Mayıs 06, 2023 09:13 Europe/Istanbul
  • Nur’a giden yol ( 967 )

Necm suresinin 31 ila 42. ayetleri ve tefsirleriyle sizlerle birlikteyiz.

Necm suresinin 31 ve 32. ayetlerin:

 

وَلِلَّهِ مَا فِی السَّمَاوَاتِ وَمَا فِی الْأَرْضِ لِیَجْزِیَ الَّذِینَ أَسَاءُوا بِمَا عَمِلُوا وَیَجْزِیَ الَّذِینَ أَحْسَنُوا بِالْحُسْنَى (53:31)

الَّذِینَ یَجْتَنِبُونَ کَبَائِرَ الْإِثْمِ وَالْفَوَاحِشَ إِلَّا اللَّمَمَ إِنَّ رَبَّکَ وَاسِعُ الْمَغْفِرَةِ هُوَ أَعْلَمُ بِکُمْ إِذْ أَنْشَأَکُمْ مِنَ الْأَرْضِ وَإِذْ أَنْتُمْ أَجِنَّةٌ فِی بُطُونِ أُمَّهَاتِکُمْ فَلَا تُزَکُّوا أَنْفُسَکُمْ هُوَ أَعْلَمُ بِمَنِ اتَّقَى (53:32)

 

Yani:

Göklerde ve yerde bulunanlar hep Allah'ındır. Bu, Allah'ın, kötülük edenleri yaptıklarıyla cezalandırması, güzel davrananları da daha güzeliyle mükâfatlandırması içindir.

 

Ufak tefek kusurları dışında, büyük günahlardan ve edepsizliklerden kaçınanlara gelince, bil ki Rabbin, affı bol olandır. O, sizi daha topraktan yarattığı zaman ve siz annelerinizin karınlarında bulunduğunuz sırada (bile), sizi en iyi bilendir. Bunun için kendinizi temize çıkarmayın. Çünkü O, kötülükten sakınanı daha iyi bilir.

 

Bu ayetler ilahi ceza ve mükafat sistemine işaretle şöyle buyurmakta:

Yerin ve göklerin maliki olan Allah insanları istedikleri her şeyi yapacak şekilde kendi haline bırakmamıştır. Allah teala iyilikte bulunanları mükafatlandıracak ve kötüleri de kötü amelleri yüzünden cezalandıracağı bir düzen belirlemiştir.

Kuşkusuz kötü amellerin hepsi aynı derecede değildir ve bazıları büyük ve bazıları küçük sayılır. Bazı günahlar ise kasıtlı ve bilinçli yapılar, bazıları ise istemeyerek yapılır. Kuşkusuz Allah tealanın bu tür günahlarla yaklaşımı da farklı olur. Eğer bir günah istemeyerek işlenmişse ve bunu yapan kişi yaptığından pişman olup bir daha tekrarlamamak istiyorsa yüce Allah onu bağışlar; aksi takdirde ilahi af ve merhametten yararlanamaz.

Bu ayetlerde ayrıca iyi amelde bulunmak ve aşikar günahlardan uzak durmaktan ötürü kendinizi temize çıkarmaya çalışmamanızı tavsiye ediyor; zira Allah herkesin amelinin batınını ve gerçek pak insanları en iyi bilendir.

Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.

 

1 – Bu dünya insan için yaratılmış ve insan da alemleri yaratan Allah karşısında amellerinden sorumludur ve hesap vermelidir.

2 – İyi ve hayırsever insanlar da hataya düşebilir ve günaha bulaşması muhtemeldir. Gerçi onlar pak batınları için günahın peşinden gitmez ve eğer istemeyerek günaha bulaşırsa tevbe eder ve yanlış yoldan geri döner.

3 – Hiç bir zaman kendimizi kusurdan ve kötülükten münezzeh bilmemeli ve bu yüzden kibire kapılmamalıyız; zira eğer halk bizim amellerimizden haberdar olmasa bile Allah teala tüm amellerimizden haberdardır.

 

Necm suresinin 33 ila 38. ayetleri:

 

أَفَرَأَیْتَ الَّذِی تَوَلَّى (53:33)

وَأَعْطَى قَلِیلًا وَأَکْدَى (53:34)

أَعِنْدَهُ عِلْمُ الْغَیْبِ فَهُوَ یَرَى (53:35)

أَمْ لَمْ یُنَبَّأْ بِمَا فِی صُحُفِ مُوسَى (53:36)

وَإِبْرَاهِیمَ الَّذِی وَفَّى (53:37)

أَلَّا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَى (53:38)

 

 

Yani:

Gördün mü arkasını döneni?

 

Azıcık verip sonra vermemekte direneni?

 

Acaba gaybın bilgisi kendi yanındadır da o görüyor mu?

 

Yoksa kendisine haber verilmedi mi? Musa'nın sahifelerinde bulunan,

 

Ve ahdine vefa gösteren İbrahim'in (sahifelerinde bulunan şu gerçekler):

 

Gerçekten hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü yüklenemez.

 

Bundan önceki ayetlerde insanın amellerinden sorumlu olduğundan söz edilmişti. Bu ayetler ise bu konuya farklı bir şekilde yaklaşarak şöyle buyurmakta:

Bazı insanlar kıyamet gününde günahlarını başkalarının boynuna yükleyerek kendilerini bu yükten kurtarabileceğini zannediyor. Bu insanlar bir yandan muhtaç ve mağdur insanlara karşı infak görevini yerine getirmeden cimrilik yapıyor ve öbür yandan çirkin amellerinin sorumluluğunu da üstlenmek istemiyor.

Oysa tüm semavi dinlerin kitaplarında da üzerinde durulan ve önceki peygamberlerce de vurgulanan en önemli ilkelerden biri, her insanın kendi amelinden sorumlu olduğu ilkesidir. Bu sorumluluk para ve rüşvet ödemek gibi yöntemlerle başkalarına devredilemez, sonuçlarından kaçınılamaz.

Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.

 

1 – Muhtaç insanlara infakta bulunmak ve yardım etmenin sürekliliği önemlidir; yoksa arada bir ve rastgele yardımda bulunmak bu ilahi ve insani göreve kalbi inancın olmadığının işaretidir.

2 – Hz. İbrahim -s- vefa ve hoşgörü simgesidir; ilahi ahitlere vefa ve Allah yolunda her şeyini feda etme hoşgörüsü.

3 – Bizi günaha davet eden ve “Ben sorumluluğunu üstlenirim” diyenlere aldanmamayı özen göstermeliyiz, zira ilahi adalet sisteminde hiç kimse başkasının günahını üstlenemez.

 

Necm suresinin 39 ila 42. ayetleri:

 

وَأَنْ لَیْسَ لِلْإِنْسَانِ إِلَّا مَا سَعَى (53:39)

وَأَنَّ سَعْیَهُ سَوْفَ یُرَى (53:40)

ثُمَّ یُجْزَاهُ الْجَزَاءَ الْأَوْفَى (53:41)

وَأَنَّ إِلَى رَبِّکَ الْمُنْتَهَى (53:42)

 

Yani:

Bilsin ki insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur.

 

Ve çalışması da ileride görülecektir.

 

Sonra ona karşılığı tastamam verilecektir.

 

Ve şüphesiz en son varış Rabbinedir.

 

Tüm ilahi dinlerin Allah tealanın adaletine dayanan ilkelerinden biri de, herkesin görevlerini yerine getirmek üzere sarf ettiği çabaya göre kıyamet gününde mükafatlandırılacağıdır. Yani nasıl ki kendi kötü amellerimizi türlü bahaneleri ileri sürerek başkalarının boynuna yükleyemeyeceğimiz gibi yine başkalarının iyiliğini de kendi adımıza mal edemeyiz ve bu iyi amellerin mükafatını hak ettiğimizi söyleyemeyiz. Bu arada bazı emekler ve çabalar istenilen sonuca ulaşmayabilir. Bu yüzden Kur'an'ı Kerim burada emek ve çaba sözcüklerine vurgu yaparak insanların sonuca ulaşmayan işlerden hüsrana uğramamasını sağlamaya çalışmış ve bilakis Allah tealanın onların çabalarını gördüğünü ve iyi amellerinin mükafatını tam olarak vereceğini bilmelerini istemiştir.

Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.

 

1 – İlahi emirleri yerine getirmek için emek ve çaba harcamak hepimizin görevidir; ancak sonuca ulaşmak her zaman bizim elimizde değildir. dolayısıyla bizim görevimiz beklediğimiz sonucu elde etmek değil, çaba sarf etmektir.

2 – Varlık aleminde hiç bir amel yok olmaz. Amelin beka ilkesine ve ceza ve mükafatın adil sistemine iman etmek hem insanı iyi amellere teşvik eder, hem amellerine karşı sorumluluk duygusu taşımasına ve temkinli olmasına vesile olur.

3 – Dünya insanların amellerinin cezalarının tam olarak uygulanması için yeterli kapasiteye sahip değildir; dolayısıyla konunun hakkını vermek için kıyamet günü olmalıdır.

4 – Allah teala tüm amellerimizi görür ve ona göre bize ceza veya mükafat verir.

5 – Eğer kıyamet gününe ve işimizin sonu Allah’ın elinde olduğuna inanıyorsak, hayır amellerde bulunmayı unutmamalı ve var gücümüzle bu yönde çaba ve emek harcamalıyız.