hakikate sırt çevirdiler. Ahir zaman peygamberinin yanında yer almak için hicret ve göç zorluğuna da katlanan, ardından da Yesrib'de tüm sorunlara ve baskılara karşı duran Yahudiler büyük İslam Peygamberinin zuhurunu görünce onu kabul etmediler. Evet onlar İsrail oğullarından olan bir peygamber bekliyorlardır. Ancak İsmail oğullarından biri peygamber olunca bunu kendi çıkarları doğrultusunda görmeyip bu yüzden kafir oldular.
Gerçekte Allah'ın son resulü Hz. Muhammed saa'in zuhuru ile övünen, onu şirk koşan ve düşmanlar karşısındaki zaferin garantisi olarak gören gelişini müjdeleyen toplum Hz. Muhammed'i görünce inkar ve irtidad yani hakkı reddetme yolunu seçtiler. Aslında onların İslam Peygamberini kıskanması onların canını yaktı ve onları küfre yöneltti. İşte Yahudiler Peygamber Efendimizin neden İsrail oğullarından olmadığından olmadığını İsmail oğullarından olduğundan yakınıyordu. Bu yüzden Yahudilerin kafir olmalarının onların kıskançlığından kaynaklandığını söyleyebiliriz.
Böylece Yahudilerin Allah'ın onlardan başka birine nimet verdiğini görünce rahatsız olduklarını söylemek mümkün. Onlar bu nimetin doğru yere verilmediğini savunuyorlar. Ancak bu kafirliğin ta kendisidir. Bu yüzdendir ki Allahu Teala bu ayetlerde Yahudilerin kendilerine yazık ettiğini Kuran'a karşı kafir olduklarını ve Peygamberi zalimane bir şekilde inkar ettiğini bunun da onların azabına ve yok oluşuna neden olacağını buyuruyor.
Bu ziyankarların kötü muamelesi ve kendilerine yazık etmesinin bir başka örneğine de Nisa suresinin 51'inci ve 52'inci ayetinde görmek mümkün. Bu ayette şöyle buyrulmuştur: "Kendilerine kitaptan nasip verilenleri görmedin mi? Putlara ve bâtıla iman ediyorlar, sonra da kâfirler için "Bunlar Allah’a iman edenlerden daha doğru yoldadır" diyorlar.
Bunlar Allah’ın lânetlediği kimselerdir. ...