Ağustos 04, 2020 11:51 Europe/Istanbul

Bugün sizleri İran topraklarından uzun yıllar Müslümanların vahdeti ve özellikle Müslüman kadınların yakınlaşması ve yücelmesi için çabalayan bir bayan ile tanıştıracağız.

 Her zaman vakur ve huzur veren bir çehresi var. Yüzündeki hafif gülümseme onun en bariz özelliklerindendir. Kelimeler ağzında güzellik, sevgi ve tevazu ile anlam kazanıyor. Gerçekleri ve güzellikleri arama ve kemale ermeye çalışmanın insanın fıtratı olduğuna inanır; her kesin sevgi ve fedakarlığı sevdiğini ve bu yüzden bu özellikleri kendilerinde geliştirmelerine inanır. Çehresi muhataba huzur verir ve tesettürü de gurur kaynağı ve toplumda muktedirce hazır bulunmasına sebep olduğuna inanır.

Tahran üniversitesi felsefe hocasıdır. İran’da felsefe doktorası alan ilk kadın. Kendisi karşılaştırmalı felsefeden yüksek doktorasını Amerika Californai üniversitesinden aldı ve ayrıca Yunanistan’da 4 yıl boyunca kültürel ataşesi olarak görev yaptı. Bayan Dr. Tuğba Kermani hayatının büyük bir bölümünü mezheplerin yakınlaşması için harcayan salih insanlardan biridir.

Uzun yıllar İslami iletişim ve kültür kurumunun yurt dışında yaşayan İranlılar koordinatörü, İranlı kadınların sosyal kültürel konseyi merkezi şurası üyesi, dünya İslami barış toplumu konferansının bilimsel komitesi üyesi, kadınlar strateji araştırmaları bilimsel 3 aylık dergi baş editörü ve Şia bayanları konuları 3 aylık dergisi yazı işleri heyeti üyesi olarak görev yaptı. 

Bayan Dr. Kermani çeşitli konularda ve özellikle felsefi konular hakkında kitaplar ve makaleleri vardır. Vahabizm’in varoluş felsefesi ve İslami fark, şehit ve şahadet kitapları, Vahabiyet üzerine, Batı felsefesinde ve Yücelik bilgeliğinde varlığın özgülüğü,  medeniyet diyaloğu içerik ve kriterleri, ayrıca Felsefe, hayal ürünü yoksa insan düşüncesinin ürünü makaleleri Dr. Kermani’nin eserlerinden bazılarıdır.

Bayan Kermani 30’u aşkın ülkeye seyahatle büyük bir tecrübe birikimine sahiptir; fakat bazılarının tersine o ülkelerin dış görünüşüne aldanarak kendini kaybetmedi ve Dünya Müslüman Kadınlar Birliği Genel Sekreterliğini kabul ederek şimdi İslam dünyasında vahdete çağrı yapıyor.

İslam ümmetinin vahdet konusu ve İslami mezhepler takribi, İslam dünyasının önemli konularındandır. Kur'an-ı Kerim Müslümanlar arasında vahdetin zaruretine vurgu yaparak Al-i İmran suresinin 103. Ayetinde واعتصموا بحبل الله جمیعا ولا تفرقوا “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın” vurgulaması, ayırca din önderlerinin Müslümanların kardeşliğinin altını çizmesi, herkes tarafından bilinmektedir.

Tarih de Müslümanların gönül birliği ve vahdet sayesinde ilerlediğini ve çeşitli ekonomik, sosyal, bilimsel ve siyasi alanlardaki yenilgisi ve geri kalmışlığının ihtilaflar ve aralarındaki tefrikanın sonucu olduğunu gösteriyor. Bu yüzden uzun yıllar boyunca hak talep ve salih kadın ve erkekler her zaman İslam ümmetinin vahdeti için çalışmıştır. İranlı kadınlar çeşitli faaliyetlerde ve teşekküllerde hazır bulunarak İslam inkılabının zaferi ardından hassas dönemlerde uyanık ve İslam ümmeti ile birlikte daha fazla vahdetin sağlanması için çeşitli toplantılar ve oturumlar düzenleyerek komploları etkisizleştirmeye çalıştılar

Dr. Tuğba Kermani ise söz konusu kadınlardan biridir. Dr. Kermani açısından İslami vahdet İslam’ın küfür ve nifaka karşı iktidar faktörü, ihtilaf ise Müslümanların izzet ve bağımsızlığının büyük afetidir.

Vahdet Nuh gemisi ve tefrika ise İlahi azabın kırbacıdır. Bu yüzden Müslüman kadınlar küresel birliği, hasarlara karşı mücadele ve oranını azaltmak için, takrib düşüncesi ve kadınların öz inançlarının yayılması için bazı projeler tasarlayarak sunmuştur.

Bayan Dr. Kermani İslami yaşam tarzının Hz. Zehra’nın bilimsel ve pratikteki siyerinde olduğunu ve Salman Farsi’den naklen şöyle anlatıyor:

Günün birinde hz. Zehra -sa- sürekli kapıdan dışarı bakarak birilerini bekliyorlardı. Ya bint-i Rasûlüllah ne olmuş? diye sorunca şöyle buyurdular: Biliyorum ki bugün de Ali -as- tüm kazancını Allah yolunda vermiştir ve eli boş geleceği için kapıda durmuş ona “ben sizi böyle seviyorum” demek için bekliyorum. Bu yaşam tarzı, tüm Müslüman kadınların yolunu aydınlatan ışıktır. 

Bayan Kermani şöyle anlatıyor:

Ben 38 yıldır bilimsel faaliyet yürütüyorum. Başta Tahran üniversitesi ilahiyat fakültesinde felsefe ve islami kelam dalında okudum, ardından tezimi bitirmek için yurt dışına gittim ve ilk kadın veya daha doğrusu inkılaptan sonra Amerika’ya giden ilk kişi oldum. Orada Allah’ın lütfu ile batı ve doğu felsefesi karşılaştırmasını yaptım. Hali hazırda Tahran üniversitesinde ilahiyat fakültesinin hocasıyım. Tedrisin yanısıra başka çalışmalarım da vardır.

Dünya Müslüman Kadınlar Birliği Genel Sekreteri şöyle anlatıyor:

Akıllıca bir bakışla dinlerin görevi, insanları kemale erdirmektir. Diğer yandan ise kemal ve hayıra doğru yolculuk  ise barış, huzur ve adalet sayesinden başka, imkansız olmasa da çok zordur. Ben hayatımın bu yolda olmasına çalıştım. Kur'an-ı Kerim, ehlibeyt imamları, İmam Humeyni –ra- ve Ayetullah Hamanei  açısından, İslam toplumunun ciddi ihtiyacı gerçek vahdettir.

Dr. Kermani şöyle devam ediyor:

Hükümetler, milletler ve uygarlıkların bizlerle olması veya bize karşı olması, devletler ve milletlerin bizim sultamızın altında olması, ya yok olmaya mahkum olma düşüncesinin, yeni İslami uygarlıkta yeri yoktur.

Dr. Kermani Bakara suresinin 269. Ayetinin bir bölümüne değinerek şöyle devam ediyor: “مَن یُؤْتَ الْحِکمَةَ فَقَدْ أُوتِیَ خَیْراً کثِیراً O, dilediğine hikmeti verir ve kime hikmet verilirse o kimse birçok hayra nâil olmuş demektir.” Bu arada İslami vahdetin oluşması ve güçlenmesinde Müslüman kadınların rolü, İslami emirlerde belirlenen görevler ve sorumlulukları, kadınlara birkaç rol belirlendiği ve ayrıca İslam tarihinde bazı örnekler sunmasında İslam dünyasında vahdetin oluşmasında yeni yöntemleri dünyaya sunması açısından önemlidir; zira ne batının aşırı yöntemi, ne de gericiliğin aşrı yolunu uygun görüyor.

Dünya Müslüman Kadınlar Birliği Genel Sekreteri sözlerine şöyle devam ediyor: İslam, kadına, ailenin güçlendirilmesi ve çocukların tehzip edilmesinde, yetiştiren ve eğitimci olmak açısından bakıyor. Gelişme, nefsin arındırılması, sağlıklı evin korunması, dengeli aile ve kadının sosyal velayeti, Müslüman İranlı kadının özelliklerindendir. Ben bir İranlı kadın olarak her zaman din ve kişiliğimin örneğinden, hz. Zehra’dan -sa- doğru bir görüntü sunmaya çalışıyorum. Benim iki oğlum var. Onlara ergenlik çağından izzeti nefis verdim ve onlara inandım. Durumlarını anladım. Onlara eğer Allah’tan başkasına secde etmeye iznim olsaydı, onlara – ki bu kadar iyiydiler- secde edeceğimi söylerdim. Gençler anlayış ve iletişim ister, doğru yolda ilerlediğini onaylatmak ister. Onlar bunu ailede ve annelerinden kazanırlar.

Bayan Kermani şöyle devam ediyor: bu yüzden kadınların eksen rolü ailededir ki çeşitli alanlarda ve vahdetin oluşmasında özel konum kazanır. Nitekim onların inkılapların oluşması ve büyük erkeklerin yetiştirilmesindeki rolleri ve varlıkları tarihte kalıcıdır. Yani eğer biz vahdet içinde olacak bir gelecek nesil yetiştirmek istersek onun en iyi yeri aile ocağıdır ki anneler burada en etkin kişidir.

Bayan Kermani İran kadınları ve annelerinin hikayesini bilinç, coşku, insanlık ve şeref hikayesi olduğunu belirtiyor; ona göre İranlı kadınların vahdet oluşturmadaki rolü asla tarih belleğinden silinmez; onların meşruta hareketi, Mirza-i Şirazi’nin fetvası ve tütün yaptırımındaki olayı, İslam inkılabının zaferi ve devam etmesi ayrıca 8 yıllık kutsal savunma döneminde ve günümüzde velayet eksenliği ve İslam inkılabı rehberini izlemede, dünyada vahdetin oluşması için eşsiz bir örnek olabileceğini ispatlamıştır.