Haziran 22, 2021 07:50 Europe/Istanbul

Bu bölümde basım ve matbaacılık ile ilgili konuşacağız.

Önceki sohbetimizde sizlerle İran'daki ilk ve en büyük kütüphanelerden bahsetmiştik. Matbaacılık, kitap dünyasında ve hatta dünyada birçok değişime yol açan sektörlerden biridir, ancak geçen yüzyılın gelişmeleri ile birlikte bu sektör de pek çok değişim yaşamıştır. Bu sohbetimizde İran'a giren matbaa endüstrisinin tarihine kısaca değineceğiz.  İran tarihinde ve toplumunda kitapların ve okumanın konumunda şüphesiz önemli bir rol oynayan bir endüstriyi ele alacağız. 

İran'da basılan ilk kitabın ne olduğunu biliyor musunuz? Mevcut belgelere göre, İran'da basım tarihi yaklaşık olarak hükümetin karar ve kararnamelerini onaylamak için kullanılan Ahameniş krallarının ve kraliyet mühürlerinin kullanıldığı  dönemi olan Milat Öncesi beşinci yüzyıla kadar uzanıyor. Arkeologlar, bu kararnameleri antik dünyadaki ilk matbaacılık örnekleri olarak görüyorlar.  Bununla birlikte, bugünkü haliyle ilk matbaa, İsfahan, Culfa'daki Hristiyan rahiplerin bir dizi Hristiyan dua ve anılarını bastırdığı Safevi döneminde inşa edildi.

İran'da basılan ilk kitap, İsfahan'ın Culfa şehrinde Ermenice yazılı 1638 yılında yayınlanan Davut ya da Sağmus Zabur kitabıydı. Safevi hanedanından Birinci Şah Abbas ve Safevi hanedanının diğer yöneticileri, İran Ermenileri için özgür ve teşvik edici bir ortam sağladı. Bu nedenle Ermeniler, İran'da yaşayan diğer etnik gruplarından önce kendi matbaalarını kurabildi ve Hristiyan kaynaklarını özgürce basıp  yayınladı. Kitap basım endüstrisinin geçmişine göre, İranlı Hristiyanlar dünya ülkeleri arasında 15'inci sırada yer almaktadır.
Abbas Mirza Kacar döneminde kitap, gazete ve benzeri basım teknolojisindeki kapsamlı değişiklikler başladı ve İran ile Ruslar arasındaki savaşlarla aynı zamanda önemli evrimler yaşandı. O dönemde hükümetin Tebriz'de bulunması nedeniyle İran'ın ilk matbaası bu şehirde kuruldu ve Farsça olarak kurşun baskı yöntemiyle kitaplar yayınlandı. 

İran'a getirilen matbaa cihazları, elbette dezavantajları olan kurşun harflerle yazılıyordu ve bu da litografinin ortaya çıkmasına zemin hazırladı. Kurşun baskılar iyi kalitede değildi ve yazım hataları ve satırların renginin solması ve silinmesi gibi sorunları vardı. Bu sorunlar, el yazısı metinlerin ve diğer kaliteli el yazılarının yanına yerleştirildiğinde daha belirgin hale gelirdi ve insanların el yazması metinlerine daha çok önem verdikleri aşikardı. 

Tebriz'de matbaanın kurulmasından yaklaşık doksan yıl sonra, "Zeyneddin Matbaaçı" Avrupa'dan bir basım cihazı satın aldı ve onu Tebriz'e taşıdı. Litografik baskı makinelerinin yanı sıra, bu makineleri kurmak ve kullanılmasını eğitmek için Almanya'dan sekiz baskı endüstrisi uzmanını Tebriz'e davet etti. Bu uzmanlar basım makineleri ve cihazlarını  Zeyneddin Matbaaçı olarak ün yapan Hac Ağa İlmiye'nin konutuna yerleştirildi ve kullanıma sunuldu.  Mevcut belgelere göre  İran ve Rus savaşları ile ilgili  olan Mirza Ebulkasım Kaymakam Farahani eseri,  1819 yılında bu basım evinde yayımlanan ilk Farsça kitaptır. 

İlk kitaplar çoğunlukla dönem hükümetinin amaçlarına yardımcı olmak için yayınlandı ve bu nedenle tarih, din ve edebiyat alanlarında ya da sağlık ilkelerini veya sivil yaşam ve sosyal yaşam kültürünün yönlerini teşvik etmek için yazıldı.

İran'da görüntülü basımın kökeni Muhammed Şah dönemine kadar uzanıyor. Resimli olarak bilinen ve basılan ilk kitap Hicri Şemsi 1259'da yayınlanan "Leyla ile Mecnun" kitabıdır. Miladi takvimine göre bu kitap, Hicri Şemsi 1843'te yayınlandı. Bu kitabın dört sayfasında, o zamanki mürekkeple basılmış ve elle boyanmış dört resim var. Daha sonra 1848 yılında yirmi resimli "Divan-ı Füzuli Bağdadi" yayımlandı.

İlk devlet gazetesi ve İran'ın ikinci yerli gazetesi "Vakayi-i İttifakıya" gazetesi de 470'inci numaralı basımından sonra 1860 yılı itibarı ile resimli olarak yayın yapmaya başlamıştır. Bunun ardından diğer gazeteler de resimli yayımlar yapmışlardır. 

Uzun yıllar boyunca İran'da inşa edilen matbaalar genellikle Tebriz'de bulunuyordu ve Kaçar hükümetinin başkenti bile bu teknolojiden mahrum kalmıştı. Ta ki Fathali Şah, Tahran'da bir matbaa kurarak basıma ve yayına başlamak için Mirza Zeyneddin Matbaaçı'yı Tahran'a çağırdı. Zeyneddin ise Tahran'da çoğu dini olan pek çok kitap yayımlayan bir matbaa kurdu. Bu matbaa Mutemedi Matbaacılığı  olarak tanındı.

Tebriz'in yanı sıra İsfahan ve Şiraz şehirleri de matbaacılık sektörünün öncüleri olarak anılabilir. Darülfünun okulunun kurulması İran'daki durumu ve matbaanın gidişatını etkiledi. Ders kitaplarını yayınlama ihtiyacı, Darülfünun hocalarının eserleri ve öğrenci ders kitaplarının ve diğer ders maddelerinin basılması için özel bir basım atölyesinin kurulmasına yol açtı. Darülfunun'un küçük matbaası, görünüşe göre 1852 yılında "Tahran Darülfünun Mübareke İlmiye Özel Darül Matbaası " adı ile kurulmuş ve 1922  yılına kadar çalışmasını sürdürmüştür. 

İran'daki meşruta hareketi, gazete sayısının ve manşet  sayısının artmasına, daha fazla insanın siyasi ve sosyal konuları ve meseleleri okuma eğilimine ve İran'da basının güçlenip yayılmasına neden oldu. Daha sonra yerini şablon baskıya bırakan jelatin baskı, muhtemelen Nasıreddin Şah döneminin sonlarından ve aynı zamanda yeni siyasi hareketlerin başladığı dönemde gizli broşürleri, açık mektupları ve siyasi broşürleri yeniden basmak için kullanıldı.

Milli Şura Meclis Matbaahanesi‌, Birinci Meclis’in kurulmasından kısa bir süre sonra, gazete basmak ve Meclis’in özel meseleleri yayınlamak amacıyla hızlı bir şekilde kurulmuş ve kısa sürede İran’ın en büyük matbaası haline gelmiştir.

Siyasi olaylar ve toplumsal hareketlerin yanı sıra, bilimsel büyüme ve yükselen okuryazarlık seviyesi, İran'daki basım ve matbaacılık endüstrisinin büyümesi ve gelişmesiyle doğrudan ilişkili olmuştur.

1929'dan 1939'a kadar İran'da ders kitaplarını yeni yöntemler ile basmak için girişimlerde bulunuldu ​​ve matbaacılık endüstrisi genişlemeye ve gelişmeye devam etti. Bu dönemde Tahran Üniversitesi'nin ve yeni eğitim kurumlarının kurulması, bazı eserlerin daha geniş ölçekte yayınlanması ihtiyacını sağladı. Ordu Basımevi, İran Milli Bankası Basımevi, İran Tütün  Teşkilatı Basımevi, Demiryolu Basımevi ve benzerleri gibi hükümete ve devlete bağlı birkaç matbaanın kurulması, hükümetin basım ihtiyaçlarını bağımsız olarak karşılar hale geldi. 

Taban Matbaahanesi, aynı zamanda yeni ve otomatik makinelerle donatılan ilk özel matbaa olarak matbaacılık alanında önemli bir değişikliği de beraberinde getirdi. Ardından, sonraki on yılda "matbaacılık" yeni bir aşamaya girdi ve ucuz ve cep boyutunda kitapların ve çeşitli dergilerin basılması, yayıncılık endüstrisinin genişlemesini kaçınılmaz hale getirdi. Bu yıllarda İran'da matbaa eğitimi hocalık-çıraklık yöntemi ve matbaalar aracılığıyla aktarılırdı, ancak şartlar değiştikçe akademik eğitim ihtiyacı doğdu. 1966 yılında Teknik Konservatuvarda Teknik Diploma derecesine kadar matbaacılık branşı kurulmuş ve bundan sonra her yıl yeni matbaacılık ve basım tekniklerini öğrenmeleri için Avusturya'ya çok sayıda öğrenci gönderilmiştir.

İran İslam İnkılabı'na bağlanan yıllar, İran basım endüstrisi için de en tartışmalı yıllardan kabul ediliyor. Ülkenin gelirindeki çarpıcı artış ve okur yazarların ve gençlerin sayısındaki artış gibi faktörler matbaacılığın genişlemesini gerektirdi, ancak buna çok katı bir kitap ve matbaacılığı denetleme politikası eşlik etti ve birçok sorun yarattı.  Linotron ‌ cihazı da dahil olmak üzere yeni basım ekipmanının ortaya çıkışı, özellikle okullar ve üniversiteler için ders kitapları olmak üzere baskı kaynakları yönündeki artan ihtiyaçlarına bir cevaptı. Ancak eğitimin çeşitliliği ve ülkenin yeni ihtiyacı olan kaynakların çokluğu basım ve matbaacılık gözetim ve denetim politikası ile çelişmekte idi. 

İran'daki basım endüstrisi, genellikle birkaç faktöre bağlı olarak, 1979'dan beri büyümektedir. Kitap ve dergi başlıklarındaki artış; basım ve matbaacılık eğitiminin genişletilmesi; bu alanda uzmanlaşmış dergilerin yayınlanması ‌; yeni basım ekipmanı ve tekniklerinin tanıtılması, özellikle küresel olarak bilgi ve iletişimde devrim yaratan bilgisayarların ve iletişim cihazlarının ve bunun gibi sistemlerin kullanımı ve üniversitelerin ve yüksek öğrenimin artması gibi faktörlerden dolayı basım endüstrisi de hep büyümüştür. Nüfus artışı ve yeni neslin hızlı büyümesi ve İran genelinde matbaacılık, çalışma kaynakları ve okuma yazma hareketinin genişlemesi, İran'daki matbaa endüstrisinin büyümesinin diğer nedenleri olmuştur. 

İran'da matbaacılık alanında uzmanlaşmış ve yarı özelleşmiş 3 dergi yayın yapmaktadır: "Baskı Endüstrisi Aylığı;  baskı ve paketleme aylığı‌; ve baskı ve yayın aylığı." 

Buna ilaveten İran'da 1 Eylül  Matbaa Endüstrisi Günü olarak da adlandırılmıştır. 

Bu sohbetimizin sonunda Tahran'da yayınlanan ilk kitaba atıfta bulunmak istiyoruz. Neredeyse tüm dünyada matbaalarda yayınlanan ilk kitapların dini bir teması olduğu bilinmektedir.  Tahran'da basılan ilk kitap Kuran-ı Kerim'di. O yıllarda yayınlanan eserler Mutemedi yayınlar eseri olarak tanınırdı.

Mutemedi matbaacılık eseri olan Kuran-ı Kerim, kurşun basım harfleri ile 1827'de Tahran'da basılan eserdir.  Bu Kuran-ı Kerim eseri, nesih yazısı ile yazılmış ve çok güzel ve  tam titizlikle basılmıştır. Ancak ilk deneme olmasına rağmen çok güzel bir eser ortaya çıkmış ve kalite olarak bugünkü eserler ile rekabet eder hale gelmiştir.   Bu Kuran'ın temel özelliği, kurşun harflerinin çok güzel bir yazı ile tasarlanmış olması, sayfalandırılıp 2 renkte basılması ve çok güzel ve düzenli olmasıdır. Bu Kur'an, çiçeklerin ve yaldızların güzel tasvirlerini içeriyor. Güzel çiçek görüntüleriyle geleneksel ve Kacar ekolü  tarzında desenler de görülmektedir. Bu titizlikle hazırlanmış tarihi Kuran'ın metni, İslami Şura Meclisi Kütüphanesi tarafından bir kompakt disk halinde yayınlanmıştır. 

Etiketler